ManşetEğitim

Boğaziçi direnişi 418. gününde

0

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Boğaziçi Üniversitesi’ne önce Melih Bulu‘yu, ardından Naci İnci‘yi atamasını protesto eden akademisyenlerin direnişinin 285. nöbeti bugün gerçekleştirildi. Akademisyenler haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 285. kez rektörlük binasına döndüler.

Direnişin 418. gününde akademisyenler girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği, basının içeri alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği kampüsten seslendi.

‘Boğaziçi Üniversitesi’nin kimliğini koruması için çalışmaları sürdürüyoruz’

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler, üzerlerinde #Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan fotoğrafları ile derslerine son verilen Feyzi Erçin fotoğrafları taşıdılar.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

Nöbet sonrası akademisyenler haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.

“Boğaziçi Üniversitesi’nde 2021-2022 Öğretim Yılı Bahar dönemine bu hafta başladık. Bu dönem de, gayrimeşru yönetimin yol açtığı tüm zorluklara rağmen, kurumumuzun nitelikli eğitim veren, uluslararası düzeyde araştırma faaliyetlerinin yürütüldüğü, bilimsel ve kültürel değer üreten bir kamu üniversitesi kimliğini koruması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyen akademisyenler üniversitenin demokratik, katılımcı, kurumsal yapısını çökertmeyi hedefleyenlere karşı mücadelelerinden geri adım atmadıklarını söyledi.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

‘İnci’nin çiğnediği demokratik süreçlerin hesabını sormaya devam edeceğiz’

Akademisyenler “Demokratik yapılarda yönetimler şeffaf ve hesap verebilir olmak zorundadır” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Göreve geldiğinden beri Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu toplantılarını yüz yüze gerçekleştirmeye cesaret edemeyen, bir defa bile Genel Kurul’u toplamayıp, yönettiğini iddia ettiği kurumun mensuplarının karşısına çıkamayan kayyım yönetiminin sorularımıza hukuki ve meşru zeminde verebilecek yanıtı olmadığını biliyoruz. Naci İnci ve yönetiminin bulaştığı tüm hukuksuzlukların, çiğnediği tüm demokratik süreçlerin, kapalı kapılar ardında yürüttüğü tüm pazarlıkların hesabını kamuoyu önünde sormaya devam edeceğiz.”

‘Süregiden usulsüzlüklerin bir örneği de Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde’

Süregiden usulsüzlüklerin bir örneğinin daha, çarşamba günü yapılan Üniversite Yönetim Kurulu toplantısında yaşandığına dikkat çeken akademisyenler, “Çevre Bilimleri Enstitüsü’ne tepeden inme yöntemlerle, hiçbir akademik değerlendirme sürecinden geçirilmeden Dr. Öğretim Üyesi olarak atanan Hasan Fehmi Topal, yeterli çoğunluk sağlanmamasına rağmen gerçekleştirilen toplantıda, gayrimeşru yönetimin kullandığı mükerrer oylarla Genel Sekreter vekili olarak atandı” diyerek karara yeniden tepki gösterdiler.

‘Keyfi ve tepeden inme kararlar’

Aynı gün yapılan senato toplantısında yine mükerrer oylama yoluyla üniversitenin lisans yönetmeliğinde önemli bir değişiklik yapıldığının da hatırlatıldığı nöbette “Eğitim dili İngilizce olan üniversitemizde Hukuk Fakültesi müfredatında yer alacak İngilizce derslerin oranı yüzde otuzlara kadar indirildi. Bu önemli değişiklik yine kurumumuzdaki hiçbir kurul ve komisyona danışılmadan, keyfi ve tepeden inme bir karar olarak dayatıldı” ifadeleri aktarıldı.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

Marmara Üniversitesi’nden Boğaziçi’ne yerleşke devri

Marmara Üniversitesi’nin Anadolu Hisarı yerleşkesinin Boğaziçi Üniversitesi’ne devredilmesini ise akademisyenler, “Kampüsler üniversitelerin tarih ve geleneklerini barındıran, bilim ve kültür üretilen sosyal yaşam alanlarıdır; pazarlık konusu edilecek, rant fırsatı olarak görülecek arazi ve binalardan ibaret değildir” şeklinde değerlendirdiler.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve mezunlarını temsil eden bir heyetin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ı ziyareti üzerine de konuşan akademisyenler, şu ifadeleri kullandı:

“Barolar Birliği Başkanı, bir yılı aşkın süredir Türkiye’deki tüm üniversitelerin idari ve bilimsel özerkliğinin sağlanması için açtığımız davalara müdahil olacağını, yürüttüğümüz hukuk mücadelesine destek vereceğini ifade etti. Barolar Birliğinin, üniversitelerin bilimsel, mali, idari ve istihdam özerkliğini sağlayacak ve bu bağlamda YÖK’ün kaldırılmasını öngören yeni bir Yüksek Öğretim Kanununun hazırlanmasına katkı sunması ve bünyesinde bir Yükseköğretim Komisyonu kurulması kararlaştırıldı.”

Akademisyenler son olarak görevden alınıp ders vermeleri engellenen akademisyenler Can Candan, Feyzi Erçin, Mohan Ravichandran ve Özcan Vardar’ın işlerine iade edilmelerini talep ettiler.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.