8. Trans Onur Yürüyüşü’nde basın açıklaması Harbiye’de yapıldı

8. Trans Onur Haftası kapsamında İstanbul’da düzenlenmesi planlanan 8. Trans Onur Yürüyüşü’nde basın açıklaması Harbiye’de  ve Beyoğlu Öğüt Sokak’taki İstanbul LGBTİ Derneği’nin önünde okundu. Yürüyüş ise polis engeli nedeniyle gerçekleştirilemedi.

Bianet’den Çiçek Tahaoğlu’nun haberine göre Aktivistler basın açıklamasının ardından 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Otel’de öldürülenleri de andı.

Harbiye’eki açıklamaya katılanlar “Dönmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz” sloganıyla Taksim’e doğru yürüyüşe geçti.

Harbiye’de park halinde duran bir TOMA aktivistleri görünce U dönüşü yaparak peşlerinden geldi. Aktivistler bir sokağa girerken, TOMA da sokağın girişini kapattı.

7 aktivist gözaltına alındı

Akşamüstü saatlerinde, Beyoğlu’ndaki İstanbul LGBTİ Derneği’nin önünde de bir basın açıklaması yapıldı.

Dolapdere’de 7 aktivist gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Beniz Ertürk, Özgür Durmaz, Buse Kılıçkaya, Emre Aymelek, Şevval Kılıç, Umut Avcı, Ömer Erten.

Gözaltına alınan hak savunucuları Feriköy Karakolu’na götürüldü. Yaklaşık bir saat süren gözaltının ardından hepsi serbest bırakıldı.

Transız, buradayız, alışın, gitmiyoruz!

8. Trans Onur Haftası kapsamında düzenlenen 8. Trans Onur Yürüyüşü’nde Harbiye’de okunan basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

Basına ve kamuoyuna,

Yıllardır sorunsuz bir biçimde kutlanan ve kamu düzeni adına hiç bir sorun teşkil etmeyen Trans Onur Haftası iki yıldır valilik tarafından engelleniyor.

Valilik yaptığı açıklamada “başta katılımcılar olmak üzere vatandaşlarımızın ve gezi amacıyla bölgede bulunan turistlerin güvenliği ve kamu düzeni gözetilerek, söz konusu yuürüyüşün düzenlenmesine izin verilmeyecektir” diyor.

Valiliğe soruyoruz;

* Daha önce 8 kez düzenlenmiş olan yürüyüşte hangi yurttaşın güvenliği tehlikeye düşmüştür?

* Hangi turiste ufacık bir zarar gelmiştir?

Dönmeliğimiz kadar eminiz ki, değil İstanbul Valiliği, başbakanlık bile böyle bir gerekçeyi somutlayamaz…

İstanbul Valiliği lütfedip transların ve transfobi karşıtlarının güvenliğini de yayınladığı metine eklemiş. Valilik unutmuş olabilir; biz bir daha hatırlatalım!

Sayın vali;

İstanbul LGBTİ+ onur yürüyüşü 3 yıldır, trans onur yürüyüşü ise 2 yıldır tarafınızca yasaklanmaktadır. Bu 3 yılda 100’e yakın homofobi ve transfobi karşıtı yaralanmış, onlarcası gözaltına alınmış ve yine yüzlerce yurttaşa polis tarafından şiddet uygulanmıştır. En temel haklarını kullanmak üzere Taksim’e gelen onlarca yurttaş ise hukuksuz bir biçimde yargılanmıştır.

Ve yine pek sayın Vali, Anayasa’da güvence altına alınan haklarımız sivil-faşist unsurların; cihat, öldürme ve katletme çağrıları eşliğinde engellenmiştir. Üstelik sizlere bağlı kolluk kuvvetlerinin gözetiminde…

Soruyoruz,

Güvenlik, anayasal hakkını kullanan yurttaşları gazlayarak, döverek, gözaltına alınarak mı sağlanır? Güvenlik dediğiniz, anayasaya göre suç işlemiş sivil faşist unsurların yürüyüşe saldırmalarına göz yumarak, ses çıkarmayarak mı sağlanır?

Valinin bu sorulara cevap vermeyeceğini biliyoruz. Vali ve yürüyüşün yasaklanmasında fikir birliğine varan herkes bilsin ki, anayasal hakkımızı kullanma cüretinden asla vazgeçmeyeceğiz!

Bugün Ortadoğu, savaşlar, iç çatışmalar, iktidarların baskıcı politikaları ile kıvranmaktadır. Yanı başımızda, Suriye ve Irak’ta yaşanan savaş, en acımasız yüzünü translara göstermektedir. Muhalif olduğu gerekçesi ile hükümetin de destek verdiği ‘Fetih Ordusu ve Özgür Suriye Ordusu’ gibi bir çok örgüt, LGBTİ+’lara yönelik bir çok sistematik suça imza atmış ve bir çok arkadaşımızı en ilkel yöntemlerle katletmiştir.

Tüm bu vahşetin ortasında yeni bir hayat kurmak için yola çıkan LGBTİ+’lar, bir geçiş ülkesi olarak Türkiye’ye göçmek zorunda kalmış ve yine sistematik olarak yok sayılmaya mahkum edilmişlerdir. Kamusal alanda bin bir türlü zorluk ile ayakta kalmaya çalışan göçmen translar, destek mekanizmalarından yoksun bir sistem içinde sivil ölüme mahkum edilmişlerdir.

Kampların içler acısı durumu, kiraların yüksekliği, işsizlik, güvencesizlik göçmenler için olağan bir hal almışken, translar için durum iki katı zorlaşmaktadır.

Toplumdaki transfobi, yabancı düşmanlığı ile birleşince Türkiye’de yaşayan göçmen translar için her gün şiddet ve tehditle yüzleşmek bir zorunluluk haline gelmiştir. Her anımız ve aldığımız her soluk varolma mücadelesine dönüşmüştür.

Bizler, bu ülkenin farklı dillerde konuşan, farklı coğrafyalardan gelen, farklı inançlara sahip olan ve dünyanın tüm renklerini yüreğinde taşıyan transları olarak, hiçbir trans arkadaşımızın ölüm tehditleri, devlet ya da sivillerin şiddeti ve hiçbir türden ayrımcılığın karşısında yalnız kalmasına izin vermeyeceğimizi deklare ediyoruz. Yanyana gelmemizi engelleyen devlet aklına ve tüm ayrımcı fikirlere inat; biz translar, dil, din, ırk, renk ayrımı gözetmeksizin birbirimize sahip çıkmaya devam edeceğiz!

Suriye’den ve diğer tüm ülkelerden Türkiye’ye göçen translar için yapacağımız yürüyüşü engelleyen Valiye birkaç sözümüz var!

Sayın Vali, Bilmiyor olabilirsiniz; hatırlatalım!

Anayasa’nın 34. maddesine göre “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Ve 2911 sayılı yasanın 3. maddesine göre de herkes izin almaksızın gösteri ve yürüyüş yapma hakkına sahiptir.

Sayın Vali, bizler anayasal hakların korunması için mücadele eden yurttaşlar olarak, sizi anayasaya uygun davranmaya ve suç işlememeye davet ediyoruz!

Unutmayın, sizlerden önce yürüyüşü yasaklayanlar bugün tutuklu ya da makamında değil. Ve bizler hala buradayız! Yaşamlarımızı ve yaşam alanlarımızı korumaya devam edeceğiz! Yürüyüşümüzü sokak sokak engelleseniz de, bizler ev ev, sokak sokak, şehir şehir varolma mücadelemizi her gün daha da büyüteceğiz.

Susma haykır translar vardır! Sınırlar kafamızda, göçmen translar aramızda!

Yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz! Transız, buradayız, alışın, gitmiyoruz!

 

(Bianet)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karacasöğüt’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na marina için ÇED gerekli değilmiş

Marmaris'te 1. Derece Arkeolojik Sit alanına yat iskelesi ve turizm tesisi projesine valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değil' kararı İdare Mahkemesi'nce de uygun bulundu.

[COP29] Petrol zengini Suudi Arabistan müzakereleri sabote ediyor

Suudi Arabistan delegeleri, Bakü'deki iklim zirvesinde fosil yakıtlardan uzaklaşma, adaptasyon, iklim taahhütleri gibi kritik konulardaki müzakereleri her fırsatta engelliyor.

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

Yerel örgütler ‘nefes alan Türkiye’ için kömürden adil çıkış istiyor

16 yerel iklim ve çevre örgütü, COP29'a kalabalık bir heyetle katılan Türkiye'den kömürden adil bir çıkış takvimini açıklamasını talep etti.

‘Süper zenginlere vergi’ G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine girdi

Rio'da yapılan G20 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyayı en çok kirleten süper zenginlere ek vergi, iklim finansmanının artırılması yer aldı; 1.5C hedefi teyit edildi

EN ÇOK OKUNANLAR