Konformist şüphe – Şirvan Akan

Konservatuardan mezun olur olmaz bir oyun yönetmeye başlamış, bunun yanı sıra kendimin de mezun olduğu Fransız lisesine, bu sefer drama hocası olarak geri dönmüştüm. Bu dönem 25 yaşlarıma denk geldi, dünya görüşlerim henüz yeni oturuyordu, çeşitli sivrilikler ve deneyimsizliklere sahiptim. Buna rağmen gençlerle çalışmaktan büyük zevk alıyordum. Aradan geçen 10 yıla rağmen bazı öğrencilerimle bağlantım hala sürüyor.

Lisede çalıştığım yıllar boyunca Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve Brecht gibi yazarların metinlerinden kolajladığım, danslı – müzikli, şenlikli oyunlar çıkardık öğrencilerimle. Sonra birden, herhangi bir haber verilmeden işten atıldım. İşten çıkarıldığımın farkında bile olmadığımdan neredeyse tazminatımı bile alamıyordum. Gösterilen gerekçe fazla politik işler ortaya koyduğum yönünde oldu. Çok üzüldüğümü, çok ağladığımı ve çok başarısız hissettiğimi hatırlıyorum. Sonra kendi kendime bundan ders çıkarmaya çalıştım; belli ki hangi kurumda nasıl davranacağımı bilmeyen bendim. Sorunun benim tarafımda olduğuna, ders çıkarması gereken tarafın ben olduğuma dair hiçbir şüphe duymadım, çünkü genç olan bendim, kadın olan bendim, demek ki değişmesi gereken bendim. Hiyerarşisizliğe ve eşitliğe dair tüm inançlarıma ve tüm birikimime rağmen, o dönemde bu olaydan çıkardığım ders bu yönde oldu.

Bugün, çıkardığım dersten o kadar emin değilim. 5 yaşındaki çocukların tanklar önüne yatırıldığı drama örnekleri ve türlü çeşitli eğitim skandalları medyaya düştüğünde, benim de içime bir öfke ve isyan düştüğünü tahmin edersiniz. Demek ki, tek değişmesi gereken taraf ben değilmişim. Demek ki, tek görüşlerini yumuşatması, törpülenmesi, “konforme” olması gereken taraf ben değilmişim, değil mi? Burada neyle neyi karşılaştırdığımı netleştirmek isterim: Benim de, eleştirdiğim tarafın da gençlerle politik bir iş yaptığı aşikar. Benim sorunsallaştırdığım şey, ortada propagandası yapılan, “öğretilen” bir şiddet olması. Ben bunu yapmadım. Öğrencilerime ne için “ölmenin” daha doğru olacağına dair bir mesaj vermedim. Öğrencilerime, her türlü acının ve adaletsizliğin ortasında, mizahın, dansın, sevginin, hayatı kutlamanın mümkün olduğu mesajını verdim. Bugün, bundan şüphem yok. Sürekli kendi tarafıma bakarak kendimi sorgulamak, ruhsal gelişimim için harika. Ama bu konuda kendimi bir daha sorgulamayacağım. Tüm insanlar için, yani gerçekten TÜM İNSANLAR için yaşanabilir bir dünyayı savunduğumdan, niyetlerimin sevgi dolu olduğundan artık şüphem yok. Şüpheciliğimin sınırını buraya çekmek, benim için artık bir direniş meselesi oldu.

Barış ve sevgi dolu olmadığına ve değişmesi gerektiğine inandığım ekonomik düzenin işliyor olmasında, bazı insani ihtiyaçlarımızı karşılamak için bazı stratejiler sunuyor olmasının payını görüyorum. Sanki birbirimize “karşıymışız” havası esen tüm tarafların insan olduğunu, herkesin, büyük kitlelerin de insani ihtiyaçlarını karşılamak için bir takım hareketlerde bulunduklarını, bir şeylere gönül verip başka şeylere karşı durduklarını unutmayacağım ve kendi kalbimde “düşmanlar”, “ötekiler” taşımayacağım. Bununla birlikte, dışarıdan gelen düşmanlaştırmaları da kabul etmeyeceğim. Bir genç olarak, bir kadın olarak, bir tiyatrocu olarak, bir feminist olarak, herkes için barış dilemeye devam edeceğim… … …. Aaa. Az önceki cümleye “bir genç olarak” diye mi başladım ben? Bir dakika, herhalde genç kategorisine girmiyorum artık… Giriyor muyum? Hemen bazı otoritelere sorayım. Kozmopolitan dergisi 30’lu yaşların yeni 20’ler olduğunu söylemiyor muydu? Annem ne diyor? Erkek arkadaşım ne diyor, acaba nasıl görüyor beni?.. Aaa, bir dakika ne oluyor yahu?!!!

Baştan alıyorum. Kendimi sorgulama halinin ve şüpheciliğimin sınırını TAM BURAYA ÇEKİYORUM! Bundan sonra ne kadar “genç” olduğuma, ne kadar “verimli” olduğuma, ne kadar “barış yanlısı” olduğuma, ne kadar “anlamlı” olduğuma, verdiğim/vermediğim/boykot ettiğim oyların ne anlama geldiğine başkaları karar vermiyor. BEN karar veriyorum. Bu yeni bulduğum güçle tekrarlamak istiyorum:

Ben Şirvan Akan, yaşın ne olduğunu anlamayan bir “gözüferli” olarak, eril ve dişili düşman görmeyen bir “feminist” olarak, tüm insanlar için barış ve sevgi dolu bir dünyanın hayalini kuruyorum. Bundan sonra da bu hayali gerçekleştirmek için kalbimden gelip zihnimden ve ellerimden çıkacaklar hakkında kendimden şüphe duymak istemiyorum!

 

Şirvan Akan

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim krizi ve su stresi uluslararası çatışmaların çıkması riskini artırıyor

Su stresi ülke içi gerginliklere ve sınırları aşan su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasında çatışmalara yol açıyor.

Cebeci’deki taş ocağı protestosuna polis müdahalesi: Beş kişi gözaltına alındı

Sultangazi'de yaşayanlar için sağlık tehdidi oluşturan Cebeci Taş Ocağı'nın kapatılmasını isteyen yurttaşlara polis müdahale etti. Yurttaşlar 'Tozdan ölmek istemiyoruz' diyerek madene doğru yürürken polis engeliyle karşılaştı. Beş kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Malatya’daki tarihi taş köprü için yıkma tehdidi: ‘Cinayetle eşdeğer’

Malatya'daki taş köprünün tek ayağının hasar görmesi sonrası yıkılmasının gündeme alınması bölgede tepki çekti. Yurttaşlar köprünün yıkılması yerine korunarak restore edilmesi gerektiğini savunuyor.

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

EN ÇOK OKUNANLAR