Hafta SonuKültür-SanatManşet

Küründen Kabare’yi oyunun kahramanı Diyarbakırlı Deli Serpil’e sorduk

0
Irmak Keskin (solda) ve Seyhan Arman

Nerede doğdu, bilmiyoruz, kaç yaşında, bilmiyoruz, adı, bilmiyoruz… Yok ayol, Seyhan Arman’dan değil, Diyarbakırlı Deli Serpil’den bahsediyorum. Seyhan’ın yazdığı, içinde kaç yaşam hikayesi saklayan, sana, bana hepimize tanıdık da, hiç bilmediğimiz Serpil’den…

Anlamadıysanız hala, buyrun önce Seyhan’la söyleşimize bir göz atın, ardından da ilk fırsatta hemen koşup kendinden dinleyin Diyarbakır’lı Deli Serpil’in duygularınızı allak bullak edecek hikayesini.

Nerede mi? Tabii ki de Küründen Kabare’de!

Röportaj: Irmak Keskin

***

Irmak Keskin: Merhaba Seyhan, önce biraz oyunu överek başlamak istiyorum izninle. Çok güzel ve sinsi ters köşelerle, heteroseksizmle, na-trans normativiteyle, yaklaşımlarla, hem tiye alarak, hem de tüm gerçekliği ve acımasızlığıyla çıkmış Diyarbakırlı Deli Serpil.

Nereden esti, nereden çıktı da sahnelerle buluştu Küründen Kabare?

Irmak Keskin (solda) ve Seyhan Arman

Seyhan Arman: Biraz mecburiyetten çıktı aslında. Tek kişilik bir oyun yapmak istiyordum ama istediğimi bulamıyordum. Sözü benim sözüm olan, ortak dertlerimizin olduğu bir oyun bulamayınca kendim yazmak durumunda kaldım ve ortaya Küründen Kabare çıktı.

Cebimde bu varmış demek ki ? 

Irmak: Hem yazdın, hem oynadın, herşeyine de koşuyorsun, üzerine çok çalışılmış olduğu da çok belli.

Oluşma süreci, görünmez arka plan emekçileri, prodüksiyon, dekor, kostüm ekipleri nasıl bir araya geldi de hepsi bir birine bu kadar uyumlu bir sonuç çıkarabildi? 

Seyhan Arman: Hepsi birbirinden profesyonel ama işine aşkla bağlı insanlarla çalışma fırsatı yakaladım; çok şanslıyım.

En başta sayın Engin Alkan; tiyatro dünyası için bir nimet bence. O kulağımı çekip “Yap artık” demeseydi ben cesaret edemezdim bile. Ayrıca oyunumuzun dış sesi de kendisine ait. Ne desem anlatamam teşekkürümü.

Sonra dramaturg Sinem Özlek; canım o benim. Çok kahrımı çekti, gece gündüz demeden her soruma cevap verdi, çok doğru yollara soktu beni. Provalar esnasında da harikalar yarattı. Sadece dramaturg olarak değil her anlamda destekledi beni.

Yönetmenimiz Melisa İclal Yamanarda; aylarca kahrımı çekti. Hem ev provalarında hem de sahnede.

Dekor, kostüm, afiş tasarımı sevgili Aslı Ersüzer’e ait. Resmen harikalar yarattı. Oyundan çıkan her seyircinin aklında Aslı’nın tasarımı kalıyor.

Işık Cem Yılmazer; o kadar yoğun çalışmasına rağmen bir telefonumla kırmadı beni, koştu geldi.

Yönetmen yardımcımız İlsu Olcahan Kubak; tam evlilik arefesinde gece yarılarına kadar yanımızdaydı. Sağolsun. Müziklerin oluşması için her yardımı karşılıksız yapan Ceren Özkarataş, Mehmet Kartal ve Serdal Karaoğlu’na minnettarım. Radyo sahnesinde ki “Müslüm çal” seslendirmesi içn Salih Usta. Ayrıca Figen Adıgüzel; yine bir telefonla koşup geldi, her şeyimiz oldu. Toparladı bizi. Oyun çıkmak üzereyken kapısını çaldığım Panda Fikir Sanat; Kaan Sebkektay sağolsun sahiplendi projeyi.

Bitmedi tabii ki, oyunda beraber çalıştığımız arkadaşlarım Baran, Mustafa, Ecrin, Pınar ve eli, gönlü değen herkese teşekkür ederim.

Ve tabii ki sayın Sumru Yavrucuk; manevi desteği ile oyun öncesi ve sonrası hep yanımda oldu. Çok teşekkür ederim.

Irmak: Seni Serpil sanan, Serpil’i sen sanan da çok… Sence bunlar da toplumsal önyargılardan mı? Ne dersin?

Seyhan Arman: Bilmem ki, farklı farklı sebepleri olabilir. Oyuncu olduğumu bilmeyen kişiler kendi hikayem zannediyor olabilir. Yada çok gerçek buldukları için. Veya senin dediğin gibi olabilir. Bilemedim.

Irmak: Hem güldürdün, hem gözleri doldurdun, her oyundan sonra bu kadar duyguyu tek başına taşımak, tanıklığını yaptığın, parçası olduğun hayatların ve kendi deneyimlerinin birleşimi ne de olsa Küründen Kabare, yorucu olmuyor mu senin için?

Hem oluşum sürecinde, hem de sonrasında nasıl başa çıkabildin bunlarla? Sahnede o kadar yaşıyorsun ki hepsini de çünkü…

Seyhan Arman: Aslında oyun sonrası çok rahatlıyorum. Bütün o yükü sahneye bırakmış oluyorum çünkü.

Beni daha çok oyun öncesi yoruyor. Fazla titiz olduğum için hatasız eksiksiz tamamlamak adına hırpalıyorum kendimi. Sonuçta insanız ve hiç bir şey dört dörtlük olmuyor biliyorum ama elimde değil.

Neyse ki biraz rahatladım artık; eskisi kadar takılmadan daha rahat bir yerden oynamaya çalışıyorum.

Irmak: Seyircilerinden de olumlu yorumlar alıyorsun, bunlar seni nasıl etkiliyor?

Seyhan Arman: Çok mutlu oluyorum. Bir oyuncu için seyircinin beğenisi dışında bir şey yok zaten. Öteki taraftan yazar ve prodüktör ben olduğum için ayrıca mutlu oluyorum çünkü hayalini kurduğum şey gerçekleşmiş oluyor. Tanıyanlar bilir, benim için her zaman en önemli şey seyircidir. Bu show yaparken de böyle, tiyatroda da. Emek harcayıp gelen seyirciyi memnun edebilmek için çok çalışıyorum ve çok şükür karşılığını alıyorum.

Irmak: Bir de translar için askıda bilet bulunuyor oyunda, kitap karşılığında da oynadın oyunu, gönlü bolluğun zaten oyunculuğun dışında yürüttüğün farklı kampanyalardan da biliniyor da, bu ayrımına na-translardan eleştiri gelmedi mi?

Askıda bilet işe yarıyor mu? Gelen oluyor mu çokça? 

Seyhan Arman: Kitap ve oyuncak karşılığı oynadığımız oyunları Beşiktaş ve Şişli belediyeleri satın almıştı aslında. Benim gönlü bolluğum değildi ?

Askıda bilet uygulamasına gelirsek; hayır hiç negatif tepki gelmedi. Hem neden gelsin ki? Bu dünyada çokça negatif ayrımcılık yapılan bir kitleye pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Üstelik o biletler Serpil’in gönlünden koptu. Akranlarına, kardeşlerine bir teşekkür belki de. Öteki taraftan trans bireyler hâlâ “Beni oraya alırlar mı?” diye kaygı yaşıyorlar.

Askıda biletin asıl amacı da o kaygıyı yaşayan arkadaşlarımıza açık davetiye sunmak. Ki zaten çoğu trans arkadaşımız benim ısrarıma rağmen bilet almadan gelmiyor. “Sen çok emek verdin, benim de bir katkım olsun.” diyorlar. 25 yıllık arkadaşım bile davetiye istemedi, bilet aldı düşün.

Irmak: Aynı zamanda LGBTİ+ insanlarla çalışmayı ve iş olanağı yaratmayı da önemsiyorsun, sence bir okul gibi de mi Küründen Kabare?

Seyhan Arman: Yok çok öyle düşünmedim. Okul falan değil elbette ama aynı işi yapabilen bir “arkadaşım” varsa tercihim ondan yana diyelim.

Zaten tiyatrodan çok para kazanılmıyor biliyorsun. Ama Küründen Kabare’ye yada tiyatroya gönül koymuş bir lgbti arkadaşım varsa evet ilk tercihim onunla çalışmak oluyor.

Irmak: Ne kadar daha sahnede olması planlanıyor Küründen Kabare’nin?

İzlemek isteyenler nereden, nasıl takip edebilir, kendi şehirlerine getirmek istediklerinde ulaşabilirler size?

Seyhan Arman: www.kurundenkabare.com web sitemizden hem oyun günlerine, hem bilet satış sitesine hem de ayrıntılı bilgiye ulaşabilirler.

Daha ne kadar oynayacaksın dersen; ilgi böyle devam ederse ömür boyu ? Ama desteğe ihtiyacımız var tabii. Hem oyunun duyulması için hem de devam edebilmemiz için.

Benim amacım mümkün olduğu kadar çok insana oyunu oynamak ama seyircimiz biterse yapacak bir şey yok tabii.

Irmak: 20 Kasım etkinlikleri Ankara’da yasaklanırken, Küründen Kabare de nasibini aldı yasaklardan, ama gene de oyun sahnelendi Ankara’da geçtiğimiz gün.

İstanbul’da Kuirfest’in kısalar seçkisi göstertilmediğinde Garip Çelik’in yönettiği Kuyu filmi ile 7. AB İnsan Hakları Kısa Film yarışmasında en iyi 3. film ödülünü aldınız.

İnadına mı sahnelerde ve perdelerde olmak, yoksa başka yerde olmak istemediğin için mi sahnelerde ve perdelerde olmak?

Belki de Tezer Özlü’nün dediği gibi “yaşamak için yazmak” gibi…

Seyhan Arman: İnattan ziyade kendimi sahnede var ettiğim için diyelim. Ankara’da yasaklanan oyun değil dernek etkinlikleriydi maalesef. 14 Aralık’ta Ankara Tiyatro Günleri kapsamında oynadık. Hatta yeniden talep geldi seyirciden ve Ocak sonu gitmeyi planlıyoruz.

İnsan hakları ödülünü de Ankara’dan aldı “Kuyu”. Ankara seviyor bizi demek ki ?

Irmak: Matmazel Coco’yu göremiyoruz ortalarda bir süredir, nerelere gitti acaba? Gelecek mi geri?

Seyhan Arman: Aslında çok ortada sayılır. Her hafta Cuma ve Cumartesi günleri 2 farklı mekanda sahneye çıkıyor Coco. Hatta 3.sü de başlayacak. Artı hafta içi en az 1-2 gün yine sahnede.

Belki ben Küründen Kabare’ye fazla ağırlık vermişimdir. Bilemedim. Coco’yu küstürmemek gerekli. Dur ben ilgileneyim onunla ?

Irmak: Sırada nasıl projeler bekliyor bizi? Süprizlerin var mı? 

Seyhan Arman: Yeni yazdığım bir oyun var. Gerçi bana rol yok ama olsun; benim sözüm olacak yine sahnelerde.

Ayrıca bir korku filminde oynadım “Zohak“. Yakında vizyonda olacak.

Bir de belgesel projemiz var gündemde. Bakalım gelecek günler neler getirecek.

Irmak: Son olarak eklemek, yapmak istediğin madilik var mı? ?

Seyhan Arman: Adım çıkmış dokuza inmiyor sekize ? Ben ve madilik aşk olsun; asla madilik yapmam. Ahahahhaha söylerken bile inanmadım tabii ?

Evet biraz patavatsızım sanırım. Teşekkür ederim bu güzel  sohbet için.

 

Röportaj: Irmak Keskin

(Yeşil Gazete)

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.