İklim KriziManşet

İklim krizi: Aşırı hava koşulları tahmin modellerinin kabus senaryolarını bile geride bırakıyor

0
Uydu görüntüsü: NOAA

Yıkıcı Otis Kasırgası‘nın ardından, insanlık kendini hava tahminleri tarihinde çok önemli bir noktada buluyor. Otis saatte 265 kilometre hızla esen rüzgârlar ve şiddetli yağışlarla kıyıya vurarak, Meksika‘nın kıyı şehirlerinden Acapulco’yu yerle bir etti ve en az 48 kişinin hayatına mal oldu.

Otis’in yoğunlaşma hızı daha önce görülmemişti; 12 saat içinde sıradan bir tropik fırtınadan, en güçlü kategori olan ve dünya çapında her yıl yalnızca birkaç kez meydana gelebilen “Kategori 5” gücünde bir kasırgaya dönüştü.

ABD Ulusal Kasırga Merkezi tarafından “kabus senaryosu” olarak tanımlanan bu nadir ve endişe verici olay, Doğu Pasifik‘te 12 saatlik bir süre içinde en hızlı yoğunlaşma oranı rekorunu kırdı. Otis sadece bölge sakinlerini ve yetkilileri hazırlıksız yakalamakla kalmadı, aynı zamanda mevcut tahmin araçlarının sınırlarını da ortaya koydu.

Hızlı iklim değişikliğinin tahmin kabiliyetleri üzerindeki önemli etkisi kabul edilse de, bu felaketleri tahmin etmek için kullanılan araçlarla ilgili endişelerin giderilmesi kritik önem taşıyor.

Fotoğraf: Henry Romero / Reuters

‣ Kabus senaryosu: Görülmemiş şiddetteki Otis Kasırgası Acapulco kentiyle tüm iletişimi kesti

Kullanılan tahmin araçları neden yetersiz kalıyor?

The Conversation‘ın aktardığına göre, hava tahminlerinin merkezinde sıcaklık, nem, rüzgar ve basınç gibi atmosferik değişkenleri temel fizik kurallarıyla harmanlayan bilgisayar programları ya da “modeller” yer alıyor.

Atmosferik süreçler doğrusal olmadığından, başlangıçtaki atmosferik koşullardaki küçük bir belirsizlik derecesi, nihai tahminlerde büyük bir tutarsızlığa yol açabiliyor. Bu nedenle şu anda genel uygulama, gerçekleşmesi en muhtemel tek bir senaryoyu tahmin etmek yerine bir dizi olası senaryoyu tahmin etmekten geçiyor.

Ancak erken uyarıların ve tahliye emirlerinin verilmesinde etkili olsa da bu modellerin temel sınırlamaları bulunuyor ve özellikle nadir veya aşırı hava koşullarıyla söz konusu olduğunda önemli ölçüde belirsizlik taşıyor. Bu belirsizlik, sistemin temelde kaotik doğası gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanıyor.

İlk olarak, Otis gibi bir kasırga birkaç bin yılda sadece bir kez meydana gelebileceğinden, tarihsel verilerde eksiklikler mevcut. Eğer daha önce olduysa da Doğu Pasifik’teki bir fırtınanın en son ne zaman bir gecede 5’inci kategori bir kasırgaya dönüştüğü bilinmiyor ama olduysa modern uydular ve meteoroloji şamandıralarından önce olduğu kesin. Bu tür olaylar daha önce gözlemlenmediği için kullanılan modeller “1000 yılda bir görülen olayları” açıklamakta zorlanıyor.

Hava durumunu yöneten karmaşık fiziğin de bu tahmin modellerinde basitleştirilmesi gerekiyor. Bu yaklaşım yaygın senaryolar için etkili olsa da, değişkenlerin ve faktörlerin nadir kombinasyonlarını içeren aşırı olayların incelikleriyle uğraşırken yetersiz kalıyor.

Bir de bilinmeyen bilinmeyenler var: yani hiç haberdar olmadığımız ya da tahmin çerçevelerimize entegre edilmediği için modellerin hesaba katamadığı faktörler. Çeşitli iklim faktörleri arasındaki beklenmedik etkileşimler, Otis Kasırgası’nda olduğu gibi benzeri görülmemiş bir yoğunlaşmaya yol açabiliyor.

Uydu görüntüsü: NOAA

İklim değişikliğinin rolü ne?

Tüm bunlara iklim değişikliği sorunu ve bunun aşırı hava koşulları üzerindeki etkisi de eklenebilir. Deniz yüzeyi sıcaklıklarındaki artış,  fırtınaların oluşması ve şiddetlenmesi için daha fazla enerji sağlarken, özellikle kasırgalar bu artıştan etkileniyor.

İklim değişikliği ile kasırgaların yoğunlaşması arasındaki bağlantı, yüksek yağış veya yüksek gelgit gibi diğer faktörlerle birleştiğinde daha da net bir hal alıyor.

Yerleşik hava modellerinin değişmesiyle, fırtınaların davranışlarını ve yoğunlaşmalarını tahmin etmek daha da zorlaşıyor. Tarihsel verilerin artık güvenilir bir rehber olarak hizmet vermeyebileceği düşünülüyor.

Fotoğraf: Marco Ugarte / AP

‣ Otis Kasırgasından kurtulanlar harap olan Acapulco’da yakınlarını arıyor

Bizi neler bekliyor?

Önümüzdeki zorluklar korkutucu olsa da aşılamaz değil. Tahminlerin geliştirilmesi ve gelecekteki belirsizliklere daha iyi hazırlanılması için atılabilecek bazı adımlar var.

Bunlardan ilki, daha geniş bir faktör ve değişken yelpazesini entegre eden ve en kötü durum senaryolarını dikkate alan daha gelişmiş tahmin modellerinin geliştirilmesi. Yapay zeka ve makine öğrenimi araçları, geniş ve karmaşık veri kümelerinin daha verimli bir şekilde işlenmesine yardımcı olabilir.

Ancak bu ek verileri elde etmek için daha fazla hava durumu izleme istasyonuna, uydu teknolojisine, yapay zeka araçlarına ve atmosferik ve oşinografik araştırmalara yatırım yapılması gerekiyor.

Uzmanları ve modeller bile ani hava aşırılıklarını gözden kaçırabildiğinden, kamuoyunun hava tahminlerindeki sınırlamalar ve belirsizlikler konusunda da eğitilmesi gerekiyor.

Tahminler belirsiz görünse bile hazırlıklı olunması ve uyarılara proaktif bir şekilde yanıt verilmesinin teşvik edilmesi gerekiyor. Elbette hava olaylarının şiddetlenmesinin temel nedeni olan iklim değişikliğinin de hafifletilmesi gerekiyor.

Otis Kasırgası, hızlı iklim değişikliği ve giderek artan aşırı hava olayları karşısında mevcut tahmin araçlarının yetersizliklerini keskin ve ani bir şekilde hatırlattı. Hava tahmini alanında uyum ve yenilik ihtiyacı hiç bu kadar acil olmamıştı.

Bu duruma ayak uydurmak ve gezegenimizin ikliminin sürekli değişen dinamiklerine ayak uydurabilecek yeni bir tahmin çağını başlatmak gerekiyor zira dünyanın geleceği buna bağlı.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.