G7’nin “Yeni İttifak”ı Afrika’lı çiftçileri yüzüstü bırakıyor

Aisha Dodwell tarafından Newint.org‘da yayımlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Alper Çevirgel‘in çevirisiyle sunuyoruz.

***

Tanzanya’daki çiftçi gruplarının mesajı çok açık. Onlar büyük ulusaşırı şirketlerin egemen olduğu bir tarım sistemi istemiyorlar; onlar sentetik gübre, zararlı böcek ve otları öldüren ilaçlar satın almaya bağımlı olmak istemiyorlar; ve kesinlikle onları her sezon yeni tohum almaya iten bir ticarileştirilmiş tohum sistemi istemiyorlar. Peki o zaman Birleşik Krallık hükümeti neden bu çeşit şirketleştirilmiş tarımın yayılmasıyla son bulması apaçık olan projelere desteğini sürdürüyor? G7’nin Gıda Güvenliği ve Beslenme İçin Yeni İttifak gibi projeler,, isminin önerdiğinin aksine, aslında endüstriyel tarımı yaygınlaştırmak ve yabancı yatırım çekmek için gerekli yasal zemini hazırlayan projelerdir.

net Moro, Sürdürülebilir Tarım Tanzanya. © Global Justice Now
net Moro, Sürdürülebilir Tarım Tanzanya. © Global Justice Now

“Hükümetine, büyük şirketlerin Tanzanya’ya gelmesine yardım etmeyi durdurmasını ve şirket imparatorlukları kurmak için küçük ölçekli çiftçilerden kar sağlamalarını durdurmasını söyle,” mesajı Janet Moro’nun Birleşik Krallık’a verdiği mesajlarından biriydi. Sürdürülebilir Tarım Tanzanya(SAT)’nın kurucu yöneticisi olan Janet 2011’de organizasyonu kurduğundan beri Uluguru dağlarındaki binlerce küçük ölçekli çifçtiyi eğitmekle sorumlu. SAT’ın odak noktası olan sadece yerel kaynakların kullanımıyla yapılan organik tarım teknikleri kendi kendine yetebiliyor ve toprak ve yerel çevre korunuyor. Verim artışı açısından da sonuçlar göze çarpıyor. Eğitime katılan çiftçilerden biri olan Hadije Kibwana açıklıyor; Janet’in eğitimine katıldığından beri ürün verimi o kadar belirgin bir şekilde artmış ki artık yerel marketlere satacak fazladan ürünü oluyor. Bu sayede yeni bir evin inşaatına başlayabilmiş.

Hadije’nin ki gibi başarı hikayeleri SAT kurslarına olan talebi hızlıca arttırdı. Haber o kadar uzaklara yayıldı ki Janet’in eğitimi şimdi Burundi ve Kenya’daki çiftçtiler tarafından da talep ediliyor. Janet’in yeni açılmış yerleşik eğitim merkezi artık geniş çiftçi gruplarını bir hafta süren çeşitli organik tarım eğitimi programları için yer sağlayabiliyor.

Tek örnek SAT değil. Ülke çapında küçük ölçekli çiftçilerin mekanize üretim metodlarını reddeden başka projeler de mevcut. Dodoma’da, ülkenin bilhassa kurak kısmında, Chololo Ekoloji köyü de bir başka örnek. 2011 ve 2014 yıllara arasında çiftçiler ürün rotasyonu, birlikte ekim ve açık tozlaşma gibi teknikleri benimseyerek ürün verimlerini iki katından daha fazlaya çıkardı.

Sonuçlar apaçık gösteriyor ki Tanzanyalı çiftçilerin ürün verimlerini arttırmak ve dünya nüfusunu beslemeye devam etmek için G7’nin Yeni İttifak gibi planlara ihtiyacı yok. Sonuçlar çok daha ikna edici çünkü bu çiftçiler içselleştirilmiş şirket karşıtı bir tutuma sahip değiller. Onlar sadece üretimlerinin arttığını görmek istiyorlar ve verimi en hızlı şekilde arttırmak yabancı sentetik ürün ve teknolojilerin alınması yerine yerel doğal kaynakların kullanılmasından geçiyor. Şu bir gerçek ki geleceğimizin yiyecek sistemi şirketler yerine küçük ölçekli çiftilerin güvenceye alınmasına bağlı.

Birleşik Krallığın, devletin 900 milyon dolar yardım parasını SAT gibi organizasyonlar tarafından uygulanan tarım sistemine tümüyle karşı olan bir sistemi desteklemesi büyük bir soru işareti doğuruyor. Birleşik Krallığın resmi çizgisi küçük ölçekli çiftçilere ulaşmakken, Afrika tarımında yalnızca büyük şirket yatırımlarını elverişli hale getirmeye yönelik projeleri desteklemekle ne yapıyorlar? Başlamasının üzerinden geçen üç yıl içerisinde Yeni İttifak projesi, yapılan yasal düzenlemelerin ve yatırımların nasıl feci sonuçlar doğurduğunu vurgulayan pek çok sivil toplum kuruluşu tarafından geniş ölçüde eleştirildi. Toprak alımlarından çiftçi borçlarına ve çiftçiler yerine işletmelerin çıkarına yapılan yasal düzenlemelerden ülkenin yüzyıllık tarım yöntemlerini tehlikeye sokan tohum yasası gösteriyor ki Yeni İttifak küçük ölçekli çiftçilere destek olmak yerine köstek oluyor.

Bu endişe verici sonuçlar ulusal ölçekte 200,000 küçük ölçekli Tanzanyalı çiftçiyi temsil eden Mviwata’da siyaset analisti ve devlet memuru olan Stanslaus Nyembea’yı endişelendiyor. Janet gibi Stanslaus da Tanzanya’nın tarım sektörünün uluslararası şirketler tarafından ele geçirilmesinden endişe duyuyor. “Yabancı şirketlerin Tanzanya’daki tarım ve özellikle de tohum, gübre, kimyasal ve diğer tarım girdileri sektörünü kontrol etmek istemesini büyük bir risk olarak görüyoruz .” “Geçimlerini sağlayan topraklarını kaybetme tehlikesinde olan küçük ölçekli çiftçiler için bu ciddi bir sorun.” diyor.

Daha kötüsü, Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Departmanı’nın (DFID) Yeni İttifak’a yapılan milyon dolarlık destekten kaynalanan herhangi somut bir yararı göstererek bu eleştirilere cevap veremediğini görüyoruz. Uzun süredir beklenen yıllık ilerleme raporu iki aydır geçikmiş durumda. Yeni İttifak’a devam eden desteği sorgulandığında, DFID sonuçların Ekim 2015’te açıklanacağını kamuoyuna bildirdi. Bu yazının hazırlandığı şu anda da ufukta herhangi bir açıklama görülmüyor. Daha detaylı sorgulamda ise DFID’nin bu sürecin kim tarafından idare edildiğinden tam olarak emin olmadığı görüldü. Yeni İttifak’ın belirttiği küçük ölçekli çiftçilere gıda güvenliği ve iyileştirilmiş besin ulaştırılması gibi hedefler düşünüldüğünde DFID’nin, harcanan paraların belirtilen amaçları sağlayıp sağlamadığını takip etmesi beklenirdi .

Avrupa Birliği de Yeni İttifak için resmi incemele başlattı. Aralık ayı başında, gıda hakkı eski sözcüsü Olivier De Schutter tarafından kaleme alınan inceleme raporunun yayınlanmasıyla birlikte soruşturma başlatıldı. Oliver De Schutter, Yeni İttifak’ın “sürdürülebilir tarım tekniklerine geçiş ihtiyacına sessiz kalma”, “çiftçilerin tohum haklarını desteklemede başarısızlık” ve “ortaya çıkan arazi hakkı piyasasının tehlikelerini göz önüne almama” gibi çeşitli alanlarda ciddi derecede yetersiz olduğunu bildirdi. Bunların yanısıra Schutter, Yeni İttifak’ı, kasıtlı olarak yalnızca tarımda sorumlu yatırıma dair mevcut uluslararası standartlara yer vermek ve kadınların ihtiyaçlarına hitaben de, nihayetinde kadın haklarının olumsuz etkilenmesine yol açacak olan, sözde destekler vermekle suçladı. En önemlisi, gıda güvenliği ve beslenme adına hazırlanmış bu proje deyim yerindeyse besin değeri düşük, tarımsal üretim, gıda ve sağlık arasındaki bağları kurmakta ve sağlıklı ve dengeli beslenmenin desteklenmesinde etkisiz kalmakta.

Çiftçilerin ve sivil toplumun endişelerini yansıtan bu raporun ışığında Birleşik Krallık hükümeti, durumu ciddi bir şekilde gözden geçirme gerekliliğini kabul etmelidir. Ya da, Yeni İttifak’ın belirttiği amaçları yerine getiremediğini itiraf etmeli ve devletin desteğini bu projeden tamamen çekmelidir. Yüz milyonlarca sterlin Birleşik Krallık yardım fonundan Yeni İttifak’a gidiyorken hükümeti bu parayı Janet gibi çiftçilerin leyhine kullanmayı kesmeleri için zorlamalıyız.

 

Yazının İngilizce Orijinali

Yazı: Aisha Dodwell

Yeşil Gazete için Çeviri: Alper Çevirgel

(Yeşil Gazete, Lifehack)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Göç sonrası ‘yeniden çiçeklenenler’ İstanbul’da buluşuyor

Galata Postane'de düzenlenecek 'Rebloom: İstanbul'da Göç Sonrası Mekanlar ve Sanatsal karşılaşmalar' festivali, 5-7 Aralık tarihlerinde izleyicilerle buluşacak.

Gözaltına alınan gazetecilerden ikisi tutuklandı, 10 haberci ‘adli kontrol’ şartıyla serbest

Eskişehir merkezli operasyonlarda gözaltına alınan gazetecilerden Bilge Aksu ve Mehmet Uçar tutuklandı. Gözaltına alınan diğer haberciler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Botsvana’da ölen 350 filin iklim kaynaklı su zehirlenmesine maruz kaldığı düşünülüyor

Uydu veri analizleri, 2020'deki kitlesel ölümlerin ardında yosun patlamalarının olabileceğini gösteriyor.

‘Yurttaş İnisiyatifi’, ekokırımın suç sayılması için açılan davaya destek bekliyor

Ekokırımın suç olarak yasalaşması için Ankara 4. İdare Mahkemesi'nde yurttaşların açtığı davanın duruşması 5 Aralık'ta, saat 11.00'da görülecek.

İspanya’dan aşırı hava olaylarına karşı işçilere dört günlük ‘iklim izni’

Yeni yasaya göre, olası bir iklim veya meteorolojik tehdit durumunda insanlardan evde kalmaları istenirse, işçiler dört gün ücretli izin alabilecek.

EN ÇOK OKUNANLAR