Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Serkan Özcan, partisinin Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ‘ın geçen hafta saldırıya uğraması ve MHP lideri Devlet Bahçeli‘nin Karar gazetesi yazarlarını hedef göstermesine ilişkin açıklama yaptı.
Özcan açıklamasında “İktidarın küçük ortağı açık bir şekilde siyaseti kriminalize ve terörize etmek için bir gün siyasetçileri diğer gün gazetecileri hedef göstermektedir. Siyasi partileri hedefe koyan, gazetecileri tehdit eden, sokaklara şiddet salan ve siyaseti kriminalize eden yaklaşımın asıl hedefi de sorumlusu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’dir” dedi.
Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünü kullandığını belirten Özcan, “İktidar içindeki konumunu kullanarak mafyatik bir tutumla kişisel hesabını görmekte, ülkeyi ateşe atmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Neler yaşandı?
Selçuk Özdağ, 15 Ocak’ta evinin önünde 5 kişi tarafından silahlı ve sopalı saldırıya uğradı. Şüphelilerden ikisi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Şüpheliler ‘kasten yaralama’ suçlamasıyla tutuklamaya sevk edildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, saldırının ardından Özdağ ile ilgili ilk kez yaptığı açıklamada saldırılardan dolayı partisine yapılan eleştiri ve suçlamalara, “Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i tarafı olmadığı saldırılarla ilişkilendirmeye ve yargılamaya cüret etmek terörizmin lügatinden beslenenlerin harcıdır. Aynı zamanda bühtandır, komplodur” diye tepki gösterdi.
MHP lideri, “ABD’deki Başkan değişimiyle eşzamanlı olarak, Serok ve partisinin, aynı şekilde tetikçi köşe yazarlarının hızlandırdığı iftira kampanyaları tesadüfi değil, alçak bir planın mahsulüdür” dedi. Karar Gazetesi yazarları Elif Çakır, Yıldıray Oğur ve Taha Akyol‘u hedef gösteren Bahçeli yazarlar hakkında “kiralık köşe yazarları” ifadelerini kullandı.
‘Milletin vermediği iradeyi AKP’den alıyor’
Açıklamasında Devlet Bahçeli’nin sorumluluktan uzak tavırlar sergilediğinin savunan Serkan Özcan, “MHP’nin milletin vermediği bir iradeyi AKP’den aldığını” söyledi. Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
İktidar koalisyonunun küçük ortağı ise açık bir şekilde siyaseti sokağa indirmekte ve siyasal sabotajlardan medet ummaktadır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son zamanlarda sıklıkla asgari nezaket ve sorumluluk anlayışından uzak bir tutum içerisinde siyasi ve toplumsal barışı tehdit etmektedir. Bu cüretkâr ve yıkıcı eğilim, iktidar koalisyonu içerisinde yer almasından, milletin vermediği bir iradeyi AK Parti’den almış olmasından kaynaklanmaktadır. İktidar denklemi içerisinde üstlendiğini farz ettiği hayati fonksiyonuna dayanarak, her gün büyük bir sorumsuzluk, pervasızlık ve nezaketsizlikle siyasi iklimi ve toplumsal barışı zedelemektedir. Siyasetçi, akademisyen, kanaat önderi ve gazetecileri isim vererek hedef göstermekte, hedef gösterilen kişiler kısa süre içerisinde saldırıya uğramaktadır.”
‘Şiddete açık davet’
MHP’nin siyaseti terörize ettiğini söyleyen Özcan, “mafya ve siyaset ilişkisinin geçmişte yol açtığı sonuçların milletin hafızasında olduğunu” belirterek şunları kaydetti:
İktidarın küçük ortağı açık bir şekilde siyaseti kriminalize ve terörize etmek için bir gün siyasetçileri diğer gün gazetecileri hedef göstermektedir. Herhangi bir ciddi hukuk devletinde bu adımlar suçtur. Herhangi bir demokraside bu tavırlar şiddete açık davettir. Mafya-siyaset ilişkilerinin ülkemiz için oluşturduğu maliyetler milletimizin hafızasında canlılığını korumaktadır. Siyasi partileri hedefe koyan, gazetecileri tehdit eden, sokaklara şiddet salan ve siyaseti kriminalize eden yaklaşımın asıl hedefi de sorumlusu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’dir. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünü kullanmakta, iktidar içindeki konumunu kullanarak mafyatik bir tutumla kişisel hesabını görmekte, ülkeyi ateşe atmaktadır.”
‘Böyle bir Türkiye mi arzulanıyor?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin bir yol ayrımında olduğunu ve bir karar vermesi gerektiğini ifade eden Özcan, Erdoğan’a ve hükümete şu soruları yöneltti:
- Tehditlerin, kaosun ve şiddetin kol gezdiği bir Türkiye mi, milletin arzuladığı huzurlu bir Türkiye mi?AK Parti; siyasi partilerin kapatılmayla, parti liderlerinin ölümle, siyasetçilerin ve gazetecilerin şiddetle tehdit edildiği bir Türkiye mi görmek istemektedir?
- AK Parti meşru siyasetin, gazetecilerin ve yazarların mafyatik bir dille tehdit edildiği bir Türkiye mi arzulamaktadır?
- AK Parti binlerce insanımızın faili meçhullere kurban gittiği 1990’lara dönen bir Türkiye mi görmek istemektedir?
- AK Parti sağı solu sorumsuzca tehdit eden cüretkâr bir kayyım tarafından maceraya sürüklenmekten razı mıdır?
‘Serok Ahmet’ hitabına yanıt
Devlet Bahçeli’nin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na “Serok Ahmet” diye hitap etmesine ilişkin olarak da konuşan Özcan, şunları söyledi:
Kürtlere ve Kürtçeye sabah akşam hakaret edenler, “Serok Ahmet” diyerek milyonlarca Kürdün diline hakaret ettiğini zannedenler millete küfretmektedirler. Sivas’tan öteye gitmeye ne cesareti ne aklı ne de ahlakı olanların tek bir projesi vardır: Türkiye’yi küçültmek. Bunlar Kürtçeye hakaret ederler çünkü vatansever değillerdir. Bunlar sokakta terör estirir çünkü vatansever değillerdir. Bunlar tehdit dilinden başka dil kullanamaz çünkü vatansever değillerdir. Bunlar ne zaman iktidarın ve devletin biraz yakınına gelirlerse ekonomimiz batar, ekmeğimiz küçülür, huzurumuz bozulur. Çünkü bunların tek bir ideolojisi vardır: Türkiye’yi küçültmek ve zayıflatmak. Çünkü bunların dar kalıplarına ne bu millet sığar ne de Türkiye. Çünkü bunların köhne ve kindar kafası millete düşmandır.”