Yılın ilk yarısında, Çin‘in gerçekleştirdiği yeni temiz enerji üretim kapasitesi, geçen yılın aynı döneminde İngiltere‘nin tüm kaynaklardan ürettiği elektrik miktarına eşdeğer seviyede oldu. Dünyanın en büyük sera gazı emisyonuna sahip olan Çin’de, rüzgar ve güneş enerjisi üretimi hızla artmaya devam ediyor.
Kömürden vazgeçemeyen Çin, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında lider oldu
Çin’de kömür ve gazdan elde edilen elektrik üretimi Temmuz 2024’te geçen yıla göre yüzde 5 oranında düştü. Bu durum, Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nin (CREA) Çin hükümetinin Perşembe günü (15 Ağustos) yayımladığı veriler temelinde yaptığı analize dayanıyor.
Bu veriler, Çin’in yenilenebilir enerji alanında hızla ilerlediğini ve dünya genelinde rekor düzeyde güneş ve rüzgar enerjisi üretimi eklediğini bir kez daha doğruluyor. Analistler, bu dönüşümün dünya genelinde iklim felaketini önleme konusunda en büyük umut olabileceğini belirtiyor.
Çin’in yenilikçi yeşil teknoloji alanında tüm rakiplerini geride bıraktığını söyleyen Asya Politika Enstitüsü‘nden Li Shuo, “Çin’in bu alanda gerçek bir avantajı var ve devasa bir yeşil sanayi kurdu” dedi.
Geçtiğimiz yıl, Çin 293GW’lık rekor bir rüzgar ve güneş enerjisi üretim kapasitesi kurdu. Geçtiğimiz ay ise güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesi, Çin’in kömürle çalışan elektrik üretim kapasitesini geride bıraktı. 2026’ya gelindiğinde, yalnızca güneş enerjisinin kapasitesinin 1.38TW’a ulaşarak, kömürden elde edilen enerjiyi geçeceği tahmin ediliyor.
Elektrikli araç üretimi de hızla ilerliyor; Temmuz ayında satılan yeni modellerin yarısından fazlasını hibrit ve tam elektrikli araçlar oluşturdu. Ayrıca, çelik endüstrisi de dönüşüm geçiriyor; bu yılın ilk yarısında kömürle çalışan tesisler için yeni izin verilmedi.
Guardian’dan Fiona Harvey’in aktardığına göre; bu temiz teknoloji patlaması, bazı analistlerin Çin’in sera gazı emisyonlarının zirveye ulaşmış olabileceğini öne sürmesine yol açtı. Bu, Çin’in on yıllardır süregelen hızlı büyümesinin tersine dönmesi anlamına da gelebilir ve bu ihtimalin küresel iklim krizine dair büyük etkileri olacaktır. 2000’de yaklaşık 3.6 milyar ton karbon salımı yapan Çin, 2022 yılına gelindiğinde bu miktarı 11.4 milyar tona kadar çıkardı.
Çin, dünya genelinde üretilen karbonun yaklaşık dörtte birinden sorumlu ve bu miktar, gelişmiş ülkelerin toplamıyla eşdeğer. Dolayısıyla, Çin olmadan etkili bir küresel iklim eylemi mümkün değil.
Çin, 2020 yılında emisyonlarının 2030’dan önce zirveye ulaşacağını taahhüt etti ve bu hala resmi hedefi olarak kalmaya devam ediyor. Ancak, analistler, hükümetin yeterli adımları atması durumunda, ülkenin emisyonlarının 2025’e kadar zirve yapabileceğini savunuyor. Bilim insanları, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelere göre 1.5°C ile sınırlamanın hala teknik olarak mümkün olduğunu, ancak bunun Çin’in emisyonlarının bu on yılın ilk yarısında zirve yapmasını ve ikinci yarısında hızla düşmesini gerektirdiğini belirtiyor.
CREA‘ya göre, enerji kullanımı ve çimento üretiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonları, Çin’in toplam karbon emisyonlarının yüzde 90’ından fazlasını oluşturuyor ve bu emisyonlar Mart ayında düşmeye başladı. Ülke ekonomisinin Covid-19 karantinalarından sonra yeniden açılmasından bu yana, bu yılın ikinci çeyreğinde CO2 salımı yaklaşık yüzde 1 oranında azaldı.
Eğer yenilenebilir enerji, kömürle çalışan enerji üretimini yerinden etmeye devam ederse, 2024 emisyonlarının düşmeye devam edebileceği ve 2023’ün Çin’in emisyonlarında zirve yılı olabileceği öngörülüyor.
Ancak Çin’in emisyonlarının zirve yaptığına dair kesin bir sonuca varmak şimdilik erken, çünkü bu değişimin arkasındaki bazı faktörler tersine dönebilir. Çin’in inşaat sektöründeki yavaşlama ve karbon yoğun demir ve çelik sektörlerinin zayıflaması, bu süreçte rol oynayan unsurlar arasında yer alıyor.