Yeşeriyorum

Haritasız Bir Coğrafyadan Sessiz Çığlıklar! Munzur Gibi Akıyor

0

Tohumu kanla ekilen/ektirilen bir halkın çığlığına karışıyor çığlığım.Bir Dersim’li kadar Dersimli’yim şimdi ben.Munzur gibi  kan akıyor yüreğim,Munzur dağları kadar yüce ve  onurludur  Dersim’e sahip çıkmak.1937 de Dersim’de  40 kişinin hayatını kurtarmak için bir mağarada bebeğini boğan ana yada analardan biri  olmak istemiyorum.(O anayı bu gün saygıyla anıyorum.)Kalan’daki  ananın/Anaların tek suçu Alevi ve kürt olmalarıydı.Anayım bende nasıl dayanır ki bir ana böyle kıyımlara.1917 deki Midyad’da yaşanan bir Süryani kırımında  tehcir sırasında 2 çocuğunu yanına alarak, bebeğini yol kenarına bırakan/bırakmak zorunda kalan  ananın acısı farklımıydı  acep.. Bu Süryani kadınının da tek suçu Hristiyan ve Süryani olmasıydı.Kanla örülen bir tarih…

Bu topraklarda hangi taşı kaldırsanız kan fışkırıyor.Başka kıyımlar yaşanmasın,başka analar ağlamasın diyedir barış çabalarımız.Hangi ana evladını seve, seve savaşa gönderir soruyorum evladının öleceğini bile, bile Onur Öymen.Anaların diğer adı Barıştır,tıpkı Barış anaları gibi.Kirli savaşda yitirdikleri evlatlarına rağmen hala Barış diyorlarsa ve Barış adına hala baskılara maruz kalıyorlarsa sorarım Onur Öymen hani analar savaşa gönderirken ağlamazdı.Analar gözyaşını yüreğine akıtır sen nereden bileceksin.Ancak senin gibiler yürekleri ve vicdanları olmayanlar evladının ardından ağlamaz/ağlayamaz gözyaşları yoktur çünkü duyguları olmayanların.Dersim yüreğinin tam orta yerinden, yeniden,yeniden kanıyor, Kemal Kılıçdaroğlu ise susuyor,Susmak onaylamaktır katliamı.Bu saatten sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun  yapacağı açıklama ise ancak CHP yi kurtarma operasyonu olur.Söyleyecek sözü olanlar burada, halk burada. Dersim’li milletvekilleri atalarınızın  kemiklerini sızlattınız.Ama sizler  kanın üzerine politika yaptığınız için kemiktir,kandır,vicdandır bunlara yabancısınız.Halk bir gün gelecek hesap soracak sizden.Üzülme!Dersim  her Türk, Onur Öymen gibi Pantürkist,militarist,kemalist değildir.Seçme şansım olsaydı eğer etnik kimliğimdeki Türk yerine İNSAN yazdırırdım Dersim duyuyor musun?Çok şükür ki,her kürt alevisi de kendi tarihini,unutacak kadar Kemal Kılıçdaroğlu da değil.Yüreğimdeki kan gözlerimden akıyor, Kalan’ım. Kanayan ve çoğaltan bir sevda ile geldim haritasız bir coğrafyadan, sessiz çığlıklarım Munzur gibi gürül,gürül akıyor sana doğru.

TBMM parlamentosunda 10 kasım günü yaşananlar kafatasçı,ırkçı,cinsiyetçi,ötekileştirici,militarist zihniyetlerin sadece meclis çatısı altında dile getirilmesiydi. Güncel hayatımızda  o kadar sık karşılaştığımız şeyler ki bunlar Onur Öymen gibiler CHP içinde  ve hayatın içinde o kadar çoklar ki.Bu gün ise Ergenekon avukatlığını yapan CHP’nin anlayışı ise cumhuriyet kurulduğundan bu yana Doğu ve Güneydoğuda son kalan  Ermenileri,Süryanileri,Ezidileri,Rumları,Kürtleri zorla asimile çalışmalarını devam ettirmesiyle protip insan tipi yaratmak istemesinde gördük. 1934  de Türkçe konuş vatandaş kampanyasıyla resmi dilin Türkçe olduğunu kabul ettirmek istemelerinde gördük. 1942-1944 varlık vergileriyle azınlıkların yaşanabilir bir Türkiye olmadığını anlayıp ülkeyi terk etmelerine neden olan anlayışlarda gördük. Siyasi,ekonomik,sosyolojik sebeplerden ötürü CHP dünde böyleydi,bu gün de böyle.Şaşırmadım bu tavra aslında.Bir kez olsun Şaşırt beni CHP, Kürt açılımına destek vererek en azından diyor(d)um içimden o gün Tv’de açılımla ilgili konuşmaları izlerken.Kendi topraklarında/anavatanlarında Kırıma uğrayan halkların yerine 1923 lozan antlaşması gereği mübadele ile Türk vatandaşlarını yerleştiren,yönetenlerin zihniyetleri CHP’ nin ta kendisiydi.

Bakın! kürt açılımı meclis gündemine geldiğinde ülke bölünmedi. Asıl bölücüler parlamentodaki sözleriyle halkları karşı karşıya getiren ve yaşanan katliamlara alkış tutanlardır. Meclise; demokratik açılım veya Kürt açılımı dediğimiz adı her neyse bu açılımın  protesto için gelen Kemalist gençlerin CHP li Canan Arıtman’ı ziyarete gelmesi bir tesadüf müydü bilinmez..Kemalist ideoloji ile beslenen sosyal demokratlar,nasyonal solcular ezilen halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı konusunda nedense 96 yıldır kafalarını devekuşu misali hep toprağa gömmüşlerdir.

Yaşanan bir tarihi gerçeklik vardır.Munzur’un akmasını nasıl engelleyemezsek, 1938 de Dersim’de yaşanan acıları da unutturamayacaklarını da öğrenmeli  CHP ve egemenler.Geçmişi unutmak,geçmişi hafızalardan silmek mümkün değildir.Demokratik ve hukuk devleti olan bir ülke geçmişte yaşatılan acıları unutturmak/yok saymak, görmemezlikten gelme yerine geçmişiyle yüzleşmelidir.

Son iki dönemdir Kürt-Alevi oyları sayesinde meclise sidik zoruyla giren CHP gerçek yüzünü ve ideolojisini bizlere bir kez daha göstermiştir.Kürtsüz ve Alevisiz bir DERSİM yaratmak isteyen Kemalist ideolojinin son temsilcileri kendi sözlerinde boğuluyor.Çırpınırdı Karadeniz Türküsünü CHP korosu  hep bir ağızdan söylerler artık.

Bu yüzyılın başı milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, soykırımlara,savaşlara tanık olmuştur,sevindiricidir ki;bu yüzyılın sonlarına doğru dünya siyasal tarihi geçmişiyle yüzleştiği yüzyıla da  damgasını vurmuştur.Amerikalıların,Kızılderililerden özür dilediği,Almanya’nın Yahudilerden özür dilediği,Avusturya’nın Aborjinlerden özür dilediği bir çağda; devletler ancak ve ancak etnik, dinsel ve kültürel her türlü dışlayıcı tanımdan ayıklanmış ortak bir siyasal kimliğin oluşmasını sağlayacak şekilde bütün yurttaşların hukuksal eşitliğini ve özgürlüğünü güvence altına almasıyla Barışı inşaa edebilir.Savaş iklimine karşı barış iklimi oluşturmak için devletin en temel ve asli görevi barışı sağlamak, terörize ortamı ortadan kaldırmaktır. Bu gerçekleşmediği sürece yaşanan bu barış süreci sözde Barıştır. Savaşla beslenen anlayışların vicdanları kör,yürekleri sağırdır.İttihak ve Terakkinin devamı olan bu partinin hala kendini sosyal demokrat,solcu,ilerici olarak nitelemesi anlaşılır bir durumda değildir.Militarizmin ve İttihak ve terakkinin katliamcı anlayışının devamı olan bu partiyi her platformda teşhir etmeli bu partiye oy veren emekçi yığınlarını,Alevileri ve Kürtleri bu konuda bilinçlendirmeliyiz.Aydın sorumluluğumuzla Dersim’i  ve Dersim’de  yaşatılan Kırımı unutturmamalıyız.1517 Yavuz Sultan Selim döneminden bu yana 108 kez müdahale gören Dersim artık geçmişinde yaşatılan bütün kırımlardan hesap soruyor.Bir mezbahanın arka bahçesi olan bütün kırımları 1915 den başlayarak Unutmamak/unutturmamak için tarihe bir dipnot düşmeliyiz.1900’li yılların başındaki Ermenisi,Alevisi,Kürdü,Türk’üyle,Süryanisiyle bir çiçek bahçesi olan Dersim’i gelin hep birlikte yeniden demet, demet derleyelim.

1915 den bu yana yaşatılan sistematik ve programlı kırımlar 1938 de son bulmadı.1980 darbesiyle  süregelen  İttihak ve terakki zihniyeti  yaraları sürekli kanatarak 2009 Türkiye’sine geldi.Gelinen noktada her ne kadar içeriği bilinmese de Kürt halkı ve diğer halklar için bir Umuda dönüşen bu açılımı sürekli bir şekilde engellemek için savaş ekonomisiyle geçinen ırkçı anlayışlar ve sözde sosyal demokratlar, bir şeyin altını basa, basa çizdiler.Türkiye,Türk’dür,resmi dili Türkçedir.Pan Türkizm modelini dayatanlara inat halkların sevgililiğini  kimse engelliyemeyecek beyler.Çocukluk ülkemizden çıkalı yarım asır oldu nerdeyse  yine aynı masallar,aynı terane artık hiç bir halk yemiyor bu masalları.Her halk kendi tarihine,kültürüne,sanatına,diline,dinine sahip çıkıyor bu yüzyılda.Şimdi durum böyle olunca Türkiye Türk’dür diyeceksiniz Süryani,Ermeni,Kürt,Ezidi,Rum kendini Türk sanacak öyle mi?.Kırımlarla,baskılarla,yasalarla bunu en çok 96 yıl götürebildiniz. Geçmiş tarihine sahip çıkmayan bu gününe aydınlık bakamaz.Ne acıdır ki bu çağda bile hala asimilasyon politikalarından medet umanlar var.Büyük insanlık; İnsanın,insana kıymasıyla değil,İnsanın,insana yanmasıyla  olur.İttihak ve terakkinin 1895 lerden başlayarak 1900’ de -1915’lerde devam eden Savaş çığlıkları günümüze değin devam etmiştir. Gün,kırımlar yaşamış halkların bir arada  sesini yükselteceği gün’dür.Dersim’de kırdınız,Maraş,da,Çorum’da,Gazi’de katlettiniz,Sivas’da yaktınız, kökümüzü kazımak istediniz, küllerimizden yeniden doğduk, yine kazıyamadınız efendiler.Kazıyamıyacaksınız. Çünkü,analar barışın doğum sancılarını çekiyor 2009 Türkiye’sinde.Barış mutlaka bu topraklarda anaların gözyaşlarıyla yeşerecek bir gün yeşerecek Dersim duyuyor musun?

-Zeynep Tozduman-

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.