Yeşeriyorum

Kürkçü’nün yakasındaki karanfiller

0

TBBM’nin açılış günü yapılan gecikmiş yemin töreninde en çok Leyla Zana’nın 20 yıl aradan sonra tekrar kürsüye çıkması ve Ertuğrul Kürkçü’nün yakasında karanfillerle verdiği resim ön plana çıktı. Kızıldere’de yitirdiği yoldaşlarının anısına yakasına taktığı karanfiller kadar, koyu renk ceketli, beyaz gömlekli, kravatlı E. Kürkçü fotoğrafı şimdiden bir ikona değeri kazandı ve uzun süre çıkmamak üzere zihinlerimize kazındı.

Leyla Zana’nın 20 yıl sonra Meclis kürsüsüne çıkması kuşkusuz çok önemlidir. Çocuk denilecek yaşından itibaren devlet baskısıyla kocası nedeniyle zaten tanışık olan Leyla Zana’nın olgunlaşan yüzünde uzun hapishane yıllarının, sürgünlerin, işkencelerin, hasretlerin izi var. 1991’de anlamsız bir yemin seremonisinin kurbanı bu genç kadın uğradığı onca haksızlığa rağmen kırgınlığını, öfkesini bir kez daha içine gömmüş, siyasi mücadelesine Meclis kürsüsünde, bırakmak zorunda kaldığı yerden devam etmeye kararlı olduğunu göstermiştir.

Ertuğrul Kürkçü’nün kürsüye çıkması ise farklı bir yönden çok daha önemlidir. Ertuğrul Kürkçü parlamenter sisteme kuşkuyla yaklaşan bir geleneğin temsilcisi. Liderliğini yaptığı gençlik hareketi Türkiye’de demokrasi tarihinin en önemli kazanımları arasında sayılması gereken T.İ.P. hareketine mesafeli durmuş ve parlamenter çalışmaları küçümsemişlerdi.

Ertuğrul Kürkçü, Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adayı olarak seçim çalışmalarına katılmaya karar verdiği anda önemli bir eşiği geçmiş bulunuyordu. Seçimlerde aday olarak siyasi sorunlarının çözüm yerinin Meclis, çözüm yönteminin de ancak müzakereler olduğunu ilan etmenin daha etkili bir yolu olabilir miydi?

Tüm engellemelere rağmen kendisini destekleyen kitlelerle kısa zamanda içten ve sıcak bir bağ kuruşunun bir sebebi Ertuğrul Kürkçü’nün bir kesim için efsane niteliğindeki geçmişiydi. Nitekim Mersin mitinginde kürsüye Filistin mücadelesinin sembol ismi Leyla Halid’i çağırması ve meydanı dolduran yüz bine yakın kalabalığı birlikte selamlaması görülmeye değerdi. Kuşkusuz, Ertuğrul Kürkçü ile kitleler arasında kurulan sarsılmaz bağın tek nedeni geçmişte yaşananlar değildi. Miting meydanlarında kitlelere seslenirken ezilenler ve sistemin dışına itilenler için hak arayışları konusunda umut verdi, ekolojik yıkımlara karşı çıktı, hesap sorma sözü verdi. Söyledikleri kitlelerde karşılık buldu ve seçmenler büyük bir oy oranı ile Meclis’e gönderdiler.

Seçim sonrasındaki uzun ve gergin bekleyiş önceki gün sona erdi. Devletin tüm hoyratça engellemeleriyle beslenen ve çatışmayı ve çözümsüzlüğü tek seçenek olarak gösteren anlayış demokratik yöntemlerin sonuna kadar kullanılmasını öneren sağduyuya karşı bir kez daha yitirdi. Blok milletvekilleri halktan aldıkları temsil görevinin şekil şartını da yerine getirerek parlamento çalışmalarına katılabilecekler. Kazananın demokratik parlamenter sistem olduğunu kim inkâr edebilir? Başta yeni sivil, özgürlükçü ve ekolojik anayasanın yapımı olmak üzere birikmiş onca sorunun çözümü ve barışın tesisi için Blok milletvekillerinden çok şey bekliyoruz, en çok da Leyla Zana’dan ve Ertuğrul Kürkçü’den.

Bir gazetecinin meclisi önceden bilip bilmediği sorusu üzerine Ertuğrul Kürkçü daha önce Meclise basmak için gittiğini söylemiş. Kızıldere’den 40 yıl sonra Ertuğrul Kürkçü’nün yolu bundan 20 yıl önce Meclisten yaka paça çıkartılan Leyla Zana ile Meclis koridorlarında kesişti. Leyla Zana zaten çok önemsediği bir yolda yeniden yürümeye devam edecek. Kürkçü ise daha önce denemediği yepyeni bir yola çıkmış görünüyor. Bu yeni yol da en az Ertuğrul Kürkçü ve yakasındaki karanfillerle andığı arkadaşlarının 40 yıl önceki yolları kadar uzun, engebeli ve zorluklarla dolu. Bu yolda yürümek  de sabır, cesaret ve akıl gerektiriyor. Ve ne yazık ki önümüzde daha başka bir yol görülmüyor.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.