ManşetTürkiye

Kuzey Ormanları için davet

0

3. Köprü, 3. havaalanı, çılgın kanal ve en son olarak Olimpiyatlar gibi projeler nedeniyle tehdit altındaki İstanbul’un kuzey ormanlarını savunmak için bir araya gelen Kuzey Ormanları Savunması grubu dün 11. Ulaşım Denizcilik ve Haberleşme Şurasının yapıldığı İstanbul Kongre Merkezinin önünde bir protesto gösterisi düzenledi. İstanbul kuzey ormanlarının doğanın hiçe sayılarak sürdürülen kalkınma projeleri için yok edileceğini öne süren Kuzey Ormanları Savunucuları 7–8 Eylülde Riva’da yapılacak kampa da katılım çağrısı yaptılar.

İstanbul’un sonunu hazırlayan projeler yerine çözüm önerilerini

-İstanbul cazibe merkezi olmaktan çıkarılmalı

-Enerji ihtiyacı azaltılmalı

-Enerji kaçağı önlenmeli, verimlilik arttırılmalı

-Var olan alternatif kalkınma projeleri üzerinden politika oluşturulmalı

diye özetleyen Kuzey Ormanları Savunucularının basın açıklaması şöyle:

3. Köprü ulaşım değil, rant projesidir!

Ormanlarımızı  katleden mega rant projeleri durdurulsun!

 

Sevgili İstanbullular, değerli basın mensupları,

Ulaşım politikalarının belirleneceği 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası açılırken, Türkiye’nin en önemli ulaşım projelerinden birisi olarak gösterilen 3. Köprü ve Kuzey Marmara otoyolu inşaatının ormanlarımızda yol açtığı tahribata bir kez daha dikkat çekmek; cinayete dur demek; doğaya ve kente saygılı bir ulaşım alternatifinin mümkün olduğunu yüksek sesle dile getirmek için sokaktayız.

Hepinizin bildiği gibi, 29 Mayıs’ta başlamış olan 3. Köprü  inşaatı, daha şimdiden İstanbul’un kuzeyindeki ormanlarda telafisi mümkün olmayan bir tahribat yaratmaya başlamış; günde en az 10 bin ağacın kesildiği bir orman katliamına dönüşmüştür. İstanbul’un akciğerleri parçalanmakta; İstanbul halkının temiz hava, içme suyu gibi temel haklarının güvencesi ve yüzlerce canlı türünün yaşam alanı olan bir ormanlık alan, içindeki canlılarla birlikte hızla yok edilmektedir. Bugüne kadar bilimin, çevre örgütlerinin ve İstanbulluların aksi yöndeki çağrılarına kulak tıkayan iktidar, güzergâh hatalarıyla, hukuka aykırı uygulamalarla temelde bir rant projesi olan 3. Köprü projesini ısrarla devam ettirmektedir.

İstanbul’un kuzey ormanları sadece milyonlarca ağaç değil, içme suyu havzalarını, tarım alanlarını, dünyanın başka hiçbir yerinde yetişmeyen bitki çeşitlerini, yaban hayvanlarını, kentin ekolojik koridorlarını, büyük piknik ve mesire alanlarını, doğal bisiklet ve yürüyüş rotalarını, kuş göç yollarını, kumulları ve kumsalları barındıran bir doğal yaşam alanıdır. Bu ormanlar, köprülerden önce İstanbul’un üçte ikisini oluşturan, şimdi ise sadece üçte birlik bir alana sıkışmış olan, son doğal yaşam alanlarımızdır. Kuzeyden esen hakim rüzgarlar bu ormanların temizlediği havayı bize getirir; İstanbullular bu kadar betonlaşmaya karşın bu ormanlar sayesinde hala nefes almayı sürdürebilmektedir. “Kent dediğin insandan başka nedir ki?” diye soran şaire katılıyorsak, kuzey ormanları bu kentin akciğerleridir. Bu ormanların yok edildiği bir İstanbul, artık İstanbul değildir.

Ancak “rant olmadan kalkınma olmaz” diyen bir çevre ve şehircilik bakanının; “kestiğimiz ağaçları başka yere dikeceğiz” diyen bir orman bakanının; “Alevi katliamı bir efsanedir, köprüye 5 milyar para ödeyeceğiz, bize 1,5 yılda geri dönecek” diyen bir ulaştırma bakanının ve “milyonlarca ağaç diktik, yeşile hayranım, hastayım” diyen bir başbakanın yönettiği ülkemizde, Kuzey Ormanları tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıyadır. 3. Köprü ile başlayan bu tehdit, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul ve kuzeyde yeni uydu şehirlerin kurulması ve olası yeni yapılaşmalarla daha da büyüme tehlikesi içindedir. Bu kentin halkına sorulmayan, kentin planlarında yeri olmayan, demokratik ortamlarda tartışılamayan bu mega rant projeleri, bilimsel raporları ve hukuku hiçe sayan bir anlayışla gerçekleştirilmek istenmektedir.

T.C. Anayasası’nın 169. Maddesinde; “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. (…) Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz” denilmektedir. Ancak 3. Köprü Projesi ile iktidar asli görevlerinden biri olan ormanların korunması görevini yerine getirmemekte, bu konuyu bir siyasi propaganda malzemesi haline getirerek ve orman tahribatını yaygınlaştırarak suç işlemektedir. Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkilileri köprü inşaatının yol açacağı doğal tahribatın üstünü örtmek için projede Çevre Etki Değerlendirme zorunluluğunu Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde ortadan kaldırmışlardı. Ancak şimdi, orman katliamını aylardır sürdüren aynı yetkililer projeye kredi sağlayacak uluslararası finans çevreleri istedi diye ÇED raporu hazırlamaya başlamışlardır.  Meslek ve çevre örgütlerinin taleplerini, Danıştay’ın aksi yöndeki kararını hiçe sayan iktidar, “faiz lobisinin” bu yöndeki talebini kabul etmekte sakınca görmemiştir.

 

Katliamı sürdüren Karayolları Genel Müdürlüğü bir yandan da ÇED raporu hazırlarken, bizler gerçekleri dile getirmeye devam ediyoruz. Kuzey ormanlarında gündeme getirilen mega rant projeleri ve bu projelerin yol açacağı yapılaşmalar, kalkınma değil ancak bir cinayet olarak nitelendirilebilir. Çünkü bu projeler bizlere, nüfusu 20 milyonu aşan, sağlıklı içme suyu ve temiz havası olmayan, doğal yaşam alanlarını hızla yitiren bir kenti dayatmaktadır. Bu projelerle ne nüfus artışı, ne doğal yaşam alanlarının tahribatı durdurulabilir, ne de İstanbul halkının temel bir hakkı olan ulaşım hakkı güvenceye alınabilir. Yüzlerce kez söylediğimiz gibi, 3. Köprü projesi İstanbullunun ulaşım sorununu çözmeyecek aksine daha da ağırlaştıracaktır. Hâlbuki milyarlarca liralık bu projeye akıtılan kaynaklarla, doğal eşiklerinin sınırına dayanmış, nefes alamayan ve trafik keşmekeşinde boğulan bir İstanbul yerine doğamıza, kentimize, yaşam kalitemize zarar vermeyen; rantı kalkınmayla özdeşleştirmeyen bir ekonomik gelişme yaratılabilir. İstanbul’un trafik sorununun çözümü, 3. Köprü ile değil, toplu ulaşımın, raylı sistemlerin, deniz ulaşımının geliştirilmesiyle; dengeli ve planlı bir kentsel gelişme ile mümkündür. İktidara bir kez daha sesleniyoruz. Yol yakınken, henüz vakit varken, bu katliama son verin. Kamulaştırma bedeli olarak ödemeyi üstlendiğiniz milyonlarca dolarlık kaynaklarımızı, toplu ulaşımı, raylı sistemleri, deniz ulaşımını geliştirmeye ayırın. Bilim insanlarının raporlarına, İBB Şehir Planlama Müdürlüğü’nün boğazda otomobil geçişlerine alternatif yaratma önerilerine, İstanbul İl Çevre Düzeni planının ilkelerine kulaklarınızı tıkamaktan vazgeçin. Ormanlarımızı katleden mega rant projelerini durdurun.

Sevgili İstanbullular, değerli basın mensupları,

Bizler yalanlara karşı gerçekleri dile getirmekten, el değmemiş rant alanları olarak görülen ormanlarımızı savunmaktan; doğamıza, kentimize, yaşam alanlarımıza zarar vermeyen kentleşme, ulaşım ve kalkınma politikaları için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizler gerçek doğadan soyut, yapay alanlarda yaşadığımız; plastik gıdalarla beslendiğimiz; çarpık kentleşme ve ulaşım politikalarına kurban edildiğimiz bir kent değil, çocuklarımıza gönül rahatlığıyla teslim edebileceğimiz bir İstanbul istiyoruz. Kamusal varlıklarımız olan ormanları gelecek kuşaklara borçlu olduğumuz bilinciyle, mücadelemize devam edeceğiz. Bu yüzden diyoruz ki, Gezi daha başlangıçtı, mücadele kuzey ormanlarında devam ediyor. Hepinizi mücadelemizin geleceğini tartışmak için, 7-8 Eylül tarihlerinde Riva’da düzenlediğimiz Kuzey Ormanları Savunması kampına davet ediyoruz.

KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.