İklim KriziManşet

Desmond Tutu ve Trevor Manuel’den, “İklimin şart koştuğu ödevler”

0

Desmond Tutu ve Trevor Manuel tarafından Project Syndicate‘de yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni İdil Börekçi‘nin çevirisiyle sunuyoruz.

***

Bugünlerde ahlaki açıdan doğru ve ekonomik açıdan daha karlı olanın arasında seçim yapmak insanları sıkça zorlamaktadır. Doğrusu, ellerindeki seçenekler sanki birbirini dışlıyormuş/birbirinden çok farklıymış gibi duruyor, bu da iki yol arasında seçim yapmayı fazlasıyla zorlu kılıyor. Ancak, bazen ahlaki açıdan doğru olan ile ekonomik açıdan faydalı olan aynı noktada buluşabilir ve insanlara kaçırmaması gereken bir fırsat sunabilir. Güney Afrika Başpiskoposu ve önceki maliye bakanına göre, bütün dünyanın iklim değişikliğine verdiği karşılık aynen böyle bir durumdur.

5

Ahlaki zorunluluklar su götürmez, iklim değişikliğinin etkileri – olağanüstü hava koşulları, ısı derecelerinin değişmesi ve deniz seviyesinin yükselmesi – en şiddetli olarak iklim değişikliğine sebep olan ekonomik aktivitelerden yararlanan küresel yoksullar tarafından hissedilmektedir. Ayrıca, iklim değişikliği gelecekteki yoksulluğu ve eşitsizliği arttırabilir, bu da demek oluyor ki, eğer bu durum üzerine zamanında düşünülmezse iklim değişikliği gelecek nesillerin kalkınma/gelişme amaçlarını başarma şansını azaltacak, hatta bertaraf edecektir. Bugün yapılacak en doğru hareket iklim değişikliğini azaltacak girişimlerde bulunmaktır.

Neyse ki iklim değişikliği üzerinde düşünmenin ekonomik faydaları çok net. Buna rağmen iklim değişikliği önemli ekonomik bedelleri de beraberinde taşımakta-örneğin özellikle daha sık olağanüstü hava olayları ile karşılaşanlar için. Ayrıca teknolojik yeniliklerin devamına dayanarak bir “yeşil büyüme” inşa etmek sürdürülebilir büyüme lokomotifi ve bir sonraki nesil için istihdam olanakları sağlamanın en akıllıca ve verimli yollarından biri.

Desmond Tutu

Desmond Tutu

Bireysel, şirketsel, kentsel ve ulusal ölçeklerde eyleme geçmek çok mühim. Ancak gerçek şudur ki iklim değişikliği küresel bir problemdir ve küresel çözümler gerektirmektedir. Doğru şeyi yapmak ve ekonomik faydaları toplamak için dünyanın sahip olduğu en önemli araç küresel bir iklim değişikliği sözleşmesidir. Bu yüzden dünya liderleri, tek bir küresel eylem taslağı oluşturmak için, Aralık ayında Paris’te yapılacak olan Birleşmiş Milletler İklim değişikliği Konferansı’nı bir fırsat olarak değerlendirmelidirler.

Aslında dünya liderleri çoktan buna söz verdiler. Güney Afrika’nın öncülük ettiği ve ev sahipliği yaptığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı 2011, en geç bu sene için, iklim değişikliği üzerine küresel yasal bir sözleşmeyi bir an önce benimsemek adına bir sözleşme üretti.

Durban konferansından beri önemli aşamalar kaydedilmiş durumda. Geçtiğimiz ay, 30 dan fazla ülke (Birleşmiş Milletler üyeleri dahil, Gabon, Meksika, Norveç, Rusya, İsviçre ve Birleşik Devletler) 2020 sonrası sera gazı salımlarını düşürme planlarını sundular.

Önümüzdeki hafta ve aylarda, bu ivme artmaya devam edecek- diğer ülkelerden, mesela Brezilya, Çin ve Hindistan gibi başlıca ekonomilerin de bu sorumluluklarını/planlarını bildirmesi bekleniyor.

Trevor Manuel

Trevor Manuel

Ancak eğer Paris buluşması başarılı olacaksa-hem ahlaki zorunlulukları yerine getirmek hem de iklim değişikliğiyle yüzleşmenin faydalarını yakalamak açısından-bütün katılımcı ülkeler 2020’den itibaren başlayacak olan ulusal katkılarını en kısa zamanda sunmalıdırlar. Ek olarak, son sözleşme, önümüzdeki 50 sene için verimli ve hırslı bir karbonsuzlaşma planı içermelidir.

Gerçek şu ki, yalnızca kısa ve orta dönemli vaatler, 2009’da hükümetler tarafından yapılmış ve 2010’da defalarca vurgulanmış olan sanayileşme öncesi döneme göre küresel ısı artışını 2 derece ile sınırlı tutma amacını gerçekleştirmek için yetersiz. Hükümetlerin büyük pazarlar, iklim değişikliği ile yüzleşme konusunda ciddi oldukları konusunda net sinyal gönderen yenilikçi-uzun vadeli salım düşürme stratejileri oluşturmaları ve bunlara sadık kalmaları çok mühim.

Böyle bir strateji örneğin düşük-karbonlu çözüm yatırımlarını teşvik edebilir. Önümüzdeki 15 yılda küresel olarak altyapıya yatırılmak için oluşturulmuş 90 trilyon dolar ile bu yaklaşımın, kesin olmasa da, etkisi çok büyük olabilir.

Ahlaki ve ekonomik zorunluluklar iklim değişikliği adına harekete geçmek için daha güçlü olamazdı. Ortaya çıkan yeni ve beklenmedik sorunlar ile birlikte kat edilecek yol zor olsa da, Nelson Mandela’nın meşhur sözünde ilham bulabiliriz: “Bir şey gerçekleşene kadar imkansız gibi görünür.” Daha sürdürülebilir, refah ve sosyal açıdan adil bir gelecek adına eşi benzeri görülmemiş bir fırsat ile karşı karşıyayız. Bu geleceğin yaratılmasına artık şimdi başlanmalı.

 

Yazının İngilizce Orjinali

Yazarlar: Desmond Tutu ve Trevor Manuel

Yeşil Gazete için Çeviren: İdil Börekçi

(Yeşil Gazete, Project Syndicate)

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.