Hayvan HaklarıKentManşet

[4 Nisan Dünya Sokakta Yaşayan Hayvanlar Günü] ‘Şiddet ve zulüm son bulsun’

0
sokakta yaşayan hayvanlar

Dünya Sokakta Yaşayan Hayvanlar Günü, 2010’da Hollanda Ulusal Sokakta Yaşayan Hayvanlar Konferansı‘nda bir araya gelen 100’den fazla Hollandalı kuruluşun katılımıyla kutlanmaya başlandı. 4 Ekim’deki Dünya Hayvanları Koruma Günü‘ne tam 6 ay kala kutlanan Sokakta Yaşayan Hayvanlar Günü, kentlerde yaşayan başıboş veya kaybolmuş evcil hayvanlar hakkında farkındalığı arttırmak amacıyla organize ediliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünya çapında sokaklarda yaşayan köpeklerin sayısı 200 milyondan fazla. Kedilerin sayısının ise bundan çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye, hayvan hakları konusunda neredeyse tamamen yetersiz. Mevcut yasal çerçevede hayvanlara yönelik suçlar cezasız kalırken hayvanlar, Türkiye Cumhuriyeti Medeni Hukuku gereğince Eşya Kanunu kapsamında değerlendiriliyor.

bianet’in aktardığına göre hayvanların yaşam hakkını koruyan ve 2004 yılında kabul edilen 5199 sayılı kanuna göre hayvanlarla ilgili yasaklardan bazıları şöyle:

  • Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
  • Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak.
  • Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak.
  • Hayvanlara cinsel istismarda bulunmak, işkence yapmak.
  • Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.

5199 sayılı kanundan önceden hayvanları öldürenlere hapis cezası öngörülmüyordu; fakat şimdi hayvanları öldürmek, yasaya göre hapis cezasına tabi ancak, özellikle sokakta yaşayan hayvanların uğradığı saldırılar ve öldürülmeleri, kamuoyunun tepkisi sönümlendikten sonra cezasızlık sarmalına hapsoluyor.

Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nin açıklamasına göre, Türkiye’deki bazı politik partiler ve yerel yönetimler, sokakta yaşayan hayvanlara yönelik tehdit oluşturuyor. Özellikle bazı partilerin seçim vaatleri arasında sokak hayvanlarını “toplatacaklarına” dair açıklamaların yer almasına karşı durulması ve yerel yönetimlerin, baroların ve hayvan koruma gönüllülerinin bu konudaki uygulamaları denetlemesi ve yasal süreçlerin başlatılması için harekete geçilmesi çağrısı yapılıyor.

Veteriner Halk Sağlığı Derneği, sokakta yaşayan hayvanların korunması ve kısırlaştırılması gibi önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor. Derneğe göre, Türkiye’de bazı belediyeler bu konuda öncülük ederken, bazı yerlerde yeterli çaba gösterilmiyor. Dernek, Dünya Sokakta Yaşayan Hayvanlar Günü’nün, hayvanlara yönelik farkındalık yaratma ve onlara daha iyi bir yaşam sunma çabalarını güçlendirmek için bir fırsat olduğunu belirtiyor​.

Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nin yayınladığı bildiride şu ifadeler yer alıyor:

“Yüzyıllardır bu topraklarda sokaklarımızı paylaştığımız köpekler, AKP iktidarı tarafından siyasi bir hedef haline getirildi; mevcut belediyeler kanuna aykırı toplamalar ve katliamlar yaparken, YRP ve BBP gibi partiler de kanuna aykırı seçim vaadinde bulunarak sokakta tek bir köpek bırakmayacaklarını, “itlaf” edeceklerini, yani açıkça öldüreceklerini duyurdu.

Toplumun büyük bir kesimi tarafından itiraz edilse de bu suçlar hakkında hiçbir yasal işlem başlatılmadı.

Şimdi herkesin bir olup, bu açık katliam duyurusuna karşı durması gerekiyor. Özellikle YRP’nin aldığı Yozgat, Şanlıurfa ve BBP’nin aldığı Sivas gibi şehirler ve yine bu partilerin aldığı diğer belediyeler barolar ve hayvan koruma gönüllüleri tarafından denetlenmeli, kanuna aykırı her uygulama engellenmeli, suç delilleri barolara ulaştırılarak yasal sürecin başlatılması sağlanmalıdır.

Fakat hak ihlalleri ne yazık ki sadece bu gerici partilerin söylem ve uygulamaları ile sınırlı değildir. CHP’li bazı belediyeler de partilerinin iç tüzüğüne ve seçim süreci genel tutumuna aykırı uygulamalarda bulunmakta ve kanuna aykırı toplamalar ile açıkça suç işlemektedir.

Başta Ankara Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Bilecik ve Aydın gibi belediyelerce uygulanan şiddete derhal son verilmeli, bu belediyeler kapılarını hak savunucuları ve gönüllülere açarak bilimsel çözüm projelerini hayata geçirmelidir.”

sokakta yaşayan hayvanlar

Sokakta yaşayan hayvanlar için dayanışmaya çağrı

Açıklamanın devamında “Sokakta yaşayan hayvanlara yönelik kurumsal şiddet ve bu cezasızlıktan cesaret alan katillerin, tecavüzcülerin yarattığı şiddet sarmalına karşı bir yol haritası sunuyor, bu yolda dayanışma için açık çağrıda bulunuyoruz” denilerek şunlar sıralandı:

1. TBMM’YE ÇAĞRI: Mevcut kanunlar ve yargı sistemi hayvanları korumaktan acizken, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak olarak hazırladığı yasa tasarısı, sokakta yaşayan hayvanlar için “katliam ve soykırım” anlamına gelmekte, popülasyonun kontrol altına alınmasını ise imkansızlaştırmaktadır. Tüm milletvekillerini bu yasaya karşı oy kullanmaya, yaşamdan yana olmaya davet ediyoruz. 2021 yılında hak savunucuları ve STK’lar ile oluşturulan dayanışmanın yeniden sağlanmasını ve bu kez alınan kararlara uyularak bilimsel çözümün hayata geçirilmesini istiyoruz. Üretimin durdurulmadığı koşullarda popülasyonun asla kontrol altına alınamayacağı, sokakta yaşayan köpeklerin sürekli toplatılıp hapsedilmesi ya da farklı şekillerde sonsuz bir şiddet döngüsüne girileceği açıktır. Özellikle evcil hayvan üretimi tamamen durdurulmalı ve eş zamanlı kısırlaştırma seferberliği, tıbbi koşullarda sağlanmalıdır.

2. YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI: Bu günden itibaren tüm yerel yönetimler acil olarak İl Hayvan Kurulu toplantıları alarak yerel gönüllüler, hak savunucuları ve tüm yerel yönetim bileşenleri ile birlikte bölgenin öznel koşullarının da dikkate alındığı kısırlaştırma projelerini hayata geçirmelidir.

3. MEDYAYA ÇAĞRI: Bugüne kadar “başıboş köpek terörü” gibi etik olmayan başlıklarla nefret politikalarının ve şiddetin sözcüsü olan medya şunu bilmelidir ki, yalan haberleri deşifre olduğu için kendilerine güven sarsılmıştır. Birlikte yaşamı hedef alan nefret söylemlerinin de bu coğrafyanın kültüründe yeri yoktur. Yerel seçimler öncesi hak savunucuları ve hayvan sever milyonların yaptığı çağrılar, sandık sonuçlarında açıkça karşılık bulmuş, iktidar ve küçük ortaklarının hayvanları hedef alan seçim politikaları, bozguna uğramalarında büyük etken olmuştur. Artık ana akım medyayı sokak hayvanları ile birlikte yaşamanın bu toplumun vazgeçilmez değerlerinden biri olduğunu kabullenmeye; barınak rantı hesapları yapan, tarikatlar güdümünde oy devşirmeye çalışan siyasilerin ve gözü dönmüş bir avuç caninin sözcülüğünden vazgeçmeye ve etik medya anlayışına davet ediyoruz. Ana haber bültenlerinde mutlaka “hayvan hakları ihlalleri” ne yer verilmeli ve tüm kanallarda kanunda da yer aldığı gibi hayvan haklarına yönelik “kamu spotları” yayınlanmalıdır.

4. ÜNİVERSİTELERE ve AKADEMİSYENLERE ÇAĞRI: Hayvan haklarının politik zemini akademik çalışmalarla sağlanmalı, bu bağlamda panel ve sempozyumlarla geniş kitlelere teorik bilgi ulaştırılmalı, aynı zamanda üniversiteliler ve akademisyenler hak savunusunun pratikteki temsilleri de olmalıdır.

5. SANATÇILARA ÇAĞRI: Geniş kitlelere adaletten yana tutum alma konusunda etki edebilecek “hak temelli yaklaşıma sahip” tüm sanatçılar kişisel medya hesaplarında ve çeşitli etkinliklerde hayvan haklarını gündeme taşıyarak bu konuda farkındalık yaratmalı, hak ihlallerine sessiz kalmamalıdır.

6. BAROLARA ÇAĞRI: 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun tüm hayvanların haklarını korumadığı açıktır. Bu başlı başına bir sorunken, koruduğunu iddia ettiği kedi, köpek gibi türler hakkındaki şiddet olaylarında ise mevcut yasanın bile uygulanmadığı; suçüstü hallerde bile, hakimlerin yatarı olmayan cezalarla failleri aramıza geri gönderdiği bugünlerde, hayvanların haklarını savunacak daha fazla avukata ihtiyacımız var. Her güne aramızda bir katilin, tecavüzcünün daha olduğunu öğrenerek uyanıyor, neredeyse hepsinin cezasızlık politikasıyla ödüllendirilmesini kabul etmiyoruz. Bu sebeple her ilin barosunda “Hayvan Hakları Komisyonu” olmalı; bu komisyon, kanunu bilen ve hayvanları önemseyen avukatlardan oluşmalı ve her ihlalde ulaşılabilecek şekilde, halka açık çalışmalar yürütmelidir.

7. DİĞER HAK SAVUNUCULARINA ÇAĞRI: Ne yazık ki, insanmerkezci-türcü ideoloji, farklı alanlarda mücadele veren hak savunucularının da bu gerçeği göz ardı etmesine sebep oldu. Ancak ülkemizde gittikçe büyüyen bir bütünleşik mücadele alanı da var: Anti-türcü hareket, cinsiyetçilik, ırkçılık, sağlamcılık gibi ideolojilerle mücadelede politik bir zemin sağlarken, ekoloji hareketine de en tutarlı politikaları sunabilmektedir.

Tüm şiddet ve tahakküm biçimleri ortak bir temele dayanır: bazı hayatların diğerlerinden daha üstün olduğu fikri. Bu fikri yeniden üreten tüm söylem ve eylemlere karşı ortak bir mücadele yürütülmesi gerekmektedir. Bu sebeple kadın hareketi, ekoloji hareketi, işçi hareketi, LGBTİ+ hareketi gibi farklı alanlarda mücadele yürüten tüm hak savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz.”

You may also like

Comments

Comments are closed.