İklim ve EnerjiManşetTarım-Gıda

‘Antalya’daki tarımda seralara gerek kalmayabilir’

0

İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “2070 yılında Antalya’da iki derecelik sıcaklık artışı bekleniyor. Antalya’nın 50 yıl sonrası bugünün Dubai’si gibi olabilir. Tarımda seralara gerek kalmayabilir” dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi proje yürütücülüğünde düzenlenen ‘İklim Değişikliği ve Denizlerimiz Festivali’nde Antalya’nın deniz ve kıyılarının iklim değişikliğine adaptasyonu ve küresel iklim değişikliği konuları görüşüldü.

Antalya Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirilen konferanslarda küresel iklim değişikliğinin etkileri başta olmak üzere Antalya’nın deniz ve kıyılarının iklim değişikliğine adaptasyonu, balıkçılık ve iklim değişikliklerinin etik ve ahlaki boyutları başlıklar halinde ele alındı. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu küresel iklim değişikliği üzerine, CNN Türk Meteorolojisti Bünyamin Sürmeli ise iklim değişikliğinin ahlaki boyutu üzerine konuştu.

‘İklim değişikliği sadece kutup ayılarının değil tüm dünyanın sorunu’

Küresel ısınmanın dünya için aslında doğal bir süreç olduğunu, asıl sorunun hızlı ısınma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, “Sıkça karşılaştığımız hortum, sel, yangın, toprak kayması gibi afetlerin yanında hidrometeorolojik afetler de yaşanıyor. Bu afetlerin başlıca sebebi dünyayı hasta eden mikrop olarak gördüğümüz insanlar. Dünyada iklim değişikliği dediğimizde, bunu sadece kutup ayılarının sorunuymuş gibi algılıyoruz. Ancak iklim değişikliği sadece kutup ayılarının meselesi değil, tüm dünyanın meselesidir” dedi.

‘Ege’de 4 derecelik ısınma bekleniyor’

Küresel ısınmanın Türkiye ve Antalya’ya yönelik etkilerine ve alınabilecek önlemlere de değinen Prof. Dr. Kadıoğlu şu bilgileri verdi: “Devam eden küresel ısınma ile birlikte özellikle Ege bölgesinde 4 derecelik ısınma bekleniyor. 2030 yılına kadar dünyada 1 derecelik daha sıcaklık artışı bekliyoruz. Bir derece iki derece diye tabir ettiğimiz ortalama sıcaklıklar genellikle insanlar arasında küçümsenerek karşılanıyor. Bu öyle küçümsenecek bir durum değil. Hava sıcaklıkları ile halk sağlığı son derece ilişkili. Örnek verecek olursak sıcak havalarda insanlar daha fazla ishal olur. Deniz suyunda yaşanacak bir derecelik sıcaklığın balıkları nasıl kaçırdığını, Akdeniz’e sıcak denizlerden gelen balon balıklarını sıkça duymaktayız. Bu gibi durumlar Antalya’yı son derece etkileyecek, tarım sektörü için de bu geçerli. ‘Bundan 50 sene sonra Antalya’da ne ekeceğiz ne üreteceğiz?’ diye bir soru sorduğumuzda, bugün bu sıcaklık şartlarında yetişebilen ürünler belki 50 sonra yetişmeyebilir. Bunun için Uganda’nın kahve üretimi için koruma altına aldığı tarım alanlarını örnek alarak bizim de geleceğimizi planlamamız gerekiyor.”

‘Yazın insanlar Antalya’dan kaçabilir’

Değişen iklim şartları ile birlikte turizm sektöründe de değişmelerin yaşanabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, “2070 yılında Antalya’da iki derecelik  sıcaklık artışı bekleniyor. Akdeniz bölgesi yağışların da azalmasıyla her geçen yıl giderek daha kurak bir iklim haline geliyor. Bu da su sorununu beraberinde getirecektir. Şu anda mayıs ayında yapılan tarımsal sulama 2070 yılında mart ayına gerileyecek. Yani daha erken sulama yapmanız gerekiyor. Az yağış çok buharlaşmada kaçınılmaz olarak bu sonuçları doğuruyor. Daha fazla ısınan deniz suyunun yanında artık kışları da kurak geçen bir Antalya’nın 50 yıl sonrası bugünün Dubai’si gibi olabilir. Dubai’de turizm sıcak ve kurak yaz aylarında değil daha serin olan aylarda gerçekleşiyor. Neden? Çünkü insanlar o sıcaklara dayanamıyor. Benzer bir durum güney sahillerimizde de yaşanabilir. Artık insanlar yaz aylarında güney sahillerini değil daha serin olan yaylaları ve bölgeleri seçecek. Bu durumda turizm anlayışının değişmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

Küresel ısınmanın temel nedeni insanlar

Küresel ısınmanın temel sorunları, mücadele yöntemleri ve ahlaki boyutu hakkında katılımcıları bilgilendiren CNN Türk Meteorolojisti Bünyamin Sürmeli ise şunları söyledi:  “Küresel ısınmanın temel nedenleri arasında biz insanların tüketim anlayışı yer alıyor. İnsanların ihtiyaç fazlası tüketimleri, gıda israfları ne yazık ki her geçen gün atmosferimize karbondioksit salımını artırıyor, havayı ısındırıyor. Bir kişi, bir kişi gibi yaşamayınca havalar ısınıyor. O yüzden geleceğimiz için bir kişi bir kişi gibi yaşamak, bir kişinin tüketimini yapmak zorunda”.

You may also like

Comments

Comments are closed.