Hayvan Haklarıİklim KriziManşet

Dünya Arı Günü: Yediğimiz her üç kaşıktan birini onlara borçluyuz

0

Yarın 20 Mayıs Dünya Arı Günü. Ekosistemin devamının en önemli unsuru olan arılara, hayatımızı, gıdamızı borçluyuz.

Bu yıl Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO), Dünya Arı Günü’nü “Sen de katıl: Arıların ve arıcılık sistemlerinin çeşitliliğini kutlamak” teması altında kutlayacak.

Ekolojik dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının ayrılmaz bir parçası olan arılar gıda güvenliğinde, birçok bitkinin hayatta kalmasının ve üremesinin sağlanmasında, ormanların yenilenmesinin desteklenmesinde, sürdürülebilirliğin ve iklim değişikliğine uyumun teşvik edilmesinde, tarımsal üretimlerin niceliğinin ve kalitesinin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Arıların gelişimini ve sağlığını gözlemleyerek çevredeki değişiklikleri tespit etmek ve gerekli önlemleri zamanında uygulamak mümkün. Varlıkları, yoklukları veya miktarları, doğada bir şeyler olduğunu insanlara bildiriyor ve hangi eylemin gerekli olduğunu gösteriyor.

Arılar, doğada neler olduğunu yansıtır.

– José Graziano da Silva, Eski Gıda ve Tarım Örgütü Genel Müdürü

Gıda her zamankinden daha önemli

Dünyanın artan nüfusunu besleyebilmek, insanlığın ilerlemesini ve refahını sağlamak için çeşitli,  her zamankinden daha fazla dengeli ve kaliteli gıdaya ihtiyacımız var.

Arılar, yüksek kaliteli arı ürünler, gıda (bal, arı sütü ve polen), sağlık ve diğer sektörlerde kullanılan diğer ürünleri (balmumu, propolis, bal arısı zehiri) sağlamadaki rolleriyle de önemli ama işi çok daha fazla.

Dünyadaki gıda üretiminin üçte biri arılara bağlı: Gıdamızın yüzde 90’ını sağladığımız bitkilerin yaklaşık dörtte üçü tozlaşmayla ürer ve gelişir.

Arılar, tarımsal üretimin kapsamını belirler: Etkili tozlaşma, tarımsal ürün miktarını arttırır, kalitesini iyileştirir ve bitkilerin zararlılara karşı direncini arttırır. Son 50 yılda, tozlayıcılara bağlı olan mahsul (meyve, sebze, tohum, kabuklu yemişler ve yağlı tohumlar) miktarı üç katına çıktı.  

Yani uzun vadede, arıların ve arıcılık sektörünün korunması, yoksulluğun ve açlığın azaltılmasına, sağlıklı bir çevrenin korunmasına yardımcı olabilir.

Tarımın nihai amacı ekin yetiştirmek değil, insanlara özen göstermektir.

– Masanobu Fukuoka, Japon çiftçi ve filozof

Gezegendeki en çalışkan canlılardan biri olan arılar, yüzyıllardır insanlara, bitkilere ve çevreye fayda sağlamıştır. Arılar ve diğer tozlayıcılar, polenleri bir çiçekten diğerine taşıyarak sadece bol meyve, sert kabuklu yemiş ve tohum üretimine değil, aynı zamanda daha fazla çeşit ve kaliteye de olanak sağlayarak gıda güvenliğine ve beslenmeye katkıda bulunur.

Tozlaşma gerektiren tarım bitkileri, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük çiftçiler ve aile çiftlikleri olmak üzere çiftçiler için önemli bir iş ve gelir kaynağıdır.

Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu tarafından 2016’da yürütülen uluslararası bir araştırmanın tahminlerine göre, doğrudan tozlaşmaya bağlı olan yıllık küresel gıda üretimi 235 ila 577 milyar dolar arasındaydı.

Tekirdağ Namık Kemal ÜniversitesiTarımsal Biyoteknoloji Bölümü ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fulya Özdil, tozlaşmada arıların rolünü şöyle anlatıyor:

“Bitkisel üretimde meyve oluşumu için öncelikle çiçeğin ya kendi polenleriyle ya da başka bitkilerin polenleriyle döllenmesi gerekir. Bundan sonra meyve oluşumu gerçekleşir. Bu, arıların yaptığı bir işlemdir.

Normal şartlarda rüzgarla da olabilir ama gezdikleri her çiçekten polen, nektar topladıkları için aynı zamanda polenleri getirip diğer çiçeklere de aktarabildikleri için arıların polinasyonda çok önemli bir etkisi var. Arılar, bu noktada diğer bütün böceklerden daha ön planda.”

Dünya Arı Günü’nün başlatıcısı ve Slovenya Arı Yetiştiricileri Birliği başkanı Boštjan Noč, Dünya Arı Günü’nde arıların gıda sağlamadaki rolüyle ilgili olarak şunları söyledi:

“Başta liderler ve karar vericiler olmak üzere herkesin arılara kulak verme zamanıdır. Dünya Arı Günü’nün ardından, dünya, özellikle onların hayatta kalması ve dolayısıyla insan ırkının hayatta kalması için koşulların sağlanması bağlamında, arılar hakkında daha geniş düşünmeye başlayacak.”

Arılara neler zarar veriyor?

Bilimsel çalışmalar arıların sağlığı üzerinde giderek daha fazla olumsuz etki olduğunu ve giderek daha büyük bir tehlike altında olduklarını göstermektedir.

İklim değişikliği ve diğer faktörler, arıların hastalıklara, zararlılara ve benzerlerine karşı duyarlılıklarını etkiliyor ve direncini düşürüyor, bu da onların hayatta kalması için daha özen göstermemizi gerektiryor.

Arılar doğadaki biyolojik çeşitliliği sağladığından ve tüm ekosistem üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğundan, ekosistemin iyiliğinin de bir göstergesi. Dolayısıyla onlara gelen her zarar, ekossiteme geliyor.

Arılar en çok kimyasal maddelerden olumsuz etkileniyor.

Türkiye Arıcılar Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, bugünkü açıklamasında iklim değişikliği ve tarımda kullanılan ilaçlar yüzünden (pestisit) arı ölümlerine dikkat çekti.

Doğal kaynakların yok edilmesinin iklim değişikliği etkilerini artırdığını, tozlaşmaya katkı sağlayan türlerin bundan zarar görenlerin başlıcaları olduğunu söyledi.

Arıların nektar ve polen topladığı bitkilerde insektisitler (böcek öldürücü) ya da pestisit ile yabancı ot mücadelesi yapılması, bu kimyasallara karşı savunmasız olan arıları çok etkiliyor. Bitkide kimyasalları artıkları, arılarla birlikte koloniye taşındığında koloni kaybı yaşanabiliyor.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde son birkaç yılda bir anda pek çok bal arısı kolonisi yok olduğu vakaların kaynağı araştırıldığında, toplu ölümlerinin kimyasal kalıntılardan olduğu görüldü.

2011 yılında Slovenya, arılar için en zararlı olan bazı pestisitlerin kullanımını yasaklayan ilk ülkelerden biri oldu. AB Komisyonu 2018’de , neonikotinoidlerin yasakladı. Dünyada bu konuda çeşitli adımlar atılmaya devam ediyor.

Yasal düzenleme gerekli

Türkiye,yaklaşık 8 milyon 128 bin kovan varlığı ile dünyada ikinci sırada, 110-120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada altıncı sıralarda yer alıyor.

İklim değişikliği, Türkiye’de arıları ve arıcılığı tehdit ediyor.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği, geçen yıl Arı Günü’nde paylaştığı açıklamasında, arıların korunması ve arıcılığın önemine uygun yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor:

  • Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık sektörünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, düzenli olarak verilerin kayıt altına alındığı, koordinasyon odaklı bir daire başkanlığının kurulması önem arz etmektedir.
  • Arı yetiştiriciliği ve zirai mücadelede koordinasyon sağlanmalıdır. Bu çağda gelişmiş teknolojik imkanlara sahip olduğumuz halde, halen zirai mücadele ile arıların ölümüne sebep olmak büyük bir eksikliktir.
  • Hem arı sağlığı, hem de bitki sağlığı için olası hastalık veya zararlılarla mücadelede bireysel uygulama terk edilmelidir. Toplu mücadele uygulamasına geçilmelidir ve zorunlu olmalıdır.

Giderek zorlaşan iklimsel ve coğrafi şartlar arıların yaşam döngüsünü etkilemektedir. Hızla azalan doğal bitkisel alanlar, ormanlık alanlar, bilinçsiz ağaçlandırmalar, arıları yok oluşa doğru sürüklemektedir.

  • Kamu, STK’lar ve özel sektör işbirliği ile arıların sağlığını tehdit eden onlarca hastalığı tehdit olmaktan çıkarıp minimize etmek üzere ulusal bir proje uygulanmalıdır.
  • Arıcılık faaliyetleri eğitim çalışmalarıyla bilinçli olarak yürütülmeli, planlı, programlı bir yetiştiricilik sistemiyle, yüksek verimli ana hatlar elde edilmelidir.

Arılar için yapabileceklerimiz

Arıları korumak adına en büyük rolü her ne kadar kolektif ve kurumsal çabalar oynayacak olsa da, bireyler olarak biz de katkı sağlayabiliriz.

Öncelikle yapabileceğimiz en iyi şey, onlara zarar vermemek ve hayatlarına müdahele etmemeye çalışmak. Bunun için yapacağımız birincil şey ise elbette küresel ısınmayı, karbon ayak izimizi, azaltmak içn ne yapıyorsak onu yapmaya devam etmek.

Bunun dışında şöyle örnekler verilebilir:

Yalnızca gerekli olduğunda, arılara zarar vermeyen pestisitleri kullanmak ve bunu sadece rüzgarsız havalarda, sabah erken veya gece geç saatlerde, arılar çiçeklerden çekildiğinde püskürtmek de oldukça önemli.

Bitki tozlaşmasının en yoğun olduğu saatlerde çim biçmekten kaçınmalıyız. Çim biçmek için en uygun zaman akşam saatleridir. Çayırlar ve büyük bahçelerde de, nektar taşıyan bitkiler çiçek açmayı bitirdikten sonra çim biçmek doğru olacaktır. Çok çeşitli çiçeklere sahip eski çayırları da korumalıyız.

Balkon, teras ve bahçelerimize bal arılarının sevebileceği nektarlı bitkiler dikebiliriz. Bunlardan bazıları: Çilek, böğürtlen, kekik, meyve ağaçları, adaçayı, nane, fesleğen, alaçam, kuş üzümü…Ayrıca aynı yerlerde arı yuvalama sistemleri bulundurabiliriz. Bunlar elde yapılabileceği gibi, mağazalardan da satın alınabiliyor.

Arıların önemi konusunda çocukların ve gençlerin farkındalığına destek olabiliriz.

You may also like

Comments

Comments are closed.