İklim KriziManşetTürkiye

İklim krizi: Nesli tehlike altındaki türler artıyor

0

Türkiye’de nesli tehlike altındaki türler için farkındalık oluşturacak eylem planının hazırlanması, uygulanması ve izlenmesi için bir proje hayata geçirildi. Avrupa Birliği’nin (AB) mali desteğiyle yapılan projede, Türkiye Tür Koruma Stratejisi ile biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği, doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılması için bir dizi çalışmalar yürütüldü.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, AB Yatırımları Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ‘’Yeni Bir Metodoloji Kapsamında Türkiye’deki Nesli Tehlike Altındaki Türler İçin Eylem Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi’’ projesi kapsamında Kapanış Toplantısı düzenlendi.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Bayraktar, kendisinin de biyoçeşitlilikle ilgili çok sayıda çalışma yaptığını söyleyerek “Tehlike altında hiçbir türün kalmadığı ve bütün canlıların hak ettikleri şekilde yaşadığı bir dünyada hep birlikte yaşama imkanı buluruz” dileğinde bulundu.

Vimpari: Türkiye önemli rol üstleniyor

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Yeşil Kalkınma ve Kapsayıcı Bölüm Başkanı Virve Vimpari, “Doğa ve biyoçeşitliliğin korunmasını desteklemek için 15 milyon Euro destek sağlanmıştır. Bundan sonraki pakette iki katına çıkması beklenmektedir” dedi.

2030’a kadar Avrupa Birliği’nde iyi durumda olmayan koruma altındaki habitat ve türlerin en az yüzde 30’unun korumasının ve iyileştirilmesinin hedeflendiğini söyleyen Vimpari, Türkiye’nin önemli bir rol üstlendiğini dile getirdi.

Türkiye’nin hayat kalitesini yükseltmek ya da sürdürülebilir kalkınma hedeflerine destek olmak için ciddi çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İş Birliği ve Proje Uygulama Genel Müdür Yardımcısı Serdar Öztürk ise şunları aktardı:

“Üniversite yıllarında bizim için mitolojik olan Anadolu parsını şu an izleyebiliyor olmak ve Avrupa’daki 550 kuş türünden 490’ının bu topraklara uğruyor olması büyük zenginlik. Bu aynı zamanda bizim sorumluluğumuz.”

‘Bunun bir proje değil, yaşam tarzı haline gelmesi gerek’

Proje Takım Lideri Borut Rubinic proje ile ilgili bilgiler verdi. Projenin 2020’de başladığını belirten Rubinic, tür önceliklendirme rehberi, tür eylem planları hazırlama rehberi, ulusal tür koruma stratejisi hazırlandığını söyleyerek diğer ayrıntıları şöyle açıkladı:

“Proje kapsamında koruma için 188 tür önceliklendirildi. Farkındalık eğitimlerine 500 öğrenci ve paydaş eğitimlerine 350 personel katıldı. Hazırlanan yedi tür eylem planı ve gerçekleştirilen beş koruma eylemi tamamlandı. AB ülkelerine üç ayrı çalışma ziyareti yapıldı. İki eğitici belgesel ve sekiz kısa film oluşturuldu.”

Dünyanın son yıllarda yaşanılan felaketlerle insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir değişimden geçtiğini, iklim değişikliğinin insan eliyle gerçekleştiğini söyleyen Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Seyit Ali Kurtuluş, projede sona gelinmiş olsa da bunun bir proje değil bir yaşam tarzı haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:

“Dünyamızda milyonlarca türün oluşturduğu fevkalade bir denge ve milyonlarca yıldır kesintisiz işleyen bir döngü bulunmakta. Bu dengenin temel taşı ekosistem içerisindeki türlerin yaşamlarının birbirine bağlı olması. Tek bir türün bile yok olması zincirin devamındaki türleri büyük boyutta etkiliyor. Kilit tür adını verdiğimiz bu türler koruma hususunda önceliklendirildi.”

‘Son 50 yılda çeşitliliğimizin yüzde 68’ini kaybettik’

Dünya ekonomisinin sürdürülebilirliğinin yüzde 40’ının ana kaynağının biyoçeşitlilik olduğunu vurgulayan Kurtuluş, “Dünya, son elli yılda memeli, kuş sürüngen ve balık popülasyonunun yüzde 68’ini kaybetti. Tatlı sularda yaşayan türlerin üçte biri tehdit altında. İklim değişikliğinden dolayı 1 milyon tür risk altında. Bugün iklim değişikliğinin tahribatından dolayı yaklaşık bir milyon tür risk altında. Ekosistemin bozulması yeryüzündeki tüm dengeyi ve bütün yaşam formlarını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle nesli tehlike altında olan türlerimizi korumak, kayıt altına almak ve sürdürülebilirliğini sağlamak artık bir tercih değil, gelecek nesillere borcumuzdur. Bu projenin tamamlanması, bu anlayışın yerleşmesinde bir mihenk taşı olacaktır” şeklinde konuştu.

Proje ile ilgili bilgiler veren Seyit Ali Kurtuluş, “Ekosistem ölçeğinde düşünüldüğünde, farklı ekosistemlerden örnekler verebiliriz. Örneğin denizlerdeki algler olmazsa oksijenimiz olmazdı. Toprak, içindeki solucanlar olmazsa üretim elverişli hale dönüşmez, arılar olmazsa bitkilerde tozlaşma olmaz, sazlıklar ve bataklıklar olmazsa suyumuz içilebilir hale gelmezdi. Mantarlar olmazsa dünyamız büyük bir organik çöp yığınından ibaret olurdu” dedi.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.