ManşetTürkiye

Kirişçi’den kuraklık açıklaması: Kronikleşen sorunlara düzenleme yapılacak

0
kirişçi

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, 2023-2027 dönemini kapsayan ‘Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı‘nın tanıtımına katıldı. Eylem planının gündeme geldiği dönemin kritik olduğunu ve diğer eylem planlarından farklı etki ve katkıları olacağını söyleyen Kirişci, Türkiye’nin nüfusunun artmasıyla su stresi yaşayan ülke olduğunu belirtti.

DHA‘nın aktardığına göre; Kirişçi, “Mevcut suyu 85 milyona böldüğümüzde önümüzde çıkan rakam bin 323 litre. Kişi başına düşen su potansiyeli bu. Nüfus ve sanayileşmedeki süreci dikkate aldığımızda bugün için bin 323 litreyle su stresi altındaki ülke kategorisinde olsak bile 2030 ve sonrası için 750 litreye düşeceğinden bu çerçevede artık su fakiri ülke konumuna gelmiş olunacak. Artık bu süreç yaşandıktan sonra tekrar o arzuladığımız iyi günlere dönme imkanımız yok. Yapmamız gereken en önemli husus, bu süreci yavaşlatmak ve bu sürecin etkilerini olabildiğince minimize etmektir” dedi.

‣Kirişçi’den Marmaris yangını açıklaması: Kontrolsüzlük yok ama kontrol edilebilmiş de değil

‘Paketle tarım ve ormanın kronikleşen sorunlarına ilişkin torba kanun yasalaşmış olacak’

Kuraklığın, kabul edilmesi gereken bir konu olduğunu vurgulayan Bakan Kirişci, “Kuraklığın minimize edilmesi, buna ilişkin tedbirlerin alınması, vakit kaybetmeden uygulamamız gereken birtakım tedbirleri de gerektirmektedir. Hem kuru tarım için hem de sulu tarım için mutlaka çalışmalar yapmış olmamız ve bu çalışmaları yaygınlaştırıyor olmamız gerekir. Bu çerçevede de doğrudan ekim doğrudan dikim uygulamasının ülkemizde yaygınlaşmamış olmasından dolayı üzüldüğümü belirtmek isterim” ifadelerini kullandı.

Konunun Türkiye coğrafyası için önemine işaret eden Kirişçi, “Verimimiz düşmüş gibi gözükebilir ama kazancımız ve ekonomik anlamda bir maliyet hesabı yaptığınızda kazanımımız oldukça yüksektir” şeklinde konuştu. Bakan Vahit Kirişçi tarım konularına ilişkin kanun teklifine ilişkin şunları aktardı:

“Bu paketle yıllardır özlemini duyduğumuz pek çok konuya, tarım ve ormanın kronikleşen sorunlarına ilişkin torba kanun yasalaşmış ve pek çok alanda düzenleme yapılmış olacaktır. Planlama konusu su esaslı ve diğer birtakım kritik konuları dikkate alınarak yapılacak planlama bizim için çok çok önemli olacak. ‘Türkiye Yüzyılı’na giriş yaptığımız 2023’te inşallah seçimden önce de torba kanun yasalaşırsa hepimiz çok mutlu olacağız. Tüketici de üretici de çok mutlu olacak.”

OGM’nin orman kumarı

Öte yandan Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi’nin ‘kronikleşen sorunlar‘ diye işaret ettiği çevreyi tehdit eden sorunların listesi oldukça uzun. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğü, bugüne kadar birçok konuda ortaya koyduğu politikalar ve kararlarla sıkça eleştirilen bir kurum. Özellike geçtiğimiz sene, 31 Temmuz’da yayımlanan 022 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’yla OGM yangınla mücadele konusunda kumar oynadığı yönünde eleştirilmişti.

Kuraklığa karşı oldukça büyük bir önem taşıyan orman varlığı, sürekli bir tehdit altında ve çevre aktivistleri bunun için yıllardır mücadele veriyor. Söz konusu mücadeleye kimi zaman orman vasfından çıkartılan ormanlık alanlar konu oluyor, kimi zaman millet bahçesi haline getirilen ormanlar konu oluyor. Bahsi geçen raporda OGM’ye tahsis edilen ücretlere, yapılan harcamalara ve asla alınmayan yangınla mücadele araçlarına şu verilerle ışık tutuluyordu:

  • OGM’ye tahsis edilen 6 milyar 220 milyon TL.
  • Haziran sonu itibarıyla 2,4 milyar TL harcama yapılıyor.
  • Uçak alımı (400 milyon TL) ve helikopter alımı (4 adet için 2 milyar TL) yapılmıyor.
  • Bin 250 adet fotokapandan da bir adet dahi satın alınmıyor.
  • Dört adet drone, bin 500 adet Yangın Cell sistemi de asla alınmayanlar arasında.
  • Planlanan tutarla 95 adet alınması planlanan arazöz de yalnızca 48 adet alınıyor.
  • Kar amacı gütmeyen kuruluşlara 5 milyon lira transfer ediliyor.
  • Ağaçlandırma için 388 bin TL öngörülmesine rağmen 150 bin TL harcama yapılıyor. Bunun üçte biri endüstriyel ağaçlandırmada kullanılmış.
  • Orman Koruma ve Yangınla Mücadele projesi için ise 107 milyon liralık ödenekten ilk altı ayda 7 milyon TL kullanılmış.

Bugüne kadar ortaya koyulan politikalar ve su kaynaklarının tehditleri

Öte yandan Türkiye’de son dönemde yoğunluğu artan kuraklıkla ilgili geniş çapta endişeler söz konusu oldu. Vatandaşlar yurdun dört bir noktasında ya tarım topraklarını sulayamamaktan ya da aşırı sıcakta kavrulan ekinlerinden ya da içme suları üzerindeki tehditten dolayı endişeye kapıldı. Bu kimi zaman yüzde 28.92’yi gören İstanbul‘daki toplam baraj doluluk oranlarıyla kimi zaman da tarım arazisine çevrilen Marmara Gölü‘nde görünür hale geldi.

Mars‘a ışık tutması beklenen Salda Gölü‘nde su seviyesi hızla çekilirken kumsalın rengi değişti. Van Gölü‘nde çekilen sular su altı peribacalarının ortaya çıkmasına neden oldu.

Bursa‘da İznik Gölü‘nde yüzlerce metre çekilen sular ana iskeleyi karanın üzerine oturttu. Uludağ‘da yağmayan kar, kayakçıların hayal kırıklığı yaşamasına sebebiyet verdi.

‣Foto galeri: Memleketten kuraklık manzaraları 

Söz konusu örneklerdeki su çekilmelerine ek geçtiğimiz yıl Burdur Gölü’nde alg patlaması görüldü, Arin Gölü yok olmanın eşeğine geldi, İznik Gölü’ndeki bazilika kıyıyla birleşti, Akşehir ve Karataş Gölü meraya dönüştü. Barajlarda da su seviyeleri dibi gördü.

Uzmanlar göllerde ve barajlardaki su varlığının her geçen gün azalmasının yegane sebebinin iklim krizi olmadığını, aynı zamanda yanlış su politikalarının da Türkiye’nin su kaynakları üzerinde oluşan tehlikenin boyutunu artırdığı yönünde açıklamalarda bulundu.

İnci kefallerine bir engel de kum ocaklarından

2022’de Salda için tam koruma talepleri oldukça sık dile getirildi ancak göle millet bahçesi yapılırken göl insan akınına uğradı. Salda Gölü ve çevresinde bulunan 61 familyaya ait 301 sucul ve karasal bitki türü de yapılanlardan nasibini aldı. Göl için tam koruma talepleri ise devam ediyor…

Öte yandan Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin (insan habitatı dahil) yüzde 90’ına yakınını barındıran 305 önemli doğa alanından 185’i HES ve barajların tehditi altında. Bu alanlar geri dönüştürülemez şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Kentleşmenin kıyısındaki nehirler 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.