Hafta SonuManşet

Yunanistan’ın şiddet yanlısı yeni anarşist grupları

0

Reuters’in sitesinde Renee Maltezou ve Deepa Babington imzası ile 14 Ağustos tarihinde yayınlanan makaleyi Yeşil Gazete ekibinden Özde Çakmak‘ın çevirisi ile sunuyoruz

* * *

2,500 yıl önce demokrasinin doğduğu Atina harabelerinden çok da uzak olmayan bir yerde, Yunanistan’ın siyasal sistemini devirmeye niyetli genç anarşistler, biranın ucuz olduğu ve sanat eserlerinde ateşe verilmiş polis arabalarının öne çıktığı bir kafe işletiyorlar.

Yıkık binaları işgal eden anarşistlerin bir yıl önce başlattıkları K*Vox, ilk bakışta, bohem Atina semti Exarchia’daki diğer kafelerden farklı görünmüyor. Ama içeride silah tutan gerilla savaşçılar ile anarşi sembolünün – daire içinde büyük A – posteri var.

Geçtiğimiz günlerde, polisin iki anarşisti alıkoyduğu haberiyle çalkalanırken, adamın biri aşırı sağcı aktivistlerin saldırdığı bir dükkanda yardıma ihtiyaç duyulduğunu bağırarak içeri girdi. Yunanistan’daki ekonomik kriz sırasında, aşırıcı uçtaki bu tür kimseler, yaptıklarını inkar etseler de, sokak saldırılarındaki yükselişten sorumlu tutuluyorlardı.

“Devrim zamanı gelmedi mi daha?” diye sordu 34 yaşında kafedeki olayları izleyen bir anarşist sigarasını sararken. “Ya şimdi ya da asla. Şimdi birşey yapmazsak, hiçbir şey değişmeyecek.”

Medyanın büyük bir kısmı Yunanistan’daki siyasi radikallere yer verirken Yunanlılara bedava yiyecek dağıtan ve göçmen karşıtı sert sözleriyle destek aldıktan sonra oy anketlerinde %14 yükselen aşırı sağcı Altın Şafak’a odaklandı. Oysa, ülkedeki ekonomik kriz, solu da aşırılığa itmekte.

Yunanistan ekonomisi düşüşe geçtikçe, yalnızca zenginlere hizmet ettiğini söyleyerek politik sistemi alaşağı etmeyi hedefleyen anarşist gruplar halkın giderek artan desteğini aldı.

Röportaj yapılan diğer anarşistler gibi ismini vermeyi reddeden kafe müşterisi, “”Eskiden bu daha çok bir gençlik hareketiydi,” diyor. “Şimdiyse, 40, 50, hatta 60 yaşında anarşistler görüyorsunuz – on yirmi yıl önce olduğu gibi sadece 20’li yaşlardakileri değil.”

Kendilerini anarşist – kelime, Yunanca “anarchia” ya da otorite yokluğundan geliyor – ilan edenlerin çoğu barış yanlısı olduğunu söylüyor; fakat, belli gruplar, şiddet uygulamada sakınca görmüyorlar. Yetkililer, anarşistler ve mahkeme ifadelerine göre, altı yıldır süren ekonomik durgunluk, yeni bir militan sol-kanat dalgasını ateşledi.

Piraeus Üniversitesi profesörlerinden, militan sol kanat hakkında Yunanistan’ın önde gelen uzmanlarından Mary Bossis, çoğu kişinin “bunu alternatif bir siyasi dil olarak gördüğünü” söylüyor. “Artık, marjinal değiller.”

ŞAKA DEĞİL

7 haziran günü erken saatlerde, iki Yunan haber kurumu Atina’nın Dafni yerleşim bölgesinde bir bombanın patlayacağına dair uyarıda bulunan bir telefon aldı.

Telefondaki kişi, telefonu kapatmadan önce “Bu, bir şaka değil,” dedi.

Yirmi dakika sonra, en az 1 kg ağırlığında dinamitli bir bomba, şüpheli anarşist gerillaların tutulduğu Atina’daki yüksek güvenlikli hapishanenin müdürü Mari Stefi’nin kullandığı BM’nin altında patladı. Patlama, arabayı kullanılmaz hale getirdi ve yakınlardaki binaların camları kırıldı; araçta olmayan Mari Stefi, yara almadı.

Ertesi gün, Conspiracy of Fire Cells denen bir grup bombayı üstlendi. Patlama, bu sene Atina’da sinirleri geren bir dizi saldırıdan – alışveriş merkezinde patlama, Başbakan Antonis Samaras’IN ofisine hareket halindeki araçtan açılan ateş ve çok sayıda siyasetçi ile gazetecinin ev ya da ofislerinin dışında patlayan gaz bombaları – sadece bir tanesiydi.

Polis verilerine göre, 2012’de 527, bu yılın ilk altı ayında ise 254 adet kundaklama ve bomba saldırısı meydana geldi. Güvenlik ve polis güçleri, bu saldırıların çoğunu anarşist ya da solcu, “düzen karşıtı”  gruplara yüklüyorlar.

Bu rakamlar, 1974-86 arasında Yunanistan’ın sol kanat militanların geniş çaplı şiddetiyle ünlendiği 12 yıldan fazla bir süredeki  542 kundaklama ve bomba saldırısıyla – o dönemdeki saldırıların daha kanlı sonuçları olsa da –  kıyaslanıyor.

Son zamanlardaki şiddet içeren saldırıları üstlenen anarşist gruplar arasında, Kanunsuzluk Aşıkları, Vahşi Özgürlük ve Toplumsal Patlama Elebaşları, Şuur Çetesi, Yalnız Kurt, Dokunulmaz İntikam Hücresi ve en yakın geçmişte de temmuz ayında savcıları temsil eden bir derneğe gönderilen bir bomba paketinin arkasında olduğunu söyleyen Dizginlenemeyen Arzular var.

Fakat, ekonomik kriz patlak verdiğinden beri en öne çıkan grup, polis tarafından 2009’dan beri 150 cezai eylem gerçekleştirmekle suçlanan Ateş Hücreleri Komplosu (CFC). CFC’nin bombaları genellikle düdüklü tencere ya da benzer kutuların içine sıkıştırılan az miktarda patlayıcıdan oluşuyor. Buna benzer bir alet 2010’da meclisin dışında patlayarak az hasara yol açtı, patlamada yaralanan olmadı.

2009’dan beri 30’dan fazla şüpheli CFC üyesinin tutuklanması ve 2011’den beri görülen dört dava, analistlere göre zengin ailelerden gelen ve ideolojiyi önemsemeyen yeni nesil anarşistlerin somut hali olan grubun saldırılarını önlemede başarısız oldu. Analistler ve avukatlar, geçmişteki daha çok Marksizm’den etkilenen aşırı sol militanların aksine, bu grubun büyük kısmının kendilerini  sık sık “nihilist” olarak tanımlayan muhalif, eğitimli gençlerden oluştuğunu söylüyorlar.

Yetkililerin ve avukatların söylediğine göre; CFC’nin kişisel hücrelerinin gevşek ve yatay yapısı, müdaheleyi zorlaştırıyor. Bazıları, grubu Hydra’ya – kesilen her başı için iki baş çıkaran mitolojik yılan – benzetiyor. “Birini yakalıyorsun, ardından mantar gibi bitiyorlar,” diyor eski üst düzey güvenlik görevlilerinden biri Reuters’e.

Grubun felsefesinin göstergelerinden biri, anarşist websitelerinde dönen, savcıların CFC üyelerine atfettikleri – ve CFC üyelerinden birini temsil eden bir avukatın CFC dokümanı olduğunu doğruladığı – bir 2011 yılına ait bir kitapçık. Kitapçıkta CFC üyelerinin, devlete karşı “kentsel gerilla savaşı” açan “devrimci anarşistler” oldukları ilan ediliyor.

Kitapçıkta şunlar yazıyor: “Herkes araba ve motosiklet çalmayı; sahte araba plakası, nüfus cüzdanı ve resmi belge düzenlemeyi; kazanç ve paraya el koymayı; hedefe ateş açmayı ve ateşli silah ile patlayıcı kullanmayı öğrenebilir ve bunları nasıl gerçekleştireceğini tasarlayabilir.” Kitapçıkta anarşistler, saldırılar için kolayca elde edilebilen benzin, bidon ve kampçılıkta kullanılan gaz bombası kapsüllerinin yanı sıra internetteki talimatlardan yararlanılarak üretilen saatli bombaları kullanmaya teşvik ediliyorlar.

Eski bir üst düzey güvenlik görevlisi, bazı açılardan CFC’nin Devrimci Mücadele (Revolitionary Struggle – RS) – 2003’de ortaya çıkan, tüm yönetim biçimlerine savaş ilan eden ve daha sonra kemer sıkma politikasını protesto eden anarşist grup – gibi diğer Yunan militanlardan daha büyük güvenlik riski teşkil ettiğini söyLüyor.

RS üyesi olduklarını kabul eden üç kişi, 2010’da tutuklandı ve bu yılın nisan ayında hapis cezasına çarptırıldı. Yetkililer, kapitalist sistemi ve rüşvetçi politikacıları ülkeyi ekonomik krize sokmakla suçlayan ve sade Yunan vatandaşların desteğini isteyen grubun dağıtıldığını söylüyorlar.

“Devrimci Mücadele…kimsenin canına kastetmiyordu”, diyor eski güvenlik görevlisi. “Ateş Hücreleri Komplosu, daha vahşi ve daha uçarılar; ellerinden bir kaza çıkabilir.”

CFC kitapçığında, grubun hiçbir sınıfı ve kimseyi temsil etmekle ilgilenmediği yazıyor. Eski güvenlik görevlisi: “Organizasyonun, hiç umudu olmayan oldukça öfkeli genç insanlardan oluştuğunu yabana atmamalıyız.”

KATALİZÖR

CFC ve diğer anarşistler, baskıcı bir devlete karşı savaşmaktan başka seçenekleri olmadığını söylüyorlar. Özellikle de, aşırı sağcı Altın Şafak aktivistlerine büyük ölçüde hoşgörülü davranan polis güçlerini, polis vahşetiyle suçluyorlar.

Polis, bu suçlamaları reddediyor. Polis sözcüsü Christos  Parthenis gönderdiği email’de, Yunan polisinin ihbar edilen her tür polis şiddetini hemen soruşturduğunu belirtti. Şüpheli tutuklanmaya direndiğinde polisin yasal olarak güç kullanmaya izni olduğunu da ekledi.

Bazı sıradan vatandaşlar, anarşistlerin yasadışı göçmenleri ve solcuları ülkenin en büyük üçüncü siyasi partisi olan ve ilk kez geçen yıl mecliste koltuk sahibi olan Altın Şafak’a karşı koruyan etkili tek cephe olduğunu hissediyor.

Birçok genç Yunan anarşist için, Exarchia’da 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos’un polis tarafından öldürülmesi, kırılma noktası oldu. Gençlerle sözlü bir dalaşmadan sonra, polis, ateşin kaza eseri açıldığını söyledi; ama, Atina’nın lüks Psychiko semtinde büyüyen bir kuyumcunun oğlu olan Grigoropoulos’un ölümü, haftalarca devam eden isyanları tetikledi. Daha sonra, bir polis cinayetten suçlu bulundu.

“Grigoropoulos’un ölümü, katalizördü,” diyor, Atina’da davası süren bir CFC üyesi sanığın annesi. “(Anarşistler) güçlerinin farkına vardılar, değişimi getirebileceklerini ve halkın yanlarında olduğunu hissettiler.”

Sarsılanlar arasında, öldürüldüğü akşam Grigoropoulos’un yanında olan yakın arkadaşı Nikos Romanos da var. Şubat ayında Romanos ile birlikte üç şüpheli banka soymaktan tutuklandı. Silahlı bir grubun parçası olduğunu reddetse de, anarşist olduğunu belirtti.

Halkın duruma tepkisi, Yunanlıların tutumundaki değişikliği gösterdi. Polisin, tutuklanmaları sırasında maruz kaldıkları çürükleri gizlemek için diğer üç şüpheliyle birlikte Romanos’un sabıka fotoğrafını dijital olarak değiştirdiği ortaya çıkınca, çoğu kişinin gözünde nerdeyse kahraman konumuna yükseldiler. Solcu spikerler ve blog yazarları, polisi sert taktiklere başvurmakla suçladılar. Polis, bu morlukların şüphelilerin tutuklanmaya direnmelerinden kaynaklandığını söyleyerek bu suçlamaları reddetti.

CFC üyesi olduğu iddia edilen – gruba üye olduğunu reddeden ama Anarşist olduğunu belirten – Costas Sakkas adlı birinin, yargılanmadan 31 ay gözaltında tutulmasını protesto etmek için haziran ayında açlık grevine başlamasıyla, halkın sempatisi günyüzüne çıktı. Anaakım sol partiler ve işçi sendikaları, bu vahim olaya karşı öfkelerini dile getirdiler. Protestocular kısa süreliğine Crete’deki turizm acentelerini işgal ederken, bazı oyuncu ve avukatlar açlık grevi yapma tehdidinde bulundular.

Temmuzda, yargıtay sağlık sorunları nedeniyle Sakkas’ın kefaletle serbest bırakılmasına hükmetti. Sakkas’ın Atina dışına çıkması yasaklandı, düzenli olarak polise rapor sunmak zorunda ve hala CFC üyesi olmaktan yargılanmakla karşı karşıya.

Anarşistlere verilen destek, polisin ocak ayında anarşistlerin uğrak yeri olan Atina’daki popüler bir işgal binasına baskın düzenlemesinden de belliydi. Bu baskın, 10,000 protestocuyu sokağa çıkardı.

Emniyet görevlileri, anarşistlere göz açtırmayarak yalnızca işlerini yaptıklarını söylüyorlar. Polis sözcüsü Parthenis, emniyetin “hiçbir koşulda siyasi hareketlere karşı önlem almadığını”, ama bomba ya da kundaklama saldırısı düzenleyen gruplarda yer alanların kovuşturulması gerektiklerini söyledi.

DAVALAR VE BAŞKALDIRI

Yunanistan’ın “terörist” organizasyonlar olarak nitelediği yasadışı gerilla grupların şüpheli üyeleri, özel bir mahkeme odasında yargılanıyorlar. Bu oda, on yıl önce Atina’daki bir cezaevinin içine şimdi kendilerine ayrılan yeraltında bir koğuşta mahkum olan ölümcül 17 Kasım solcu gerilla grubun üyelerinden bilgi almak için düzenlendi. Bu grup, liderleri 2002 yılında tutuklandığından beri hiçbir saldırıya sahip çıkmadı, ama mahkemenin işi yine de başından aşkın.

Gerilla gruplarıyla ilişkisi olduğunu reddeden bir anarşistin avukatlığını yapan Dimitris Katsaris, “Polisin terörist dediği bu anarşist gruplara açılan davaların özel koşullarda, özel mahkemelerde ve özel bilirkişiler önünde görülmesi, tesadüfi değildir,” diyor. “Bu durumda, her şey özel. Özgürlüğe savaş açan, devlettir; devlete karşı olan anarşistler değil.”

Yunanistan’ın Asayiş Bakanı, yorum yapmayı reddetti. Gerçek ismini saklama şartıyla konuşan bir hükümet yetkilisi, şunları söyledi: “Hükümetin esas ilkesi, kanunu uygulamaktır. Bundan böyle bu tür (şiddet yanlısı anarşist) olaylara müsamaha göstermeyeceğiz ya da geçmişte olduğu gibi harekete geçmekte başarısız olmayacağız. Terörizmle mücadelede birçok savaş kazandık.” Ayrıca, “siyasetçiler, kışkırtıcı sözlerle ateşe körükle gitmeyi bırakmalılar,” diye de ekledi.

Duruşmalarını hedefleri ve inançları hakkında ateşli savunmalar yapmak için kullanan diğer solcu gerillaların aksine, CFC üyeleri mahkemeleri meşru görmediklerini açıkladılar – ve hatta “boş boş bakan,” “koca göbekli,” “dolgun maaşlı” hakimlerle dalga geçtiler.

Mahkemedeki soruları öfkeyle ve bıkkın bir umarsızlıkla yanıtladılar.

Mart’ta cinayete teşebbüs ve gerilla örgütüne üyelik gibi suçlardan yargılanan CFC üyesi olduğunu kabul eden 34 yaşındaki Christos Tsakalos, “Bizi mahkum edeceğinizi biliyoruz ve umursamıyoruz,” dedi. “Bunun bitmesini istiyoruz. Ateş Hücreleri Komplosu üyeleri olduğumuzu söyledik size, hadi durmayın, mahkum edin bizi.”

CFC üyesi olduklarını açıklayan diğerleri gibi, kovuşturan ve soruşturan yetkilileri tanımayı reddettiği için suçlamaları yanıtsız bıraktı.

Örgüt lideri olduğunu reddetse de savcıların CFC lideri olduğu söylenen Tsakalos, geçen yıl ayrı bir duruşmada CFC’nin sahiplendiği saldırılardan hüküm giydi. “Terörist” bir örgütte yer almaktan yedi yıl hapis cezası aldı. İnternette yer alan bir bildiride, mahkumiyeti çok kısa olduğu için “yoldaşların” alaylarına maruz kaldığını belirtti.

CFC’nin başkaldırma ruhunu, CFC üyesi olduğunu açıklayan bir kişiyi temsil eden avukat Spyros Fitrakis Reuters’e özetledi: “Yeni bir sürece girdik…şimdi ülkenin sahip olduğu demokratik siyasi sistemin temel yapısını reddediyorlar.”

 

Makale: Renee Maltezou ve Deepa Babington

Yazının özgün hali

Çeviren: Özde Çakmak

(Yeşil Gazete, Reuters)

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.