Boğaziçi Üniversitesi’nde Mart 2021’de LGBTİ+ bayrakları taşıdıkları için polis saldırısına uğrayanların yargılandığı davada Savcı mütalaasını açıkladı.
KaosGL‘den Yıldız Tar’ın aktardığına göre; 2911 Sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten, 12 kişinin üç yıla kadar hapsini isteyen Savcı, “yasaya aykırı yürüyüş” yapıldığını öne sürdü. Savcı, 12 kişinin kanunun 32’nci maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti.
Davanın bir sonraki duruşması 22 Kasım Salı günü saat 9.30’da İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
‘Bilirkişi raporu gerçeği yansıtmıyor’
Dosyadaki bilirkişi, bir kişinin aynı anda iki farklı yerde olduğunu iddia ediyor.
Avukatlar, davanın 21 Haziran’daki altıncı duruşmasında, bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Avukat İrem Yener, bilirkişi raporuna itiraz ederek müvekkilinin derhal beraatini talep etti.
Yener, bilirkişiden sanıkların görüntüde yer alıp almadığını tespit etmesinin istendiğini ancak bilirkişinin yetki sınırlarını aştığını söyledi:
“Bilirkişi, dosyanın konusu dahi olmayan konularla ilgili belirleme yapmıştır. Trafiğin engellenip engellenmediğinin veya sanıkların ‘görevli memura mukavemet’ gibi dosyanın konusu olmayan başkaca suçlar işleyip işlemediğinin tespitini yapmak bilirkişinin yetki sınırları içerisinde değildir. Müvekkillerimizi hedef göstermeye ve hakim nezdinde olumsuz kanaat oluşturmaya yönelik bu bilirkişi raporu hukuka aykırıdır ve hükme esas alınmamalıdır.”
Avukat Yener, bilirkişinin tek görevi ve yetkisinin dosyadaki görüntülerde sanıkların yer alıp almadığını tespit etmek olduğunu belirterek, “Bunu dahi doğru şekilde yapamamış, sanıklara ilişkin yanlış tespitler yapmıştır” dedi.
Bilirkişi raporunda dosyada sanık olmayan kişilere ilişkin tespitlerin yer alması eleştirildi. Yener, yetki sınırlarını aşmasına ilişkin şikayette bulunacaklarını söyledi.
Ne olmuştu?
Boğaziçi Üniversitesi‘nde rektör Melih Bulu‘ya yönelik protestolar sırasında 25 Mart günü LGBTİ bayrakları taşıdıkları için 12 kişi gözaltına alınmış ve haklarında dava açılmıştı.
24’üncü Asliye Ceza Mahkemesi‘nde 3 Haziran’da ilk duruşma görülmüştü. Öğrencilerin adli kontrol kapsamında uygulanan imza atma zorunluluğu kaldırılmış, yurt dışına çıkış yasaklarının ise sürmesine karar verilmişti.
Davanın ikinci duruşması 28 Haziran’da görülmüştü. Adliye önünde açıklama yapılmış “Gökkuşağı bayrağı taşımayı suç göstermeye çalışan iktidarın LGBTİ+ düşmanlığını toplumun her katmanına yaymaya çalıştığını görüyoruz. Birçok kimlik ve yönelimin sembolü olan bu bayrağın kapsayıcılığından korkanlar, kendi dışlayıcı ve yozlaştırıcı politikalarının kurbanı olmaya mahkumdur” denilmişti.
İddianamede öğrencilere yönelik polis şiddeti yer almazken, 25 Mart’ta öğrencilerin gökkuşağı bayrağı taşımaları şu ifadelerle kriminalize ediliyor:
“Kuzey kampüs önü dış kısım kaldırıma geldiğinde, LGBTİ flamalalarını açıp toplu bir şekilde yürürken kolluk güçlerince durduruldukları, kolluk amirlerince grup ile müzakere edilerek ellerinde bulunan LGBTİ flamalarını kapatmaları…”