KadınDoğa MücadelesiManşet

Lote Ocho’nun tahliyesi: Kanadalı bir maden şirketinin Guatemala’daki vahşet hikayesi

0
La Revolucion topluluğuna yaklaşan silahlı Guatemala polis güçleri. 2007 yılının başlarında, daha sonra Canadals Skye Resources’un iştirakçisi olacak Guatemalalı Nickel şirketi, kuzeydoğu Guetamala’dan bazı Maya Q’eqchi’ topluluklarını hoyratça silip süpürdü. Fotoğraf: James Rodriguez

Yazan: Max Binks-Collier

Yeşil Gazete için çeviren: Hanife Aliefendioğlu

*

Rosa Elbira Coc Ich, helikopterlerin havada uçtuğu, kulakları sağır eden motor kanatlarından gelen rüzgarların domateslerini, fasulyelerini, şifalı otlarını ve kırmızımsı kahverengi toprağın üzerindeki ekmeğini darmadağın ettiğinde Lote Ocho adlı Guetamala köyünün açık topluluk mutfağında öğle yemeği pişiriyordu.  Kulübelerinin hemen üzerinde uçan helikopterler, toz ve kir bulutlarını köyün üzerinde dalgalandırıyor ve çatı görevi gören demir saçları ve palmiye yapraklarını havaya savuruyordu. 

Ich, 2006 yılının sonlarında başlayıp 2008’e kadar devam eden, her gün, hatta bazen günde iki kez gerçekleşen bu helikopter uçuşlarını hatırlıyor. Şu anda 35 yaşında olan Ich, The Intercept‘e, Compañía Guatemalteca de  Niquel (CGN) tarafından, kendisinin ve diğer köylülerin topraklarından zorla çıkarılmak üzere olduklarından dehşete kapıldığını ve kulübesine koştuğunu anlattı. CGN, 2005 yılı başından itibaren, Lote Ocho’nun da dahil olduğu en az 18 yerli toplulukla çatışmaya girmiş Guetemalalı bir maden şirketi.  Helikopterlerse Ich’e 36 yıl sürmüş Guetemala iç savaşında henüz küçük bir kızken gördüğü savaş helikopterlerini ve savaş sırasında ordunun yerli halklara karşı işledikleri soykırımları da hatırlatıyordu.

Ich’in ülkesinin soykırımcı geçmişini hatırlaması ve gelecekte de güç kullanılmasından korkmasını sağlamak firma için önemli görünüyordu. 

O zamanlar CGN, Vancouver merkezli bir madencilik şirketi olan Skye Resources‘ın bir yan kuruluşuydu. 12 Ekim 2006’da Skye’nin operasyonlardan sorumlu başkan yardımcısı William Enrico birkaç meslektaşına “işgalciler” adını verdikleri yerli köylülerle başa çıkmanın yollarını öneren bir e-posta gönderdi:

Cesar bana helikopterle daha fazla uçuş yapmamı tavsiye etti. Önemli alanlar üzerindeki düzenli uçuşlar ve turlamalar psikolojik bir etki için önemli. Bunun bize fazladan bir maliyeti olmamalı.”

Mahkeme kayıtlarına giren bir başka e-postasında Skye’ın müdür yardımcısı William Enrico, bölgedeki yerli köylülerin yerlerinden edilmesi konusunda şirketin planlarını özetliyor. Belge: Amanda Montgomery’nin yeminli ifadesinden.

Enrico’ya bunu tavsiye eden César Montes, 1981 ile 1983 arasında ordunun halka karşı soykırım gerçekleştirdiği Ixil bölgesinde faaliyet gösteren, azılı bir sol grup olan Fakirlerin Gerilla Ordusu‘nun kurucularından biriydi. Dağlara kaçan Ixil mültecileri, helikopterlerdeki silahlı adamlar tarafından saldırıya uğramıştı. Skye ve CGN için gayri resmi bir şekilde danışman olarak çalıştığı anlaşılan Montes, helikopter uçuşlarının yerli köylüler üzerinde yaratacağı “psikolojik etki”yi çok iyi biliyordu. 

Lote Ocho’nun üstündeki geçişler, önceleri gizli tutulan ancak Kanada’da bir dava üzerine kamuya açılan şirket belgelerinde ortaya çıktı. Şimdiye kadar ortaya çıkmayan bu belgeler, helikopterle yapılan tacizin, şirketlerin hiçbir zaman keşif yapmak ve istismar hakları olmadığı devasa bir araziden yerli toplulukları kovmak için Skye ve CGN’nin giriştikleri daha büyük bir kampanyanın yalnızca bir parçası olduğunu gösteriyor. Bu teşebbüs, çoğunlukla yargı, güvenlik güçleri ve hatta cumhurbaşkanlığı gibi Guatemala devletinin en güçlü kurumlarını etkileme, manipüle etme veya satın alma gibi başarılı olmuş girişimlere dayanıyordu. Kampanya, 8, 9 ve 17 Ocak 2007’de birkaç yerli köyünü hedef alan iki tahliye dalgasıyla sonuçlandı. Lote Ocho’dan on bir kadın, son tahliye sırasında polis memurları, askerler ve CGN’nin güvenlikçileri tarafından toplu tecavüze uğradığını bildirdi. Ich, o kadınlardan biriydi.

Rosa Elbira Coc Ich, Lote Ocho köylüsü, Hudbay aleyhine açılan 11 davacıdan biri. Fotoğraf: James Rodriguez

Ich ve diğer kadınlar, 2008’de Skye’ı satın alan Toronto merkezli bir madencilik şirketi olan ve Skye’nin yasal sorumluluğunu alan Hudbay Minerals Inc.‘e dava açtı. Halen görülmekte olan dava sırasında kadınların avukatları, bu hikâyede yer alan e-postaları, fotoğrafları ve diğer belgeleri keşif sürecinden geçirerek yeminli ifade olarak mahkemeye beyan etti. Hudbay, beyana henüz resmi olarak yanıt vermedi ve “konu şu anda mahkemelerde olduğu için” The Intercept’e yorum yapmayı reddetti. CGN de çok sayıda yazılı soruya yanıt vermedi. The Intercept’in bu dava için ulaşmaya çalıştığı CGN veya Skye çalışanlarından veya onların Guatemalalı ortaklarından hiçbiri yanıt vermedi veya yorum yapmadı. Önceki mahkeme dosyalarında ve halkla ilişkiler materyallerinde Hudbay, savcı ve polis kayıtlarının 17 Ocak’taki tahliyede CGN veya başka bir özel güvenlik görevlisinin bulunmadığını gösterdiğini söyledi; gerçekte “yasadışı işgalcilerin hiçbiri yoktu” ifadelerini kullanarak 11 kadının iddiasını reddetti. Başka bir deyişle Hudbay, kadınların hiçbirinin orada olmadığını öne sürdü. 

Toplu tecavüzlerin yol açtığı travmaya ilişkin 11 kadının anlatımı akıl almaz. O sırada beşi hamileydi; dördü düşük yaptı ve doğum yapacağı güne üç gün kalmış biri ifadesinde “tamamen mavi veya yeşil” diye tarif ettiği bir ölü doğum yaptığını söyledi. Evlilikleri onarılamayacak şekilde mahvoldu. Sonunda, bazı topluluk üyelerinin CGN’den gelen işleri kabul etti; şirketin kadınları sindirip davayı geri çekmeleri için baskı ve taciz uyguladığını anlatmalarına rağmen, yoksullaşan topluluk bölündü ve dağıldı. Tahliyelerden on üç yıl sonra, kadınlar kronik ağrılar ve dinmeyen duygusal acılarla yaşadıklarını söylüyorlar. Bazen ikisi birleşiyor. 2017’deki ifadesinde bir kadın şunları söyledi: “İçime bir şey girdi, bir korku. Bu bir terör ve her zaman benimle yaşayacak fiziksel bir acı.”

Toprağın mirası

17 Ocak 2007’den önce, yaklaşık 100 evden oluşan bir köy olan Lote Ocho, bir dağın tepesine kurulmuştu. Oradaki ailelere yeşil Guatemala dağlıklarının üzerinde serilmiş, nefes kesici, panoramik bir görüntüsünü; foto muhabiri Roger LeMoyne‘un tanımladığı gibi “uzaktaki İzabal Gölü’nün ışıldayan yansımasını” sunuyordu. En yakın kasaba Cahaboncito‘ya çok engebeli, bakımsız bir yolla yaklaşık 45 dakikalık mesafede olan gözlerden uzak bir köydü. Lote Ocho’nun insanları kasabaya nadiren gelirdi. Adeta yeryüzünün dışında yaşıyorlardı.

‘Maya Q’eqchi’ olarak Guatemala’da Kolomb öncesi yaşayan 20’den fazla Maya yerli grubundan birinden olan Lote Ocho köylülerinin dünya görüşünün merkezinde toprakla içten, ruhani bir bağlantı yer alıyordu. 2004’te Skye, Lote Ocho da dahil olmak üzere birçok Maya Q’eqchi topluluğuna ev sahipliği yapan kuzeydoğu Guatemala’da geniş bir bölgede çalışma izni aldı.

O yılın başlarında Kanadalı madencilik şirketi INCO’dan, Izabal Gölü kıyısındaki, halkının çoğunluğu Maya olan El Estor kasabası yakınlarındaki açıkocak Fenix nikel madeninin haklarını satın almışlardı. Ayrıca INCO’nun yan kuruluşu EXMIBAL’in % 70 hissesini satın alan şirket, daha sonra CGN adını aldı. Ancak anlaşma, Skye’nin INCO ve EXMIBAL’ın şiddet dolu geçmişinin bıraktığı arazi ile ilgili uzun süredir iltihaplı, çözülmemiş çatışmaları da devralmasına yol açtı. 

INCO, iç savaşın patlak verdiği 1960 yılında Guatemala askeri diktatörlüğü ile potansiyel açık bir nikel maden ocağı için görüşmelere başlamıştı. INCO hesabına çalışan bir mühendisin Guatemala’nın o zamanlar askıya alınan anayasası tarafından yasaklanan “açık hava madenciliğe” izin veren yeni bir madencilik yasasının hazırlanmasını sağlamasının ardından, EXMIBAL’a 1965’te 385 kilometre karelik bir alan için 40 yıllık maden ruhsatı verildi. Sonraki yıl Albay Carlos Arana Osorio, bölgede “Zacapa’nın kasabı” takma adıyla anılan bir kontrgerilla hareketi başlattı. Bu sırada ordu, köylüleri EXMIBAL’in tesislerinin kurulacağı araziden kovdu. Çoğu, çatışmaya girmeyen Maya Q’eqchi’nin köylüleri olmak üzere 3.000 ile 8.000 kişi öldürüldü.

70’li ve 80’li yıllarda, en az birinin polis aracı olduğu belirlenen, hareket halindeki EXMIBAL araçlarından yerel sivilleri hedef alarak ateş açıldı. 1978’de EXMIBAL çalışanları ve askerler, Panzós kasabasında dört kişiyi öldürdü. Bir ay önce de aynı yerde ordu, toprak ihlalini protesto eden Maya Q’eqchi köylülerini katletmişti.

EXMIBAL’in kullandığı şiddetinin gerçek boyutu muhtemelen hiçbir zaman bilinemeyecek. Bir rahip ve MayaQ’eqchi hakları örgütünün o zamanki başkanı olan Daniel Vogt, Eylül 2006’da Kanada’daki davada gündeme gelen ve Skye’nin COO’suna yazdığı bir e-postada “Şahsen, belgelenmemiş ve günah çıkarma mührü altında korunan daha fazla vaka biliyorum” dedi: “Geriye kalan, acı ve çaresizlik dolu bir geçmiş.”

Skye ve adını değiştiren EXMIBAL, CGN, 13 Aralık 2004 tarihinde en az 19 Maya Q’eqchi’nin yerleşimini kapsayan 259 kilometrekarelik bir alanı keşfetmek için bir ruhsat aldı. Guatemala’daki Kanada büyükelçiliği de firmaya yardım etti. 16 Aralık 2004’te, kadınların avukatının bulduğu gizli bir e-postada Kanada büyükelçiliğinden bir danışman meslektaşına şöyle yazmıştı: 

“Büyükelçiliğin güçlü bir destekleyici rol oynadığı aylar süren müzakerelerin ardından, Guatemala Enerji ve Maden Bakanlığı, Skye Resources’a üç yıllık bir arama ruhsatı verdi. Sorumlu madencilik çıkarlarının kazandığı her zafer, Kanadalı yatırımcılar için de bir zaferdir.”

Geriye kalan, acı ve çaresizlik geçmişidir.”

Ancak daha sonra Guatemala Anayasa Mahkemesi lisansın yasadışı olarak verildiğine karar verecekti. Guatemala hükümeti, BM’nin Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 169 nolu Sözleşmesi veya Guatemala’nın 1996 yılından bu yana imzacısı olduğu Yerli ve Kabile Halkları Sözleşmesi uyarınca; yapılması gerektiği halde ruhsatı vermeden önce arazilerde yaşayan veya arazileri kullanan yerli halklara danışmamıştı. ILO, lisansın 2007 yılında 169 nolu Sözleşme’ye aykırı olduğunu tespit etti ve Anayasa Mahkemesi 18 Haziran 2020’de aynı sonuca vardı.

Bu geçmiş göz önüne alındığında, 2005 yılının başlarında yapılan arama sondajının, CGN’nin topraklarına tecavüz ettiğini ve su kaynaklarını kirletmek de dahil olmak üzere çevreyi tahrip ettiğini iddia eden yerli toplulukları ve şirketler arasında çatışmaya yol açması neredeyse kaçınılmazdı. Bununla birlikte, 17 Nisan 2006’da Guatemala, – daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından geçersiz olduğu tespit edilen – Skye ve CGN’ye, madenciliğe başlamalarına izin veren başka bir lisans verdi.

CGN’nin giderek şiddetlenen/aktifleşen operasyonlarına yanıt olarak, yaklaşık 300 aileden oluşan beş Maya Q’eqchi ’grubu 17 Eylül 2006’da şirketin sahip olduğu araziye taşındı. INCO’nun 40 yıl önce onlardan çaldığı toprakları geri kazandıklarını iddia ettiler. İzleyen iki ay içinde, bu gruplar yaklaşık 1.000 aileye ulaştı.

Mahkemeye sunulan e-postalara göre, bu yerleşim yerlerinin kurulduğu andan Ocak 2007’deki tahliyelere kadar, bu son yerleşim yerlerinden bazılarının ve aynı zamanda on yıllardır orada var olan başka bir köyün de dahil olduğu anlaşmazlığın her iki tarafındaki pek çok kişi, şirketleri çatışmayı diyalog yoluyla çözmeye çağırdı.

Rahip Vogt, 22 Eylül 2006’da Skye yönetimine gönderdiği e-postada “Köylüleri zorla tahliye etmeye yönelik herhangi bir girişim trajediyle sonuçlanacaktır” dedi. Tahliyeden üç gün önce CGN’nin kendi danışmanı, şirket yönetimine bir e-posta gönderek bunun “ASLA olumlu bir tahliye olmayacağını” yazdı.

Skye yönetimi ise “istilaların” operasyonları etkilemediğini, çünkü bunların çoğunun “temel proje arazisinde olmadığını” belirtse de, köylülerin kendi rızalarıyla ayrılmamaları halinde onlara karşı zor kullanacaklarını belirtti. 

Yerli köylüler Lote Ocho halkları arasında onlarca yıldır yaşıyor, fakat Skye ve CGN onları “işgalci” olarak tanımlıyor. Fotoğraf: James Rodriguez

‘Başkanı bilgilendirmeye devam edin’

El Estor kasabasından iki erkek, 23 Eylül 2006’da yaklaşık 50 kişinin CGN’nin arazisine zorla girdiklerini, uzakta bir dağın tepesinden gördüklerini söylediler. Lote Ocho köyü artık bu grubun “zorla girdiği” arazide bulunuyordu, bu da köyde başka bir toprak işgali olduğunu gösteriyor. Ya da en azından, adamların CGN’nin 2006 sonbaharında bir Guatemala mahkemesine verdiği ifadelerde iddia ettiği şey buydu.

Davalar bir emsal oluşturabilir ve çokuluslu şirketleri yurtdışında yaptıklarından kendi ülkelerinde sorumlu tutulmalarını kolaylaştırabilir.”

11 kadının avukatları, bu yeminli ifadelerin “hatalı bir şekilde ifade veren kişilerin Lote Ocho topluluğunun kendi arazilerini zorla işgal ettiklerini söylediğine, tanıkların köye gitmedikleri halde şahitlik ettiklerine” dikkat çekti. 

Murray Klippenstein ile birlikte mahkemede kadınları temsil eden Cory Wanless şunları söyledi: “Bu önemli, çünkü bunlar her şeyi başlatan temel belgelerdir. En başta tahliye talebinde bulunmanın tüm yasal temelini baltalıyorlar.”

İki avukat, 2011’den beri bu ve diğer iki davayı Hudbay’a (Skye’yi satın alan şirket) aleyhinde sürdürüyor. Davalar uluslararası kapsam kazandı, çünkü çok uluslu şirketlerin kendi ülkelerinin dışında yaptıkları hatalı davranışlardan kendi ülkelerinde sorumlu tutmayı kolaylaştıracak bir emsal oluşturabildiler.

Tahliye işlemlerini başlatan ifadelerin birkaç nedenden ötürü güvenilmez olduğunu savunuluyor. En önemlisi, daha geniş çaplı ıslah hareketinin bir parçası olarak, o ay Lote Ocho’ya birkaç aile daha katıldıysa da Lote Ocho onlarca yıldır aynı bölgede bulunuyor; köy oraya Eylül 2006’da o gün yerleşmedi. Ancak 50 kişi bölgeye “zorla” girdiyse, neden bir şirket çalışanı değil de – sadece gözlerden uzak bir dağın tepesinden geçen – bu iki erkek, topluluğun aleyhinde olacak şekilde yeminli beyan vermeye zorlandı?

Bu yeminli beyanlar kendi başlarına oldukça mantıksız görünse de CGN’nin dosyaladığı diğer iki yeminli beyanla neredeyse aynı. İkisi de Skye ve CGN’nin tahliye etmek istediği farklı bir köyün sakinlerinin adlarını listeliyor. Yeminli beyanlar aynı isim listesini yalnızca küçük farklarla dolaşıma sokuyor. Birlikte bakıldığında, aynı kişilerin aynı anda üç farklı yerleşimi işgal ettiğini iddia ediyorlar. Wanless, CGN’nin bu beyanları Guatemala’nın çoğunlukla işlevsiz mahkemelerinde “işi bitirmek için yeterli olduğu” için verildiğini düşünüyor.

Aslında oldu da ve ve Wanless bu konuda haklı olabilir. Uluslararası Af Örgütü‘nün BM’ye 2008 tarihli bir sunumunda “Cumhuriyet Savcılığı ve adli makamların [arazi] anlaşmazlıklarını soruşturmak için gerekli özeni göstermemesi yüzünden tahliye kararları genellikle gerçekler yüzeysel olarak değerlendirildikten sonra onaylanıyor” denildi. 

Uluslararası Hukukçular Komisyonu‘nun Orta Amerika ofisinin müdürü Ramón Cadena da birçok yargıcın “sadece özel sektörün sunduğu belgeleri hesaba kattığını” söyledi: “Bu aynı zamanda özel sektör kuruluşlarının baskısını da kolaylaştırıyor”.

Yine de yeminli beyanların kabul edilmiş olmasına rağmen, CGN, Lote Ocho için tahliye emrini almakta zorlandı. 1 Aralık 2006’da Skye yöneticisi Enrico, şirketteki diğer üst yönetime e-posta ile bir güncelleme bilgisi gönderdi.

Enrico’nun CGN’in tahliye emrini çıkarmaları için ye gösteren e-postası. Belge: Amanda Montgomery’nin yeminli ifadesinden

“Puerto Barrios hakimine baskı yapmamız gerek,” diye yazıyordu mailde, “Bunu halletmemiz lazım.” Bir hafta sonra, yargıç tahliye kararını verdi.

Ancak CGN kısa süre sonra başka bir yasal engeli aşmak zorunda kaldı: Köylüler ve yerli hakları grubu CONIC, kendilerine bildirilmediğinden yaklaşan tahliyeleri geçici olarak önlemek için mahkemeye gitmişler ve – bir emir gibi – amparo (koruma-İsp.) talep etmişlerdi. Aralık ayı sonlarında, tahliyeleri en az altı ay erteleyecek olan taleplerinin kabul edilmesi muhtemel görünüyordu.

Mahkemeye gönderilen e-postalara göre, CGN yöneticileri, amparo verilmeden, PNC’nin tahliyeleri planlanandan önce yapıp yapamayacağını görmek için Guatemala’nın ulusal polisi Policía Nacional Civil‘deki “bağlantılarını” aradılar. Ancak polis, çok sayıda memurun tatilde olduğunu söyledi. Monzon, ek olarak, “Emirlerin uygulanmasını hızlandırmak için emrin çok yüksek bir seviyeden ya Başkan ya da İçişleri Bakanı’ndan gelmesi gerektiğini söylediler” diye yazdı.

Monzón ardından, Guatemala başkanı Óscar Berger ile konuşmaya çalışacağını söyleyen CGN avukatı Rodolfo Sosa‘yı aradı. Sosa ve Berger bir zamanlar aynı prestijli firmanın ortaklarıydı ve Sosa’nın kızı, başkanın oğullarından biriyle evliydi. Ancak Sosa, Berger’e ulaşamadı. Bu yüzden Monzón, memurların tatilde yardım edemeyeceğini söyleyen savunma bakanı “arkadaşı” ile temasa geçti.

Bu yollar çıkmaza girdiğinde ise CGN mahkemeden CONIC’in başlattığı yasal işlemler sırasında konunun kapatılmasına yardım etmesini istedi.

CGN’nin tahliyelerden önce siyasi bağlantıları güçlendirmeye çalıştığı, mahkemeye yönelik olarak “yavaşlama stratejisi” planını gösteren e-postalar. Belge: Amanda Montgomery’nin yeminli ifadesinden.

Monzón, Enrico’ya “Bu eylemlerle CONIC sürecini en az iki hafta erteleyebileceğimizi umuyoruz, bu da tahliye emirlerinin bu süre içinde yerine getirileceği anlamına geliyor” diye yazıyordu e-mailde. Enrico ise Rodolfo Sosa’ya yazdığı yanıtta “yavaşlama stratejisi” hakkında bilgi vermenin önemli olduğunu söyledi, çünkü “Rodolfo, Başkan’ı bilgilendirme yolumuzdur” dedi.

Bu “yavaşlama stratejisi” işe yaradı: Tahliyeler amparo verilmeden önce gerçekleşti.

Bütün bu e-postalar, Skye ve CGN’nin hükümet yetkililerini etkilemeye çalışırken gayri resmi bağlantılar ağı kurduklarını gösteriyor. Oslo Üniversitesi profesörü Mariel Aguilar-Støen’in The Intercept’e verdiği demeçte bu, Guatemala’da “iş dünyası ve devlet arasında gizli anlaşma” nın nasıl işlediğini gösteriyor. Aguilar-Støen, 2016’da yayımlanan; yerli elitlerin genellikle şirket yöneticisi veya avukat olarak çalışarak madencilik projelerine nasıl katıldıklarını inceleyen ve şirketlerin “yerli elitlerin kontrol ettiği iletişim ağlarından” yararlanmalarına nasıl izin verdiğini anlatan makalenin yazarlarından biri.  Aguilar-Støen CGN’nin bağlantılarından yararlanma şekliyle ilgili, “Özellikle madencilik şirketlerinin nasıl faaliyet gösterdiğine ve kaynaklara nasıl eriştiklerine dair çok iyi bir örnek” ifadelerini kullandı. 

CGN, Guatemala polisi ve ordu ile işbirliği içinde bölgedeki köylerin şiddet kullanarak tahliyesini koordine etti. Fotoğraf: James Rodriguez

Siyah, mavi ve yeşil

CGN zaten tahliyelerin ne kadar şiddetli olabileceğine dair bir öngörüye sahipti. 12 Kasım 2006 sabahı, bir savcı ve yaklaşık 60 polis memuru, El Estor’un eteklerinde, CGN’nin konut kompleksinin karşısında bulunan yaklaşık 30 aileden oluşan Maya Q’eqchi’nin yerleşkesine geldi. Aileler, PNC ve CGN çalışanları ile çatışmalara sahne olan bu bölgeye bir önceki sabah erken saatlerde yerleşmişti. Sabahın ilerleyen saatlerinde, arazi anlaşmazlıklarını çözmekle görevlendirilen hükümet yetkililerinin, Maya Q’eqchi’de eylül ayında kurulan yerleşim yerlerinin bazı liderleriyle geçici bir anlaşma yaptıkları söylendiğinde, tedirgin bir huzur ortamı oluşmuştu. Ancak savcı ve polisin gelmesiyle durum kısa sürede kontrolden çıktı.

Guatemala’da tahliyelerin yürütülmesine ilişkin yasal süreci açıklayan güncel Uluslararası Af Örgütü raporuna göre, savcının gerekli olmadığını savunduğu bir adli tahliye kararı olmadığı ortaya çıktı. Rahip Daniel Vogt ve bir ortağı, gerilimi öğlene kadar ailelerin erzaklarını bırakacakları kadar hafiflettiler,  ancak çok geçmeden,  o günün ilerleyen saatlerde polis ve yerel halk arasında çatışma çıktı ve polis, başka bir yerleşim yerine ve CGN’nin sakinlerini tahliye edecek uçak pistine göz yaşartıcı gaz attı. Sonrasında da Vogt’un Maya Q’eqchi hakları örgütünün güncel bir raporuna göre uyarı yapmadan başka bir yerleşim birimine göz yaşartıcı gaz atılarak 200 civarında aile tahliye edildi. Raporda, çatışmalar sırasında insanların mallarının çalındığını ve göz yaşartıcı gaza maruz kalmış hamile bir kadının da dahil olduğu birçok kişinin yaralandığını belirtiyor. İki kişi de ortadan kayboldu. Ertesi öğleden sonra, kayıplardan biri bir patikanın yanında feci şekilde dövülmüş olarak, baygın yatarken bulundu. O gün polisle yerli halk arasında çok sayıda çatışma yaşandı.

Yaklaşık 20 kişi CGN’nin toplum ilişkileri merkezine ve yakın zamanda yenilenmiş ancak hala boş olan hastaneye baskın yaparak binaları ateşe verdi. Şirket içi yazışmalar, bu grubun muhtemelen “işgalcilerle ilgisi olmayan” bir “gençlik çetesi” olduğunu ortaya koydu. 

Ortaya çıkan belgeler, kamu güvenlik güçlerine tahliyelerdeki çalışmaları için büyük meblağlar ödendiğini gösteriyor.”

 

Bir şirket e-postasında şöyle yazıyordu: “Daha sonra gece her şey normale döndü – personelimizi korumak için EE’ye [El Estor] bir askeri grup konuşlandırıldı.” Buna cevaben, bir toplum ilişkileri danışmanı, “Ordunun barış gücü olarak konuşlandırılması bizim için bir risk alanı oluşturuyor – şirket güvenlik güçleri ile ordu arasında net bir ayrım yarattığımızdan emin olmalıyız” şeklinde bir e-posta gönderdi.

Ancak, 17 Kasım 2006’da, ordunun konuşlandırılmasından ve ağır, hukuksuz tahliyelerden birkaç gün sonra gönderilen bir e-postadan anlaşılacağı üzere, bu ayrım zaten net değildi. CGN’nin finans müdürü Skye’ın finans müdürüne şunları yazdı: “Bu hafta işgalcileri kontrol altında tutmak için 125.000 Q para ödedik”. Bu miktar o sırada yaklaşık 16.447,37 dolardı.

Bu para otel odalarını, yemeklerini ve 125 PNC memurunun benzinini karşılamıştı. CGN ayrıca güvenlik nedeniyle CGN’nin kafeteryasında kalan yaklaşık 65 askerin yemeklerini de ödemişti.

CGN’nin finans müdürü, polisin parasının “bu görevleri koordine etmeye çalışan kişinin kişisel hesabına” aktarıldığını yazdı.

Kadınların avukatlarının beyanına göre, “kişisel hesap” muhtemelen Skye ve CGN’nin PNC ve orduyla olan bağlantılarından yararlanmak için tuttuğu birkaç aracıdan birine aitti. Latin American Digital Beat‘e göre, bir aracı PNC’nin ikinci komutanının arkadaşıydı ve diğeri 1990’larda “orduda ve polisteki güçlü bir mafya oluşumuna” karışan rezil bir albaydı. Sayısız e-postaya göre, Ekim 2006’dan en azından Ocak ayındaki tahliyelere kadar, şirketler bu aracılara yaptıkları gizli ödemeler için 140.000 dolara yakın para harcadılar; gerçek rakam ise muhtemelen çok daha fazlasıydı. Mahkeme kayıtlarına tablolar ve dökümler halinde girdiğine göre bu paranın neredeyse tamamı güvenlik güçlerine iletildi. 

Benzin ve barınma gibi lojistik malzemelerin ödenmesi için epey para harcanırken, bazı belgeler de kamu güvenlik güçlerine tahliyelerde yaptıkları işler için muhtemelen çok daha büyük miktarlar ödendiğini gösteriyordu. 

Örneğin, Skye’ın talep ettiği bir güvenlik ve insan hakları denetimi için 1,2 milyon ketzal söylentileri vardı ki, bu miktar  o zamanlar yaklaşık 157,895 dolara denk geliyordu. Tüm bu paralar, kara tahliyelerindeki çalışmaları için silahlı kuvvetlere aktı. Bu söylentiler oldukça ikna ediciydi: Denetim sonucunda, “Kötüye kullanılan fon söylentilerine dayanarak; şirket bu tür faaliyetleri kışkırtan aktörleri kovdu” diye belirtiliyor. 

Bir e-tabloda 31 Aralık 2006 itibariyle “tahliyeler için toplam nakit finansmanı” gösteriliyor. Bu kalemde, “istila güvenliği fonu” gibi belirsiz bir şekilde ifade edilen hizmetler için ödemeler kaydedilmiş. 

Hukukçular, davada sadece lojistik malzeme ödemelerinin Guatemala ve Kanada yolsuzlukla mücadele yasalarını ihlal etme olasılığını gündeme getirdiler. Skye ve CGN ise kamu güvenlik güçlerinin kullandığı malzemelerini ödemenin onlara rüşvet vermek anlamına geldiğini savundu. CIGIC için çalışan Guatemalalı avukat Verenice Jerez “Bu dünyada hiçbir şey bedava değil” dedi. Zaman zaman Kanada Kraliyet Atlı Polisi ile çalışan Kanadalı bir yolsuzluk hukuku uzmanı olan Alan Franklin de Jerez‘in söylediklerini yineledi. Ancak başka bir Kanadalı uzman olan Jennifer Quaid, ödemelerin o sırada yürürlükte olan ilgili Kanada yasasına aykırı olup olmadığının belirsiz olduğunu söyledi. Her iki şirkete de bu ödemeler için herhangi bir suçlama yapılmadı. Hudbay ve CGN, The Intercept’in ödemelerle ilgili yazılı sorularına yanıt vermedi.

Şirketler, herhangi bir yasanın çiğnenip çiğnenmediğine bakılmaksızın, kamu güvenlik güçlerinin operasyonlarının planlanması ve uygulamasına büyük ölçüde dahil olmuştu. Bu yakın çalışma ilişkisi en yüksek rütbeli memurlara kadar uzanıyordu. Aralık 2006’da, CGN’nin saha yöneticisi, kötü şöhretli bir generalin oğlu ve seçkin bir askeri polis teşkilatı olan Brigada Guardia de Honor komutanı olan Rodolfo Sisniega-Otero ile çalışmalar “koordine edildi”. Ve toplu tecavüz iddialarından bir gün önce, CGN’nin aracılarından biri ve bir PNC şefi olan Edin Palma, “işgal edilmiş bölgelerin” keşif uçuşuna katıldı. 

Mahkemeye sunulan belgeler arasında yer alan ve Guatemala polis araçlarının CGN yerleşkesi dışında sıralanmış olduğunu gösteren fotoğraf. Fotoğraf: Amanda Montgomery’nin yeminli ifadesinden

11 kadın avukatın yeminli ifadesine göre, fotoğraflar, 9 Ocak’taki tahliyeden kısa bir süre önce, düzinelerce PNC kamyon ve kamyonetinin, CGN’nin yerleşkesinin dışındaki yol boyunca uzun bir sıra halinde uzandığını ve beyaz bir kamyonetin içinde “ordu üniforması gibi görünen” adamlar taşıdığını gösteriyor. Buna göre, kamu ve özel güvenlik güçleri “17 Ocak’taki tahliye de dahil olmak üzere her tahliyenin günün sabahında” CGN tesislerinde toplandı. Fotoğraflar ayrıca CGN yöneticilerinin, aracılarının ve PNC görevlilerinin 8 Ocak 2007’deki tahliye operasyonundan sonra bir toplantı yaptığını gösteriyor. Bu, CGN’nin ofislerinde düzenlenen “tahliye öncesi planlama oturumlarından ve tahliye sonrası bilgilendirmelerden sadece biriydi.”

17 Ocak 2007 akşamı saat 5’te yağmur yağarken ve rüzgar eserken Lote Ocho’ya hücum eden silahlı, maskeli adamlar, yalnızca üniformaları ile ayırt ediliyor gibiydi. Kadınlar, üniformaların siyah, “gökyüzünün rengi” ve “ağaçların rengi” olduğunu söylüyor. Siyah, mavi ve yeşil: PNC, CGN güvenliği ve ordunun kıyafetleri. Başka bir şey daha onları ayırmaya yardımcı oldu: Okuma yazma bilen iki kadın, mavi üniformaların üzerindeki CGN logosunu gördüklerini söyledi. 

Kadınların ifadelerine göre, üç erkek grubu zaten daha küçük gruplara ayrıldıkları ve saldırı sırasında bir araya gelerek ekip oluşturdukları için bu ayrım çok önemli değildi. Karma bir gruptaki erkekler tortilla ekmeği yapan hamile bir kadını çocuklarının ağlaması ve çığlıkları arasında yakalayıp çalılıklara sürüklediler. Kadın, adamları “gelip yemek bulduğunda havlayan ve hırlayan bir köpek gibi” diye tanımladı. Kadınların  kaçırılması, gözlerinin ve kulaklarının bezle sarılması, giysilerini bir pala ile kesilerek topluca tecavüz etmeleri, ordunun iç savaş sırasında Maya kadınlarına karşı bir terör taktiği olarak kullandığı tecavüzlerin kasıtlı olarak yeniden canlandırılmasıydı. İfadesi sırasında başka bir kadın, “Giysilerimi çıkardılar ve hayatımla oynadılar” dedi. Her üç gruptan erkekler daha sonra kadınların yırtık giysileri ve derme çatma kulübelere benzin dökerek ateşe verdiler.

Toplu tecavüze uğradığını ifade eden kadınlardan biri olan Irma Cac, süregiden davadaki duruşmaya katıldıktan sonra Eylül 2019’da Toronto’da konuşurken ağladı: “Asla unutmayacağım,” dedi, “Askerlerin, polislerin ve özel güvenliğin üniformalarının rengi asla gözümün önünden gitmeyecek.”

Makalenin İngilizce orijinali

 

More in Kadın

You may also like

Comments

Comments are closed.