İklim değişikliği dünyanın karşı karşıya kaldığı en ciddi sorunların başında gelmekte; sebep olduğu çevresel, ekonomik ve ekolojik zararlarla çok geniş bir ölçekte değerlendirilebilmektedir. Sanayi devriminden sonra artan tüketim ve enerji ihtiyacıyla fosil yakıtların kullanılması sonucu atmosfere salınan sera gazları küresel iklim sisteminde köklü değişimler meydana getirmiş ve küresel sıcaklığın hızlı bir şeklide artmasına neden olmuştur. Gelecekte iklimin nasıl olacağı, sıcaklığın ne kadar artacağı ve tüm bunların bize ne tür problemler yaşatacağı atmosfere salmaya devam ettiğimiz karbondioksit miktarıyla yakından ilgilidir. Yeryüzündeki kaynakların hızla tüketildiği, iklimin hızla değiştiği bir dünyada içinde bulunduğumuz sistem sürdürülebilir değildir. Kaynaklar tamamen tükendiğinde insanlık bir gün mutlaka sürdürülebilir bir yaşam tarzına dönmek durumunda kalacaktır.
Çağın sorunu olan iklim değişikliğinin durdurulması için karbon salımlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynakları konuları artık dünya gündeminin üst sıralarında yer almayı başarmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde alternatif enerji kaynakları, yeşil enerji projeleri ve enerji verimliliğinin sağlanması için milyarlarca dolarlık yatırımlar yapılmaktadır.
İklim değişikliğinin birincil sebebi olan karbondioksit salımlarının önemli bir kısmı binalardan meydana gelmektedir, bunu önlemek için yapılan çalışmalarda önemli aşamalar kaydedilmiştir. Örneğin, Amerika’da karbon emisyonlarının %43’ü faaliyette bulunan binalardan kaynaklanır ve yeni teknolojiler sayesinde 2000’li yıllardan bu yana yapılmış evler 1939’dan önce yapılmış evlere göre %50 daha az enerji tüketmektedir.
Pasif Evler
Enerji verimliliği konusunda çağın en büyük gelişimlerinden biri “pasif evler” dir. Pasif evler küresel iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için önemli bir rol oynamaktadır; çünkü bu evlerde enerji ihtiyacı ya yoktur ya da çok azdır. Çoğunlukla tükettiğinden daha fazla enerji üretir. Kullanılan enerji ise fosil yakıtlardan tamamen bağımsızdır; yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanır. Dünyada şu anda on binlerce pasif ev vardır (çoğunluğu Almanya’da bulunur) ve sayıları her geçen gün artmaktadır.
Pasif evlerde elektrik enerji ağı kullanmak yerine güneş enerjisi kullanılır. Binaların dış cepheleri veya pencerelere uygulanan fotovoltaik sistemle bu yapılar güneş enerjisini doğrudan kullanan teçhizatlara dönüştürülür, çatılarda bulunan panellerden elektrik üretilir . Pencerelerde kızıl-ötesi yansıtma vardır, hava boşlukları kapatılmış camlardan güneş enerjisi içeriye girer ve burada hapsedilir. Yani bu evler tam olarak termos görevi görür. Enerji kaybı oluşmaması için ekstra kalın izolasyon tabakaları oluşturulur ve havalandırma sistemleri ile sürekli olarak enerji dengesi korunur. Ekstra enerji gerektiğinde yenilenebilir enerji kaynakları artırılabilir. Örneğin, bu evlerin çatılarında daha çok güneş enerjisi kullanmak için düzenlenen tertibatlar olabilir. Ancak hala daha çok enerjiye ihtiyaç duyulduğunda istenilen miktarda yerel enerji şebekesi kullanılır. Pasif evlerin oluşumu için normal bir evden %10-15 daha fazla para harcanır; ancak sonrasında enerji için ödenen faturalardan kurtulmak mümkündür. Sadece sıcak su ve ısınma ihtiyacı için harcanın paradan ortalama 140 metre karelik bir ev için yıllık yaklaşık 1.600 dolar kar elde edilebilir.
Alman Pasif Ev Enstitüsü’nün verilerine göre; bu sistem sayesinde enerji tüketimi ortalama bir eve göre en az %90 azaltılabilir. Yani şu anda bir evi ısıtmak için , her bir metre karesi için ortalama olarak yıllık 160kw-saat enerji gerekirken, pasif evlerde bu enerjinin max. 15 kw- saat olduğunu görmekteyiz. Pasif evlerin sayılarının artırılmasıyla karbon salımlarında ciddi azalmalar oluşabilmesi mümkündür. Kaynakların tükenmekte olduğu ve iklim felaketlerinin her geçen gün arttığı bir dünyada, sürdürülebilir yaşam tarzına geçilmesi için çağın en önemli gelişmelerinden biri şüphesiz tükettiğinden çok enerji üreten evlerdir.
Belkıs Gökbulut
Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu