Kavala’nın avukatları: Adalet Bakanlığı’na yetki devri hak ihlalidir

‘Söz konusu hukuka aykırı kararın adalet ve yargı sistemimizi içine düşürdüğü durum, iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala’nın mevcut durumundan daha vahimdir.'

Geçtiğimiz gün dördüncü duruşması yapılan Gezi davası’nda, AİHM’in hak ihlali tespiti ve derhal tahliye isteğine rağmen, tutukluluğuna devam kararı verilen hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala’nın avukatları, bir açıklama yayımladı. Kararın hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye’nin AİHS ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile bağlarını kopartacak nitelikte olduğu belirtilen ve avukatlar, Dr. Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ile İlkan Koyuncu‘nun imzasını taşıyan açıklamada, AİHM’in kararına uyulmaması, yine bir hak ihlali olarak değerlendirildi.

Açıklamada, AİHM kararlarının değerlendirmesini yapacak merciinin mahkemeler olmasına karşın, yetkinin Adalet Bakanlığı’na devri kabul edilemez bulunurken, Türkiye ve Avrupa nezdinde yapılacak yeni başvurularla hak arama kararlılıklarına vurgu yapıldı.

Avukatların açıklaması şöyle:

“İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi; 24 Aralık 2019 tarihli duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli kararında belirtilen, Osman Kavala’nın “derhal salıverilmesi” ve “TCK 312. maddede yer alan suçun unsuruna ait delillerin mahkeme dosyasında bulunmamasına” ilişkin kararını hiçe sayarak yeni bir HAK İHLALİNDE bulunmuştur.

AİHM kararlarının hukuki değerlendirmesini yapacak mercii, tarafsız ve bağımsız Türk Mahkemeleridir, buna rağmen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu kararla süreci geciktirmek adına bu yetkisini Adalet Bakanlığı’na devretmiştir.

Bu karar; hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile kurmaya çalıştığı bağları kopartacak niteliktedir. Osman Kavala hakkında sürdürülen tutuklama kararının kaldırılmasına ilişkin AİHM kararında yer alan “derhal uygulanması” şerhi, Kişi Hak ve Özgürlükleri’nin korunmasına yönelik Anayasal bir zorunluluk olup kararların kesinleşmesine bağlı kılınamaz. Kaldı ki alınan kararların keyfiliği, hukuki bir hata ya da hâkimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilemez.

Gelinen noktada, söz konusu hukuka aykırı kararın adalet ve yargı sistemimizi içine düşürdüğü durum, iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala’nın mevcut durumundan daha vahimdir.

Bu hukuksuz uygulamaya karşı Mahkeme Heyeti’nin reddi ve HSK’ya şikâyet gibi başvurular başta olmak üzere, tutukluluğun devamı kararına itiraz, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvuruları ile Adalet Bakanlığı’na ivedilikle yapılacak başvurular tahtında hak arama yolundaki kararlılığımızı kamuoyunun bilgi ve dikkatlerine sunarız.”

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

[İklim Masası] COP29 kararları zayıf: “Jeopolitik gelişmeler iklim eylemini yavaşlatıyor”

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen İklim Zirvesi’nde (tam adıyla 29....

EN ÇOK OKUNANLAR