Bugün kutlu Gezi Parkı Direnişi’nin 29. günü. Bir ayı doldurmamıza bir gün kaldı. Bir ay içinde hem ülkemiz hem de dünya daha önce tahmin edilemeyecek şekilde değişti, değişmeye de her geçen gün ile birlikte devam ediyor.
Gezi Parkı Direnişi’ne tüm dünyadan destek verildiği artık hepinizin malumu. Türkiye dışında yaşayan bu ülke vatandaşları ya da bir şekilde bu ülke ile bağı olan herkes ufukta görünen harika geleceğin de bilinci ile tüm imkanları ile direnişin duvarına harç katıyorlar. Bu insanlardan birisi de Hollanda Amsterdam’da yaşayan 20 yaşındaki Ulusal.
Ulusal’ın hikayesine hollandalı gazeteci Haroon Ali kendi gazetesinde (vice.com) yer vermiş. Ardından Leiden Üniversitesinde çalışan ve Ulusal’ın direniş çabası türkçe bilenlerce de öğrenilsin isteyen Jorrit Jelle tarafından ingilizce olarak yosistanbul.wordpress.com/ sitesinde yayınlanmış.
Son olarak Yeşil Gazete ekibinden Özde Çakmak‘ın çevirisi ile aslen Hataylı kardeşimiz Ulusal’ın Gezi Parkı Direnişine Amsterdam’dan yaptığı katkıları sizlerle Türkçe, İngilizce ve Flemenekçe olarak paylaşıyoruz
* * *
Ulusal üç haftadır her akşam Amsterdam’ın “Beursplein” meydanında eylem yapıyor.
paylaşmak için tklynz / click for to share
Dünya haftalardır İstanbul’da Taksim Meydanı ve civarındaki sert müdahelerle yatıp kalkıyor. Üzerlerinde kan lekeleri olan protestocuların fotoğrafları ve biber gazı ve tazyikli su aldırılarının görüntüleri Twitter ve Facebook üzerinden paylaşılıyor. Yalnızca Türkler de değil, başka milletlere mensup gazeteciler, sanatçılar ve aktivistler de paylaşımda bulunuyor. Evet, hatta etliye sütlüye karışmayanlar bile…
Devam eden plastik mermi yağmuru neredeyse Amsterdam’da Beursplein meydanında onlarca Hollandalı Türk’ün İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerdeki kardeşlerini desteklemek için toplandıklarını unutturacak. İlk gösterileri medyada kısaca yer aldı, ama o zamandan beri Beursplein’deki barışçıl Türkler unutulmak üzere.
Oysa, yolum ne zaman oraya düşse aynı delikanlıyı görüyorum. Jöleli saçı, temiz tişörtü, sıcak yüz ifadesi ile. Beursplein’deki Türklerden çok daha genç olduğu için dikkatimi çekiyor. Allah rızası için neden her akşam hala orada olduklarını belki açıklar umuduyla onunla konuşmaya karar veriyorum. Başka mecralar bu soruyu sormuyor.
Ulusal (20), her akşam saat 7 sularında bisikletiyle Amsterdam West’den Beursplein’e gidiyor. O, aynı saatlerde Beursplein’a gelmemezlik etmeyen yirmi otuz kişilik çekirdek protestocu grubundan. Çoğu zaman gelen geçenlere dağıttığı poster ve el ilanları taşıyor. “Hollandalılara, turistlere ve Türklere olanları anlatmaya çalışıyorum. Hollanda’daki çoğu Türk’ün hiçbir şeyden haberi yok; sadece devlet televizyonunu izliyor ve Erdoğan’ın yalanlarını dinliyorlar.”
Ulusal’ın anne-babası Hatay’dan, Türkiye’nin güneyindeki bir il- geliyor. Ulusal, Hollanda’da doğmuş, annesiyle yaşıyor. Babası boşanma sonrası Türkiye’ye dönmüş. Ulusal, dini bir terbiye almamış, yine de kendini Müslüman addediyor. Bir lokantada yarı zamanlı çalışıyor ve piyano çalıyor. Önümüzdeki sene konservatuar sınavına girmeyi umuyor. Evden devraldığı siyasi bir görüş yok. Bu yüzden, ailesi ve arkadaşları olmadan tek başına eylem yapıyor.
“Kimsenin katılmasını istemiyorum,” diyor Ulusal. “Bunu kendi irademle başkaları için yapıyorum.” Sadece müzik yapan, yoga dersi veren ve başka barışçıl etkinlikler düzenleyen göstericilerin polisin aşırı şiddetine maruz kalması onu da etkilemiş. Ulusal’a göre, Gezi Parkı kapitalizmin varolmadığı kısa süreli de olsa küçük bir ütopya yarattı. “Şimdiye kadar o kadar çok şiddet ve yaralanma görüntüsü gördüm ki. Bu beni gerçekten derinden etkiledi.”
RESİM (Aralarında Ulusal’ın da olduğu protestocular Atatürk’ün portresine bakarak sekiz saat boyunca hareketsiz duran Duran Adam’ın protestosunu yapıyorlar).
Ulusal artık gece gündüz gelişmeleri takip etmekten başka birşey düşünemiyor. “Taksim Meydanı zorla boşaltıldığında, bütün gece ayakta kaldım. Aynı anda üç kanalı birden izliyor, durmadan Twitter ve Facebook’a bakıyordum.” Hollanda’da mümkün olan tüm kaynaklara erişebildiği için Ulusal, İstanbul’da olanları oradaki göstericilerden daha iyi biliyor. Türkiye’ye öyle dikkat kesilmiş ki Brezilya’daki daha yakın tarihli (fakat benzer) protestolar tamamen dikkatinden kaçmış.
Elbette Ulusal ilk uçakla İstanbul’a gitmeyi düşünüyor. “Ama oradakiler burda kalmamın ve Hollandalılara Türkiye’nin diktatorluğa dönüşmekte olduğunu haber vermemin daha iyi olacağını söylüyorlar.” Şimdilik Ulusal’ın protestosunu sonlandırması sözkonusu değil. Beursplein’de pes etmek lafı duyulmuyor. Türkiye’de hiçbir şey değişmediği ve yaralı/ölü sayısı artmaya devam ettiği sürece oradaki protestolar dadevam edecektir buradaki protestolar da.
Çeviren : Özde Çakmak
* * *
Ulusal has been demonstrating every night for three weeks in a row on the “Beursplein” (square) in Amsterdam
For weeks the world has been gripped by violent developments on and around the Taksim Square in Istanbul. Pictures of blood-stained protestors and footage of attacks with tear gas and water cannons are eagerly shared via Twitter and Facebook. Not only by the Turks themselves, but also by journalists, artists and activists of other nationalities. Yes, even by people you would not expect to care for, well, for anything… follow this news.
The continuing rain of rubber bullets almost makes us forget that at the Beursplein (square) in Amsterdam dozens of Turkish Dutch gather every day to support their brothers and sisters in Istanbul, Ankara and other cities. Their first gathering was briefly noted in the media, but since then the peaceful Turks on the Beursplein have been almost forgotten.
Yet, every time I pass by the same young boy stands out. Big dab of gel in his hair, neat shirt, warm expression. He draws my attention because he is much younger than the rest of the Turks on the Beursplein. I decide to talk to him hoping he can explain why for God’s sake they are still there, each and every night. Other media haven’t been asking that question.
Loyally, Ulusal (20) bikes every evening around seven from Amsterdam-West to the Beursplein. He belongs to the hard core of twenty to thirty protesters who do not miss a day. Usually, Ulusal carries posters and flyers which he hands out to passersby. “I try to tell the Dutch, tourists and also Turks what is going on. Many Turks in the Netherlands know nothing; they only watch the state television and listen to Erdogan’s lies.
Ulusal’s parents come from Hatay, a province in southern Turkey. He was born in the Netherlands and lives with his mother. His father went back to Turkey after their divorce. Ululal hasn’t had a very religious upbringing, but feels Muslim nonetheless. He works part-time in an eatery and plays the piano. Next year he hopes to take the entrance exam for the conservatory. He did not inherit political commitment from home. So, Ulusal demonstrates alone, without family or friends.
“I don’t want anyone to join,” says Ulusal. “I do this of my own motion, for others.” He was moved by the excessive police violence against the demonstrators in Gezi Park who only made music, taught yoga classes or organized other peaceful activities. According to him, Gezi Park formed a short-lived small utopia in which capitalism did not exist. “By now I have seen so many images of violence and injuries. That really touches me deeply.”
PICTURE [Several protesters at the Beursplein, including Ulusal, imitate the protest of the Standing Man, who for eight hours stood standing still, staring at the portrait of Kemal Atatürk]
Ulusal can’t think of anything else anymore and follows the developments night and day. “When Taksim Square was forcibly cleared, I stayed up all night.” I was watching three channels at the same time and constantly checked Twitter and Facebook.” Because in the Netherlands he has access to all possible sources, Ulusal has a better idea of what is happening in Istanbul than the demonstrators over there. He is so focused on Turkey that the more recent (but comparable) protests in Brazil have completely escaped his attention.
Of course Ulusal has considered getting on the first plane to Istanbul. “But the people there tell me it’s better for me to stay here and inform the Dutch about the dictatorship that Turkey is becoming.” For now ending his protest is out of the question. Calling it quits hasn’t been heard at the Beursplein. As long as nothing changes in Turkey and the number of casualties continues to rise, the protest over there will continue. And so will I.
Translated by Jorrit Jelle
* * *
Ulusal Staat al Drie Weeken Lang Elke Avond te Demonstereren op het Beursplein in Amsterdam
Al weken is de wereld in de ban van de gewelddadige ontwikkelingen op en rondom het Taksimplein in Istanbul. Foto’s van met bloed besmeurde demonstranten en filmpjes van traangasaanvallen en waterkanonnen worden gretig gedeeld via Twitter en Facebook. Niet alleen door de Turken zelf, maar ook door journalisten, kunstenaars en activisten van andere nationaliteiten. Ja, zelfs mensen van wie je niet verwacht dat ze iets geven om, nou ja, iets… volgen dit nieuws.
Door de aanhoudende regen van rubberen kogels vergeten we dat op het Beursplein in Amsterdam sinds 31 mei dagelijks tientallen Turkse Nederlanders bijeen komen om hun broeders en zusters in Istanbul, Ankara en ander steden te steunen. Bij hun eerste samenzijn werd kort stilgestaan, maar sindsdien worden de vreedzame Turken op het Beursplein nagenoeg vergeten.
Toch valt elke keer als ik langsloop dezelfde jongen op. Flinke lik gel in zijn haar, nette blouse, warme uitstraling. Hij trekt mijn aandacht omdat hij vele malen jonger is dan de rest van de Turken op het Beursplein. Ik besluit om hem aan te spreken, in de hoop dat hij me kan uitleggen waarom ze in godsnaam nog steeds daar staan, elke avond weer. Andere media stellen deze vraag immers niet.
Ulusal (20) fietst loyaal elke avond rond zeven uur vanuit Amsterdam-West naar het Beursplein. Hij behoort tot de harde kern van twintig à dertig demonstranten die geen dag mist. Meestal heeft Ulusal posters en flyers mee, die hij uitdeelt aan voorbijgangers. “Ik probeer Nederlanders, toeristen en ook Turken te vertellen wat er gaande is. Veel Turken in Nederland weten van niks; die kijken alleen naar de staatstelevisie en luisteren naar Erdoğans leugens.”
Ulusals ouders komen uit Hatay, een provincie in het zuiden van Turkije. Hij is in Nederland geboren en woont bij zijn moeder. Zijn vader is na de scheiding teruggegaan naar Turkije. Ulusal is niet echt gelovig opgevoed, maar voelt zich wel moslim. Hij werkt parttime in een eetcafé en speelt piano. Volgend jaar wil hij toelating doen voor het conservatorium. Politiek engagement heeft hij niet vanuit huis meegekregen. Ulusal demonstreert dan ook alleen, zonder familie of vrienden.
“Ik dwing niemand om mee te doen,” zegt Ulusal. “Ik doe dit vanuit mezelf, voor anderen.” Hij werd gegrepen door het buitensporige politiegeweld tegen de demonstranten die in Gezi Park alleen muziek maakten, yogalessen gaven of andere vreedzame activiteiten organiseerden. Gezi Park was volgens hem heel even een kleine utopie waar kapitalisme niet bestond. “Inmiddels heb ik zo veel beelden van geweld en verwondingen gezien. Dat raakt me echt diep.”
Verschillende demonstranten op het Beursplein, waaronder Ulusal, imiteren de actie van de Standing Man, die acht uur lang stilstond op het Taksimplein en naar een portret van Kemal Atatürk staarde.
Ulusal kan nergens anders meer aan denken en volgt de ontwikkelingen dag en nacht. “Toen het Taksimplein hardhandig werd ontruimd, bleef ik de hele nacht op. Ik keek naar drie tv-zenders tegelijk en checkte constant Twitter en Facebook.” Omdat hij in Nederland toegang heeft tot alle denkbare bronnen, weet Ulusal beter wat er in Istanbul speelt dan de demonstranten daar. Hij is zo gefocust op Turkije dat de recentere (maar vergelijkbare)protesten in Brazilië volledig langs hem heengaan.
Natuurlijk heeft Ulusal er over nagedacht om in het eerste vliegtuig naar Istanbul te stappen. “Maar de mensen daar vertellen me dat het beter is dat ik hier blijf en de Nederlanders informeer over de dictatuur die Turkije aan het worden is.” Stoppen met demonstreren is voor hem nog niet aan de orde. “Het woord ‘stoppen’ is op het Beursplein nog niet gevallen. Zolang er in Turkije niets verandert en het aantal gewonden blijft oplopen, gaan de demonstraties daar gewoon door. En ik dus ook.”
by Haroon Ali
haberin orjinali için vice.com/nl/
ingilizce çeviri için yosistanbul.wordpress.com/
Haber: Haroon Ali
Türkçeye çeviren: Özde Çakmak
İngilizceye çeviren: Jorrit Jelle
Yayına hazırlayan: Alper Tolga Akkuş / #anavarrza
(Vice.com, Yosİstanbul, Yeşil Gazete / Türkiye)