Yeşeriyorum

İsyanıdır Yüreyimin

0

Bu gün içim Amed, bir Pazar sabahı görüş gününe çiçekler derliyorum demet, demet. Yüreğinin hapishanesinde dolaşıyorum; Ergani bakırı gibi kalaylıyorum yüreğimi, Lice’den sulayarak umutlarımı, Bismil’den geçiyorum direngenliği yükleyerek bütün hücrelerime, Çermik gibi üzgün akıyor yüreğimin çeşmesi, Silvan’da Barış oluyorsun binlerce günebakana, Kulp’u küstürmeden bir Ceylan’daki bakış oluyorum hüzünlü, esrik, Bağlar’da direnişin simgesi oluyorum binlerce nefese nefesim değerek. Egenin suları bu gün Amed’e akıyor binlerce yıllık yaralarına 24 Aralık saat sabahın 5’indeki yaralarıda sürükleyerek. Diyarbekir dağlarındaki kan, revan kardelenlere Smyrina (İzmir)  güneşi oluyorum. Her doğum sancısında özgürlüğe ateş oluyorum, güneşin çocuklarına. Ah ateşin ve özgürlüğün çocukları yürek yakan sevdalarınız şimdi hangi dağın ardında. Hangi koyaklara bıraktınız gençliğinizi, düştüğünüz yerde açan Barış çiçekleri şimdi küstü mü? İzmir’e. Amed’e sevdalı bir İzmir daha var görmelisiniz Hazro, Çınar, Hani, Çüngüş. Sessiz çığlıklarım zemheri ayında karacadağ’da yankılıyor kayaları paramparça delerek/delinerek. Nar taneleri gibi dağılıyorum dağların eteklerine. Un, ufak oluyorum düşüyorum umutlarıma sımsıkı tutanarak.

Sevdaya dair yaşanmış ve yaşanacak bütün güzelliklerle sen çıktın karşıma. Yaralı bir yüreğe yatırdım sevdaya dair düşlerimi. Biliyordum bir gülü koklarken yüreğime kan damlayacağını. Şimdi sensiz Amed surları gibi yıkık ve virane gönlüm. Sensiz geçen günleri yırtıyorum takvim yaprağından birer, birer. Savaşın orta yerinde kurşunlanmış gencecik bir fidan gibi düşüyor toprağa sensiz geçen her an’ım. Toprak oluyorum, mahpushane bahçesinde bir saksıda umutları yeşertiyoruz birlikte. Gökyüzüne boy veriyor fidelerim inancımla. Başını kaldır Amed’im ve gökyüzüne bak derin, derin: Bir posta güvercinin gagasında saklı şimdi yasak ve yasadışı duygularım. Süzüldüğü maviliklerde nasıl yandığımı, sana bir o kadar uzak, bir yürek atışı kadar yakın olduğumu, Egenin sularının Amed’deki parmaklıklara nasıl aktığını, içtiğim sigaranın dumanında her nefeste senden çektiğimi görüyor musun? Bekleyeceğim direngen bir umutla seni. Demir kapılar kapansada yüzüme birer, birer ben yinede bekleyeceğim seni kilometrelerce uzaklarda. Gökyüzüne yeniden, yeniden bak her volta attığında ‘Aynı göğün altındayız’madem sana gönderdiğim sevdaları birer yıldız gibi harf, harf topla doldur koynuna usulca. Aman kimseler görmeden.

Geceleyin ranzanda çıkar koynundan sevdaya dair söylenmiş ve söylenecek, hiçbir kitapta yazılmamış sözlerimi. Susarak oku;  ince, ince yüreğimden bir sızı gibi dökülen sözlerimi. Yüreğini sımsıcak tut Amed’im, sevdamla ısın geceleyin Amed zindanlarında. Nerede olursan ol, içerde, dışarıda Kaf dağının ardında. Düşlerimiz mavi bir yelken gibi açacak barış rüzgârlarına. Unutma ki, Amed’im Barışa sevdalıların öyküsü rüzgârlarda saklıdır. Rüzgârları tutuyorum sen diye yatırıyorum usul, usul yüreğime.

Gözlerim, kirpiklerine/surlarına asılı şimdi, kirpiklerinde yağlı bir urgan gibi duran hayatım ürkek ve tedirgin. Adını yazdığım yüreğimin dağlarından bir gün Ses olacağım, su olacağım fırat ve dicle gibi. Ateşte semaha dönenler kadar onurlu adı Barış olan sevda kuşlarını salıyorum, özlemlerimi yükleyerek Amed’e. Yaşanmayan/yaşatılmayan sevdalara pranga vuranlara isyanıdır yüreğimin. Özgürlük ve barış Amed’den başlayarak Mezopotamya’nın her bir santimetresine gelinceye dek bekleyeceğim, bekleyeceğim sevdaya dair düşlerimle. Bu yüzden kan ve sevda kokar yanık yanık kıyılı, kıyısız her yerinde hüzün yağmurları sular toprağını, özlem kokar ecelim. Bazen de bir çığlıktır avaz, avaz Amed. Göçmen kuşlarının yaza duyduğu özlem kadar hasretim sana her renginle bir bir kucaklaşmaya. Bir kelepçenin dişlediği etin ardında çoğalarak sevdamın kanadını kırdılar yeniden. Bedenlerin atlasında büyüyordu barış, dudaklarında siyah bantlarla resmi bir geçit töreninden geçerken sıra, sıra susarak haykıyordu barış yüreklere Amed.Ah Amed! düş bahçemin acılı ve naif çiçeği, düştüğü yerde binlerce çiçek açan kokuları sarıyordu kikiyi,behremki’yi,dicle’yi. Bir halkın tarihi direniyordu tıpkı jerikolar gibi Amed’in şahdamarında. Helen yağmurlarıyla ıslanmış bir yürek tepeden, tırnağa Amed kokuyor şimdi,Amed,’le çiçeğe duruyor,Amed’le yanıyor canının canı.Hazırım bir kavganın şafağında egenin sularını,Amed’in surlarıyla buluşturmaya.Hazırım kanla yazılı bir tarihe çiçeğe durmağa.Hazırım Omid’le, Amed’le tenhalarda buluşmaya.Kuşatıldım seninle sevdan boylanırken her bir hücremde.Umudu ve direnci göndere çekiyorum bir bayrak gibi sarıyor her yerini ülkemin.Ülkem sende ağlıyor,senin nefesinde direniyor ateş ve su. Sevdam barış oluyor Omid’e.

-Zeynep Tozduman-

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.