2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİDoğa MücadelesiEnerjiManşetTürkiye

Depremin etkisi altında Fukuşima’nın 12. yıl dönümü: Bıktık artık, yeni bir felaket yaşamak istemiyoruz

0
2011 depremi, Japonya'da şimdiye kadar kaydedilen en güçlü depremdi. Fotoğraf: Reuters
2011 depremi, Japonya'da şimdiye kadar kaydedilen en güçlü depremdi. Fotoğraf: Reuters

Adana Nükleer Karşıtı Platform ve Adana Ekoloji Platformu 12’inci yılında Fukuşima nükleer felaketini hatırlatarak “Bıktık artık, yeni bir felaket yaşamak istemiyoruz. Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı durdurulmalı” çağrısında bulundu.

Çernobil‘in ardından yerkürede yaşanan en büyük nükleer felaket olan Fukuşima‘nın üzerinden 12 yıl geçti. Japonya‘da 2011’de tsunami ile nükleer faciaya neden olan 9 büyüklüğündeki Büyük Doğu Japonya Depremi, büyük tsunami dalgalarına ve kıyı bölgelerinin sular altında kalmasına neden oldu.

fukuşima

Kıyıda bulunan Fukuşima Nükleer Santrali’ni de büyük su kütleleri kapladı. Santralin soğutma sistemi tümüyle devre dışı kaldı ve üç ünitede aşırı ısınma sonucu zincirleme reaksiyonlar ve çekirdek erimesi başladı.

Atmosfere, denize ve bütün çevreye hızla radyoaktif kirlilik yayıldı. 40 km. çapında geniş bir bölgede yaşayan 250 bin insan başka bölgelere tahliye edildi.

İşinden, yurdundan ayrılmak zorunda kalan bu insanların büyük bölümü bugün dahi eskiden yaşadıkları yerlere dönemiyor. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen felaket bütün ağırlığı ile devam ediyor.

Japonya’nın 30’dan fazla nükleer santralinden sadece altısı çalışıyor ve 2010’da yüzde 26 olan enerji kullanımının 2020’de sadece yüzde 3,7’sini oluşturuyor.

Fotoğraf: Reuters – Japonya, 8 Mart 2023

Resmi verilere göre en az 15 bin 900 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 2 bin 525 kişi ise kayıp olarak kayıtlara geçti. On bir yıl önce  meydana gelen Tōhoku depremi,  şimdiye dek Japonya’nın yaşadığı en büyük deprem olarak kaydedildi. Deprem, ülkenin doğu kıyısında büyük etki yarattı, bazı yerleşim yerlerinin haritadan silinmesine neden oldu.

Adana Nükleer Karşıtı Platform ve Adana Ekoloji Platformu tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer veriliyor:

“Nükleer yanma engellenemiyor ve temizlik çalışmaları sonuç vermiyor. Şimdiye kadar 200 milyar dolar harcandığı ve bu miktarın 600 milyar dolara kadar çıkabileceği yetkililer tarafından ifade ediliyor. Bin megavat gücünde bir nükleer santralin kurulum maliyetinin ortalama olarak 5 milyar dolar olduğu düşünülürse, felaket sonrası temizlik maliyetinin ne kadar yüksek olduğu daha iyi anlaşılır.

Kısacası, nükleer santral denilen belayı dilimizde sıkça kullanılan bir deyimle, astarı yüzünden pahalı olarak tarif edebiliriz. Çernobil ve Fukuşima örneklerinde olduğu gibi, nükleer felaketin yaşandığı çok geniş bir bölgede yüzyıllar boyunca canlı hayatın olamayacağı gerçeğini de unutmamak gerekir.”

Fukuşima nükleer felaketini 200 km. uzakta ve denizde yaşanan depremin tetiklediğinin hatırlatıldığı metinde Türkiye’nin de bir depremler ülkesi olduğu vurgulanarak şunlar aktarılıyor:

“6 Şubat depremlerinin ve devam eden artçı depremlerin yıkıcı etkilerini günübirlik yaşamaya devam ediyoruz. Açıklanan resmi rakamlara göre 50 bin, tahminlere göre ise bu rakamın çok üstünde canımızı yitirdik, yüz binlerce insanımız da evini kaybetti, açıkta yaşam savaşı veriyor.

Akkuyu’da yapılmak istenen nükleer santralin çok yakınından geçen fay hatları olduğu bilim insanlarınca defalarca açıklandı. Bütün bunlara rağmen, adeta inat ederek, yeni bir felaketi davet eder gibi Akkuyu’da nükleer santral yapımında ısrar etmek ne anlama gelir? Bu ağır suçun altından nasıl kalkılır? İnsanlığa, doğaya ve bütün canlılara karşı planlanmış bu suçun işlenmesine seyirci kalınabilir mi? Üstelik, yaşanmış örneklerinde görüldüğü gibi, bir nükleer felaket depremle kıyaslanamayacak kadar tehlikelidir. Depremin izlerini yıllar içinde silebilir, yaraları sarabilir, normal hayata dönüşü sağlayabilirsiniz. Oysa, nükleer felaketin ölümcül izleri yüzlerce, binlerce yıl devam eder.”

Muhalefetten nükleer santral konusunda anlaşılmaz sesler çıkıyor’

Nükleer santral kurmak için hırsla, inatla hareket eden, eleştirilere ve karşı çıkışlara, toplumsal muhalefete kulak tıkayan AKP-MHP iktidarının önümüzdeki genel seçimlerde iktidarı kaybedeceğinin işaretleri ortadadır, yirmi yıllık yıkıcı icraatlarının sonuna gelinmiştir” denilen açıklamada ayrıca seçimlere ilişkin de şu ifadeler kullanılıyor:

“Seçimleri kazanıp ülkenin yönetimine gelecek olan muhalefet cephesinden ise nükleer santral konusunda anlaşılmaz sesler çıkmaktadır. Ana muhalefet partisi sözcülerinden birisi ‘Devlette devamlılık esastır, nükleer santral yapımına devam edilecektir‘ diyebilmiştir. Bunu söyleyen kişinin kendi partisinin tabanındaki halkı karşısına aldığını bilmesi gerekirdi.

Yıllarca nükleer karşıtı mücadelede yer almış kişiler bu anlaşılmaz söylem karşısında herhalde çok şaşırmışlar ve tepki göstermişlerdir. ‘Devlette devamlılık esastır’ sözü boş bir sözdür. Kötü yönetilen devlette, kötülüğün devamlılığı neden esas olsun? Seçimlerden önce muhalefet partilerini nükleer santral konusunda açık ve net açıklamalar yapmaya davet ediyoruz.”

‘Nükleer santral yapımından yana olan partilere, hayattan yana olanlar oy vermez’

Elektrik üretmek için nükleer gibi riskli ve pahalı bir yola ihtiyaç olmadığının aktarıldığı metinde, “Zaten mevcut durumda elektrik enerjisi üretiminde kurulu güç, kullandığımız elektrik miktarının çok üstündedir. Nükleer santrali olan ülkenin güçlü olduğu iddiası da içi boş politik ve militarist bir söylemdir. Aksine, Ukrayna’da devam eden savaş nükleer santrallerin savaş ve politik gerginlikler anında nasıl başa bela olacağını göstermiştir” deniliyor ve son olarak şu ifadelere yer veriliyor:

“Bir kere daha ifade etmekte, hatırlatmakta fayda var: Nükleer santral yapımından yana olan partilere doğadan, insandan, hayattan yana olanlar seçimlerde oy vermezler.”

You may also like

Comments

Comments are closed.