2011’e dair şimdilik bilebildiğim veya kesinlik ölçüsünde tahmin edebildiğim tek bir şey var: 2011’in ilk dakikalarını uykulu gözlerle karşılayıp, sokaktan gelen havai fişeklerin şamatası bittiğinde yatağa gidecek oluşum. Onun dışında yeni yılla ilgili ne büyük bir ümit, ne bir beklenti var içimde ve aynı şekilde ne bir yılgınlık duygusu, ne de umursamazlık.
Yine de büyük bir merakla bekliyor olacağım yeni yılda doğacak her yeni günü. Biz büyük harflerle yazılan Büyük İnsanlığa inanan bir nesil olarak büyüdük, belki de son nesil. Bu yüzden küresel adaletsizlikler de, iklim değişiklikleri de, savaşlar da, kıtlıklar da umudumuzu yok edemedi. Büyük devrimlerin, başkaldırıların, alt-üst oluşların hikâyeleriyle büyüdük, bir kısmına tanıklık ettik. Yenile yenile yenilmeyi öğrendik. Küçük adımlar atmanın değerini, küçük mevzilerin önemini anladık. Tarihin uzun, zorlu ve son derece heyecanlı bir koşuya benzediğini gördük.
Yeni yılın her gününde insanlığın atacağı küçük adımların zaferini paylaşmayı umuyorum. Geçmişle yüzleşme adına atılacak her adımı son derece önemli buluyorum. İşkencecilerimizin nedamet getirmesini içim sıkılarak ama ileride tekrarlanmayacağını düşünerek izleyeceğim.
2011 Kenan Evren ve arkadaşlarının mahkeme önüne çıkacağı yıl olabilir, 12 Eylül anayasasının utancından kurtulmanın yılı olabilir, bilinmeyen dilleri bilmemenin ayıp sayılmaya başlandığı yıl olabilir. Hırant’ın bizce malum gerçek katillerinin ilan edildiği, devletin Pınar Selek’ten özür dilediği, dağlardan zamansız ölüm haberlerinin gelmediği, Ceylan’ların sokaklarda koşup oynadığı bir başlangıç olabilir.
2011’de Türkiye’de seçimler var. Seçimler öncesinde kitleler sıkıntılarını ve taleplerini dile getirmek konusunda daha cesaretli davranırlar. Seçmenlerin oylarına talip olan siyasi partiler de kitlelerin sesine daha fazla duyarlı olmak zorunda kalırlar. Bu sene Türkiye’nin her tarafından yapılması planlanan HES’lere, termik santrallere, tabiatı tahrip edecek düzenlemelere karşı kitlesel eylemlerini yükselteceklerini tahmin etmek zor değil. Hükümetin de baskıları göğüsleyebilmek adına bazı ciddi geri adımlarına tanık olacağız. Yine kamuoyunun ve muhalefetin baskıları sonucunda her alanda birçok kalıcı kazanım sağlayabileceğiz.
Wikileaks’in bir sızıntı olmanın ötesine geçerek bir derin yarılmaya dönüşeceğini ummak aşırı iyimserlik sayılmamalı. Senelerdir dünyaya egemen olan güçlerin rol aldığı kirli oyunlar artık sır olmaktan çıkacak, bu da uluslararası arenada şeffaflık talebinin yükselmesine yol açacaktır. 2011’de NATO’nun tasfiye edilmesinin aciliyetini, yerine küresel barışı teminat altına alacak, karar mekanizmaları geniş tabanlı, demokratik ve katılımcı bir yapının nasıl oluşturulacağını konuşacağız. IMF, DTÖ örgütü gibi yoksulları umursamayan örgütlerin yerine konulacak modelleri tartışacağız. Ulus devletlere dayanan uluslararası yapılarda sınır ötesi örgütlenmiş sivil yapıların ve yurttaş inisiyatiflerinin ağırlık kazandığını ve söz sahibi olmaya başladığını göreceğiz.
Bütün bunların gezegeni kurtarmaya, ebedi barış ve saadeti kurmaya yetmeyeceği açıktır. Ancak yine de bu mütevazı adımların küçümsenmemesi gerekir ve her yeni kazanım yeni yılda ümitli olmak için çok sebep olduğunu gösterir.