Gözyaşlarımızı gizlemeye çalıştığımız zamanlarda “gözüme toz kaçtı” gibi klişelere sığınma devri kapanıyor mu yoksa? Kala kala yağmura mı kaldık? Yoksa bir “ağla rahatlarsın” cümlesini bekleyerek koyverecek miyiz kendimizi yine de?
Fotoğrafçı Rose-Lynn Fisher, üzüntü gözyaşları, sevinç gözyaşlarından farklı mı görünüyor acaba diye merak ediyor ve farklı duygu durumlarında akan gözyaşlarını toplamaya başlıyor. Kuruttuğu 100 farklı gözyaşına mikroskop altında baktığı “gözyaşı topoğrafyası” adlı çalışmasında bizim topyekün tuzlu sıvı olarak tanımladığımız gözyaşlarının çeşitli duygu durumlarında farklı yapıda olduğunu gösteriyor. Gözyaşını şu sözlerle anlatıyor: “Okyanusta bir damla gibi her bir gözyaşı da sanki tüm insanlık deneyimini taşıyan küçük bir evren.”
Fisher’ın bu tespitinin bilimsel dayanağı da var. Bilimsel olarak üç ayrı gözyaşı çeşidi var; gözü nemli tutan bazal gözyaşı; soğan, biber gazı, toza maruz kalmakla salgılanan refleks gözyaşı ve duygu yoğunluğunda akan ruhsal gözyaşı. Temel olarak su, tuz, antikor, enzimden oluşsada her bir gözyaşı çeşidinde gözyaşının yapısı değişiyor. Örneğin duygusal gözyaşlarını daha çok protein bazlı hormonlardan oluşuyor ve kişinin rahatlamasını sağlıyor. Fisher’ın fotoğraflarında da özellikle soğan doğrarken açığa çıkan gözyaşı ile duygu yoğunluğundan gelen gözyaşları arasındaki fark dikkat çekici.
Neyse ki herkes fotoğrafçı Rose-Lynn Fisher gibi gözyaşlarına mikroskop altında bakmıyor da yalanlarla gizleyebiliyoruz (bazen) gözyaşlarımızı.
(Yeşil Gazete)