ManşetTürkiye

HÜDA-PAR: Erdoğan ittifak teklif etti, değerlendiriyoruz

0

Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Cumhur İttifakı’na katılmak için teklif aldıklarını ve bunu değerlendirdiklerini söyledi.

Habertürk’teki programa katılan Yapıcıoğlu, Erdoğan’la görüşmesinde seçimi konuştuklarını belirtti:

“Görüşmelerin devam etmesi konusunda mutabık kalındı. Evet ittifak da konuşuldu. AK Parti’yle beraber hareket etmek üzere konuşuldu. Ak Parti de cumhur ittifakının en büyük bileşeni. Dolayısıyla bunu bu şekilde (ittifaka katılmak) okumak mümkündür.”

Daha önce de başka bir kanaldan kendilerine teklif geldiğini, şimdi ise Erdoğan’dan teklif aldıklarını söyleyen HÜDA-PAR lideri, “Son görüşmede de yüz yüze bu olunca… Şu an da arkadaşlarla değerlendiriyoruz. Görüşmeler devam ediyor; şu an da olumsuz bir durum yok. Bakalım, hayırlısı olsun” dedi.

Hizbullah ilişkisini reddediyorlar

19 Aralık 2012’de kurulan Hür Dava Partisi, kurulduğundan bu yana, kurucuları arasında Hizbullah davasından yargılanan kişilerin bulunması ve üyelerinin büyük bölümünün Kürt illerinden olması gibi nedenlerle örgütle ilişkisi sorgulandı. 

Partinin önceki başkanı İshak Sağlam, iki yıl önce Independent Türkçe’ye Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğini belirterek, devletin önce iki kurucu halktan biri olan Kürtlerden özür dilemesi lazım” demişti.

Bugün yaşanan tüm sorunların İslam’ın ilk dönemlerindeki ilke ve uygulamalardan uzaklaşıldığı için meydana geldiğini düşünen parti, Hizbullah’ı bir “terör örgütü” olarak tanımlamıyor. Örgütün, Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu, hala da varlığını sürdürdüğünü söyleyen partililer, kendilerinin Hizbullah’ın siyasi alandaki temsilcisi olduğu iddialarını da reddediyor.

Sağlam, 2018’deki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı göstermedikleri için Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediklerini, ancak buradan Cumhur İttifakı’na destek verdikleri, ortak hareket ettikleri anlamının çıkmayacağını söylemişti.

Kürt sorunu, İstanbul Sözleşmesi, İslam birliği…

MHP’nin aşırı milliyetçi çıkışlarını da eleştiren Sağlam, AKP’nin MHP ile ortaklığını da eleştirmiş; “Milliyetçilik ve vatanseverlik ülke vatandaşlarının önemli bir kısmını inkâr etmek değildir. Bu olsa olsa bölücülüktür, bu yıkıcılıktır” demişti. Sağlam’ın Kürt sorunu ile ilgili diğer önerileri de, devletin ülkenin asli kurucusu olarak tarif ettiği Kürt halkına yapılan haksızlık ve zulümleri kabul edip özür dilemesi,  halkların eşitliğini ve eşit vatandaşlığı gözeten yeni bir anayasa, Kürtçenin ikinci resmi dil olması…

HÜDA-Par İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını destekliyor, Hristiyan Kulübü olarak gördükleri AB gibi batılı organizasyonlarından uzak durulmasını ve batı eksenli politikaların terk edilmesini, yerine ise İslam ülkeleriyle birlik oluşturulmasını, faizin ekonomiden çıkarılmasını ve İslami bir faizsiz model oluşturmasını savunuyor. İktidarın adalet ve ekonomi politikasını ise eleştiriyorlar.

Türkiye Hizbullahı: Cihat ve PKK ile savaş

İran İslam Devrimi’nden etkilenen Türkiye Hizbullahı‘nın ilk kadroları 1979’da Diyarbakır’daki Vahdet Kitapevi’nde örgütlendi. Bir süre sonra, silahlı cihada başlamak isteyenler Hüseyin Velioğlu liderliğinde İlim Grubu’nu, cihadı reddedenler ise Fidan Güngör liderliğinde Menzil Grubu’nu kurdu. Kısa sürede tasfiye edilen Menzil’in lideri Fidan Güngör 11 Eylül 1994’te kaçırıldı ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Güçlenen Hizbullah, kendi kurallarına uymayan kişilere yönelik satırlı, asitli ve silahlı saldırılara başladı.

Aynı dönemde şehirlerde güçlenen PKK ile aralarında kanlı bir savaş başladı. Ardı aırdına şehir merkezlerinde enseden tek kurşunla işlenen cinayetler, satırlı saldırılar ve faili meçhul cinayetler işlendi.  Devletin, güçlenen PKK’yı yok etmek için Hizbullah’ı desteklediği iddiaları da bu dönemde konuşulmaya başlandı. 90’lı yılların ortalarına kadar tahminlere göre 700 kişi,  faili meçhul cinayetlerle öldürüldü. Öldürülenler arasında 2000’e Doğru dergisinde Hizbullah’ın Çevik Kuvvet Merkezi’nde eğitildiğini yazan gazeteci Halit Güngen de bulunuyordu.

1996 yılından itibaren kendi kabuğuna çekilen Hizbullah, 1998’de İslamcı feminist yazar Konca Kuriş ve 29 Aralık 1999’da Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım‘ı öldürerek yeniden sahneye çıktı.

Şimşekleri bir anda üstüne çeken örgüt, 2000 yılında polis operasyonlarının hedefi oldu. 17 Ocak 2000’de İstanbul’da düzenlenen operasyonda Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu öldürüldü, örgütün arşivi polisin eline geçti. Operasyonlarda örgütün lider kadrosu tutuklandı, bazı üyeleri polisle girdiği çatışmalarda öldürüldü. Türkiye, domuz bağı cinayetleri ve mezar evlerle bu dönemde tanıştı. Hizbullah’a savaş açan ve faili meçhul cinayetlere karşı net tavır koyduğu için halk tarafından çok sevilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001’de uğradığı suikast sonucunda beşkoruması ile birlikte hayatını kaybetti.

Bütün hükümlüler tahliye edildi

2000 yılından itibaren yakalanan Hizbullah yöneticileri, aylarca gözaltında kaldıktan sonra tutuklandı ve 2009 yılında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 2011’de tutukluluk sürelerinin 10 yıldan fazla olmayacağına dair yasal değişiklik, Hizbullah’ın yönetim kadrosuna cezaevinden çıkma yolunu açtı. 4 Ocak 2011 günü Hizbullah’ın üst düzey yöneticileri Edip Gümüş, Cemal Tutar ve Hacı İnan’ın da aralarında bulunduğu 34 mahkûm, cezaları kesinleşmediği için serbest bırakıldı. Edip Gümüş, İran’a kaçarak, örgütün liderliğini üstlendi.

2019’da 100’den fazla üyesi, cezaevinden salıverildi. Anayasa Mahkemesi 2018 yılındaki bir kararında, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde askeri hâkim bulunmasını yeniden yargılanma nedeni saymış, Hizbullah tutukluları da bu kararı emsal gösterip, yargılamalarının yenilenmesi talebinde bulunmuştu. AYM kararından sonra Türkiye’nin değişik mahkemeleri, ağır suçlardan hükümlü çok sayıda Hizbullahçıyı serbest bıraktı.

Tahliyeleri, bölgede Hizbullah’ın legal siyasi ayağı olarak tarif edilen HÜDA-PAR’in AKP ile kurduğu ismi konmamış ittifaka bağlayanlar da bulunuyor.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.