Manşetİklim Krizi

İklim değişikliği Irak’ın tarihsel mirasını yok ediyor

0

Irak‘ta artan tuz konsantrasyonları kerpiçleri tüketirken ve daha sık görülen kum fırtınaları antik harikaları aşındırıyor; dünyanın en eski yapılarından bazıları iklim değişikliği nedeniyle yok oluyor .

Uygarlığın beşiği olarak bilinen ve Irak’ın da yer aldığı Mezopotamya,  çivi yazısının geliştirildiği ve Sümer başkenti Ur gibi dünyanın en eski şehirlerinden bazılarının inşa edildiği bir bölge.

Dicle ve Fırat arasında kalan Mezopotamya, toprakta ve yeraltı sularında doğal olarak bulunan tuz (Sümerce mun ) bakımından zengin. Çivi yazılı metinler, tuz toplayıcılığı mesleğinden bahsediyor ve gıdaların korunmasından sağlık hizmetlerine ve ritüellere kadar her şeyde tuzun kullanımını tanımlıyor. Hayatın temel ihtiyaçlarının ekmek ve tuz olduğunu söyleyen bir Sümer atasözü ise şöyle: “Fakir bir adam öldüğünde onu diriltmeyin. Ekmeği varken tuzu yoktu. Tuzu varken ekmeği yoktu.”

Binlerce yıllık miras su kıtlığı, tuz ve kuma yeniliyor

Guardian‘ın aktardığına göre, Cambridge Üniversitesi’nde Mezopotamya arkeolojisi profesörü Augusta McMahon, ülkede “Paleolitik dönemden İslami dönemlere kadar on binlerce yerleşim yeri” bulunduğunu söylüyor:  “Efsanevi Babil gibi yerlerin zarar görmesi, insanın evrimi, ilk şehirlerin gelişimi, imparatorlukların yönetimi ve İslam döneminin siyasi ortamındaki dinamik değişiklikler hakkındaki bilgimizde boşluklar bırakacaktır.”

 

Jeoarkeolog Jaafar Jotheri’ye de göre, topraktaki tuz bazı durumlarda arkeologlara yardımcı olabilir, ancak aynı mineral aynı zamanda yıkıcı da olabilir ve çivi yazılı tabletleri de yapıları da yok edebilir.

Tuzun yıkıcı gücü, Türkiye ve İran tarafından yukarı havzada inşa edilen barajların neden olduğu su kıtlığı ve Irak’ta su kaynakları ve tarımın yıllarca yanlış yönetilmesi nedeniyle konsantrasyonun giderek artmasından kaynaklanıyor.

Irak’taki nehirlerde nehirlerindeki suyun kalitesini inceleyen inşaat mühendisi Ahmad NA Hamdan, “Şattül Arap nehrindeki tuzluluğun 90’lı yıllardan itibaren artmaya başladığını anlatıyor. Hamdan’ın gözlemlerine göre, Dicle Fırat’ın birleşmesi ile oluşan nehir, özellikle de Güney Basra ilinde 2018’de yaşanan bir kuraklık sırasında “acı suyun”en az 118.000 kişinin hastanelik olmasından bu yana her yıl testlerde düşük veya çok düşük kaliteli olarak çıkıyor. 

Samarra Ulu Camii’nin minaresi de kum fırtınası yüzünden aşınıyor.

İklim krizi de sorunu daha da büyütüyor, zira Irak giderek ısınıyor ve kuruyor. Birleşmiş Milletler, 2050 yılına kadar yıllık ortalama sıcaklıkların 2°C artacağını ve 50°C’nin üzerindeki aşırı sıcaklıkların yaşanacağı gün sayısının artacağını, yağışlı mevsimde yağışların %17’ye kadar düşeceğini ve kum ve toz fırtınalarının sayısının yılda 120’den 300’e çıkacağını, yani iki katından fazla olacağını tahmin ediyor. Bu arada, yükselen deniz suyu Irak’ın içine bir tuz hançeri sokuyor. 30 yıldan daha kısa bir süre içinde güney Irak’ın bazı kısımlarının sular altında kalabileceği belirtiliyor.

Al-Qadisiyah Üniversitesi‘nde arkeoloji profesörü ve Irak-İngiliz Nahrein Ağı’nın Irak mirasını araştıran eş direktörü Jotheri, “Önümüzdeki 10 yıl içinde sitelerimizin çoğunun tuzlu su altında olacağını hayal edin” diyor: “Yaklaşık on yıl önce tarihi mekanlarda tuzun zararlarını fark etmeye başladı.”

Babil tehdit altında, kuş cenneti Sawa Gölü artık yok

Tuzun büyük hasara uğrattığı en önemli noktalardan biri de 2.600 yıllık kerpiç tuğlalarla kaplı, Babil İmparatorluğu’nun başkenti Babil.  UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan antik kentte, Sümer aşk ve savaş tanrıçası İştar‘a adanmış tapınağın duvar temelleri , kristalleşen ve tuğlaları parçalayan kum nedeniyle yer yer yıkılıyor.

Çölün yuttuğu Beyaz Tapınak.

Etkilenen diğer yerler arasında, kum fırtınaları tarafından aşındırılan sarmal minaresi ile İslam dönemi başkenti Samarra ve çöl tarafından yutulan Beyaz Tapınak, saray ve mezarlığı ile Umm al-Aqarib de bulunuyor.

Irak bu yıl kültürel mirasının önemli bir parçasını kaybetmişti. Babil’in 150 km güneyindeki çölün kenarındaki bir zamanlar Sawa Gölü olan tuz yatağı; beslendiği su kaynağı sayesinde gri balıkçıl ve neredeyse tehdit altındaki demirli ördek de dahil olmak üzere en az 31 kuş türüne ev sahipliği yapıyordu. Şimdi, çevredeki çiftlikler tarafından aşırı su kullanımı ve iklim değişikliği nedeniyle tamamen kuru. Yeraltı suyu kullanımına ilişkin düzenlemelerin uygulanmaması, çiftçilerin özgürce kuyular açabilecekleri ve tozlu çöl manzarasında yeşil bir patlama halinde buğday tarlaları ekebilecekleri anlamına geliyor.

Çöl bitkileri bir zamanlar suyun olduğu yerde büyüyor ve Sawa’nın kaderi de bir başka kum fırtınası kaynağı olmuş durumda.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.