Bursa’nın Büyükorhan ilçesine bağlı Karaağız Köyü’ne yapılmak istenen Biyokütle Enerji Santrali’ne karşı halkın direnişi bugün 67’nci gününe girdi. Kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm mahalle halkı köylerini ve topraklarını korumakta kararlı.
“16 yıldır bu iktidara oy veriyoruz, ama bizi 10 dakika bile dinlemediler”
Açık Radyo’da Yeşil Bülten programına konuk olan Karaağız Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hayri Sönmez, “İş makinalarına karşı duruyoruz. Gündüz kadınlar, akşamları erkekler bekliyor. Pek çok sivil toplum örgütü bize destek oluyor ama maalesef devleti temsil eden kurumlar bizi dinlemiyorlar. ‘İlla yapacağız’ diyorlar. İktidara sesleniyoruz, biz 16 yıldır bu iktidara oy veriyoruz, ama bizi bir 10 dakika bile dinlemediler bu projeyi neden istemediğimizi. Çok canlı bir köyümüz var. SİT alanı, tarım arazileriyle. Süreç bizden gizli saklı yürütülüyor. Daha önce 250 kişilik bir çevik kuvvet ekibi gelmişti onları engelledik ama bir daha geleceklerini bekliyoruz. Şimdi bekliyoruz. Burada kimsenin başına bir şey gelmesin. Bursa’ya 100 km uzaklıkta, tarihi bir köy. 2 bin yıllık tarihi var. Böbrek taşını düşürenler buraya gelir suyu için. Küçükbaş hayvancılık yapılır devlet teşviğiyle ve bunu engellemek istiyorlar. Neden olduğunu anlamış değiliz. Sesimiz Bursa’dan öteye ulaşsın istiyoruz” açıklamalarında bulundu.
Biyokütle Enerji Santrali’ni halk sağlığı açısından değerlendiren Prof. Dr. Kayıhan Pala ise ciddi bir hava ve su kirliliğine yol açacağı uyarısında bulundu. Pala, şu açıklamalarda bulundu:
“En önemli sorunlardan biri denetim eksikliği”
“Biyokütle dediğimiz kavram geniş bir yelpazedeki kavramları barındır. Ayçiçek artığı da sanayi atığı da var içinde. Bu atıkların hangi bölümünden söz ettiğimizi belirtmek gerekir. Bu atıklar çevrimden geçince enerji ya da ısı elde edilir. Karaağız’da orman atıklarının yakılmasıyla karşısında yakılma sürecinde ortaya çoktan tüm sorunlarla karşılaşacağız demek oluyor bu. Hem yakma işlemi hem de yakılan ürünlere bakınca sağlığa etkilerini konuşmak gerekir, ve hava kirliliği üretecektir. Bu santral termik santraldan daha ciddi halk sağlığı sorunlarına neden olabilir zira odunun yakımı sonucundaki zarar artık dünyada çalışmalarla ortaya konmuş durumda. Karaağız’daki 49 MW enerji üreteceği belirtilen bu santralin ÇED raporu yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan toplantıda bulunmuştuk ve bu santral için yeterince organik çöp kalıntılarının olmadığını ortaya koyduk ve Türkiye’de böyle santrallerin örneklerine bakınca içinde kömür yakma eğilimlerinin olduğunu görüyoruz. Buradaki en önemli sorunlardan biri, denetim eksikliği.
“Cilt reaksiyonları, astım, boğaz ağrıları, nefes alma zorluğu, akciğer ve mesane kanseri görülme sıklığı artabilir”
Bursa Tabip Odası olarak yaptığımız bir başvuruda, özelleştirilen enerji tesislerinin 2020 yılına kadar denetim dışımda olduğu yanıtını almıştık. Bu yüzden Karaağız Köylüleri de projeyi köylerinde istemiyor. Atıl enerji kapasitesi bu kadar büyükken, neden bu enerji santrali ısrarı bilmiyoruz. Kömürlü termik santrallerin halk sağlığındaki maliyeti yüzde 10’u oluşturuyor. Bu santralin dolaylı ve doğrudan sağlık etkileri olur. Dolaylı etki, köylünün sularının santralde gitmesi sonucu susuzluktan kaynaklı sıkıntılar ortaya çıkabilir. Doğrudan olanlarda cilt reaksiyonları, astım, boğaz ağrıları, nefes alma zorlukları olabilir. İçinde kimyasal yakılması ihtimaliyle akciğer ve erkeklerde mesane kanseri görülme sıklığı artabilir. Türkiye’de partiküler maddenin solunmasıyla ilgili olarak bir sınır değer bulunmadığının altını çizelim. Sadece Bursa’da sınır değerin 3 katını soluyoruz. Çin’de yapılan çok ciddi bir araştırmanın sonucuyla The Guardian’da yayınlanan sonucuyla konuşursak eğer, bu partiküler maddeler çevrede yaşayanlarda zeka geriliğine bile yol açabilir durumda.”
(Yeşil Bülten, Yeşil Gazete)