ManşetDoğaEditörün SeçtikleriEkolojiHayvan Hakları

Manavgat’ta kuş gözleminden izlenimler: Yangının ardından yanlış müdahale edilen alanlarda can yok

0

Antalya Manavgat Kuş Gözlem Kampı, 25-27 Mart’ta Türkiye‘nin her yerinden 80 kuş gözlemcisinin katılımıyla gerçekleşti.

Denizkent ve Nehir Ağzı mevkilerinde gözlemcilerin üç gün boyunca gördüğü 120 tür içinde, ender görülebilen dağ cılıbıtı, poyraz kuşu, tarakdiş, kır baykuşu ve büyük cılıbıt da yer aldı. Gözlemciler, poyraz kuşunun en son 2021’de, dağ cılıbıtının 2020’de görüldüğünü belirtti.

Veteriner, kuş gözlemcisi ve fotoğrafçı Gökçe Coşkun‘un öncülüğünde gerçekleşen kampa Türkiye’nin en fazla kuş türünü kayda almış deneyimli kuş gözlemcisi Emin Yoğurtçuoğlu da katıldı.

Yoğurtçuğlu ile yangından bir yıl sonra bölgedeki kuş varlığı ve bitki örtüsünün durumunu konuştuk.

Yanlış müdahele edilmiş alanlarda can yok

– 2021 yılında Akdeniz’de yayılan büyük yangınla Manavgat’ta da geniş ormanlık alanlar yok oldu. Yangının ardından neler gözlemlediniz alanda? Kuş varlığı yangından nasıl etkilendi?

Yangının ardından yanlış ve apar topar müdahele edilmiş, ağaçları kesilip toprak zemininde sürüklenmiş alanlarda can yok. Adeta bir deprem felaketinin ardına bakar gibi gezdik, içimiz acıdı.

Yangın ve orman bilimi uzmanlarından bazıları, yanan odunların toprak üzerinde bırakılması, denetimsiz kesilmemesi konusunda uyarılar yapmıştı; Akdeniz ağaçlarının kendini yenilemek için kesilmemesi gerektiğini belirtmişti. Ağaçların kesilebileceğini söyleyen uzmanlar bile, en azından kesilen odunların toprağın üzerinde sürünmemesi gerektiğini, bunun bitki örtüsünü yok edip sellere yol açabileceğini ifade etmişti.

Biz orada, ağaçları kesilen ormanın zemininde traktörlerin, ağır iş makinelerinin izlerini gördük. Toprak yer yer taraçalandırılmış, kürenmiş. Daha da kötüsü, yanan ormanlara ulaşmak için dokunulmaması gereken dağlar geçilip yollar yapılmış, her yere makineler girmiş.

Bu yerlerde herhangi bir hayat belirtisi yoktu. Koca koca parseller devasa alanlar yandı burada. Bu bölgelerde gezerken içimiz yandı. Bunların geri dönüşü, alelacele yapılan kesimlerin, hataların telafisi çok uzun zamanlar alacak. Ayrıca en yakın büyük yağışta sel riski de var.

Bu faaliyetler yapıldığında başında mutlaka birer ormancı, ekoloji uzmanı olmalı. Ormanda yaşayan ve sadece ağaç gövdesine ihtiyaç duyan hayvanlar var. Besin piramidi de en küçük hayvandan başlar, yanan odunların kurtlanacağı gerekçesiyle kesilmesi gerektiğini belirtenler var, oysaki kurt olması orada hayatın başladığının belirtisi. Bunlara yapılacak yanlış müdahelelerle sirkülasyon bozulabilir, kim bilir neler yok edilebilir.

– Bütün bunlar bölgedeki kuş varlığını nasıl etkiliyor?

Dokunulmayan yerlerde hayat geri geliyor, kesilmemiş orman tabanında kızılçamlar kendini yenilemeye çalışıyor. Yangın, bu bitki örtüsünün, Akdeniz makilerinin alışkın olduğu, tabiat döngüsünün parçası olan bir olay. Müdahele edilmemiş alanların canlandığı, yanmış odunların dibinden yeni hayatın fışkırdığı görülüyor. Tabii daha baharın başındayız. Kuşlar, yanmış ama kesilmemiş ağaçlara geri dönmeye başlamış. Orman sahasının içinde kendini yangından korumuş ve kesilmemiş kızılçamlar var. Üremek için ağaç gövdesine ihtiyaç duyan kuşlar burada yuvalayacaklar. Ağaçkakanlar, baykuşlar gördük: Bunlar iyiye işaret.

Çok nadir bazı türlerin de etkilenmediğini gördük; nadir görülen kuşlara rastladık, bu bizi şaşırttı. Uzun zamandır kimse görmemişti, o kuşları da bulduk. Tabii sayı olarak azlar, ama bu bize hayvanların da bu döngüye alışarak yaşamayı bildiğini gösteriyor.

– İklim krizi etkileriyle Akdeniz havzasında geçen yıl yaşanana benzer orman yangınları yaşama riskimiz katlanarak artıyor. Önümüzdeki yıllarda da bu tip yangınlar tekrarlanırsa bölgedeki kuş popülasyonu, bitki örtüsü ve diğer hayvanlar nasıl zarar görecek? Buna dair nasıl önlemler alınmalı?

Yangın tekrarlanırsa belki daha da kötü olacak, kuşların geri döndüğünü gördük ama rahat etmiyoruz şu an. Buradaki çalışmalarda, yanmış ağaçlara kütük ve kereste gözüyle bakılıyor. Normalde senelerce yaşayacak, belki hiç kesilmeyecek ağaçlar yanmışlığı bahane edilerek apar topar kesilmiş.

Ormanları korumak ve kurtarmak istiyoruz ama yöntemleri bilmiyoruz. Hatta ormanlarımızı, bitkilerimizi hiç tanımıyoruz. Bu yüzden ekolojik açıdan değil, maddi açıdan hareket ediliyor. Vatandaşlar da durumlardan habersiz. Yanlış uygulamalar doğruymuş gibi anlatılıyor, bu konuda ciddi oturup konuşulmalı. Şu an maalesef bunun ve olması gerekenin uzağındayız. Kesinlikle bazı parseller bırakılmalı, burada çalışacak insanlar bulunmalı.

Bilinçlenmeliyiz. İnsanlar diğer canlıların buraya nasıl geri döndüğünü anlar ve görürse sonraki senelerde yangınlar daha iyi yönetilebilir.

Doğal varlıklar konusunda elimizde çok az veri var

Çok hassas kuş türlerini görmek iç rahatlatıcı fakat toplu bir yok oluş durumunda yaygın görülen hayvanlar da etkileniyor; ve hem özel hem de yaygın türlerin popülasyonu konusunda elimizde net veriler yok. Bu yüzden değişimi gözlemek de zor.

Örneğin Anadolu sıvacıkuşunun (Sitta krueperi) dünya dağılımının yüzde 70’inin Türkiye’de olduğu biliniyor. Bu kuş türü, ladin, ardıç, kızılçam ormanlarında yaşıyor. Yani yangının ardından ciddi oranda azaldığını tahmin edebiliyoruz ama elimizde bir veri yok.

– Bu verilerin toplanması ve türlerin daha iyi gözlenmesi için neler yapılmalı?

Bakanlık geçtiğimiz yıllarda, çok nadir ve hassas türlere dair eylem planları hazırladı, bu olumlu. Ama tabii neyin nadir neyin az olduğuna da dikkatli karar verilmeli. Öncelikle hassas türler gözetilmeli ama söylediğimiz gibi, yaygın türler de ciddi şekilde etkileniyor..

Kendi istekleriyle düzenli olarak gözlem ve sayım yapan kuş gözlemcisi arkadaşlarımız var. Biz de kuş gözlemciliğini bu yüzden geliştirmek, yaygınlaştırmak istiyoruz; insanlar tanısın, bilsin ki koruma alanında ilerleme kaydedelim. Doğa Koruma ve Milli Parklar da, belki vatandaşların da dahil edildiği projeler geliştirebilir.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.