Hayvan HaklarıManşet

Kenya, Nairobi Milli Parkı hızlı kentleşmeye mi kurban gidiyor?

0
Doğu Afrika’nın en eski milli parkında bir zürafa. Park büyük bir şehrin hemen kenarında olması sebebiyle emsalsiz, ancak şehrin genişlemesinden dolayı tehdit altında bulunuyor. Fotoğraf: Simon Maina/AFP/Getty Images

The Guardian’da yayınlanan haberi, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Evrim Şahin’in çevirisiyle sunuyoruz

 * * *

 Zürafa, gergedan ve zebranın da dâhil olduğu yabani hayvanlar karayollarının, demiryollarının, fabrikaların ve evlerin baskısı altındalar.

Doğu Afrika’nın en eski milli parkında bir zürafa. Park büyük bir şehrin hemen kenarında olması sebebiyle emsalsiz, ancak şehrin genişlemesinden dolayı tehdit altında bulunuyor.   

Doğu Afrika’nın en eski milli parkında bir zürafa. Park büyük bir şehrin hemen kenarında olması sebebiyle emsalsiz, ancak şehrin genişlemesinden dolayı tehdit altında bulunuyor. Fotoğraf: Simon Maina/AFP/Getty Images

Doğu Afrika’nın en eski milli parkında bir zürafa. Park büyük bir şehrin hemen kenarında olması sebebiyle emsalsiz, ancak şehrin genişlemesinden dolayı tehdit altında bulunuyor. Fotoğraf: Simon Maina/AFP/Getty Images

Binlerce kartpostalda yer alan meşhur bir görüntüdür bu: Arka planda yükselen gökdelenler eşliğinde savanada gezinen zürafa, gergedan ve zebralar.

Ancak kıtanın en hızlı büyüyen şehirlerinden biri -Kenya’nın başkenti Nairobi- tarafından çevrili olan Doğu Afrika’nın en eski milli parkı tehdit altında.

Hayvanların Göç Yolları Kapanabilir

“Park üzerinde çok büyük baskı var” diyor Wildlife Direct kampanya grubunun başkanlığını yürüten çevreci aktivist  Paula Kahumbu.

1940’lı yıllarda İngiliz sömürgeci yerleşimcilerin gelmesiyle başlayan baskı, şimdi dört bir taraftan geliyor: Yollardan, demiryollarından, fabrikalardan ve evlerden.

117 km² alana sahip park, yüksek binalardan oluşan hareketli şehir merkezinin sadece 7 kilometre ötesinde bufalo ve gergedanların gezindiği el değmemiş bir bölge olma özelliği taşıyor.

Ancak kıtadaki diğer ülkeler gibi Kenya da koruma ve kalkınma arasındaki zor dengenin ağırlığı altında eziliyor.

Sömürgeci dönemde kurulan yüzyıllık demiryolu alanı şimdi trafiği tıkalı hızla genişleyen büyük bir şehir haline gelmiş durumda.

Koruma alanının güneyinde hayvanların otlak arayışıyla göç ederken kullandığı önemli bir vahşi yaşam koridoru, bölgede geniş kentsel alanın oluşumuyla baskı altında girdi bile.

Şu aralar yeni altyapı projeleri parkı tehdit ediyor: Büyük bir çevre yolu ve demiryolu hattının genişletilmesi projeleri. Bu projeler, Kenya’ya ve oradan da denize kıyısı olmayan doğu Afrika ülkelerine mal getiren yük hatlarının modernize edilmesi için son derece önemli olarak görülüyor.

“Parktan ne kadar eksiltiyorsak, hayvanların yaşam alanları da o kadar azalıyor” diyor Nairobi Milli Parkı Dostları Grubu Başkanı Ali Tanvir.

Güney Kenya’da yetişkin ve bebeklerden oluşan bir fil sürüsü sabahın ilk ışıklarında yürüyorlar. Fotoğraf: Ben Curtis/AP

Güney Kenya’da yetişkin ve bebeklerden oluşan bir fil sürüsü sabahın ilk ışıklarında yürüyorlar. Fotoğraf: Ben Curtis/AP

Projelerin destekçileri 4 milyon nüfuslu başkentin tıkanıklığını açmak için projelerin çok önemli olduğunu söylüyorlar. Ancak planlanan karayolu ve demiryolu koruma alanını boylu boyunca bölebilir.

Milletvekili Francis Nyenze “Kenya gelişmekte olan bir ülke. Yollara, demiryolu hatlarına, köprülere ihtiyacımız var. Fakat Kenya’daki büyük altyapı projelerinin pek çoğunun parkın bazı kısımlarını yutacak olması talihsiz bir durumdur.”

Nairobi çok uluslu şirketlerin bölgesel merkezlerine ev sahipliğini yapıyor ve Doğu Afrika ekonomisine yön veren güç merkezi olmakla gurur duyuyor.

Ancak şehir Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa limanından gelip Kenya’nın diğer bölgelerine ve Uganda, Rwanda ve Güney Sudan’a giden ve hepsi de Kenya’nın başkentinden geçen araçların neden olduğu trafik sıkışıklığı yüzünden felç olmuş durumda.

Kent ve Park doğru planlama ile birarada varolabilir

Çevreciler yeni ulaşım hatları olan ihtiyaca karşı değiller, ancak bu planların nasıl uygulanacağına dair kuşkuları var.

Şehirde şüpheli anlaşmalarla arsaların satıldığı, evlerin türediği ve bunların kimi zaman kontrol edilmeden gerçekleştirildiği belirtiliyor. Kenya’da toprak fiyatları çok pahalı. Bu fiyatlar giderek artıyor ve de son derece politik bir konu.

“İnsanlar toprak mülkiyetini nasıl elde edebildiler?” diye soruyor Nyenze.

“Ulusal olarak korunan araziyi gasp eden her imar hükümet tarafından onaylanmak zorundadır” diyor Doğu Afrika Vahşi Yaşam Derneği’nden Nigel Hunter.

Parkın şehir tarafı çitlerle çevrili. Diğer taraflar ise otlak arayışı için her yıl gerçekleşen yaban hayvan göçüne olanak sağlaması için açık tutuluyor.

“Kurallara saygı duyulmasını istiyoruz.” diyor Hunter ve ekliyor: “Hibe edildiği durumda bile arazi hayvanların göçlerine olanak sağlayacak şekilde başka yere açılmalıdır. Bu sağlanmazsa, parkın dev bir hayvanat bahçesiymiş gibi ‘bir ada’ olma riski var.” diyor.

Aktivistler, 550’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapan ve her yıl yaklaşık 150.000 ziyaretçi çeken parkın giderek kalabalıklaşan bir başkente temiz hava sağlayan akciğer işlevini gördüğünü söylüyorlar.

Ancak parka ve buradaki vahşi hayata karşı büyük zorluklar ve tehditler söz konusu.

Afrika Antilobu, Çita, Aslan, Gergedan ve Filler tehdit altında

Yeni yapılan evler ve çitler, kadim Afrika antilobu göç yollarını engelliyor. Pek çok çita giderek kalabalıklaşan yollarda ezilip ölüyor. Kahumbu, parktaki çita popülasyonunun yok olduğunu söylüyor.

“Yollar ekosistemi parçalara ayırıyor ve hayvanların göçlerine engel oluyor”

Aslanlar ile parka yakın yaşayan hayvancılık yapan topluluklar arasındaki çatışmalar da artmış durumda. Parka olan istilalar son bulmazsa içerdeki hayvanların doğrudan hedef olmasından korkuluyor.

Ülke genelindeki gergedan ve fil cinayetleri dalgası arasında, silahlı kaçak avcılar da Kenya’nın vahşi yaşam korucularının ana merkezine yakın olmasına rağmen parkın kalbinde gergedan kıyımı yapıyorlar.

Milletvekili Nyenze’e göre parkın geleceği karanlık. Parkın 20 yıl içerisinde yok olabileceğinden endişe ediyor.

“Eğer yeterince çok ve yüksek ses çıkarmazsak yıkım devam edecek. Filler, aslanlar ve diğerleri tıpkı dinozorlar gibi ortadan kaybolacak. Dünyada vahşi yaşam kalmayacak ve tüm biyolojik çeşitliliği kesin ve geri dönüşü olmayan bir şekilde kaybedeceğiz”

 

Haberin İngilizce Orjinali

Yeşil Gazete için çeviren: Evrim Şahin

(Yeşil Gazete, Guardian, AFP)

You may also like

Comments

Comments are closed.