ManşetDoğa MücadelesiTürkiye

Çevre Kanunu’nda değişikliğe muhalefet şerhi: Çevre Ajansı, çevreyi rant alanı haline getirmeyi görev edindi

0

AKP’li milletvekilleri tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz hafta TBMM Başkanlığı’na sunulan 31 maddelik torba teklif Meclis’te tartışılıyor.

13 ayrı kanunda değişklik öngören “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin çevre mevzuatıyla ilgili 1, 4, 5, 6, 7, 8, 12, 13 ve 29’ncu maddeleri dün TBMM Çevre Komisyonu’nda görüşüldü.

Komisyondaki CHP’li üyeler Murat Bakan, Mahir Polat, Vecdi Gündoğdu ve Barış Karadeniz tarafından düşülen muhalefet şerhinde,  komisyonun içtüzüğe aykırı olarak alelacele toplandığı bu yüzden çevre örgütleri, STK ve meslek örgütlerinin komisyon görüşmelerine katılımının kısıtlı olduğu kaydedildi.

Teklifte neler var?

  • Teklifte, Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzası ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli‘nin tamamında ileri atıksu arıtım tesisi, arıtma çamuru işleme ve bertaraf tesisi ile atık geri kazanım ve bertaraf tesislerinin kurulmaması sebebiyle çevre kirliliği riski oluşması veya halk sağlığının tehdit edilmesi halinde, bu tesisleri kurmayan mahalli idarelere söz konusu altyapı yatırımlarının iş termin planlarını Bakanlığa sunmaları için altı ay süre verileceği belirtiliyor.
  • Denize atık bırakmayla ilgili cezalar, özellikle Marmara Havzasında  artırılacak. Atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar veya kurup da çalıştırmayanlara verilen para cezası, İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinde iki misli olarak uygulanacak.
  • Tamamlanan yapıların izlenmesinin kolaylaştırılması için bina kimlik sertifikası uygulaması getiriliyor. Buna göre, Yapı Denetimi Hakkında Kanun’a, “Bina kimlik sertifikası” tanımı eklenecek. Tamamlanan yapıların teknik ve genel bilgilerine, Bakanlıkça farklı modüllerde yapılan yetkilendirmelerle hem yapı sahibi ve ilgili vatandaşlarca hem de kamu görevlileri tarafından ulaşılması amacıyla yapıya bu sertifika asılacak.

İlgili haber: Müsilaj Torba Kanun’da: Belediyelerin arıtma tesislerine altı aylık süre

Teklifin birinci maddesi, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen baraj, gölet ve diğer depolama tesislerinin maksat oranlarının Cumhurbaşkanı tarafından belirlenebilmesini, değiştirilebilmesini veya kaldırılabilmesini öngörüyor.

Cumhurbaşkanına bu yetkinin verilmesinin doğru olmadığını söyleyen Murat Bakan, “Baraj enerji kaynaklı mı kullanılacak , içme suyu kaynaklı mı kullanılacak, sulama kaynaklı mı kullanılacak? Bunu bu işin ihtisas sahibi olan devlet kurumu kimse onun takip etmesi lazım.” dedi.

İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı da barajlar konusundaki sorumlulukların Cumhurbaşkanına devredilmesine karşı çıktı.

Teklifin ilk imza sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir, teklifin ana ruhunun, ileri atık su arıtım, arıtma çamuru işleme, bertaraf, atık geri kazanım gibi işlerin ” yerel yönetimlerin bizzat kendileri tarafından yapılmasının önünün açılması ve teşvik edilmesi” olduğunu belirtti.

Çevre Ajansı yetkileri genişletiliyor

Öte yandan teklifte, atık yönetimi ve denetiminin özel sektöre verilmesinin önünü açan maddeler de var.

Teklif, Türkiye Çevre Ajansı’na, doğal sit alanları, özel çevre koruma bölgeleri ve kıyılardaki Hazineye ait yerleri işletme hakkı verilmesini, yani, Çevre Ajansı’nın kıyılardaki Hazineye ait yerlerde mapa ve şamandıra sistemleri, deniz araçlarına atık alım hizmetlerini bizzat ya da işletmeye vermek suretiyle işletebilmesini öngörüyor.

CHP milletvekili Burak Erbay, teklifin Çevre Ajansı’na koylar ve sahillerle ilgili yeni tasarruf yetkisi vermesine “Bu şekilde koylarımızın, ormanlarımızın talan edilmesine müsaade etmeyeceğiz” sözleriyle karşı çıktı.

Düşülen muhalefet şerhinde, Çevre Ajansıyla turizm alanlarının işletilmesinin, Ajans’ın kuruluş amacıyla çeliştiği kaydedildi:

” Ajans’a, kıyılardaki ve denizdeki kirliliği önlemeye yönelik görevler yüklenileceğine; korunan alanlarda turizm işletmeciliği görevi verilmektedir. Bu faaliyetler denizlerimizdeki su kirliliğinin de artmasına neden olacaktır. Ve hassasiyetle sürdürülmesi gereken faaliyetin, merkez üzerinden taşere edilmesi anlamına gelmektedir.”

Konu bugün, gazeteci Bahadır Özgür‘ün Çevre Ajansı Başkanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın eşi Emine Erdoğan ile olan ilgisine dikkat çektiği paylaşımıyla yeniden gündeme geldi.

Özgür sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Çevre Kanunu’nda değişiklik yapıyorlar. Koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihalesinde yetki, Emine Erdoğan’ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı Başkanlığı’na veriliyor. ifadelerini kullandı.

2020’de AKP milletvekili Selman Özboyacı tarafından sunulan Türkiye Çevre Ajansı kurulmasını öngören kanun teklifi, Meclis Genel Kurulu’ndan önce Emine Erdoğan’a sunulmuş, haberi doğrulayan Özboyacı, “Hanımefendiyi bilgilendirmek için böyle bir ziyaret yaptık” demiş; yasama faaliyetinin Meclis’ten önce Cumhurbaşkanı’nın eşine sunulması tepki toplamıştı.

CHP’li vekiller, komisyonda düştüğü muhalefet şerhinde Çevre Ajansı’nın çevreyi sermayeleştirme ve rant alanı haline getirmeyi görev edindiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, AB Çevre Ajansı’na üyedir, ne var ki, Türkiye Çevre Ajansı için yasa önerisinde öngörülen statü ile görev ve yetki alanı bakımından AB üyesi olan devletlerdeki benzeri kurumlara göre ciddi sapmalar bulunmaktadır.

Dünyadaki örneklerine uygun olarak, çevre politikası alanında strateji belirlemek, geliştirmek, çevre hakkında doğru ve bağımsız bilgi sunmak, iklim krizi ve diğer çevre sorunlarıyla ilgili ulusal strateji oluşturmak, bilimsel araştırmalar yapmak, halkı doğru bilgilendirmek amacıyla kurulmamıştır.”

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.