Yeşeriyorum

16'sında Mart'ın:Öfkeliler Tamam…

0

Gidenle gidilmez…Ölenle de ölünmez… Biliriz… En çok da biz.

Ama ölümlere ne kadar alışkın olsalar da o gençler, şimdinin kır saçlıları; gün gelip çattığında, şafak açtığında Mart’ın 16’sına…

İçinlerindeki öfke dönüşmüş bulunur, duygu silsilesine…

Tüyleri durur haz’rola.

O zaman duran başları gibi. Dim dik.

Ne kadar geçse de üstünden zaman…

Kimileri terk-i diyar etse de buraları,yine yeni öfkeler iç olsada yüreklerine, biriktikçe kabarırdı onların yumrukları…

Alıştılar, alıştırdılar onları ölüme…

Ama her ne kadar alışsalarda ölüme, bir dost sıcaklığı gidince onlardan, üşüdüler yine…

Mart’ın 16’sı… Tüyleri diken diken… Gözleri melul… Sulu sulu…

Ne kadar öfkelenseler de, yoğundur duyguları, daha da…

Öfkeliler tamam…

Ama ya iççekişleri…Ya yoldaşları…

En sıcak en yoğun arkadaşlarının, yerde yatan cansız bedenleri…

Öfkeliler tamam,…Ama boğazları kabarık onların…

Adem elmaları bir aşağı, bir yukarı…

Çatık kaşlarına inat, öfkeden yerinden fırlayacak gözleri…Dolu dolu…

Ama elleri titriyor… Yok, korkudan değil, öfkeden de değil salt…

Yoğun hissettiler onlar; yol arkadaşları, yoldaşları, cankardaşları yatıyor yerde uzunlamasına.

Ses yok.

O babayiğit haykırışlarını aldılar…

O gençliğini, o içi içine sığmayan gençleri yok ettiler, yok yere…

Hiç yere…

Ama nasıl titremesin elleri, kilitlenmesin boğazları, dolmasın gözleri…

Geldiğinde Mart’ın 16’sı, nasıl üşümesinler ki onlar…

Öfkeliler tamam… Gitti yol arkadaşları… Yedisi birden…

Hiç acımadılar…Hunharca… Bombalar yağdı meydana; Beyazıt’a…

Mermiler boşaldı o gün…

Beyazıt güvercinleri yoktu bugün.

Yedi eksiklerdi, yoğundu içleri…Gitti dostları…

Beyazıt… Hani hergün topluca girdikleri, mektepleri.

Kolladıkları birbirlerini…

Yeni bir hayat özlemini haykırdıkları yer: Beyazıt..

Yoğundu içleri… Acıları karıştı öfkelerine… Döşlerinin ta içinde bir sıkışıklık var…

Alışıklar onlar, bu yolda gidişlere, ayrılışlara… Tamam…

Ama geçen geceki sohbet arkadaşları…Yol arkadaşları, mekteplerinin önünde yatıyorsa sesleri yutulmuşcasına…

Girdiler fakülteye, çıkmadılar sabaha değin… Salt eylem değil, yas değil onların ki…

Salt eylem yeri değil bugün Beyazıt.

İçleri acıyor…En içleri… Elleri titreye tireye belki, yazdılar acılarıyla, öfkeleriyle en kabarık sloganlarını… Çizdiler portrelerini yol arkadaşlarının…

Öfkeliler tamam… Ama nasıl üşümesin ürpemesin içleri. En içleri. Mart geldiğinde…

Gün açtığında 16’sına… Güneş batıya doğru meylettiğinde…

Koca kapısına bakıp Beyazıt’ın

Nasıl yutsunlar tükürüklerini…

Kilitlendi yine boğazları…

Mart’ın 16’sında…

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.