Hafta SonuManşet

İtalya Puglia’ya Rumi’den bir aşk hediyesi

0

Mayıs ayında Puglia’nın Selva di Fasono kentinde yapılacak bir festivalde “Mevlana Celalledin Rumi ve Aşk” üzerine bir konuşma yapmak  için bir davet almıştım. İtalyan aktör Ettore Bassi de şahane sesi ise Rumi’nin şiirlerine can verecekti.  Selva di Fasono kentine gerçekleşen festivalde, ulusal ve uluslararası yazarlarla söyleşiler, konserler, sergiler, workshoplar vb aktiviteler organize edilmişti. Gündüzleri Akdeniz’nin pırıl pırıl sularında hem bedenleri hem ruhları dinlenen halk, akşamları da şiirlerle, sergilerle, konserlerle ruhlarını beslemeye devam edeceklerdi.

Yüzyıllar boyu devam eden saldırı tehditleri ile istikrarsız bir hayat yaşamıştı Puglia’lılar. Bölgede Puglia’lılar hala geçmişi her daim yaşıyorlardı aslında. Kıyı şeridinde ortaçağa ait gözetleme kuleleri, onlara geçmişi unutmamalarını hatırlatıyordu.

Geçmişlerinde unutamadıkları arasında Fatih Sultan Mehmet de vardı elbette. Malum Fatih Sultan Mehmet gözünü İstanbul’dan sonra Roma’ya dikmişti. Roma İmparatorluğu onun ellerinde yeniden can bulacaktı. Hedef belliydi, Puglia kıyılarından ve Napoli’den Roma’ya geçilecekti. Lakin Fatih Sultan Mehmet’in ölümü ile bu rüya sonlandı.

Puglia ile geçmişteki ilişkilerimiz korku üzerine kurulmuşken bugün biz de oraya ,

Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?

diyen Mevlana Celaleddin Rumi ile sevginin ve barışın dilini götürmek istedik.  Bir buçuk saatlik bir sürem vardı konuşmak için. Aşkın dilini anlatmak için ne kadar gerekirdi? Sahnenin  ışığının yoğunluğundan insanların yüzlerini göremiyordum, bu da onlarla iletişime geçmemi zorluyordu. Birkaç saniyelik tereddütten sonra Rumi’nin şu sözü geçti aklımdan “Tanrının varlığı güneş kadar güçlüdür ona direk bakmak gözlerimizi kör edebilir ama bir gölün sularının üzerindeki yansımasının keyfini çıkarıp onu hissetme mutluluğuna erişebiliriz.” Puglia’lıların gözlerini direkt göremesem de karanlığın içinde çarpan kalplerine ulaşmanın bir yolunu bulacaktım.

Dakikalar geçtikçe karanlık benim için aralanmaya başladı, tek tek silüetleri görüyordum artık. Oradalardı benimle bir bütün olmaya hazır. Sevgili Ettero Bassi’nin sesi insanın içindeki en gizli saklı köşeleri bulup yumuşacık, bir meltem gibi o köşelerde dolaşmakta hiçbir zorluk çekmiyordu zaten.

İtalyan aktör Ettore Bassi de şahane sesi ise Rumi’nin şiirlerine can verdi

İçimizde bir kaynak suyu akarken, elinizde boş bir kova ile dolaşmayın” diyen Rumi’nin sözünü dinleyerek içimizdeki kaynak suyundan oradaki yüzlerce insanı besleyebilmiş olmanın sevincini o bir buçuk saatin sonunda anladım. Etrafımız çevrilmiş bizi sevgiyle kucaklayan insanların arasında sevginin aslında  aslında ne kadar doğal ve kolaylıkla paylaşılabilecek bir duygu olduğunu bu harikulade insanlar bana gösterdi.

Ertesi gün Minareto’daki konsere davetliydik. Bizim konuşmamızı dinlemiş bir çok insanla yeniden karşılaştım. Bir kısmı bana ertesi gün google’dan Rumi’nin diğer şiirlerini de araştırdıklarını söylüyordu. Bir kısmı beni bir daha ki tatilde evinde misafir etmek için davet ediyordu. Bir anda kendimi  hiç tanımadığım bir yerde değilde , uzun zamandır tanıdığım insanların arasında hissettim. Ben oraya aşkın hediyesini götürmek üzere gitmişken aynı hediyenin yüzlercesi ile Puglia’dan geri döndüm.

1)Mademki ben güneşe kulum,
güneşten söz açmalıyım size.
Mademki gece değilim ben,
mademki karanlığa tapmıyorum,
düşten dem vurmak nafile.

Mademki tıpkı güneşe benziyorum,
elimi eteğimi çekmeliyim üzerinden
ferah, mâmur olan yerin.
Mademki tıpkı güneşe benziyorum,
doğmalıyım ortasında harabelerin.

Gerçi bugün bir kuru elmayım,
ama değerim ağacımdan çok.
Gerçi sarhoşum, yıkılmışım ama
doğru lâf etmedeyim,
erkekçe konuşmadayım.

Benim gönlümün kokusu
yöresindeki topraktan gelir.
Ben o topraktan utanırım da
nedense bir tek söz söyleyemem
suya dair.

Güzel yüzünden kaldır perdeni,
böyle konuşmayı yakıştırma bana.
Taş gibi kaskatıysa senin kalbin,
bak benim kalbim yanmış, ateş haline gelmiş.
Bir iyilik eder, şişeyi alırsan eline,
bir de bakacaksın ki kadehle şarap bende dile gelmiş.

Mevlana Celaleddin Rumi

Eğer şu gökyüzü âşık olmasaydı, göğsü gönlü böyle saf ve lekesiz olur muydu? Eğer güneş de âşık olmasaydı onun yüzünde bu parıltı, bu ışık bulunur muydu? Yeryüzü ve dağ âşık olmasalardı her ikisinin de gönlünde bir ot bile bitmezdi.

Eğer deniz aşktan habersiz olsaydı böyle dalgalanabilir miydi, çırpınıp durur, coşar köpürür müydü?

Ey insan, sen de âşık ol, aşkı tanı. Vefalı ol da vefa bul!” RUMİ

 

Şenay Boynudelik

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.