Aslında bir sürü işim, yapmam gerekenler var. Ama yine çok sinirlendim. Ve bu sinirim sıfır noktasından zirveye sadece 12 saniyede çıktı. AKP insanı 12 saniyede çileden çıkartabilme kapasitesine ulaştı. Tebrik mi etmek lazım, kafayı mı yemek lazım artık siz düşünün…
Bu kadar kısa bir sürede oturduğum yerde tepinmeye başlamış olmamın sebebi ise AKP Grup Başkanvekili ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin Giresun İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı bir haber sitesinde okumuş olmam. İktidar partisinin yani ülkeyi hali hazırda yönetmekte olan partinin grup başkanvekilliğine kadar yükselmiş bir insan kendisi. Yani partisi büyük ve önemli bir parti. Kendisi de bu büyük ve önemli partide önemli bir kişi. Konuşmasının da partisine ve mevkiine uygun olması gerekir değil mi? Buyrun Sayın Canikli’nin konuşmasını analiz edelim:
Canikli diyor ki: “”Birlik ve bütünlüğü tehdit eden, içeriden ve dışarıdan kaynaklanan faaliyetler olduğu zaman bu millet gereken cevabı en net şekilde verecektir.” Dışarıdan kaynaklanan faaliyetin ne olduğunu bilemiyoruz ama içeriden gelenin BDP olduğunu konuşmasında dile getiriyor. BDP’nin gerçekten birlik ve bütünlüğe tehdit oluşturup oluşturmadığı bir tartışmadır, sabaha kadar konuşuruz. Bu cümlede sorunlu olan o değil, bölücü faaliyete “gereken cevabı en net şekilde” milletin verecek olması. Bir kere millet kavramının kökenine baktığımızda “halk”tan farklı bir olgu olduğunu görüyoruz. 1789 Fransız Devrimi’nden hemen önce eser veren Jean-Jacques Rousseau ve Sieyès’in iki farklı teorisi vardı: Rousseau bugün yaşayan insanlardan oluşan halk kavramının ülke yönetiminde söz sahibi olması gerektiğini dile getiriyordu. Doğrudan demokrasinin güncel bir halinden yanaydı. Söz, yetki, yönetim sokaktaki vatandaşta olacaktı. Oysa –aslında Kral’a destek için siyasî yazılar yazmaya başlayan- Sieyès ise “millet” denen olgunun egemenliğe sahip olduğunu ve ülkeyi onun yönetmesi gerektiğini söylüyordu. Neydi peki bu “millet”? Ona göre, daha önce yaşamış olan atalarımız, bugün yaşayan insanlar ve henüz doğmamış çocuklarımız hep birlikte “millet”i oluşturuyorduk. Ama ölmüşler ve henüz doğmamış bebekler nasıl yönetime katılacaktı? İşte Sieyès bu yüzden bazı temsilcilerin seçilmesi gerektiğini ve ülkeyi “millet” adına bu temsilcilerin yönetmesi gerektiğini iddia etti. Peki kimdi bu temsilciler? Ülkeye hizmet etmiş olanlar. Kimler ülkeye hizmet etmişti? Vergi verenler! Yani mal-mülk sahipleri. Yani burjuvalar. E bunu duyan burjuvalar Devrim’den sonra tabii ki Sieyès’in yazdıklarını ön plana çıkarttı ve bugün de hâlâ uygulamakta olduğumuz parlamenter rejim bu şekilde doğdu. Nereden nereye geldik, dönelim Canikli’nin konuşmasına… Ne diyordu? “Millet gereken en net cevabı verecek.” Bir kere millet diye somut bir şey yok. O, bir tasarım. Sieyès’in kafasında yarattığı bir faraziye. Sırf Canikli istedi diye ete-kemiğe bürünüp cevap falan veremez. Canikli de herhalde bundan bahsetmiyordu değil mi? Peki neden bahsediyordu?
AKP Grup Başkanvekili büyük olasılıkla “halk demek istiyordu. Ama bu kelime –herhalde- kendisine fazla solcu gözüktüğü için “millet”i tercih etti. Bilimsel gerçeğe ideolojik pencereden her bakıldığında olduğu gibi ortaya çıkan söylem saçmalığa dönüştü. Peki. Bunu görmezden gelelim ve” halk” demiş olduğunu düşünelim…
O zaman da başka bir sorun ortaya çıkıyor: Ülkeyi bölmek isteyen bir parti veya grup varsa ve sizin ülkenizin yasaları bölünmeye izin vermiyorsa bu parti veya grup yasadışı bir iş yapıyor demektir. E o zaman kendilerine “gereken en net cevap” halk değil, yargı makamları tarafından verilir. Halkın birilerine cevap (bu durumda ceza) vermeye başlaması ancak hukukun çöktüğü durumlarda olur. Eğer siz halkı birilerine ceza vermeye çağırıyorsanız ya hukuku tanımıyorsunuz demektir ya da onu çökertmeye çalışıyorsunuzdur. Her iki halde de çok tehlikeli sonuçlar doğacağı çok açık. Bu söylemi kendisine görev edinen kişinin BDP’li birisine yarın saldırmayacağını kim garanti edebilir?
Canikli’nin bir sonraki cümlesi de diğerinden aşağı kalır nitelikte değil. Habere göre “Kılıçdaroğlu’nu hassas konularda sessiz kalmakla suçlayan Canikli, CHP liderinin SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme göndermede bulundu: Bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı illegal örgütlere karşı Kılıçdaroğlu’nun sempatisi olduğu görülüyor…” Neyden bahsedildiğini hatırlıyor musunuz? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü iken hükümlü kadrosundan eleman alımında eski PKK’lileri tercih etmesi eleştiriliyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 4857 sayılı İş Yasası’nın 30. maddesi uyarınca, 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işverenler, içinde; %3 özürlü, %1 eski hükümlü, %1 terör mağduru ve %1 de seçimlik kontenjana göre, özürlü ve eski hükümlüden birini çalıştırmak zorunda. Kamu işyerlerinde ise bu oran özürlülerde %4, eski hükümlülerde %2. SSK, 50’den fazla çalışanı olduğuna göre bu kanuna tâbi. Bu nedenle Kılıçdaroğlu, yaptığı herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı gibi yasal bir zorunluluğu, diğer birçok kurumun aksine, yerine getirdiği için eleştiri oklarına hedef oluyor. Kim tarafından? Kanunları düzgün şekilde yürütmekle yükümlü hükümeti oluşturan partinin grup başkanvekili tarafından! Bu cepte.
İkinci olarak, Canikli açıkça, Anayasa’nın 10. maddesine aykırı şekilde ve suç teşkil edecek şekilde ayrımcılık yapıyor: Cezasını çeken her hükümlü, cezasının nedeni ne olursa olsun, bu haktan yararlanabilir. “Eski hükümlü” tabiri cezaevinden çıkan herkesi kapsar. Bunların arasında “sen bundan ceza almışsın, haktan yararlanabilirsin; sense şundan ceza almışsın, tüüü sana” diyemezsiniz. Derseniz, açıkça, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrımcılık yapmış olursunuz. Aman diyeyim Sayın Canikli, daha sonra “millet gereken en net cevabı” veriverir size…
Bu cümleyle ilgili son sorun da şu: Adam veya kadın, bir zamanlar PKK’liymiş, yakalanmış, cezasını çekmiş ve çıkmış. Çıktıktan sonra bir işe girip para kazanamazsa ne yapar? Topluma entegre olamaz ve yine dağa çıkar! Bu, kısırdöngü halinde durmadan devam eder. Yasanın mantığında eski hükümlünün topluma yeniden kazandırılması var. Hatta bence bu yasadan öncelikle terör örgütlerinin eski mensupları yararlandırılmalı! Ve hatta başka kurumda değil, devlet kurumunda işe alınmalılar! Neden? E ekmek kazandığınız yere isyan etmezsiniz genelde… Ama hayır! Canikli ne diyor: “Eğer eski terör mahkûmunu çalıştırıyorsan bölücülere sempatin var demektir.” Kim diyor bunu, yasaların düzgün şekilde yürütülmesinden sorumlu hükümeti kuran AKP’nin grup başkanvekili Nurettin Canikli!
Canikli konuşmasının geri kalanında neler mi dedi? Sinirlerim el vermedi, daha fazla okumadım.