Editörün SeçtikleriHayvan HaklarıManşet

Gaziantep’ten seyirlik bir acı: Hayvanat bahçesine gittiniz, ya sonrası?

0
Gaziantep

Dünyanın dördüncü, Türkiye’nin ise en büyük hayvanat bahçesi olarak reklamı yapılan Gaziantep’teki hayvanat bahçesinde, hayvanlar adeta tutsak bir şekilde yaşıyor. Hayvanat Bahçesi defalarca kez protesto edilmesine rağmen faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Hayvan hakları aktivistlerinin “hapishane” olarak nitelendirdiği bu işletmede, hayvanlardan bir gösteri unsuru olarak istifade ediliyor. Sayıştay raporlarında bu hayvanların varlık ve amortisman değerleri mali tablolarda gösteriliyor. Gerçek birer gösteri unsuru ama yaşıyor.

Barındırsak mı, sergilesek mi?

Klasik bir müze gibi olan ancak canlıların sergilenerek ücret alındığı Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nin yanında bir barınağın da olduğuna dikkat çeken Canlar İçin Derneği Kurucusu Burcu Başkahraman hayvanat bahçesi ve barınak arasındaki farka işaret ediyor:

“Hayvanları yük olarak görüyorlar. Onları size seyrettirip sizden bir şey kazanmıyorlar ki.”

Gaziantep Hayvanat Bahçesi vitrinindeki hayvanların zorlu şartlarının sosyal medyaya yansıması nedeniyle de belirli aralıklarla gündeme geliyor. Kimi zaman bir maymun betonda yatarken kameralara yansıyor, kimi zaman susuz bir alana bırakılmış fil göze ilişiyor, kimi zaman da ölü bir tavuğun diğer tavuklar tarafından yendiği görülüyor. Öte yandan işletmenin yöneticileri size Gaziantep’te bir albino kaplan görme fırsatı vadediyor.

Gaziantep, hayvan, albino

Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde albino kaplan sergileniyor – Fotoğraf: DHA

‘Hayvanları sömürü düzeninin içine daha fazla dahil etmeye çalışıyorlar’

Yunuslara Özgürlük Platformu’ndan Öykü Yağcı ise hayvanat bahçelerinde birer gelir getiren, mali varlık olarak görülen hayvanların yaşatıldığı düzene ilişkin olarak “Çağın gereği olarak hayvan hapishanelerini artık tarihe gömüp mevcut hayvanları ömürlerinin sonuna kadar koruma altına almak yerine, yeni kavram ve yasalarla onları onları sömürü düzeninin içine daha fazla dahil etmeye çalışıyorlar” diyor.

‘Halkı kandırıyorlar’

Açıldığı günden beri hayvanat bahçesinden şikayetçi olduklarını söyleyen Burcu Başkahraman da “Eylem yapılmasına, bu kadar şikayet edilmesine rağmen hiçbir şey değişmedi, değişmiyor da. Zaten biz bu yapıya karşıyız tamamen. ‘Doğal alanlarında yaşıyor’ deyip de halkı kandırıyorlar. Görüntülerde gördüğünüz gibi hiçbiri doğal alanlarında yaşamıyor. Filin suyu yok, timsah betonda yatıyor, tavuklar birbirinin ölüsünü yiyor, maymunların psikolojisi bozulmuş. Maymunların hepsi sıraya girmiş, birbirlerinin etrafında dönüyor. Zaten pislik ve kokunun tarifi yok” diyor. Başkahraman sözlerine şöyle devam ediyor:

“Şikayetlerimizi her zaman bildirmemize rağmen hiçbir değişiklik olmadı. Zaten değişiklik olmasını değil de kapanmasını istiyoruz. O hayvanların da doğal ortamlarına bırakılmasını istiyoruz. Ama daha bir yıl önce sanırım, albino bir kaplan getirdiler. Hala hayvan getirmeye devam ediyorlar başka ülkelerden. Akıbetleri belli olmayan filler var. Mesela kafasına enfeksiyon alan yılanın ne olduğuna dair hiçbir açıklama yok. Açıklama yapılsa da biz tatmin olmayacağız. Çünkü oranın var oluşuna karşıyız.”

2022’de beş milyonu aşkın ziyaretçisi olan 350 türden dört bin canlının bulunduğu hayvanat bahçesinde 2023 için altı milyon ziyaretçi bekleniyor.

-Gabi’ye ne oldu? – …

Hayvan hakları aktivistlerinin ‘hayvan hapishanesi’ olarak adlandırdığı, 2001’de Burç Ormanı’nda açılan Gaziantep Hayvanat Bahçesi için Büyükşehir Belediyesi Doğal Hayatı Koruma Daire Başkanı Celal Özsöyler hayvanat bahçesinden insanların mutlu ayrıldığını söylüyor.

Hayvanların zor koşullarda kaldığı görülen hayvanat bahçesine ise vatandaşların ulaşması için oluşturulmuş santral numaralarından ulaşmak mümkün değil. Ulaştığımız Hayvanat Bahçesi Başkanı’na Özsöyler’e “Gabiye ne oldu” diye soruyoruz. Hayvan hakları aktivistlerinin yüzlerce kez sorduğu, 12 yıl önce hayvanat bahçesine getirilen ve dünyadaki ilk tüp bebek olan Gabi hakkındaki soruya yine yanıt gelmiyor. Özsöyler sorunun yanıtını alabilmemiz için Gaziantep’e gelip yüz yüze konuşmamız gerektiğini veya belediyeye dilekçe yazmamız gerektiğini söylüyor.

Gabi’ye ne oldu?
Gaziantep, hayvan, Gabi

12 yıl önce getirilen, dünyadaki ilk tüp bebek, Asyalı fil Gabi

Öte yandan Özsöyler daha önce verdiği bir röportajda çocukların televizyonda gördüğü hayvanların hayvanat bahçesinde görme imkanı bulmalarının onları mutlu ettiğini söylüyor.

Hayvan hakları aktivistleri ise öğretmenlere çağrıda bulunarak bu sömürü alanlarına gezi düzenlememeleri gerektiğini belirtiyor.

Gaziantep, hayvan

Hayvan hakları aktivistlerinin, “hayvan hapishaneleri kapatılsın” eyleminden bir kare.

‘Muhatap almıyorlar’

Cins türlerin varlığının sürdüğünü, hayvanların hala para verilerek seyredildiğini belirten Başkahraman’a yaptıkları eylemde nelerle karşılaştıklarını soruyoruz. Aldığımız yanıt ise şöyle:

Soğuk zeminde yatan maymun, 2020’de Zülal Kalkandelen’in tweetiyle gündeme gelmişti. Olayın ardından Avukat Kübra Önderoğlu, Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde hayvanlara uygulanan tecrit hakkında Gaziantep Belediyesi’ne kınama ve uyarı ihtarında bulunmuştu.

“Eylemlerde tabi muhatap almıyorlar. Sürekli kendilerini savunuyorlar. Bundan üç yıl önce bir maymun betonda yatarken görüntülenmişti. Onun da dişi için anestezi aldığını söylüyorlar. Şöyle bir durum var; buradaki veteriner sisteminde de bir bozukluk var. Çünkü şöyle; kedi köpek barınağıyla hayvanat bahçesi yan yana zaten. Ayağı kırık kedi köpek götürüyorsunuz, ameliyat yapacak veterineri yok. Hayvanat bahçesinde de personel bulunmuyordur muhtemelen. Onlara bir şey olduğunda kim bakıyor? Bunlar egzotik hayvan olduğu için daha da zor, kedi köpek gibi değil. Burada da soru işaretleri var. Başkanı da Celal Özsöyler. Adam yıllardır orada, ele geçirmiş asla bırakmıyor. Anlatırken de hiç barınaktan bahsetmiyorlar, hep hayvanat bahçesi ön planda. Bu da bir ticari kaygıları olduğu için.”

Yasa dışı yollarla Türkiye’ye getirilen hayvanlar da bu hayvanat bahçesine gönderiliyor.

Hayvanlar, Sayıştay raporlarında birer mali varlık

2021 Sayıştay Raporu’na baktığımızda ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne dair mali tabloda, varlıklar listesinde, hayvanların mobilyalarla aynı listede sıralandığı görüyoruz.

Gösteri amaçlı hayvanlar”… Belediyenin varlıkları arasında hayvanlar bu isimle listeleniyor. Varlıkların toplam değeri ise 2 milyon 456 bin 717 TL. Amostismanlarının toplam değeri ise 2 milyon 551 bin 985 TL. Sayıştay’ın tespiti ise 2021 yılı mali tablolarında birikmiş amortismanlar hesabı ve giderler hesabı açısından hatalı bilgi olması…

Hayvan koleksiyonu, yıpranma payı, ekonomik ömür…

Konuyla ilgili Yeşil Gazete’ye değerlendirmelerde bulunan Yunuslara  Özgürlük Platformu’ndan Öykü Yağcı, “Hayvanat bahçeleri mevcut sömürü sistemini sürdüren, hatta güçlendiren, yıkmaya çalıştığımız hayvanların mevcut ‘mal’ statüsünü bir adım öteye taşıyan ve kar maksimizasyonu güden bir yaklaşımla tutsak ettikleri hayvanları çeşitli şekillerde ve sebeplerle mali tablolarına yansıtıyor” diyor ve ekliyor:

“Her ne kadar esir hayvanların finansal raporlara dahil edilmesine dair dünya çapında bir standart getirilmemişse de, ABD‘den İngiltere‘ye ve Kanada‘ya kadar dünyanın farklı ülkelerindeki pek çok hayvan hapishanesinde (hayvanat bahçesi, tematik akvaryum, yunus parkı) demir parmaklıklara veya cam fanuslara hapsedilen hayvanlar ya ‘hayvan koleksiyonu, maddi duran varlıklar, canlı varlıklar’ (xxx asset) adı altında ya da ‘arazi, tesis ve ekipman’ (ppe) başlığı altında listeleniyor.”

Yağcı, mevcut sistemde Sayıştay’ın listesinde hayvanların birer gösteri amaçlı hayvan olarak gösterilmesini ve hayvanlara mali değer biçilmesini şaşırtıcı bulmadığını aktararak sisteme yönelik şöyle bir eleştiride bulunuyor:

“Hayvanların piyasa rayiçlerinin tartışıldığı, eşya gibi kıtalararası alınıp satıldığı, kiralandığı, özgürlüklerinden ve temel koruma statülerinden yoksun bırakıldığı, ticari çıkarlar doğrultusunda şekillenen bu etik dışı bir sistemde halihazırdaki uygulama aslında hiç de şaşırtıcı değil. Hatta sosyal sorumluluk ve koruma maskesi altında faaliyet gösteren bu ticari işletmelerin varlık sebebiyle doğrudan bağlantılı.

Genellikle yeni fonlar bulabilmek, yeni hayvanları ücretsiz olarak veya hediye adı altında alabilmek, bağış toplayabilmek ve sıkça yaşandığı üzere ölüm gibi durumlarda sigortadan faydalanabilmek için yıllık bilançolara ekleniyorlar. Aynı zamanda ‘ekonomik ömür’ gibi kavramların ışığında ve ‘varlıkların eskimesi veya aşınması’ durumunda ‘yıpranma payı’, yani amortisman kapsamında gider payı olarak gösterilmelerine yarıyor.”

Hayvanların ticari ve ekonomik sistemin içinde birer meta gibi tanımlanmaya, varolmaya devam ettiğini belirten Yağcı, Sayıştay raporuna işaret ederek “Hissedebilir canlıları doğalarından, ailelerinden yoksun bırakarak acılarından ve mutsuzluklarından nasıl daha fazla kar elde ederiz, maddi kayıplarımızı nasıl kazanca çeviririz sorularının yanıtı, özellikle Türkiye şartlarında şeffaflık ve denetimden bahsedemeyeceğimiz bu finansal tablolarda” diyor.

Normal/anormal vatandaş

Gaziantep Hayvanat Bahçesi’ne ilişkin olarak sayfalarına sürekli takipçilerinden şikayetlerin geldiğini aktaran Burcu Başkahraman’a da bunun dışında hayvanat bahçesine birer aktivist olarak nasıl girdiklerini, bu alanları nasıl gözlemlediklerini soruyoruz. Aldığımız yanıt ise şöyle:

“Bizi tanıdıklarından içeri girip çok fazla görüntü almamıza izin vermiyorlar tabi ki de. Ama bizden tanımadıkları kişiler gidiyor ziyaretçi gibi o şekilde görüntü oluyor. Gider gitmez videoda sesli anlatıyor. Tavuğun ölüsü bile alınmamış.”

“Normal vatandaşlar çekim yapıyor, mimlenen kişilerin arkasında bir ordu geziyor” diyor hayvan hakları aktivisti, burada “normal” olan aktivist olmayan vatandaşlar anlamına geliyor. Tepki gösterdikleri olumsuz yaşam koşullarından dolayı artık “anormal” sayılan hayvan hakları aktivistleri yıllardır böyle görüntüleri sosyal medyada paylaşarak seslerini duyurmaya çalışıyor.

‘Oraya gitmeyin’

Henüz bir sonuca varmayan birçok dava da açıldığını söyleyen Başkahraman, sosyal medyanın insanları bilinçlendirmek için daha etkili olduğu görüşünde ve insanlara şöyle sesleniyor:

“Oraya gitmeyin. İnsanların eleştirmesini ve çevresindekilerin de gitmemesini istiyoruz. Yaşananları sürekli paylaşım yapıp duyuruyoruz. Biz kapanmasını istiyoruz dernek olarak. Belediye olarak oraya verdikleri enerjiyi sokak hayvanlarına verseler –oraya bir enerji verdiklerini de düşünmüyorum da- hayvanlar için daha iyi olur. Hem diğer hayvanlar da doğal yaşam ortamlarına kavuşmuş olur.”

***

Cumhurbaşkanı’nın neden aslanı var?

30 Mayıs’ta ise Gaziantep Haberler sitesinde tam olarak şu habere yer verilmişti: Cumhurbaşkanının aslanı Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde dördüz dünyaya getirdi.

Cümlede oldukça fazla soru işareti bulunuyor:

  • Cumhurbaşkanı’nın neden aslanı var?
  • Aslan neden hayvanat bahçesinde?
  • Çocukları da aynı geleceği mi paylaşacak?
  • Cumhurbaşkanı’nın aslan torunları mı oldu?
Gaziantep

Fotoğraf: DHA

Recep Tayyip Erdoğan’a Sudan Cumhurbaşkanı Ömer Hasan El-Beşiri’nin aslan hediye ettiği gündemde yerini almıştı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin aslanların mutlu olduğunu, Erdoğan’a hediye edilen aslanların isimlerinin Sudan, Nil, Sultan ve Sevaki olduğunu, yeni dünyaya gelen yavruların ise Sudan ve Sultan’dan olduğunu bir röportajında söylemişti. İkisi dişi ikisi erkek olan aslanların da arasına katıldığı 350 türden hayvanın olduğu hayvanat bahçesinin şimdiki gündemi yavruların isminin ne olacağı. İsimler anketle belirlenecek.

Öte yandan hayvanat bahçesininn kapatılması için imza kampanyası başlatıldı. Şu ana kadar 61 bini geçti. Aktivistlerin hayvanat bahçesine ilişkin gözlemleri ise şöyle:

  • “Hapishanede alınan koruyucu ve önleyici tedbirlerin olmadığını, hayvanların sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda bırakıldığını gözlemledik. Hayvanların her biri mutsuz ve yorgun görünüyordu.
  • Ayının yaşadığı alanın duvarlarına çekilen elektrikli tellerde kaçak olduğunu tespit ettik. Kaçaktan açığa çıkan yüksek ses hapishanenin hemen hemen her bölgesinde duyuluyor. Kaçak, hayvanlar için büyük risk oluştururken, kaçaktan çıkan yüksek sese uzun süre maruz kalmak bir işkence haline dönmektedir.
  • Yılanların esir edildiği alanda bir yılanın ağız kısmının enfekte olduğunu ve enfeksiyona dayalı şişmeler ve iltihaplanma olduğunu öngördük. Hemen görevliye yılanın sağlık durumunu sorduk. Görevli; ‘O geldiğinden beri öyle’ dedi. Yılan geldiğinden beri tek bir tedavi bile uygulanmamış. Hapishane içerisindeki hayvan hastanesi bölümünden detaylı bilgi almak için veteriner hekim ile görüşmek istedik. Bir başka görevli ise ‘Hekimlerimizin tamamı izinde’ dedi. Acil durumlar için halihazırda bir tane bile hekim yok.
  • Akvaryum alanında camların hasar aldığını tespit ettik. Depremin üzerinden bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen camların onarılmadığını  ve bu halde tamamen ziyarete açıldığını gördük.
  • Maymunların esir edildiği kafeslerin çok küçük olduğunu ve yeterince havalandırılmadığını gözlemledik. Havasız alanda yaşamak zorunda bırakılan maymunlar sağlıksız ve hijyenik olmayan bir ortamda yaşamaya mecbur bırakılıyorlar.
  • En az üç yaban keçisinin boynuzunun kesildiğini tespit ettik.
  • Şahinlerin tutuldukları kafes yeterince yüksekte uçabilmelerini  engelliyor.
  • Aslan ve sırtlanın fiziksel olarak aşırı zayıf olduğunu, ayıya yemek olarak ekmek verildiğini gözlemledik.”

You may also like

Comments

Comments are closed.