Bugün Açık Radyo (94,9) Babil’den Sonra programında 30 Aralık 1994’de The Marmara Oteli’nin kafesinde patlayan bombayla ağır yaralanan ve 11 Ocak 1995’de hayata veda eden Onat Kutlar için Ruhi Su’dan, Mahsuni Şerif’e; Brena McCrimmon’dan, Hanende İbrahim Efendi’ ye, Öztürk Serengil’e kadar birçok sanatçıdan seçtiğim şarkıları- türküleri çalacak ve kendi sesinden bir de şiir dinleteceğim.
Onat Kutlar bir yazısında “…Hiçbir kutsal amaç, hiçbir ideoloji, hiçbir hak, hiçbir öfke, hiçbir yetki doğrulamaz öldürmeyi…” diyordu. Ölüm, Onat Kutlar’ ı 1994 yılının 30 Aralık günü The Marmara Oteli’ nin lobisinde patlayan bir bomba ile buldu. Aynı yerde o gün 37. yaş gününü kutlayan, yüreği barış için çarpan bir başka aydın, Açık Radyo programcısı Cüneyt Cebenoyan’ın kardeşi, arkeolog ve rehber Yasemin Cebenoyan hayata veda etmiş; Onat Kutlar bir süre daha yaşama tutunmaya çalışmıştı.
Son yazısı ölümle yaşam arasında gidip gelirken yayımlanır.
Onat Kutlar, her yeni yılın ilk sabahında arkadaşlarını toplayıp Eyüp’teki Piyerloti Kahvesi’ ne giderler ve yeni yıla hep birlikte kahve içerek ‘hoş bulduk’ derlermiş. Olayın yaşandığı yılbaşı öncesinde de gazetedeki köşesinden okurlarını Eyüp’ e, Piyer Loti’ ye çay içmeye davet ettiği son yazısı, ölümle yaşam arasında gidip gelirken, 1 Ocak 1995’ de yayımlanır. O son yazısında Kutlar: “…Gökyüzü de, Haliç de, kent de daha kirli. 1995, bir bahar aydınlığı ile başlamıyor. Yaşadığımız kent, ülke ve yeryüzü ölümler, kıyımlar, savaşlar, haksızlıklar, ilkellikler, aldatmalar, kirlilikler, çirkinlikler içinde…” diyordu.
Onat Kutlar bugün Aşiyan’da yatıyor.
Ölümle yaşam arasında gidip geldiği günlerde, 1 Ocak 1995’ de yayımlanana son yazısında Kutlar: “…Gökyüzü de, Haliç de, kent de daha kirli. 1995, bir bahar aydınlığı ile başlamıyor. Yaşadığımız kent, ülke ve yeryüzü ölümler, kıyımlar, savaşlar, haksızlıklar, ilkellikler, aldatmalar, kirlilikler, çirkinlikler içinde…” diyordu. 11 Ocak 1995’de hayata veda etti ve 15 Ocak’ ta binlerce insanın katılımıyla ve alkışlarla son yolculuğuna uğurlandı. Hatırlıyorum, Aşiyan Mezarlığı’ nda kasvetli, ölümlerle daha da kirlenmiş- kurşuni bir gökyüzü ve yağmur vardı.
“Biz ölümlü insanlarız…” diyordu bir başka yazısında “… Yaşamayı ve baharı bu yüzden severiz. Doğan her şeye inanırız. Çocuklara, güneşe, bize düşler sunan ay ışığına. Sevdiğimiz kadınların boynunu okşamak isteriz ve çocuklarımızın. Günü kızarmış bir ekmek gibi tazeyken bölüşürüz ve akşamın kızıl tüyleriyle gelip sabahın yumurtaları üstüne oturmasını severiz. Karız şarabı acılarla da mayalanmış olsa, sarhoş eder bizi. Ve çocuklarımıza ekilmiş toprak kadar gerçek bir gelecek bırakmak isteriz. O sonsuz düşü… “ diye devam ediyordu yazı.
Güzel yarınlara olan inancımla hepinize- hepimize daha iyi, daha güzel ve daha umutlu bir yeni yıl diliyor; Fethi Naci’ nin, Onat Kutlar’ a ardından “ Yaşa be Onat!” diye seslendiği gibi ben de Onat Kutlar’ a bir kez daha “Güzel kitaplar okumak, güzel filmler izlemek, güzel müzikler dinlemek hep sevindirmiştir beni. YAŞA BE ONAT ABİ!” diye seslenmek istiyorum.
Ercüment Gürçay