Ancak iklim değişikliğine maruz kalan bir dünyada bu tavır, organik atıkların ekosistemlere geri dönüştürülebileceği ve bunun yapılmasının gerekli olduğu gerçeğini görmezden geliyor. Verimliliğine rağmen, insan atıklarını geri dönüştüren tuvaletler çok nadir, zira çoğu kültürde bu kabul edilmeyen bir durum.
İnsan atıklarını güvenli bir şekilde arıtabilen sistemler, bunları enerji yoğun, aşırı yüklenmiş kanalizasyon şebekelerine ve arıtma tesislerine aktarmak için büyük miktarda su kullanan tuvaletlerin yerini aldığında elde edilebilecek faydalar çoğunlukla görmezden geliniyor.
Çevre sorunlarına yönelik çözümlerin çoğu, yeni inovasyonlar ve teknolojiler etrafında toplanıyor . Ama ya mesele bundan daha fazlasıysa? Ya kültür, davranış, öğrenilmiş tabular ve önyargılarla ilgiliyse?
The Conversation, konuyla ilgili tabuları ve insan atıklarını geri dönüştüren teknoloji hakkında insanların fikirlerini nelerin değiştirebileceğini araştırdı. Araştırmanın çıkış noktası; insanlar doğal çevre üzerindeki etkilerini azaltmak için daha yeşil yollar aradıkça, neyin atık olduğu ve neyin değerli olduğu hakkındaki düşüncelerinin nasıl değişebileceği.
Daha ‘yeşil’ tuvalet teknolojileri
Çalışmada, yöneticilerin bazı teknolojilerin nasıl benimsenebileceğini tam olarak araştırmadan, insanların neyi kabul edip etmeyeceği konusunda genellikle varsayımlarda bulunduğuna dikkat çekiliyor. Örneğin, rüzgar çiftliklerine karşı sık sık görülen toplumsal direnişte, bu topluluklarla etkileşim sayesinde direnç gösterenlerin zaman içinde kabule doğru evrilebildiğine dikkat çekiliyor. Yerel halkın dahil olduğu ve finansal getirilerden yararlandığı topluluk mülkiyetin de kabulü artırabildiği kaydediliyor.
İnsan atıklarını geri dönüştüren tuvaletler de, şu anda arıtma çalışmalarına aşırı yüklenmekte olan kanalizasyon miktarını önemli ölçüde azaltabilir ve atıkları organik bir gübreye ve temiz yakıt biyogazına dönüştürebilir . Bu, iç mekan hava kirliliğine ve ilgili hastalıklara neden olan geleneksel odun yakıtlarının yerini de alabilir veya kullanımını azaltabilir .
Evsel biyogaz teknolojisi , tuvaletlerde bakterilerin organik atık malzemeleri temiz yenilenebilir biyogaza parçaladığı havasız üniteler olan anaerobik çürütücüye bağlanmasını sağlıyor. Bu teknoloji, düşük ve orta gelirli ülkelerde daha yaygın olmakla birlikte , dünya çapında daha yaygın olarak kullanılma potansiyeline sahip.
Direncin üstesinden gelmek
Tuvalete bağlı anaerobik çürütücüler (TLAD’ler) çok fazla dirençle karşılansa da teknolojiyle ilgili korkuları ve çekinceleri nasıl gidereceğiniz konusunda ise şaşırtıcı derecede az bilgi bulunuyor.
Nepal‘de, insan atık ürünlerinin kullanımına karşı çıkan kültürel tabulara rağmen, çok sayıda TLAD olduğuna dair raporlar var. Makale yazarı Natalie Boyd Williams, insanların onları nasıl kabul ettiği hakkında bir şeyler öğrenip öğrenemeyeceğimizi görmek için kırsal kesimdeki ev sahipleriyle derinlemesine görüşmeler yaptı; onları saflık ve kirlilik konusundaki kültürel ve dini itirazlarıni dinledi, TLAD’lerin benimsenmesini için ne yapılabileceğini sorguladı.
Buna göre, sosyal normların değişmesi ve ilk direniş duygularının üstesinden gelinmesi için zamana ihtiyaç bulunuyor. Bazı durumlarda, haneler sadece teknolojiye daha fazla karşı olan eski nesiller vefat ettikten sonra TLAD’leri kurduğu tespit edilmiş.
Topluluk liderleri de anaerobik çürütücü tuvaletlerin alımını hızlandırmada önemli bir rol oynuyor. Bu kişiler genellikle topluluğun geri kalanı onaylamadığında bile TLAD’leri kuruyor. Çoğu topluluk üyesi, TLAD’lerin evlerinin kötü kokmasına veya hijyenik olmamasına neden olabileceğini düşünse de kurulu olanları görünce fikrini değiştiriyor.
Yakacak odun bulma ihtiyacını ortadan kaldıran bir ücretsiz pişirme yakıtı olması ve evde duman olmaması, ayrıca daha iyi tuvalet tasarımı ve daha az atık sorunu gibi diğer avantajlar, insanları teknolojinin kullanışlılığına ikna etmiş. Araştırmada, komşularınca kurulan TLAD’lerin nasıl çalıştığını öğrenme fırsatları, insanları kendilerininkini kurmaya teşvik etmede başarılı olduğuna dikkat çekiliyor.

Geleceği kucaklamak
Çalışma bulgularından çıkan sonuca göre, politika yapıcıların kararlarını halkın tuvaletlerin geri dönüştürülmesiyle ilgili ilk algılarına dayandırmamaları gerektiği ortaya çıkıyor. Yeni teknolojileri anlatarak ve göstererek, kendilerine ve çevreye faydalarını açıklayarak insanları kazanmaları; insanların bu fikre alışmaları ve zorlu buldukları uygulamalarla rahatsızlıklarının üstesinden gelmeleri için biraz zaman tanımalı öneriliyor.
Nepal’de incelenen toplulukta, çoğu insan TLAD’leri sosyal olarak daha kabul edilebilir olduğunda benimsedi. Geri dönüştürülmüş kanalizasyondan içme suyunun yaygın olarak kabul edildiği Singapur‘da, yetkililer bilimeve çevresel değere vurgu yapan ancak daha da önemlisi, geri dönüştürülmüş su tüketimini tamamen normal hale getiren olumlu medya kampanyalarını destekledi. Çalışmada, politika yapıcıların, sosyal normların gücünü ve medyanın bilgi iletişiminde oynayabileceği olumlu ve olumsuz rolü kabul etmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
Boyd Williams şunları söylüyor: “Bu çalışma geri dönüşüme karşı direncimiz hakkında da bir şeyler öğretebilir. Birleşik Krallık’ta kanalizasyon ve gıda atıkları, endüstriyel ölçekte anaerobik çürütme kullanılarak biyogaz ve tarımsal gübreye dönüştürülür – ancak daha küçük ölçekli biyogaz üniteleri fütüristik olmaya devam ediyor. Doğru bilgiye sahip olduğumuzda, kanıtlanabilir faydalar gördüğümüzde ve çevreyi iyileştirmeye ne zaman katkıda bulunabileceğimizi anlayabilmek için ilk baştaki isteksizlik ve çekingenlik tepkilerinin ötesine geçmemiz gerekiyor.