Federal Almanya Parlamentosu’na mensup 37 vekil bir açıklamayla Türk hükümetini insan haklarını korumaya çağırdı. Açıklama şu şekilde:
İki haftadır Türkiye‘de son yılların en yoğun eylemleri yaşanıyor. Herşey İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’na yapılacak bir imar projesini engellemek adına başladı. Toplumun farklı kesimlerinden oluşan bir grup Gezi Parkı’nı korumak için bir eylem başlattı. Barışcıl biçimde tepkilerini ortaya koyan eylemcilere polis 31 Mayıs sabahında gözyaşartıcı gaz ve biber gazı kullanarak şiddetli bir biçimde müdahele etti.
Protestolar bunun ardından hükümet karşıtı bir hal alarak tüm Türkiye’ye yayıldı. Eylemlerin yapıldığı neredeyse tüm kentlerde polis eylemcilere karşı gözyaşartıcı gazlar (CR- und CS-tipi), tazyikli su ve yer yer plastik mermi kullanmıştır.
Türk Tabipler Birliği’nden edinilen bilgilere göre şuana kadar dört kişi eylemlerde hayatını kaybetmiştir.
Başbakan Erdoğan polisin „aşırı“ müdahelesini kabul etmekle birlikte güvenlik görevlilerini eylemleri kontrol altına almak için gerekirse zor kullanmaları konusunda yetkilendirildiklerini belirtmiştir. Eylemciler tarafından otoriter bir siyasi tavır güttüğü ifade edilen Başbakan Erdoğan olayların ardından, Gezi Parkı’na imardan vazgeçilmediğini hatta Taksim‘e bir de camii yapılacağını duyurmuştur. Alacağı kararları ne muhalefete ne de ‚bir kaç çapulcuya‘ sorma gereği duymadığını içeren ifadeleriyse halk arasında yeniden rahatsızlık yaratmıştır. Yurtdışı seyahatinden önce eylemcileri engellemek üzere sabırsızlanan seçmenini güçlükle evde tuttuğuna dair sözleriyle de toplumu gererek bölünmelere yol açan açıklamalarına bir yenisi eklenmiştir.
Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türkiye’de gerçekleştirilen eylemlerin sadece bir park için olduğu izlenimi yaratmaya çalışmaktadır. Oysa eylemler artık Erdoğan’ın otoriter olarak adledilen siyasetine ve 11 yıldır ülkeyi yöneten partisine yönelmiştir.
Demokrasi ancak fikirlerin hür ifade edilebildiği bir ortamda yaşatılabilir. Bireyler fikirlerini kamuya açık alanlarda dile getirebilecekleri gibi bu görüşler hükümete karşı eleştirel nitelikte de olabilir. Demokratik meşruiyeti bulunan her hükümetin en sert eleştirileri bile sağduyuyla karşılaması, kamunun ve bireylerin güvenliğini insan haklarına uygun bir biçimde güvence altına alması gerekir.
Türk hükümeti kendi anayasal düzeninin gerekli kıldığı gibi demokratik haklara, fikir ve ifade özgürlüğüne ve toplanma özgürlüğüne saygı göstermeli ve bu hakları güvence altına almalıdır.
Biz aşağıda isimleri bulunan milletvekilleri, olarak Türk hükümetini şu ortak çağrıda bulunuyoruz:
- Hükümet kendi halkına karşı şiddet kullanmaktan vazgeçmelidir. Barışcıl biçimde demokratik haklarını kullanan eylemcilere karşı ve hatta kapalı mekanların içine sıkılan göz yaşartıcı gazlar yalnızca eylemcilerin sağlıklarını tehlikeye atmakla kalmamakta aynı zamanda evrensel insan haklarına da aykırılık teşkil etmektedir.
- Hükümet yetkilileri ve Başbakan Erdoğan eylemcilerle diyalog zemini arayarak gerinliğin azaltılması için çaba göstermelidir.
- Güvenlik güçlerinin aşırı şiddete başvurduğu haller ivedilikle ve şeffaf bir biçimde hukuk devletinin olanakları dahilinde araştırılmalı ve gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Tüm tartışmalı ve ekolojik açıdan endişe uyandıran projeler, örneğin nükleer santraller veya Ilısu Barajı, doğrudan etkilenecek olan yurttaşlarla diyalog içersinde geliştirilmeli ve bölge sakinlerinin endişeleri ciddiye alınmalıdır.
- Yeni anayasa hazırlık çalışmaları geniş bir tabanda ve sivil toplumun yoğun katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Tüm yurttaşların imkanları doğrultusunda bu gibi tartışmalara katılımı imkanı en temel demokratik haklar arasındadır.
- Hükümet, halkının büyük bir çoğunluğunun destek verdiği Avrupa Birliği’ne katılım sürecini yapıcı bir biçimde sürdürmeli ve AB’ye katılım perspektifini popülist ve ayrımcı öğeler taşıyan bir siyaset tarzına kurban etmemelidir.
Milletvekilleri (alfabetik sırayla):
1. Agnes Krumwiede, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
2. Angelika Graf, SPD
3. Arfst Wagner, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
4. Beate Walter-Rosenheimer, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
5. Britta Haßelmann, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
6. Christoph Strässer, SPD
7. Claudia Roth, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
8. Daniela Wagner, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
9. Dorothea Steiner, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
10. Dr. Anton Hofreiter, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
11. Dr. Frithjof Schmidt, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
12. Dr. Harald Terpe, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
13. Dr. Hermann E. Ott, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
14. Ekin Deligöz, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
15. Gernot Erler, SPD
16. Günter Gloser, SPD
17. Johannes Kahrs, SPD
18. Josef Winkler, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
19. Jürgen Trittin, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
20. Katja Dörner, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
21. Katrin Göring-Eckardt, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
22. Kerstin Andreae, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
23. Konstantin von Notz, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
24. Manfred Nink, SPD
25. Memet Kilic, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
26. Monika Lazar, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
27. Stefan Liebich, Die LINKE
28. Steffen-Claudio Lemme, SPD
29. Susanne Kieckbusch, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
30. Swen Schulz, SPD
31. Tabea Rößner, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
32. Tom Koenigs, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
33. Ulrich Schneider, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
34. Uta Zapf, SPD
35. Uwe Kekeritz, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
36. Viola von Cramon, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN
37. Volker Beck, BÜNDNIS 90/ DIE GRÜNEN