Dünyaİklim KriziManşet

İklim inkarcısı, İslam ve göçmen karşıtı Geert Wilders, Hollanda seçimlerinde zafer kazandı

0
Fotoğraf: Peter Dejong / AP

İslam karşıtı popülist Geert Wilders, bugün (23 Kasım) erken saatlerde oyların neredeyse tamamının sayılmasıyla, Hollanda seçimlerinde büyük bir zafer kazandı ve hoşgörünün merkezi olarak tanınan ülkede aşırı sağa doğru çarpıcı bir dönüş yaptı.

Aşırı sağ ideolojinin yükselişte olduğu Avrupa‘da şok etkisi yaratan sonuçlar, Wilders’ın bir sonraki hükümet koalisyonunu kurma görüşmelerine liderlik edeceği ve muhtemelen Hollanda’nın ilk aşırı sağcı başbakanı olacağı anlamına geliyor.

Oyların neredeyse tamamının sayılmasıyla birlikte 150 sandalyeli parlamentonun alt kanadında Wilders’in Özgürlük Partisinin 37 sandalye sahibi tahmin ediliyordu. Bu sayı dün gece oy verme işlemi sona erdiğinde yapılan sandık çıkış anketinde öngörülenden iki fazla ve son seçimde kazandığı 17 sandalyenin iki katından fazla.

Associated Press‘in aktardığına göre sevinçten havalara uçan Wilders, sonuçların gerçekliğine inanabilmek için “kolunu çimdiklemek zorunda kaldığını” söyledi.

Fotoğraf: Peter Dejong / AP

Diğer partilere yeşil ışık yaktı

Siyasi partiler, yeni bir hükümet koalisyonu kurmak için 24 Kasım’da başlayacak olan zorlu süreç öncesinde sonucu ele almak üzere bugün ayrı ayrı toplantılar düzenlemeyi planlıyor.

Sert söylemlerine rağmen Wilders, zafer konuşmasında hangi politikaları benimserse benimsesin “yasalar ve anayasa çerçevesinde” olacağını söyleyerek diğer sağ ve merkez partilere görüşmeler için yeşil ışık yaktı.

Wilders’in seçim programında Hollanda’nın Avrupa Birliğinden ayrılması için referandum yapılması, sığınmacı kabulünün tamamen durdurulması ve Hollanda sınırlarından göçmenlerin geri çevrilmesi çağrıları yer alıyordu.

İslam ve göçmen karşıtlığı

Wilders ayrıca Hollanda’nın “İslamsızlaştırılmasını” savunuyor. Ülkede cami ya da İslami okul istemediğini söyleyen Wilders, bu seçim kampanyası sürecinde İslam konusunda geçmişte olduğundan daha ılımlı bir politika izledi.

Wilders’ın zaferinin, son iktidar koalisyonunun temmuz ayında istifa etmesine neden olan göçü dizginleme, hayat pahalılığı krizi ve konut sıkıntısı gibi sorunları çözmeye yönelik kampanyasına dayandığı düşünülüyor.

Seçmenler “Bundan bıktık. Midemiz bulanıyor” diyor ve Wilders’ın seçim kampanyasında ağırlık verdiği göç sorununa atfen “sığınma tsunamisine” son verme görevine geldiğini belirtiyor.

Wilders, “Hollandalılar yeniden bir numara olacak. İnsanlar uluslarını geri kazanmalı” diye konuştu.

Fotoğraf: Mike Corders / AP

Wilders’ı zor bir koalisyon kurma süreci bekliyor

Geçmişte eski ABD Başkanı Donald Trump‘ın Hollanda versiyonu olarak nitelendirilen Wilders’in iktidar koltuğuna oturabilmesi için önce bir koalisyon hükümeti kurması gerekiyor. Ana akım partiler Wilders ve partisiyle güçlerini birleştirmeye isteksiz olduğu için bu zor olacak, ancak zaferinin büyüklüğü müzakerelerde elini güçlendiriyor.

Wilders diğer partileri koalisyon görüşmelerine yapıcı bir şekilde katılmaya çağırdı. Kendi Yeni Sosyal Sözleşme partisini üç ayda kurarak 20 sandalye kazanan eski bir merkezci Hıristiyan Demokrat olan Pieter Omtzigt, görüşmelere her zaman açık olacağını söyledi.

Seçimlerde Wilders’e en yakın parti, 25 sandalye kazanacağı tahmin edilen merkez sol İşçi Partisi ve Yeşil Sol ittifakıydı. Ancak partinin lideri Frans Timmermans, Wilders ile koalisyon yapmayacağını açıkça dile getirdi. “Sığınmacıların tüm sefaletin kaynağı olduğunu iddia eden partilerle asla koalisyon kurmayacağız” diyen Timmermans, Hollanda demokrasisini savunmaya yemin etti.

Wilders’ın tarihi zaferi, kökenleri faşist diktatör Benito Mussolini‘ye duyulan nostaljiye dayanan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni‘nin zaferinden bir yıl sonra yaşandı. Meloni o zamandan bu yana çeşitli konulardaki tutumunu yumuşattı ve AB’deki sert sağın kabul edilebilir yüzü haline geldi.

Wilders uzun süredir İslam, AB ve göçmenlere karşı saldıran bir politika izliyordu; bu duruşu onu uzlaşmacı politikalarıyla ünlü ülkesinde iktidara yaklaştırdı ama asla iktidara taşımadı.

Macaristan‘ı “illiberal” bir devlete dönüştürmekle övünen ve göç ve AB kurumları konusunda benzer sert tutumlara sahip olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Wilders’i gecikmeden tebrik etti. Orban “Değişim rüzgârları burada! Tebrikler” ifadelerini kullandı.

Kampanyasının son haftalarında Wilders duruşunu biraz yumuşattı ve tüm Hollanda için bir başbakan olacağına dair söz verdi, öyle ki kendisine “daha ılımlılar” anlamına gelen “Milders” lakabı verildi.

Fotoğraf: Patrick Post / AP

Dilan Yeşilgöz’ün partisi mecliste sandalye kaybetti

Ülkedeki seçimler,  dördüncü ve son koalisyonunun göçü dizginlemeye yönelik tedbirler konusunda anlaşamayan Başbakan Mark Rutte‘nin temmuz ayında istifa etmesinin ardından yapıldı.

Rutte’nin yerini, eski bir Türkiyeli mülteci olan Dilan Yeşilgöz-Zegerius almıştı. Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin (VVD) en çok oyu alması halinde Yeşilgöz-Zegerius’un ülkenin ilk kadın başbakanı olması söz konusuydu. Ancak partinin seçimlerde 10 sandalye kaybederek 24 sandalyeyle parlementoda kalacağı tahmin ediliyor.

Wilders’ın zaferi, Avrupa’nın siyasi manzarasını değiştiren bir dizi seçimin sonuncusu oldu. Popülist ve aşırı sağcı partiler Slovakya ve İspanya‘dan Almanya ve Polonya‘ya kadar bazı AB üye ülkelerinde zafer kazanırken bazılarında ise güç kaybetti.

‘Wilders demek, iklim değişikliğinin inkarı demek’

Hollanda, topraklarının yüzde 25’inden fazlasının deniz seviyesinden daha alçakta olması nedeniyle, başta artan okyanus sıcaklıkları nedeniyle deniz seviyelerindeki yükselme olmak üzere iklim krizinin etkilerine karşı en kırılgan ülkeler arasında yer alıyor.

Aşırı sağcı Geert Wilders ve partisinin Hollanda genel seçimlerini kazanmasının ardından ülkede yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasının özellikle tehlikeye girebileceği düşünülüyor.

İklim ve ekoloji örgütleri şimdiden alarma geçmiş durumda.

Recharge’ın aktardığına göre, Friends of the Earth (Yeryüzünün Dostları) Hollanda Başkanı Donald Pols, “Birçok insanın çevre dostu oy kullanmasına rağmen, geçici seçim sonuçları iklim için iyiye işaret değil” dedi.

Aynı ifadeleri kullanan Young Climate Activists (Genç İklim Aktivistleri) adlı bir başka aktivist grubu, “Wilders hükümeti dört yıl boyunca iklim değişikliğinin inkârı anlamına gelecek” ifadelerini ekledi.

Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) şunları kaydetti:

Bu sonuç muhtemelen iklim önlemlerinin geri alınması, yeni fosil yakıt yatırımları, marjinal grupların dışlanması ve daha fazlası anlamına gelecektir.”

Özgürlük Partisi, iklim değişikliğinin doğal olduğunu ve küçük bir ülke olan Hollanda’nın buna karşı hiçbir şey yapamayacağını savunuyor. Parti, seçim bildirgesinde ülkenin rüzgâr, güneş ve biyokütleden elde edilen enerjiyi kullanmayı bırakması, bunun yerine gaz ve kömürle çalışan elektrik santrallerini kullanmaya devam etmesi ve yeni nükleer santraller inşa etmesi gerektiğini belirtiyor.

Hollanda’nın enerji politikasında yapılacak bir U dönüşü, Avrupa’nın iklim politikası için büyük bir gerileme anlamına geliyor.

Ülke geçtiğimiz yıllarda enerji dönüşümünde, özellikle de Rutte hükümetinin açık deniz rüzgar enerjisinde 2030’a kadar 21 GW ve 2050’ye kadar 70 GW’ı kapasiteyi hedeflemesiyle, pragmatik ve istikrarlı bir genişleme rotası izlemiş ve yenilebilir enerjide öncü bir rol oynamıştı.

‣ Arjantin’de seçimleri aşırı sağcı ve iklim inkarcısı Milei kazandı

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.