Hayvan HaklarıKentManşet

Binalardan kaynaklanan kuş ölümleri artarken, şehirler çözüm arıyor

0
5 Ekim'de Chicago'daki McCormick Place Lakeside Center'a çarpan yaklaşık 1.000 kuş öldü. DARYL COLDREN / FIELD MÜZESİ

Yazan: Richard Mertens

Yeşil Gazete için çeviren: Hatice Pehlevan

*

David Willard, kırk yılı aşkın bir süredir yaptığı gibi, ilkbahar ve sonbaharda çoğu sabah erken saatlerde ölüleri toplamak için dışarı çıkıyor. Chicago‘daki Field Doğa Tarihi Müzesi‘nde emekli bir kuş küratörü olan Willard, Michigan Gölü kıyısındaki modernist dev dikdörtgen McCormick Place‘in cam duvarlarına çarparak ölen ardıç kuşlarını, ötleğenleri, serçeleri ve diğer göçmen kuşları toplamak için karanlıkta ofisinden bir mil yürüyor. Ölü kuşları plastik bir market poşetine; sersemlemiş ama hala hayatta olanları ise daha sonra yakındaki bir tepedeki çalılıklara bırakılmak üzere kağıt bir sandviç poşetine koyuyor.

Aslen 1960 yılında bir şehir parkında inşa edilen McCormick Place, Kuzey Amerika‘nın en büyük kongre merkezi. Willard ve meslektaşlarının gayreti sayesinde, kuş katili olarak da geniş bir ün kazanmış. Willard, göç mevsiminde iyi bir günde yarım düzine ölü kuş bulabiliyor; kötü bir günde ise belki 100. Bu ayın başlarında, nadir görülen bir hava ve göç düzeni kombinasyonu, Michigan Gölü kıyısından güneye uçan kuş sürülerini getirdi. Willard, McCormick Place’de, çoğu ötleğen olmak üzere 966 ölü buldu. Yaklaşık 100 tanesi de binaya çarpmıştı ama hâlâ hayattaydı. Willard, “Korkutucuydu” diyor.

Geceleri parlak ışıklar hem kuşların yönünü şaşırtıyor hem de onları kendine çekiyor. Gün ağarırken ağaçların ve gökyüzünün pencere yansımaları onları ölüm tuzağına düşürüyor.”

Kuş çarpmaları Birleşik Devletler’de -ve dünya genelinde- giderek büyüyen bir sorun. Dört yıl önce bilim insanları Kuzey Amerika’daki kuş sayısının geçen yarım yüzyıl boyunca yaklaşık 3 milyar veya neredeyse yüzde 30 azaldığını bildirdi. Bilim insanları bariz nedenin habitat kaybı olduğunu, daha az göze batan diğer bir nedenin ise cam duvar ve pencereli modern takıntımız olduğunu söylüyorlar. 2014’te The Condor dergisinde yayınlanan tahminlere göre bina çarpışmaları ABD’de her yıl yüzlerce milyon kuşu öldürüyor ve toplam kuş sayısını yüzde 2-9 arasında azaltıyor. Cam binaların hızla çoğaldığı Çin şehirlerinde de bilim insanları, yakın zamanlı bir mektupla Science’a, kuş çarpmalarının “kuşların ölüm oranında önemli bir küresel faktör olduğunu” yazdı.

Kuş ölümlerini önlemek için çabalar

Aynı zamanda, çarpışmaları azaltmak ve şehirleri daha kuş dostu hale getirmek için ABD ve Kanada genelinde artan çabalar var. Her geçen gün daha çok sayıda şehirdeki işletmeler, bina yöneticilerinden ilkbahar ve sonbahar göçleri sırasında ışıkları kısmalarını isteyen “ışıkları söndürme” programlarına katılıyor. Mimarlar,  kuşların görebileceği ve kaçınabileceği camlar kullanarak kuş çarpışmalarını azaltan binalar tasarlıyorlar. Ve New York gibi büyük şehirlerden Illinois, Lake County gibi daha küçük topluluklara kadar giderek daha fazla topluluk, yeni inşaatlarda kuş dostu cam kullanılmasını zorunlu kılan yönetmelikleri benimsiyor.

Kuş bilimci (ornitolog) David Willard, McCormik Place’e çarparak ölen ölü bir serçeyi tutuyor.  Fotoğraf: Richard Mertens

Kuş çarpışmaları sorununun iki nedeni var: Cam ve ışıklar. Göçmen kuşlar çoğunlukla geceleri uçar ve bilim insanları parlak ışıkların onları hem şaşırttığını hem de cezbettiğini söylüyor. Gün ağardığında ise ağaçların ve gökyüzünün pencere yansımaları kuşları ölüme çekiyor. Bazı koşullar altında cam, kuşlar için görünmez oluyor ve ötesindeki alanları hedeflerken ona çarpıyorlar. Bu sadece parlak ışıklı şehir merkezleri için değil, kırsal ve banliyö evleri de dahil olmak üzere şehir merkezlerinden uzaktaki binalar için de bir sorun. Her yükseklikteki ışıklar kuşları çekebiliyor ve yönlerini şaşırtabilirken, çarpışmaların çoğu da en alt katlarda meydana geliyor. Aslında, kuşların çoğu gökdelenlerin üst katlarında değil, alçak ticari bölgelerde ve konut mahallelerinde ölüyor.

Işıkları kapatma programı

Bu ay Chicago‘da yaşanan toplu çarpışmalar gibi olaylar – ki bu türden tek olay değil – eski bir soruna yeni bir dikkat çekerek kuş severlere, çevrecilere, mimarlara ve diğerlerine şehirleri kuşlar için daha güvenli hale getirme konusunda ilham verdi. Bu çabalardan biri, işletmeleri ve bina yöneticilerini göç dönemlerinde dış ışıkları kısmaya, yukarı yönlü ışıkları perdelemeye ve mümkün olduğunca iç ışıkları kapatmaya ikna etmeye odaklanıyor. Chicago, programı 1995 yılında başlayan Toronto örneğini izleyerek 1999 yılında Işıkları Kapatma programını başlatan ilk ABD kenti oldu. Hareket şu anda 48 ABD şehrine ulaşmıştı.

Şehirler ve hatta daha küçük yerleşim birimleri bile kuş dostu camlar gerektiren kuralları benimsiyor.

Bu arada, gönüllülerden oluşan gruplar çarpışmaları izliyor, sabahları ölüleri almak, yaralıları kurtarmak ve en tehlikeli binaları belirlemek için dışarı çıkıyorlar. Chicago’da 200’den fazla gönüllü sırayla şehir merkezinde devriye geziyor. Bu, organize edilmesi zor, emek yoğun bir iş. New York’ta da gönüllülerden oluşan büyük bir ekip var, ancak NYC Audubon ayrıca herkesin bir kuş çarpışmasını bildirmesine olanak tanıyan dBird adlı çevrimiçi bir sistem kurdu.

Ayrı bir çaba da kuşlar için güvenli camların geliştirilmesi ve kullanılmasına odaklanmış durumda Chicago’dan Jeanne Gang gibi mimarlar, fabrikada seramik noktalar yapılan veya kuşlar tarafından görülebilen diğer tasarımlarla işlenen fritli cam kullanan binalar tasarlıyor. Mimarlar, kuşlar için özellikle tehlikeli olan geniş camları parçalara ayırmak için, ışığa izin veren ancak kuşlar tarafından görülebilen dekoratif paneller de dahil olmak üzere başka teknikler kullanıyor.

Bu arada, mevcut pencereleri iyileştirmenin yolları popülerleşiyor. Bir Toronto şirketi olan Feather Friendly, ev sahiplerinin ve bina sahiplerinin pencerelerine küçük noktalar yapıştırmak için kullanabilecekleri vinil bir film satıyor. Şirket, satışlarının son beş yılda yirmi kat arttığını söylüyor. Araştırmalar pencere uygulamalarının işe yaradığını gösteriyor. 2022’de yayınlanan bir çalışmada, bir araştırmacı, Oklahoma Stillwater‘daki cam otobüs duraklarının yan tarafına noktalar uygulamış ve bunların kuş çarpışmalarını yüzde 64 oranında azalttığını tespit etmişti.

Chicago Üniversitesi yurdunda bazı pencereler, kısmen hem ışığın içeri girmesine olanak tanıyan hem de kuşların görebileceği dekoratif panellerle kaplı. STEVE HALL / HEDRICH BLESSING

Bugüne kadar kuş dostu camların kullanımı büyük oranda gönüllüğe dayandı ve çoğunlukla New York City’deki Jacob Javits Kongre Merkezi ve Gang tarafından tasarlanan Chicago Üniversitesi yurt kuleleri dahil, okul ve üniversiteler gibi kamu binalarında kullanıldı. Ancak kentler ve daha küçük yerleşim birimleri bile giderek artan bir şekilde bu özellikleri gerektiren kuralları benimsiyor.

New York şehri 2020 yılında, tüm yeni inşaatların yanı sıra dış camlarında değişiklik yapılan binaların 75 feet yüksekliğe kadar olan katlarında kuş dostu cam kullanılmasını gerektiren yerel bir yasa çıkardı. Washington, D.C. de önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek benzer bir yönetmeliği kabul etti. (Etkilenen yüksekliği 100 feet’e çıkarıyor.) 2022’de Nashville yetkilileri, yerel koruma çabalarına katılan beş kadın tarafından ikna edilerek Bird Safe Nashville adı altında Lights Out programına katıldı. İlk olarak 30 katlı cam genel merkezi Nashville siluetine hakim olan lastik şirketi Bridgestone Americas imza attı; Nashville City Center ofis kulesi, UBS Kulesi ve Life & Casualty Kulesi de dahil olmak üzere bir düzine önde gelen binanın yöneticileri de ışıklarını kısmayı kabul etti.

Bu, kuş popülasyonumuza telafisi mümkün olmayan zararlar veren ve yeterince önemsenmeyen bir sorun” diyor bir kuş bilimci.

Ancak diğer bina sahipleri direniyorlar. Bird Safe Nashville‘in organizatörlerinden Jackie Byrom, “Bu Nashville için yeni bir konsept,” diyor:  “Nashville üzerinde göç eden kuşlar olduğunu bilmiyordum. Çoğu insan bilmiyor.” Lights Out savunucuları, başka yerlerde bina yöneticilerinin ışıkları kapatmanın bir yük olduğunu (hareket dedektörlerinin artan kullanımı bu konuda yardımcı olacaktır) bazı kiracıların güvenlik nedenleriyle ışıklarını açık tutmayı tercih ettiklerini ve iş logolarının aydınlatıldığını söylüyorlar.

Kuş çarpmaları yeni bir sorun değil, ancak bilim insanları ve çevreciler cam binaların daha popüler hale gelmesinden sonra 1970’lere kadar konuyu ciddiye almaya başlamadı. Carbondale‘deki Southern Illinois Üniversitesi‘nde yüksek lisans öğrencisi olan Daniel Klem Jr, ABD’de kuşların pencerelere çarpması ile ilgili ilk gerçek çalışmayı, bu şehirdeki ölümleri takip ederek gerçekleştirdi. Ülke çapında pencere çarpmalarından kaynaklanan ölümlerin yılda 97 ila 975 milyon kuş arasında olduğunu tahmin etti ve pencerelerin yakınındaki kuş cezbedici unsurları ortadan kaldırmak veya pencereleri kısmen örtmek gibi çözümleri savunmaya başladı. Ancak o dönem, önerilerinin çoğunun dikkate alınmadığını söyledi.

Bu pencereye uygulanan vinil noktalar pencere camını kuşların daha fazla görebileceği hale getiriyor. FEATHER FRIENDLY

Allentown, Pensilvanya’daki Muhlenburg Yüksekokulu’nda kuş bilimi (ornitoloji) ve korumacılık kürsüsüde profesör olan Klem, “Şimdiye kadar bunun kuş popülasyonumuzda telafi edilemez hasarlara yol açan, az dikkat edilmiş bir sorun olduğunu düşündüm” diyor. Ama ‘son 10 yıldır’ daha umutlu olduğunu, ‘bir şeylerin olduğunu’ da ekliyor.

David Willard neredeyse tüm hayatı boyunca bu konu üzerinde çalışmış. Geçtiğimiz hafta, şafaktan önce McCormick Place’e geldi ve üç katlı binanın etrafında dolaşmaya başladı. Hızlı hareket ediyor, gölgelerin içine bakıyor, küçük tüy kümeleri için betonu tarıyordu.

Willard, işçilerin binanın içinde zaten meşgul olduklarını, ancak batı ve kuzey taraflarında hiç ışık görülmediğini söyledi – bu taraflar tarihsel olarak en çok kuş çarpmalarının görüldüğü yerlerdi. İki hafta önceki toplu katliamdan sonra bina yöneticileri içerideki ışıkları engellemek için perdeleri indirmişti. Bu, çevrecilerin ve kuş gözlemcilerinin uzun zamandır istediği bir şeydi ve perdelerin asılı olmadığı, ışıkların gecenin içinde pırıl pırıl parladığı ve yüzlerce kuşun yaşamını yitirdiği o günle keskin bir tezat oluşturuyordu. Willard, “Camsız hale getirmek dışında yapabilecekleri en iyi şey bu” dedi.

2021 yılında bilim insanları McCormik Place’nde ışıkları kıımanın kuş çarpmalarını yüzde 60’a kadar azalttığını belirtti.”

O günü Willard hiç ölü kuş bulmadı. Ama binanın batı tarafında Lakeshore Drive’e doğru yön gösteren parlak bir şekilde aydınlatılmış yürüyüş yolundan aşağıya geçince beton üzerinde duran bir ardıçkuşunu fark etti. Hareket etmesi için çabaladı ama hareket etmiyordu. Yavaşça arkasından yaklaştı, sonra onu hızla kaptı ve bir kese kâğıdının içine koydu. Az ötede ölü bir bataklık serçesini, ardından bir çam bülbülünü ve bir çorba kaşığına sığacak kadar küçük, ancak bir onsun (2,35 gram) beşte biri ağırlığında bir tüy yığını olan altın taçlı bir kral kuşunu aldı.

1982’den beri Willard ve diğerleri Chicago alanlarında yaklaşık olarak 160.000 ölü kuş topladı; McCormik Place’den topladıklarının nerdeyse çeyreği. Araştırmacılar her bir kuşun türünü, cinsiyetini, yaşını ve ağırlığını veri tabanına giriyor, bunların bilim insanlarına kuş popülasyonu ve göç modellerine ilişkin bilgi vermesini umut ediyorlar. Gönüllüler daha sonra kuşların tüylerini soyuyor ve leş yiyen böcekler onların etini yiyor. İskeletler Field’in sürekli genişleyen koleksiyonuna katılıyor.

Chicago’daki Michigan Gölü kıyısında bulunan McCormik Place Göl Kenarı Merkez. Fotoğraf: Serhii Chrucky.

İki yıl önce, McCormick Place’in uzun süreli izlenmesi, Klem’in 1970’lerde güney Illinois’de yaptığı çalışmaya rakip olacak önemde bir bulguya yol açtı. Kongre işleri 2000 yılı civarında yavaşlamış ve McCormick Place’in Lakeside Center‘ındaki karanlık günlerin sayısı artmıştı. Bu durum Willard ve Field Müzesi‘ndeki meslektaşlarının binanın karanlık olduğu zamanlardaki kuş çarpışmalarının sayısını, aydınlık olduğu zamanlardaki çarpışmaların sayısıyla karşılaştırmalarına olanak sağladı. Bunu yirmi yıl boyunca takip ettiler ve 2021 yılında, ışıkların karartılmasının kuş çarpışmalarını yüzde 60 oranında azalttığını bildirdiler. Bu, en azından tek bir bina ölçeğinde, ışıkları kapatmanın işe yarayabileceğinin açık bir kanıtıydı.

Willard, “Cesaret kırıcı olan şey, çözümlerin ya da durumu daha iyi hale getirecek şeylerin uygulanmadığını görmek. Bu sinir bozucu” derken kuzeye, şehir merkezine doğru baktı. Birçok binanın ışıkları kısılmıştı ve şehir durgun bir görünüme bürünmüştü. Ama aynı zamanda “kuşları öldürmek için tasarlanmış gibi görünen” birçok yeni cam binayı da fark etti.

Bir buçuk tur attıktan sonra  gün ağarırken cama çarpmış olabilecek kuşları kontrol etmek için kuzey tarafına, sonra da müzeye geri döndü. Uzakta, Michagan Gölü yükselen güneşin altında gri ve düz bir şekilde uzanıyordu.

“Sanırım iyimserim,” dedi kuşları omzuna astığı sırt çantasına yerleştirirken: “Ama insanların dikkatini çekmek için bir gecede 900 ölü kuşa ihtiyaç duyulmasından nefret ediyorum.”

Makalenin İngilizce orijinali

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.