Fotoğraf: Peter Pereira / AP
Risk analiz kuruluşu First Street Foundation tarafından yapılan araştırmaya göre, 21. yüzyılın ilk 20 yılında yaşanan sel tehditleri sadece ABD‘de 7 milyondan fazla insanı riskli bölgelerden kaçınmaya ya da riskli olan yerleri terk etmeye itti.
2000-2023 yıllarındaki sel verilerini kullanan çalışmanın yazarları, sele maruz kalma ve nüfus değişimi arasındaki ilişkileri belirledi. Buna göre, maddi hasar ve mali kayıplara neden olabilecek sel riskinin artması, ülkedeki nüfus ve demografik değişimlere yol açabilir.
İklim değişikliğinin kasırgaları daha yoğun hale getiriyor ve Orta Batı‘ya düşen yağmur miktarını artırıyor. Araştırmacılar önümüzdeki on yıllarda milyonlarca insanın meydana gelen felaketlerle yaşayamayacağını, söz konusu alanları terk edeceğini söylüyor.
Nature Communications dergisinde yayımlanan makalede, insanların artan sel riski tehdidiyle terk ettiği belirli bölgelerin, Houston, Miami ve Washington D.C. gibi genel olarak büyüme gösteren birçok şehirdeki mahallelerden oluştuğu kaydedildi.
Ayrıca sel riskinin nüfusun azalmasına neden olduğuna ve ‘iklim terk alanları‘ olarak adlandırılan bölgelere işaret edildi. Yaklaşık 3,2 milyon kişi 20 yıllık bir süre zarfında sel riski nedeniyle bu mahalleleri terk etti.
First Street Foundation, bu bölgelerden 2053’e kadar olabilecek yer değiştirme hareketlerini tahmin etti. Buna göre, yeni iklim terk bölgelerinin çoğu Michigan, Indiana ve Orta Batı’nın diğer bölgelerinde.
First Street’in araştırma müdürü Jeremy Porter, sel riskinin söz konusu bölgelerdeki nüfus üzerindeki etkisine dikkati çekerken, bu durumun o alanlardaki mülk değerlerini, yerleşim yeri kompozisyonunu ve ticari sürdürülebilirliği büyük oranda değiştirdiğine vurgu yaptı.
ABD genelinde 113 milyon kişinin iklim değişikliğine bağlı olarak sel riski altında bulunduğuna işaret edilen araştırmada, gelecek 30 yıl içinde 2,5 milyon insanın daha yer değiştirmesinin beklendiği tahmini yapıldı.
Kömür, petrol ve gaz kullanımı başta olmak üzere çeşitli insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim krizi, yağış rejimleri üzerinde önemli bir etkiye sahip. İklim krizi nedeniyle bazı bölgelerde kuraklık artarken, bazı bölgelere düşen yağış miktarında artış gözlemleniyor.
Daha uzun periyotlarda düşmesi beklenen yağışın uzun bir kuraklık döneminin ardından kısa sürelerde düşmesi ise sel ve taşkın riskini ortaya çıkarıyor.
Bu etkenler ise kentlerde su geçirgenliği olmayan beton ve asfalt yüzeylerin artması, afete dirençli olmayan kent politikaları izlenmesi ve kentlerdeki altyapının yetersiz kalması gibi durumlarda sel ve taşkınlara neden olarak insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor.
Kentlerdeki sel riskinin azaltılması için devlet ve belediyelerin alabileceği önlemler arasında iklim krizinin etkilerine uyum çalışmalarının hızlandırılması başta geliyor.
Şehirlerde beton ve asfalt gibi yüzeyler yerine su geçirgenliği bulunan alternatiflerin tercih edilmesi, kentlerde yeşil alanların artırılması, yeşil altyapı teknolojilerinin kullanılması ve yağmur suyunun depolanması gibi tedbirler sel riskinin azaltılmasında yardımcı olurken, kuraklıkla mücadelede de fayda sağlıyor.
Nihai metin taslağında gelişmiş ülkelere yönelik iklim finansmanı için 250 milyar dolar teklif edilmesi bu…
COP29 Başkanlığı'nın yeni nihai taslak metninde gelişmekte olan ülkelere 2035'e kadar 250 milyar iklim finansmanı…
Bakü'de Suudi Arabistan'ın COP28'de mutabakat altına alınan 'fosil yakıtlardan uzaklaşma' taahhüdünün geri alınması çabaları, komşusu…
İklim krizi ve vücut parçalarından yapılan süs eşyalarına yoğun talep nedeniyle sayıları yüzde 77 oranında…
UCM savaş suçu işledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu, eski Savunma Bakanı Gallant ve Hamas liderlerinden…
Türkiye’nin en büyük 17 bankasından sadece dördünün kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı aldı. Temiz enerji…