Uluslararası Para Fonu (IMF) yarattıkları eşitsizlik, sebep oldukları sera gazı salımı artışı ve yenilenebilir enerji sektörüne yatırımlarını kısıtladıkları gerekçeleriyle hükümetlere enerji sübvansiyonlarını (teşviklerini) kesme çağrısında bulundu.
Yayımlanan IMF raporuna göre, tüketicileri artan fiyatlardan korumak ve daha ucuz fiyat sağlamak amacıyla yapılan enerji yardımları yıllık 1,9 trilyon dolarlık ek bir külfet getirmesinin yanı sıra dar gelirliden daha çok yüksek gelirli tüketicilere fayda sağlıyor. Bu harcamalar ayrıca altyapı, eğitim ve sağlık gibi alanlarında kullanılabilecek kaynakları da zayıflatıyor.
Raporda, yardımların petrol ürünleri, kömür, doğalgaz tüketimini arttırırken, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımını düşürdüğü, bunun yanısıra artan tüketimin ise küresel ısınmayı ve kirlenmeyi körüklediği vurgulanıyor.
Enerji yardımları uygulamasının kaldırılmasıyla karbondioksit salımları 4.5 milyar ton- ki bu Avustralya’nın yıllık salım miktarının 8 katı- sülfür dioksit kirliliği ise 13 milyon ton kadar düşecek.
IMF raporuna göre fosil yakıtları en çok sübvanse eden üç ülke sırasıyla, yıllık 502 milyar dolarla ABD , 279 milyar dolarla Çin ve 116 milyar dolarla Rusya.
IMF’nin verdiği bilgilere göre; petrol ve elektrik teşvikleri vergi öncesi teşviklerin dörtte üçünü oluştururken, doğalgaz ise kalan dörtte birini oluşturuyor. Kömür teşvikleri ise yaklaşık 6 milyar dolar değerinde. Bu istatistiklere, yenilenebilir enerji kaynaklarından alınan sübvansiyonların dâhil olmadığı biliniyor.
IMF’nin yayınladığı bir diğer “politik reform önerisi” deklarasyonunda ise, başarılı bir yardım politikaları reformu için tek yok olmadığı belirtilirken, edinilen tecrübeler ile aşağıda belirtilen noktalara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanıyor:
Haber: Gizem Hasırcıoğlu
(Yeşil Gazete, smh.com.au, IMF.com)