Almanya bir reaktörünü daha kapattı

Böylece toplam 8 reaktör Almanya’da devre dışı bırakılmış oldu … Bu hafta sonu Bavyera’daki  Grafenrheinfeld nükleer santrali bir daha çalıştırılmamak üzere kapatıldı. 2011’den sonra Almanya’da  kapatılan santral bulunmuyordu.

grafenrheinfeld
Grafenrheinfeld Nükleer Santrali

Grafenrheinfeld rekatörünün ürettiği enerjiyi bir başka kaynaktan tedarik etmek hiç sorun değilse de Bavyera hükümeti alternatif yolları düşünmekte çekimser davranıyor.

33 yıl boyunca işletilmiş olan  Grafenrheinfeld  santrali Almanya’daki en yaşlı nükleer santral  ve 27 Haziran Cumartesi günü  son kez çalıştırıldı.  Tesisin yarısından fazlası sökülmüş durumda ve Almanya , geleceğin kazançlı pazarı olan nükleer santrallerin güvenlikli bir biçimde sökülmesi alanındaki  uzmanlığını geliştiriyor .  Avrupa’da  kapatıldığı resmi olarak ilan edilen, edilmeyen  bir çok nükleer santral var , geniş ölçekte nükleerden çıkış yaşanıyor  öyle ki Avrupa’da 2030’a kadar sadece bir kaç nükleer santral kalabilir .

Şimdiye dek , Almanya’da  sadece 3 küçük nükleer reaktörü sökülmüş bulunuyor  .  Bavyera’da the Niederaichbach santrali 1974’te sökülmüştü yani açıldıktan sadece 18 ay sonra . 106 MW’lık kapasiteyle biraz küçük olsa da  1995 yılında Avrupa’da tamamen kapatılmış olan tek nükleer santraldi ancak sökümün maliyeti  280 milyon Alman Markı ile 230 milyon Mark olan yatırım maliyetini bile geçmişti.  Bir diğer örnek de Stade’deki  reaktördür : bu reaktör de çalıştırılmaya başladıktan 31 yıl sonra  2003 yılında kapatıldı  , maliyetle söküm arasındaki maliyet farkında bugün de bir değişiklik yok . Stade santrali kurulum maliyeti 150 miyon Avro iken sökümü 500 milyon Avro hatta en ileri ihtimalle 1 milyar Avro tutacak .

Peki ışıklar sönecek mi?

Grafenrheinfeld’daki  I,  345 MW’lık  reaktör Bavyera’daki elektriğin 6’da 1’ini üretiyor ve Almanya’da 2011 Fukuşima faciasının ardından geçici olarak kapatılan 8 reaktörden biri olan  Isar I’ den sonra kapatılmayı bekleyen 2. reaktör denilebilir.  2010 yılında , Bavyera’da yıllık 73 TWh of elektrik  üretilmişti. Pazar günü itibariyle , bu miktar  50 TWh’a düşecek.  (Bu açığı kapatmak için başka bir santralin kapasitesinin de arttırılması öngörülmüyor )

Almanya’nın nükleerden çıkışı – 2022’nin sonunda olacak , Bavyera’da diğer 3 santralin de kapatılması bekleniyor . Bavaria – Gundremmingen B  2017’de  (ülke genelindeki programa göre bir sonraki  kapatılacak reaktör), Gundremmingen C ve  Isar II ise sırasıyla  2021’de  ve 2022’de kapatılacak . Peki  Bavyera bu enerji açığını kapatabilecek mi– peki ya Almanya oluşan enerji açığını nereden kapatacak?

1970’lerden itibaren , politikacılar nükleer santralleri  ekonomik krizlerden sakınmanın yolu olarak görüp uyarılarda bulunmuştur. Hatta uzmanlar yeni reaktörlerin kurulması yönünde ihtiyaç olacağını belirtmiştir fakat, bugünkü durumda  mevcut reaktörlerin kapatılmasına odaklanılmış bulunuluyor. Komşu eyalet  Baden-Württemberg’in Çevre Bakanlığı  tarafından  geçen sonbahar  gerçekleştirilen Güney Almanya’da  “güvenli kapasite” çalışması  sunumu ,  nükleerden çıkış sürecinin sonuna doğru komşu ülkelerde de nükleere talebin düşeceğini söylüyor . Bu açıklamayı Yeşil Parti Bakanı yaptı. Bulgular oldukça objektif  ne  endüstri temsilcilerini ne de nükleer yanlılarını korkutmak amacını taşıyor.    Bavyera eyaleti  bu sebeple enerji  tedarikinde kayıp yaşayabilir.

Öte yandan  enerji açığını kapatmak için çözüm üretebilecek , aksiyon alınabilecek  yeterli zaman da mevcut. Fakat ne yazık ki Bavyera eyaleti hala bir çözüm üretmeye yanaşmıyor (ama nükleer atık da istemiyor).  Bununla beraber rüzgar çiftliklerinin geliştirilmesine de karşı çıkıyor  (kuşkusuz  rüzgar türbinleriyle bu enerji talebinin karşılanması çare sayılamıyor)  yeni yüksek voltajlı enerji hatlarının kuzeyden kablolarla transferi de söz konusu değil .

Yenilenebilir enerji savunucuları  yüksek  voltajlı enerji hatlarına da karşı  onlara göre pazardaki mevcut girdilerle sorunun üstesinden gelinebilir.  Rüzgar enerjisinin üretimde en yüksek seviyeye geldiği durumda (özellikle kuzey Almanya’da ) , kuzeyde üretilen elektrik enerjisinin fazlası  güneye iletilmiyor.

Alman enerji  habercisi  Jakob Schlandt’ın son tespitleri  oldukça ilginç . Ülkenin enerji ağı ajansı yedek rezervlerde 3.1 Gwlik bir yükseliş öngörüyor  ki bu  2017’de kapatılacak olan iki nükleer santralin ürettiği enerjiden daha fazlasına denk . 2019’a gelindiğinde ise bu rezerv en düşük seviyelere gerileyecek. Dolayısıyla  Ajansın raporuna göre grid iyileştirmeleri 2019’a kadar tamamlanmak zorunda .

Schlandt , bu durumun Avusturya ve Almanya’nın elektrik piyasasındaki  tek fiyat uygulamasından  vazgeçilmesine sebep olup olmayacağını  da sordu.  Ajans bu soruya evet cevabını verdi. Eğer iki ülke ortak fiyattan vazgeçerse  Avusturya fiyatları serbest dalgalanacak  ve Bavyera’da  bir  enerji açığının oluşması halinde toptan fiyatlara yansıma olacak , bu durum yedek rezerve olan ihtiyacı azaltmanın toptan piyasada ek kapasiteyi azaltmak anlamına geldiğini gösteriyor.  Schlandt’ın söylediği gibi , bu  aksiyon Avrupa Birliği’nin üyelerinden  istediğinin tam tersi  yönde gitmek demek . Özetle , Bavyera enerji geçişi yaparak gemide yer almak istiyor ve eğer şimdi aksiyon alırlarsa bir enerji kısıtına girilmeyeceği görülüyor.

Almanya’da çoğumuz  , Grafenrheinfeld’ı  Die Wolke(Bulut) adlıeserinden biliyoruz . Bu eser Çernobil kazasından sonra benzer bir çekirdek erimesinin Almanya’da Grafenrheinfeld ‘da yaşandığını konu eder . Öyle ki eser Alman okullarında müfredata girmiştir. Sadece Almanya’da 1.4 milyon basılmıştır(aynı zamanda 16 dile çevrilmiştir).  Grafenrheinfeld’ın kapanması  bu sebeple çok sembolik bir anlam taşıyacaktır. Evet kitap mutlu sonla bitmiyor . Umuyoruz ki gerçek hayatta Grafenrheinfeld ‘ın sonu öyle olmaz.

İngilizce’den çeviren :Pınar Demircan

(Yeşil Gazete, Energytransition)

 

Pınar Demircan
Pınar Demircan
Lisansını iktisat ,yüksek lisansını ingilizce işletme, doktorasını sosyoloji alanında tamamlamış olan Bağımsız Araştırmacı Pınar Demircan iş yaşamına Japonca bilmesi vesilesiyle Japon şirketlerinin insan kaynakları ve kalite yönetimi alanında çalışarak başladı. Profesyonel iş yaşamı devam ederken Türkiye'de bir nükleer santral kurulmasının yeniden gündeme gelmesinin ardından Fukuşima Nükleer Felaketi üzerinden nükleer santrallerin gerçeklerinin öğrenilmesi için Japonya'daki sivil toplum örgütleri ve ağlarıyla bağlantıya geçti. 2014 yılında Yeşil Gazete yazarları arasına katılarak nükleer santraller ve enerji konusuna yazılarıyla katkı yapan Demircan nukleersiz. org koordinatörlüğünü de bu tarihten itibaren yürütüyor. Çok sayıda sivil toplum örgütüyle çalışmalar yürüten Demircan'ın yurt içi ve dışında katıldığı konferans, etkinlik ve atölyelerde iklim, enerji, çevre ve ekoloji konularında özellikle nükleer bağlamında paylaşımları bulunuyor. Çalışmalarını akademik alanda da sürdürmek için başladığı sosyoloji alanındaki doktorasını 2023 yılında tamamlayan Demircan'ın disiplinlerarası alanda çeşitli çeviri ve makaleleri bulunuyor. İletişim: [email protected]

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

[İklim Masası] COP29 kararları zayıf: “Jeopolitik gelişmeler iklim eylemini yavaşlatıyor”

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen İklim Zirvesi’nde (tam adıyla 29....

EN ÇOK OKUNANLAR