Lancet: Sıcağa bağlı ölümler 2023’te yüzde 167 arttı, risk büyüyor

Raporun yazarları, net sıfır için gerekli kaynakların bulunduğunu, ancak hükümetlerin ve şirketlerin fosil yakıt yatırımlarına trilyonlarca dolar harcayarak 'yangına körükle gitmelerini' kınadı. 

Hakemli tıp dergisi Lancet, sağlık ve iklim değişikliği üzerine 2024 Geri Sayım Raporu’nu (Lancet Countdown 2024) dün yayımladı.

Bu yılki rapor, her ülkede, sağlık tehditlerini izleyen 15 göstergeden 10’unun yeni rekorlara ulaştığını ortaya koyuyor. Rekor kıran göstergelerden bazıları şöyle:

2023 yılında insanlar, iklim değişikliği olmadan beklenenden ortalama 50 gün daha fazla sağlığı tehdit eden sıcaklıklara maruz kaldı. Aşırı kuraklık küresel kara alanının yüzde 48’ini etkiledi. Bu, kaydedilen  ikinci en yüksek seviye. Sıcak dalgaları ve kuraklıkların daha yüksek sıklığı, 1981 ve 2010 yılları arasında her yıl 151 milyon daha fazla insanın orta veya şiddetli gıda güvensizliği yaşamasıyla ilişkilendirildi.”

Raporun yazarları, fosil yakıtlara ısrarla yatırım yaparak “yangını körüklemeye” devam eden hükümetleri ve şirketleri, tüm zamanların en yüksek enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarını ve dünya genelinde insanların hayatta kalma şanslarını daraltan adaptasyonda yıllarca süren gecikmeleri kınadı.

Türkiye: Geçen yıl bebekler ve yaşlılar 20 günün üzerinde sıcak dalgasına maruz kaldı

Lancet’in raporu iklim değişikliği ve sağlık bağlamında Türkiye ile ilgili çarpıca verilere yer verdi.

Buna göre;

Sıcak hava
  • 2014-2023 yıllarında Türkiye’de her bir bebek ve 65 yaş üstü yetişkin sırasıyla yılda ortalama 14,8 gün ve 13,7 gün sıcak dalgasına maruz kaldı. Yalnızca 2023 yılında, aynı gruplar yılda 24,8 gün ve 21,9 gün sıcak dalgasına maruz kaldı.

  • 2023 yılında sıcağa maruz kalma nedeniyle 471 milyon işgücü saati kaybedildi; bu da 1990-1999 yıllık ortalamasına göre %14’lük bir artış anlamına geliyor.

  • 2023 yılında sıcak hava nedeniyle işgücü kapasitesinin azalmasından kaynaklanan potansiyel gelir kaybı 846 milyon ABD doları.

Aşırı hava olayları
  • 2019-2023 yılları arasında her yıl, Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 82,7’si en az bir ay, yüzde 43,3’ü en az üç ay ve yüzde 11,7’si en az altı ay aşırı kuraklık yaşadı.

 Fosil yakıt kullanımına bağlı hava kirliliği
  • 2021 yılında Türkiye’de 51000 ölüm antropojenik hava kirliliğine (PM2.5) atfedilebilir. Kömür ve gaz dahil olmak üzere fosil yakıtlar bu ölümlerin yüzde 56,5’ine katkıda bulundu.

  • 2021 yılında hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin ekonomik değeri 40,75 milyar ABD doları.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Wellcome tarafından finanse edilen ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile yakın işbirliği içinde geliştirilen 8. Lancet Geri Sayımı yıllık gösterge raporu, WHO ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) dahil olmak üzere dünya çapında 57 akademik kurum ve BM kuruluşundan 122 önde gelen uzmanın çalışmalarını temsil ediyor.

 

BM Taraflar Konferansı (COP29) öncesinde yayınlanan rapor, aşırı yağışlar, mahsur kalan kömür varlıkları, ağaç örtüsü kaybı, kum ve toz fırtınaları, artan gece sıcaklıkları ve uyku kaybı ile iklim ve sağlık eğitimi ve öğretimini kaydeden yeni ölçütler de dahil olmak üzere sağlık ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıların en güncel değerlendirmesini sunuyor.

University College London‘dan Lancet Countdown İcra Direktörü Dr. Marina Romanello, “İklim konusundaki eylemsizliğin sağlık üzerindeki yakın tehditlerine ilişkin bu yılın envanteri, sekiz yıllık izleme sürecimizdeki en endişe verici bulguları ortaya koyuyor” uyarısında bulundu:

“Geçtiğimiz yıl bir kez daha iklim değişikliği rekorları kırdı; aşırı sıcak hava dalgaları, ölümcül hava olayları ve yıkıcı orman yangınları dünyanın dört bir yanındaki insanları etkiledi. Gezegendeki hiçbir birey ya da ekonomi iklim değişikliğinin sağlık tehditlerinden muaf değildir. Fosil yakıtların durmaksızın genişlemesi ve sera gazı emisyonlarının rekor seviyelere ulaşması, sağlık üzerindeki bu tehlikeli etkileri daha da arttırmakta ve bugüne kadar kaydedilen sınırlı ilerlemeyi tersine çevirerek sağlıklı bir geleceği daha da ulaşılmaz hale getirme tehdidi yaratıyor.”

Bu tehdide rağmen, finansal kaynakların tam da sağlığımıza zarar veren şeylere yatırılmaya devam ettiğini görüyoruz. Her yıl fosil yakıt endüstrisine yatırılan veya sübvanse edilen trilyonlarca doların yeniden kullanılması, temiz enerji ve enerji verimliliğine adil, eşitlikçi bir geçiş ve daha sağlıklı bir gelecek sağlama fırsatı sunacak ve sonuçta küresel ekonomiye fayda sağlayacaktır.”

İklim değişikliğinin rekor kıran insani maliyetleri

2023 yılı, kalıcı kuraklıklar, ölümcül sıcak hava dalgaları ve yıkıcı orman yangınları, fırtınalar ve seller ile dünya çapında insanların sağlığı, yaşamları ve geçim kaynakları üzerinde feci etkileri olan, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.

Sıcağa bağlı ölümler hızla artmaya devam ediyor ve yüksek ısınma senaryosunda soğuğa bağlı ölümleri geçmesi bekleniyor. Küresel olarak 2023 yılında, 65 yaş üstü kişilerde sıcaklığa bağlı ölümler 1990’lardaki ölümlere göre yüzde 167 gibi rekor bir oranda arttı. Sıcaklıklar değişmemiş olsaydı (yani sadece değişen demografik özellikler hesaba katıldığında) yüzde 65’lik bir artışın beklenirdi. Bu durum mevcut eşitsizlikleri daha da artırıyor; iklim değişikliğinin eklediği sağlığı tehdit eden sıcak gün sayısı, insani gelişme endeksi (eğitim, gelir ve yaşam beklentisinin bir ölçüsü) düşük olan ülkelerde daha yüksek gerçekleşiyor.

2023 yılında dünya genelinde insanlar, yürüyüş veya bisiklete binme gibi hafif açık hava egzersizleri yaparken en azından orta derecede ısı stresi riski oluşturan ortalama 1.512 saatlik tüm zamanların en yüksek sıcaklığına maruz kaldı. Bu, 1990-1999 yıllık ortalamasına göre yüzde 27,7’lik bir artış (328 saat). Artan sıcaklıklar aynı zamanda 2023 yılında küresel olarak 512 milyar potansiyel iş gücü kaybına (1990-1999 ortalamasının yüzde 49 üzerinde bir artış) ve 835 milyar ABD dolarına eşdeğer küresel potansiyel gelir kaybına (düşük (yüzde 7,6) ve orta gelirli ülkelerde (yüzde 4,4) GSYH’nin önemli bir oranına eşdeğer) yol açtı.

Son on yılda (2014-2023), küresel kara alanının yüzde 61’inde 1961-1990 ortalamasına kıyasla aşırı yağış olaylarında artış görüldü. Bu da sel, bulaşıcı hastalık ve su kirliliği riskini artırdı. Buna paralel olarak, daha sık görülen sıcak dalgaları ve kuraklıklar, 2022 yılında 124 ülkede 151 milyon daha fazla insanın orta ve şiddetli gıda güvensizliği yaşamasına neden oldu. Sonuç olarak rapor, aşırı hava olaylarından kaynaklanan ekonomik kayıpların (hastalıktan ziyade fiziksel varlıklarla bağlantılı) toplam yıllık değerini 2019-2023 yılları arasında 227 milyar ABD doları olarak tahmin ediyor ki bu değer dünya ekonomilerinin yüzde 60’ının GSYH’sini aşıyor.

Sivrisinek kaynaklı ölümcül bulaşıcı hastalıkların yayılması için iklimsel uygunluk da arttı. Örneğin, “Aedes albopictus” sivrisinekleri tarafından dang hastalığının bulaşma riski 1951-1960 yıllarına kıyasla son on yılda (2014-2023) yüzde 46, “Aedes aegypti” ise yüzde 11 oranında arttı. 2023’te 80’den fazla ülkede/bölgede tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 5 milyonun üzerinde dang vakası rapor edildi.

Tsinghua Üniversitesi Lancet Countdown Çalışma Grubu Eş Başkanı Prof. Wenjia Cai, dünyanın her yerinde insanların iklim değişikliğinin mali ve sağlık etkilerinden giderek daha fazla zarar gördüğünü ve kaynakları sınırlı ülkelerdeki dezavantajlı toplulukların genellikle en kötü etkilenen, ancak en az mali ve teknolojik korumaya sahip olanlar olduğunu söyledi:

“Adaptasyon, iklim değişikliğinin hızla büyüyen sağlık tehditlerine ayak uyduramıyor ve adaptasyonun sınırları yaklaşırken ve evrensel sağlık kapsamı dünya nüfusunun yarısından fazlası için hala boş bir hayalken, insanları daha iyi korumak için sağlık sistemlerini güçlendirmek için acilen mali desteğe ihtiyaç var.”

Hükümetler ve şirketler yangına körükle gidiyor

Yeni ve güncellenmiş göstergeler, hükümetlerin ve şirketlerin fosil yakıtlara yaptıkları ısrarlı yatırımlar, tüm zamanların en yüksek sera gazı emisyonları ve dünyanın dört bir yanındaki insanların hayatta kalma şansını azaltan şaşırtıcı ağaç kayıplarıyla yangını körüklemeye devam ettiklerini ortaya koyuyor.

2023 yılında, enerjiyle ilgili küresel karbondioksit emisyonları 2022’nin yüzde 1,1 üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı ve küresel enerji sistemindeki fosil yakıtların oranı 2021 yılında son on yılda ilk kez artarak tüm enerjinin yüzde 80,3’ü oldu. (2020’de yüzde 80,1’den).

İklim eylemi finansman eksikliği nedeniyle sınırlanırken, fosil yakıt yatırımı 2023’te küresel enerji yatırımının yüzde 36,6’sını çekmeye devam etti. Birçok hükümet Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinin ardından yükselen enerji fiyatlarına yanıt olarak açık fosil yakıt sübvansiyonlarını da artırdı. 2022 yılında, raporda analiz edilen 86 ülkeden 72’si (yüzde 84) fosil yakıtları toplamda 1,4 trilyon ABD doları  (hem karbon fiyatlandırması hem de fosil yakıt sübvansiyonlarının katkısı dikkate alındığında) gibi rekor bir net tutarda sübvanse ederek COP28’de iklim eylemini desteklemek için verilen mali taahhütleri gölgede bıraktı. Bu sübvansiyonlar 47 ülkede ulusal sağlık harcamalarının yüzde 10’unu, 23 ülkede ise yüzde 100’ünü aştı.

Bu endişe verici arka plan karşısında, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız ülkeleri desteklemek üzere 2022 yılında COP27‘de kurulan Kayıp ve Zarar Fonu, her yıl tahmini ihtiyacın yüzde 0,2’sinden daha azına tekabül eden 700 milyon ABD Doları gibi çok daha küçük bir meblağda ilk taahhütleri aldı. Benzer şekilde, kırılgan ülkelerin iklim değişikliğiyle başa çıkmalarını desteklemek için vaat edilen yılda 100 milyar ABD doları gibi nispeten mütevazı bir miktarın sağlanmasında on yıl süren gecikme, ilerlemeyi engelledi ve küresel eşitsizlikleri artırdı.

Rekor kârlarla desteklenen dünyanın en büyük 114 petrol ve gaz şirketi (2040 yılına kadar öngörülen tüm üretimin yüzde 80’ini kapsayan), geçen yıldan bu yana öngörülen fosil yakıt üretim seviyelerini arttırdı. Bu da sera gazı emisyonlarının 1,5°C ısınma ile uyumlu seviyeleri 2030 yılında yüzde 59, 2040 yılında ise şaşırtıcı bir şekilde yüzde 189 oranında aşmasına yol açacak ve Paris Anlaşması ile uyumluluklarını daha da azaltacak. Daha da kötüsü, bu şirketlerin 33’ünün 2040 yılında 1.5°C ile uyumlu sera gazı emisyonlarını yüzde 300’ün üzerinde aşması bekleniyor.

Buna ek olarak, bu yılki raporda yer alan yeni veriler, 2016 (Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarih) ile 2022 yılları arasında küresel ağaç örtüsünün yüzde 5’ine denk gelen yaklaşık 182 milyon hektar ormanın yok edildiğini ve dünyanın karbondioksiti yakalama konusundaki doğal kapasitesinin azaldığını tahmin ediyor. En büyük ağaç örtüsü kayıpları Rusya (35,8 milyon hektar), ABD ve Kanada‘da (her ülkede yaklaşık 15 milyon hektar) yaşandı. Aynı zamanda, kırmızı et ve süt ürünleri alımındaki artış, 2016-2021 yılları arasında diyete bağlı ölümleri 220.000 artırdı ve tarımsal sera gazı emisyonlarında yüzde 2,9’luk bir artışa katkıda bulundu.

Araştırmanın yazarlarından, Universidad Peruana Cayetano Heredia‘da Lancet Countdown Latin Amerika Direktörü Prof. Wenjia Cai, birçok hükümet ve küresel finans sistemi tarafından desteklenen petrol ve gaz şirketlerinin, dünyanın fosil yakıtlara olan bağımlılığını güçlendirmeye devam ettiğini vurguladı:

“Hayatta kalmanın fosil yakıtları aşamalı olarak terk etmeye bağlı olduğu bir dünyada, bu dar görüşlü yatırımlar, yaşanabilir bir geleceğin peşinde koşarken bizi finansal kargaşaya hazırlıyor. Net sıfır geçişi desteklemek için enerji sektöründe gerekli yapısal değişikliklerin yapılmasındaki ciddi başarısızlıkla birleşen bu sapkın yatırımlar, insanların geçim kaynaklarının bağlı olduğu ekonomileri tehlikeye atmakta ve milyonlarca insanın sağlığını ve hayatta kalmasını risk altında bırakıyor.”

Birkaç iyi haber

Raporda ortaya konan rekor düzeydeki sağlık zararlarına rağmen, ihtiyatlı iyimserlik için bazı nedenler bulunuyor. Fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinden kaynaklanan ölümler 2016’da 2,25 milyon iken 2021’de neredeyse yüzde 7 azalarak 2,09 milyona düştü; bu düşüşün yüzde 59’u kömür yakılmasından kaynaklanan kirliliği azaltma çabalarından kaynaklanıyor ve kömürün kullanımdan kaldırılmasının hayat kurtarma potansiyelini gösteriyor.

Aynı zamanda, temiz ve modern yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen elektriğin payı 2021’de yüzde 10,5’e ulaşarak 2016’nın (yüzde 5,5) neredeyse iki katına çıkarken, temiz enerjiye yapılan küresel yatırım 2023’te yüzde 10 artarak 1,9 trilyon ABD dolarına ulaştı ve fosil yakıt yatırımlarını yüzde 73 oranında aştı. Bu arada, yenilenebilir enerjideki istihdam 2022’de 13,7 milyon çalışanla (2016’dan bu yana yüzde 35,6 artış) rekor seviyeye ulaşarak yenilenebilir enerjinin şimdi ve gelecekte iş güvenliğini destekleyebileceğini bir kez daha teyit etti.

Adil ve sağlıklı bir geleceğe doğru ilerlemenin, kaynakların fosil yakıt temelli ekonomiden sıfır emisyonlu bir geleceğe doğru kaydırılması için finansal sistemlerde küresel bir dönüşüm gerektirdiğini belirten Lancet Countdown Eş Başkanı Prof. Anthony Costello şunları söyledi:

“Başarılı bir reform için, finansman mekanizmalarının refahı korumasını, sağlık eşitsizliklerini azaltmasını ve özellikle en çok ihtiyaç duyan ülkeler ve topluluklar için sağlık kazanımlarını en üst düzeye çıkarmasını sağlamak üzere, insanların sağlığı iklim değişikliği politikasının önüne ve merkezine yerleştirilmelidir.”

Raporda, bireylerin, şirketlerin, bilim insanlarının ve uluslararası kuruluşların iklim değişikliği ve sağlık konularına olan ilgisinin giderek arttığına dikkat çekilerek, sağlıklı ve müreffeh bir geleceğin hala ulaşılabilir olduğuna dair umutlar dile getiriliyor.

Costello, “Küresel çalkantıların ortasında, sağlık camiasının güçlü ve güvenilir liderliği, bu endişe verici eğilimleri tersine çevirmenin ve sağlığın korunması ve geliştirilmesini ve hayatta kalmayı siyasi gündemlerin merkezine yerleştirmek için yeni fırsatları kullanmanın anahtarını elinde tutabilir” dedi: “Bu, hiçbir yerde, finansal geçişin merkez sahneye çıkacağı COP29’dan daha önemli olmayacak ve daha dayanıklı, daha sağlıklı bir gelecek sunmak için hayati bir fırsat sunacaktır.”

Raporu değerlendiren BM Genel Sekreteri António Guterres de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Rekor düzeyde yüksek emisyonlar sağlığımız için rekor düzeyde tehdit oluşturuyor. Herkes için daha adil, daha güvenli ve daha sağlıklı bir gelecek yaratmak için emisyonları azaltarak, insanları iklimdeki aşırılıklardan koruyarak ve fosil yakıt bağımlılığımızı sona erdirerek iklim eylemsizliği hastalığını tedavi etmeliyiz.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karacasöğüt’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na marina için ÇED gerekli değilmiş

Marmaris'te 1. Derece Arkeolojik Sit alanına yat iskelesi ve turizm tesisi projesine valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değil' kararı İdare Mahkemesi'nce de uygun bulundu.

[COP29] Petrol zengini Suudi Arabistan müzakereleri sabote ediyor

Suudi Arabistan delegeleri, Bakü'deki iklim zirvesinde fosil yakıtlardan uzaklaşma, adaptasyon, iklim taahhütleri gibi kritik konulardaki müzakereleri her fırsatta engelliyor.

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

Yerel örgütler ‘nefes alan Türkiye’ için kömürden adil çıkış istiyor

16 yerel iklim ve çevre örgütü, COP29'a kalabalık bir heyetle katılan Türkiye'den kömürden adil bir çıkış takvimini açıklamasını talep etti.

‘Süper zenginlere vergi’ G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine girdi

Rio'da yapılan G20 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyayı en çok kirleten süper zenginlere ek vergi, iklim finansmanının artırılması yer aldı; 1.5C hedefi teyit edildi

EN ÇOK OKUNANLAR