KitapManşet

Kapağına bak, kitabını al!

0

Çok iyi bir kitap okuru sayılmam. Çocukluğumdan beri disleksi* kurbanı biri olarak konsantrasyonum zayıftır, zihnimi bir noktaya odaklayabilmem zaman alır. O nedenle kitap okumak, eğer kitap ilgi alanımda değilse, çok çekici değil ise benim için hep zor olmuştur. Bununla birlikte, genelde kitapların tasarımları herkeste olduğu gibi beni de iter veya çeker. Görsel hafızası ile duygularının peşinden giden bir insan olduğumdan mıdır bilinmez, kitapçıları gezip kitapları elime aldığımda kapaklarına uzun uzun bakarım. Sadece kitapçılardaki değil, arkadaşlarımın kütüphanelerindeki kitaplara da.

Yine böyle bir seyir anında, elimdeki kitabın kapağı beni büyüledi. Uzun uzun her detayına baktım inceledim. Sert kapaklı tabir ettiğimiz, küçük, tutumu kolay bir kitaptı. Üstelik inceydi de. Sıkıcı bile olsa çabucak bitirebilirdim, bu “kapak” kesinlikle yakınımda bir yerde olmalıydı. Ara sıra elime alıp uzun uzun bakmalıydım.

Söz konusu kapakta, pastoral bir görüntü vardı. Puf puf bir çizim, net olmayan yuvarlak hatlara sahipti. Sepya renkler içinde yer yer soluk kırmızılar, yeşiller bulunmaktaydı. Bu kare bir çayır görüntüsünün güzel bir ayrıntısıydı. Güttüğü koyunlara bir an için sırtını dönmüş genç bir çoban resmedilmişti. Üzerindeki kıyafetten ve şapkasından anlıyorduk ki bu çoban bir kız idi. Elinde bir sopa tutuyor, bir yandan da avucunun içinde sakladığı bir şeye merakla bakıyordu. Belki de çekirdek çitler gibi bir şeydi yaptığı. Üzerindeki kıyafet havanın soğuk olduğu hissini uyandırmaktaydı. Koyunlar ise sakin ve huzurlu havalarıyla, yumuk yumuk otlamaktaydılar. Bir hüzün hakimdi bu resmin bütününe.

Ve büyük bir ilgi ile sayfaları çevirdim. Yıllar önce ilgi ile şarkılarını dinlediğim punk rock’ın kraliçesi, şair Patti Smith’in yazdığı “Woolgatherers” – “Hayalperestler”, bahsettiğim kitap. Patti Smith tam da o resimdeki duyguyu verircesine kurmuştu cümlelerini. Zaten kendisinin ifadesiyle yaşamında tarifsiz bir hüznün hakim olduğu bir zamanda kaleme almıştı kitabın satırlarını ve kitap “üzerindeki ölü toprağını çekip almıştı”.  Aynı şekilde okurun da içini nedensiz bir neşe ile doldurmasını temenni ediyordu.

Bu bir anı kitabı. Smith’in çocukluk yıllarına ait anılarından parçalar sunuyor. Kitapta, yazarın annesini, anneannesini, daha büyük nenesini tanıyoruz. Kitabın yazıldığı evin bahçesini adeta görüyoruz ve bahçedeki ağacın altında dinleniyoruz.

Hemen herkese ait olabilecek sıradan anılar bunlar. Ama öyle sıra dışı bir şekilde sunulmuşlar ki insanın içini nedensiz bir neşe ile dolduruyor gerçekten de. Smith’in müstesna kelimeleri ve benzersiz cümle kurma tekniği ile yaşamın “an”larına, hüznün kollarında tarifsiz bir acının içindeyken bile ilham alınabileceğine (verilebileceğine de), çok güzel bir örnek.

Üstelik bunu doğa** ile çocuksu bir bağ kurarak yapıyor. Şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum…

 

*Disleksi: Modern tıbba göre, öğrenme bozukluğu yaratan değişik bir algılama durumu. Dislektikler, sağlarını sollarını karıştırırlar, yazı yazarken harf atlarlar, sakardırlar, yol bulamazlar, dikkatlerini toplayamazlar. Bütün bunlar, toplumda aptallık, sarsaklık olarak değerlendirildiği ve bütün eğitim sistemi normallere göre yapılandırılğından, genel düzen, dislektikler için hayatı çekilmez hale getirir.

** Patti Smith’in Amerika’daki Yeşiller Partisinin yakın bir destekçisi olduğunu söylemeden geçmeyelim. Darısı “yeni” partinin başına!

More in Kitap

You may also like

Comments

Comments are closed.