İklim KriziManşet

Zengin ülkeler iklim değişikliği konusunda gelişmekte olan dünyayı hafife mi alıyor?

0
Problem 100 milyar ABD dolarına ulaşılıp ulaşılamayacağı değil. Ulaşılacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Problem nasıl ulaşılacağı. Fotoğraf: Patrick Aventurier/Getty Images

Karl Mathiesen tarafından The Guardian‘da yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Binnaz Çiftçi‘nin çevirisiyle sunuyoruz.

***

Gelişmiş ülkeler, 100 milyar ABD doları iklim fonu hedefine ulaşma yolunda olduklarını söylerken, daha az gelişmiş ülkeler adaptasyon için adil olmayan borç yükünü ve şiddetli para yetersizliğini eleştiriyorlar.

Problem 100 milyar ABD dolarına ulaşılıp ulaşılamayacağı değil. Ulaşılacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Problem nasıl ulaşılacağı. Fotoğraf: Patrick Aventurier/Getty Images

Problem 100 milyar ABD dolarına ulaşılıp ulaşılamayacağı değil. Ulaşılacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Problem nasıl ulaşılacağı. Fotoğraf: Patrick Aventurier/Getty Images

Paris’deki iklim görüşmelerinde gelişmekte olan ülkeler, sebep olmadıkları iklim krizinin üstesinden gelmeleri için verilmesi kararlaştırılan yardımı hasır altı etmeyi amaçlayan tutuma karşı çıktı.

Zengin ülkeler gelişmekte olan ülkelere 2020’ye kadar 100 milyar ABD doları (66 milyar avro) sağlama sözü verdiler. İklim değişikliğini durdurmayı planlayan görüşmelerin sonucunu, her şeyden çok bu rakam belirleyecek.

ABD İklim Değişikliği Özel Elçisi Todd Stern, Çarşamba günkü basın toplantısında, donör ülkelerin ”taahhütü gerçekleştirme yolunda iyi yolda olduklarını” söyledi.

Stern, dünyanın en zengin ülkeleri tarafından desteklenen bir danışmanlar kurulu olan OECD‘nin derlediği ”ihtiyatlı” raporun, 2014 yılı rakamlarına göre 62 milyar ABD doları değerinde fonun gerçekleştiğini gösterdiğini, asıl rakamın muhtemelen bundan biraz daha fazla olduğunu söyledi.

Bugün ve 2020 arasındaki süreç için o zamandan beri her bir ülke tarafından bir takım taahhütler geçekleştirildiğini ifade eden Stern, “Eğer bu tahhütlerin hepsine ve ek olarak OECD’nin ulaştığı rakama bakarsanız gerek bugün olduğumuz, gerekse önümüzdeki birkaç yıl içinde ulaşacağımız miktar açısından son derece iyi bir durumdayız.” dedi.

Buna rağmen sorun 100 milyar ABD doları hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı değil, nasıl ulaşılacağı. Çünkü açık ki ulaşılacak. Ancak gelişmiş ve gelişmekte olan dünya ülkelerinin neyin yeterli iklim yardımı sayılacağı konusundaki tanımları arasında muazzam bir uçurum var.

OECD’nin iklim finansı olarak saydığı paraları gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunun destek değil yatırım olarak adlandırdığı geniş bir kredi, hibe ve ”iklimle ilgili” olarak yeniden adlandırılan yardımlar oluşturuyor. OECD bunların üstüne özel sermayeye kamu naktinin birikmesiyle seferberliği ekliyor.

Lider Almanya, Kabadayı Fransa !

Örneğin, Almanya ve Fransa fonlarını 2020’ye kadar sırasıyla 4,47 milyar ve 4 milyar ABD dolarına çıkaracaklarını vaat etti. Ancak birbirine oldukça yakın olan bu rakamlara rağmen hibe verici Almanya lider olarak görülürken, faizle ödünç para veren Fransa kabadayı olarak addediliyor.

Gelişmekte olan ülkeler için bu yöntemin özellilkle sorunlu kısmını krediler oluşturuyor. Gambiya Çevre Bakanı ve en az gelişmiş ülkeler grubunun temsilcisi Pa Osman Jarju, ”İklim değişikliği için krediler alıp bunu iklim yardımı olarak kabul edemeyiz. Bunun bizim için hibe tabanlı bir fon olması gerekiyor çünkü olan şeylerden bir sorumlu değiliz.” dedi.

Görüşmelerde 34 en fakir ülke adına konuşan G77 ve Çin’in Güney Afrika sözcüsü Nozipho Mxakato-Diseko, Stern’in aşırı iyimser analizini eleştirdi. OECD raporunu, doğru yolda ilerleyen bir finans süreci ilüzyonu yaratmak için kullanılan bir “ayna” olarak tanımladı.

Mxakato-Diseko “Bir süredir işlerin BM Finans Komitesi (sözleşmenin bir kuruluşu) tarafından yapılmasını talep ediyoruz ve her seferinde taleplerimiz reddediliyor.” dedi ve onun yerine zengin ülkelerin herhangi bir görüşme olmaksızın BM’nin hazırdaki iklim politikası yerine, danışma kurulu yöntemini devreye soktuğunu belirtti.

“Bir gün uyandık ve elimizde bize 100 milyar ABD doları aldığımızı belirten bir rapor vardı. Bu raporun varlığını bilmiyorduk. Bahsedilen ülkelerin bu raporu verdiklerini bilmiyorduk.” diyor.

OXFAM’in İklim Politikası Danışmanı Jon Kowalzig ise şöyle konuştu, “Son derece kaygı vericidir ki OECD’ninki gibi donör odaklı bir yöntem, iklim meselesini sonlandırmak için çok önemli bir aşamada, zengin ülkelerin iklim finansmanını savunmak için kullanılıyor. Sistem mükemmel olmaktan çok uzak ve vahim bir şekilde donör ülkelerin neyi nasıl hesaba katacaklarını, finans seviyelerini olduğundan daha yüksek göstermelerine izin verecek şekilde kendi tercihlerine bırakmıştır.”

Müzakereciler, işletilebilir bir taslağı anlaşma sürecinin ikinci aşaması için çeşitli bakanlıklara verdiler. ABD için OECD yöntemini kullanmak, şu meşhur 100 milyar ABD dolarını, üyelerin uzlaşılmaz dediği bir sorunu etkisiz hale getirerek ulaşılabilir kılıyor.

Diğer bir kanayan yara ise iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkan adaptasyon fonu ile karbon kesme müdahelesi olan ”sera gazı salımlarını azaltım” arasındaki denge. “Azaltım”; yenilenebilir enerji, ormancılık ve tarımla bağlantılı profili hazır işletme modellerini beraberinde getirdiği ve özel sermayeyi ek yardımlara ikna edebileceği için daha fazla finansı çekme eğiliminde. Bu sebeple “azaltım” tüm iklim finansının kabaca 3/4’ünü çekiyor.

İklim finansında adaptasyon ve sera gazı emisyonları azaltımı Fotoğraf: WRI

İklim finansında adaptasyon ve sera gazı emisyonları azaltımı Fotoğraf: WRI

Büyük bir kısmı altyapı geliştirmekten oluşan adaptasyon böyle bir hazır profil model sunmuyor ve genellikle kredi gerektiriyor. Afrika müzakere bloğu 2020’ye kadar yılda 32 milyar ABD dolarına ulaşan adaptasyon fonu için çağrıda bulundu. Fakat Kowalzig, adaptasyon fonunun yeni tahhütlerle bile 2020’ye kadar yılda ancak 5-8 milyar dolar aralığına ulaşacağını söyledi ve ekledi.

“Eğer bugünün adaptasyon fonu dünyanın gelişmekte olan ülkelerindeki 1.5 milyar küçük ölçekli çiftçilerine dağıtılacak olsaydı,iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yılda yalnızca 3 dolar alacaklardı,yani çoğu zengin ülkedeki bir fincan kahve fiyatını.”

Yazının İngilizce Orijinali

Yazı: Karl Mathiesen

Yeşil Gazete için Çeviri: Binnaz Çiftçi

(Yeşil Gazete, The Guardian)

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.