EkolojiManşet

Hukukçular kent ve çevre için bir arada

0

Sağlıklı çevrede yaşam hakkının korunmasını, yaşamın savunulması olarak gören hukukçular, kent ve çevre haklarını, dayanışma içinde ve örgütlenerek korumak amacıyla bir araya geldi. Hedefleri, mesleki dayanışmayı güçlendirmek ve çevresel yönetim sürecine halkın etkin katılımını sağlamak.

Türkiye barolarına kayıtlı kent ve çevre hukuku ile ilgili çalışmalar yürüten avukatlar ile baroların Çevre ve Kent Hukuku komisyonları temsilcileri, Antalya’da bir araya geldi. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının giderek yok edildiği Türkiye’de çevre hakkının bireylere, sivil toplum örgütlerine ve devletlere sorumluluk yüklediğini belirten avukatlar, çevre ve kent politikalarına, çevresel yönetim sürecine halkın katılımının sağlanmasını istedi.

Çevre ve Kent Avukatları İletişim Ağı Yürütme Kurulu üyesi avukat Berna Babaoğlu Ulutaş, yaptıkları çalıştayla ilgili süreci şöyle anlattı: “Baroların çevre ve kent komisyonlarına üye olan ve çevre alanında çalışan avukatlardan oluşan bir iletişim ağıyız biz. İlkini 12-13 Ocak’ta İzmir’de yaptık. Bu ikincisi. Doğayı daha iyi savunmak, birlikte çalışmanın olanaklarını bulmak, mesleki dayanışmayı büyütmek, alanımızdaki çalışmalarda dayanışmayı artırmak üzere bir araya geldik. “

‘Alelacele ÇED doğru da değil, demokratik de’

Ulutaş, çalışma alanlarındaki en büyük zorluğun, ilgili bakanlıkların idari karar alırken çok hızlı olmasına karşın, idari yargının yavaşlığı olduğunu kaydetti: “Bizim baktığımız davaların çoğunda muhatabımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı kurumlar. Bakanlıklar ince eleyip sık dokumadan, koruma alanlarını dikkate almadan sürekli ruhsat veriyor, başvurucu özel şirketler lehine pek çok ödün veriliyor. Resmi kurumlar idari işlerde çok hızlı, ancak bizim alınan kararlara itiraz etmek için gittiğimiz idari yargı çok daha ağır işliyor. Biz mahkemeden karar çıkarana kadar epey zaman geçiyor. Bu arada da firmalar yeniden işlem yapıyor,  başvurularını yenileyip bir daha başvuruyorlar.”

Çevreye, doğaya, kültürel ve ekolojik mirasa zarar verebilecek herhangi bir girişime ilişkin itiraz dilekçeleri ilgili bakanlığa ulaşmadan önce, ‘ÇED olumlu’ kararının verildiğini anlatan Ulutaş, “Halkı sürece katmak böyle bir şey değil. İtirazları dinlemeleri, dikkate almaları, kararlarını ona göre vermeleri gerek. Halbuki bakanlık halk toplantısını yaptıktan hemen sonra, pek de sorgulamadan ‘ÇED olumlu’ kararını veriyor. Bu hem doğru değil, hem de demokratik değil” diye konuştu.

Ulutaş, yayımladıkları bildirgede, yerel yönetimlerde alınacak kararların şehirde duyurulması amaçlı canlı yayın yapılmasını önerdiklerini belirtti: “Çevre ve şehircilik adına yapılacak işlemlerin duyurularını çoğu kez görmüyoruz bile. Duyurular internet’ten yapılıyor. İşlemden doğrudan etkilenecek yurttaş yeterince bilgilendirilmediği gibi, sürece de katılamıyor. Halkın daha iyi bilgilendirilmesi, itirazlarının dikkate alınması gerek. Bir taş ocağı açarken, internette duyuru yapmak ne yeterli ne de doğru bir tutum.”

‘Ekolojik krizin sorumlusu, küresel kapitalizm merkezli politikalar’

Antalya Barosu ev sahipliğinde düzenlenen 2. Çevre ve Kent Hukuku Çalıştayı’nda, Türkiye Baroları Kent ve Çevre Hukukçuları Ağı’nın kuruluş, görev, yetki ve çalışma esaslarını düzenleyen yönergesinde; şu ifadeler yer aldı:

“Toplum yararını yok sayan yatırımlar, tarihi, kültürel ve doğal varlıkları talan eden uygulamalar, insan odaklı olarak doğanın tüm varlıklarının sömürülmesi, yaşamı tehdit etmektedir. Tüm canlılara yaşatılan ekolojik kriz, küresel kapitalizm merkezli çevre ve kentleşme politikalarının sonucudur.

Küresel ısınma ve kimyasal kirlilik nedeniyle dünyada ve ülkemizde su varlıkları hızla azalmaktadır. Buna karşın 2050 yılına kadar dünyada su talebinin yüzde elli beş oranında artış göstermesi beklenmektedir.”

Gezi davası için çalışma grubu

Çalıştay’da alınan kararlar ise özetle şöyle:

  • Barolara kayıtlı, kent ve çevre hukuku alanında çalışan avukatlar arasında mesleki dayanışma ve işbirliği geliştirilecek, ortak hareket ve çalışma koşulları oluşturulacak, hukuki ve idari süreçlerin sağlıklı yürütülmesine katkı sağlanacak,  arşiv oluşturulması amacıyla bilgi ve doküman paylaşılacak.
  • Kent hakkına sahip çıkma, demokratik protesto hakkının kullanılmasının bir örneği olan ve kriminal bir olay olarak değerlendirilemeyecek Gezi Parkı davası için çalışma grubu hayata geçirilecek.
  • Şeffaflık ilkesinin hayata geçirilmesi için belediyelerden meclis toplantılarının canlı yayınlanması ve halka açılması, karar, toplantı tutanakları ve faaliyet raporlarının erişilir olması talep edilecek.
  • Üçüncü buluşma, temmuz ayında, Denizli’de yapılacak.

Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Burdur, Bursa, Denizli, Diyarbakır Edirne, Hatay, İzmir, Kırklareli, Muğla, Ordu, Sakarya, Tekirdağ ve Trabzon barolarından avukatların katıldığı çalıştay bildirisinde, “sağlıklı çevrede yaşam hakkının korunmasını, yaşamın savunulması olarak görüyor, dayanışma içinde birlikte hareket etme kararlılığımızı sürdürüyoruz” denildi.

 

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.