Hafta SonuManşet

Galata Şifahanesi’nde Buğday ile buluşma – Gamze Diplen

0
Güneşin bize Buğday'ın hikayesini anlatıyor

Çarşamba günü oradaydım. Biraz erken gelmiştik. İçeride 10 kişi kadar vardı. Daha sonra gelen insanların ardı arkası kesilmedi. Galata’da Şifahane adını verdikleri tek göz büyükçe bir odada yan yana alabildiğince doldurduk odayı.

Benim için önemli bir gündü. Buğday bir şekilde hayatıma dahil olmuştu. Nasıl rastlaştığımızı bile hatırlamıyorum. Hiç tanımamış olmama rağmen tüm sıcaklığı ile bakış açımı değiştiren Victor Ananias sayesinde belki de.

Güneşin bize Buğday'ın hikayesini anlatıyor

Güneşin bize Buğday’ın hikayesini anlatıyor

Ve toplantı başladı. Güneşin kalabalık içinde kendine bulduğu bir yerden bizlere Buğday’ın isminin neden buğday olduğunu anlatıyor. Buğday bitkisinin aslında ne kadar da insana benzediğinden. Bir yandan da kapıda insanlar hala içeri girmeye çalışıyorlar. Çok kalabalığız. Kalabalıklaştıkça seviniyorum. Yeni gelenlere yer açıyoruz, tekrar yerleştik. Bu sefer Duygu bize Buğday Derneği’nin Organik Tarım fuarına ev sahipliği yapacağından bahsediyor.  Yapacak ne kadar çok iş var.. Arkasından %100 Ekolojik Pazar sunumu ile Leyla  kalkıyor ayağa. Ortam biraz daha heyecanlandı. Merak ettiğimiz çok şey var, ilki de “Organik Üretim Sertifikası alınması neden bu kadar zor?” Leyla açıklıyor;  “Evet keşke bu kadar zor olmasa. Sorunumuz çok ama şikayet etmiyoruz , çözümler üreterek adım adım istediğimizi alacağız.”

Ardından diğer projelere geçiyoruz. Bana göre en cezbedeci olanlara..

Tohum Takas Projesi ve TATUTA. Berkay’ın hikayesi ne kadar da hoş . Anlatmaya başlıyor; 5 sene boyunca aslında hepimizin maruz kaldığı çalışma koşullarına sabretmesi, rekabet, ne yapıyorum ben burada soruları derken istifa üzerine istifa ile kendini TATUTA çiftliklerinde bulmuş. Sanırım sen farkına vardıkça sen ne istediğini anladıkça hayat da sana sunduklarını farklılaştırıyor. Tohum Takas Projesini Mehmet anlatıyor bize. Ve Şubat ayı sonunda artık yerel tohumlara takas usulü ile herkesin sahip olabileceği müjdesini veriyor. Ben biraz konsantremi yitiriyorum. Çünkü 2 saattir oturuyoruz. İmdadımıza Güneşin yetişiyor. Meğer söz  vermiş toplantıda dans ettireceğine dair. Ama öyle kalabalığız ki kısaca bir ritim çalışması yapıyoruz beraber. Artık dans bir daha ki sefere diyoruz.  

Çok kalabalığız. Kalabalıklaştıkça seviniyorum. Yeni gelenlere yer açıyoruz

Çok kalabalığız. Kalabalıklaştıkça seviniyorum. Yeni gelenlere yer açıyoruz

Buğday benim için olması gerekeni hayata geçirmeye çalışan, bozulmuş düzeni dizginleyen bize bizim yapamadıklarımızı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanırım daha önce yaptıklarını bu kadar gönülden, şüphesiz desteklediğim bir hareket olmamıştı.

Buğday’da yapacak çok iş var. Su arkadaşımız da bundan bahsetti bize toplantıda. Anlattıklarının arkasından ben hangi işin ucundan tutabilirim hangi işe dahil olurum da bu kadar inandığım bir harekete azıcık da olsa bir katkım olur diye düşünmeye başladım. Çünkü yapılanlar,  belli bir kesim ya da belli bir grup için değil yapılanların hepsi benim için, annem için, 7 yaşındaki yeğenim için, arkadaşlarım için, Anadolu için,  ya da kısaca üstünde yaşadığımız toprak ve bütünü için.

Şimdi düşünüyorum. Ben bir şehirde yaşıyorum. Benim yiyeceğim meyveler sebzeler hepsi ayrı ayrı şehirlerden geliyor. Hiç birinin hikayesini bilmiyorum. Ne zaman toplanıldı, nasıl yetiştirildi, hangi çiftçiye hakkı verildi gerçekten, hangisi ürününü değerinden düşük satmak zorunda kaldı? Belki de buna en basit cevabı Toplum Destekli Üretim projesi verecek. Pilot çalışmalarının yapıldığını yine Berkay’dan öğreniyoruz.

Kendimi yalnız hissetmiyorum. Bir köyüm olmadı, neyin özlemini çektiğimi bilmeden, aidiyet duygusunu tadamadan şehir hayatında bir şeylerin eksikliğini hissederek yaşadım. Çok büyük bir sorun değildi. Çünkü sorunun ne olduğunu bilmiyordum. İnsan doğamızın neye ihtiyaç duyduğunu ya da zaten var olan en iyi yaşam alanını kendi elimizle nasıl bozup daha iyi yaptığımızı düşünerek yaşam alanlarımızı mahvettiğimizi farkettikçe Buğday Derneği’nin projeleri benim için daha da anlam kazanmaya başladı.

Buğday bir dost evi. Gidip kapısını tıklatıp içeri girdiğim için demiyorum ama bu sıcaklığı bizzat gördüğüm için söylüyorum. Belki bir gün siz de kapısını tıklatırsanız, eminim sizi de gülümseyen birileri karşılayacaktır.

Fotoğraflar Buğday Derneği‘nin facebook sayfasından alınmıştır

Gamze Diplen 2...

 

 

Gamze Diplen

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.